Geçtiğimiz aylarda yayınlanan 9 zihin açıcı kayıt!

Albüm İncelemeleri

Djrum – Portrait with Firewood

Bugüne kadar Jungle, Tekno ve Footwork gibi alanların kesiştiği noktada dans odaklı bolca materyal üreten Felix Manuel (aka Djrum), Ağustos ayında yayınladığı yeni kaydı Portrait with Firewood’da işin içine bolca piyano katarak modern klasiğe göz kırpan daha deneysel bir yola giriyor. Geçmişte aldığı caz eğitiminin de yardımıyla albümün açılış parçalarında kendi icrası olan piyano partisyonlarını çeşitli elektronik sesler içerisine konumlandırıyor. Djrum’un bu albümde klasik ve elektronik müzik gibi iki farklı alanı buluşturmada geldiği nokta neredeyse Jon Hopkins’in bu işi en usta şekilde yaptığı 2009 çıkışlı albümü Insides’da olduğu kadar başarılı. Eski parçalarına kıyasla elde ettiği sesleri bir araya getirirken daha detaylı bir işçilik ortaya koyan Djrum dinleyiciye konsantrasyon gerektiren bir deneyim vaadediyor. Aynı zamanda parçalarını oluştururken vücut sanatı akımının önemli isimlerinden Marina Abramovic’in ünlü “The Artist is Present” performansından esinlendiğini belirtiyor. R&S Records bünyesinden çıkan albümün kapanış şarkısının hemen öncesinde yer alan Showreel pt.3 isimli parçada hayli yüksek BPM’li tekno-trance arasında giden yolun sonlara doğru hız kesmeden ve hiç belli etmeden bir anda Drum & Bass’e evrildiği kısım yılın elektronik müzik adına en heyecan verici olaylarından biri.

Weeed – This

1971 çıkışlı Black Sabbath albümü Master of Reality’nin giriş parçası Sweet Leaf’de Tony Iommi’nin fuzz pedalına yüklenerek gitarıyla ürettiği tonlarca ağırlık çeken muazzam rifi sonralarda literatüre stoner rock olarak da geçecek olan yeni bir tarzın doğuşuna işaret ediyordu. Akort dizilimi genelde pese çekilerek kullanılan bas ve elektrik gitarları ve yumruk atıyormuşçasına çalınan davulları ile genelde belirli kalıplar içerisine hapsedilerek icra edilen bu tarz günümüze kadar yolunu bir şekilde buldu. Washighton çıkışlı Weeed ise Temmuz ayında yayınladıkları This ile stoner rock denince akla gelen kalıpları kırarak bu janra yeni bir soluk getiriyor. Özellikle Krautrock, saykodelik rock, caz ve nadiren de olsa Shoegaze sularına girip çıkarak bu tarzı daha renkli ve eğlenceli hale getirmeyi başarıyorlar. Her ne kadar alternatif rock kanadına yakın dursa da doom köklerine asla ihanet etmeyen parçalar enteresan vokal kullanımı, beklenmedik noktalardaki dur kalklar ve sürekli değişerek farklı yerlere yönelen kompozisyonları ile dinleyiciyi son ana kadar merakta bırakıyor.

https://www.youtube.com/watch?v=38bgAdJL06I

Khalab – Black Noise 2084

Mahlasının önündeki DJ sıfatından kurtularak müzikal kimliğini ve prodüksiyon maharetlerini ortaya koymak açısından yerinde bir hareket yapan İtalyan müzisyen Khalab temmuz ayında yeni kaydı Black Noise 2084’ü On the Corner etiketiyle yayınladı. Albüm sample tabanlı elektronika ve Afro müziğin çeşitli alanlarını sıra dışı bir vizyonla buluşturuyor. Proje için Brüksel’de bulunan Royal Museum for Central Africa’ya çağrılarak burada saklı tutulan buluntu sesleri ve konuşma kayıtlarını kullanan Khalab arşiv ve güncel olan arasında bir bağ oluşturuyor. Hazine değerindeki ünlü İngiliz bağımsız müzik dergisi Wire’ın bir tam sayfalık övgüsünü alan albüm kullandığı ses parçalarını bir araya getiriş şekli ve genel yapısı itibariyle geleneksel batı müziğine uzak duruyor. Dolayısıyla parçaları oluşturan katmanlara tek tek odaklanmaktansa ortaya çıkan sesi bir bütün olarak ele almak daha önemli hale geliyor. Shabaka Hutchings ve Tamar Osborn gibi İngiliz deneysel caz sahnesinin önemli isimlerini de konuk eden albüm bu yılın en iyi elektronik kayıtlarından bir olacak gibi gözüküyor. Black Noise içeriğinin yanında aynı zamanda kapak tasarımıyla da harika bir iş çıkarıyor.

Laurel Halo – Raw Silk Uncut Wood

Küçük yaşlarda aldığı klasik müzik eğitimi ve üniversite eğitimi sırasında içine girdiği serbest jazz dünyası Amerikalı elektronik müzik sanatçısı Laurel Halo’nun yarattığı müzikal alanı temellendiren en önemli iki nokta. Halo günümüzde bu iki alandaki uzmanlığını teknoyu kulüp dışarısına çıkararak bu janrın farklı habitatlarda da hayatta kabileceğini göstermek için kullanıyor. Özellikle geçtiğimiz senelerde yayınlandığı In Situ (2015) ve Dust (2017) albümleri oldukça soyut karakterli, içerisinde bolca aksak ritim ve atonalite barındıran deneysel çalışmalardı. Temmuz ayında yayınlamış olduğu Raw Silk Uncut Wood ise deneysel teknodan uzaklaşarak emprovizasyona açık modern klasik kompozisyonlar oluşturduğu ambient olarak adlandırılabilecek bir kayıt. Albümün genelinde piyano,klavye ve çeşitli perküsyon seslerini manipüle ederek elde ettiği yeni sesleri belirli örüntülerden uzak şekilde birbiri ardına diziyor Halo. Albümle aynı ismi taşıyan 10 dakikalık parçasında aynı zamanda İngiliz çellist Oliver Coates’un ağırbaşlı çello tınılarını bulmak da mümkün.

Deepchord – Immersions

Detroit’li ses tasarımcısı ve elektronik müzik prodüktörü Rod Modell, Deepchord isimli projesi altında yeni albümü Immersions’ı yayınladı. Alman tekno sahnesinin dev plak şirketi Kompakt’ın lideri olan usta Wolfgang Voigt’in bir diğer plak şirketi Astral Industries etiketiyle yayınlanan albüm bu yılın dub-tekno adına en leziz işlerinden birini sunuyor.

15 dakikayı aşan süreleriyle oldukça uzun iki parçadan oluşan albümde Modell şarkılarını şekillendirirken asla acele etmiyor. Uzun şarkı sürelerini avantaja çeviren Modell parçalarını temelleri en sağlam şekle gelene kadar dakikalarca yontuyor. İlk parça Immersions 1 yüksek oktanlı tekno vuruşlarını parçanın beşinci dakikasına kadar gizli tutuyor. Buraya kadar son derece yoğun ve sakin synth tabanlı ses öbeklerini usulca servis eden parça bu noktadan sonrasında belirgin şekilde hissettirmeye başladığı beatler için sağlam bir altyapı hazırlıyor. Doğaya ve gece temasına ait bolca ses barındıran kayıtlar son derece organik ve akışkan tınlarken dinleyeni gizemli ve diğer yandan huzurlu bir yolculuğa çıkarıyor. Immersions kulağı hem ambient müziğin meditatif sakinliğine hem de tekno’nun hareketli yapısına açık olanların atlamaması gereken bir kayıt.

RP Boo – I Will Tell You What

RP Boo her ne kadar 1990’lar Şikago’sunda bir müzik türü ve buna paralel olarak gelişen bir dans stili olarak doğan Footwork akımının yaratıcılarından biri olsa da günümüze kadar oldukça sınırlı sayıda albüm üretmişti. Bu açıdan I Will Tell You What hem RP Boo’nun hem de Footwork’ün günümüzde geldiği son noktayı gösteren, bu janr açısından modern olarak adlandırılabilecek çok önemli bir kayıt. Albüm IDM, Drum and Bass ve Dubstep başta olmak üzere elektronik müzik evreninin en kuytu köşelerinde kalmış daha nice alt-türe ait en kaliteli işleri yayınlamakla görevli İngiliz Planet Mu etiketini taşıyor. 150 BPM üzerinde seyreden kafa karıştırıcı derecede aksak ritimler ve farklı yerlerinden kesip biçilerek arka arkaya yapıştırılmış gibi bir hissiyat veren vokal sample’ları albümün en önemli iki ana damarını oluşturuyor. Birkaç kelimelik cümlelerden oluşan vokal samplelarının çok hızlı şekilde arka arkaya sıralandığı bölümlerde adeta tekerlemeye dönüşen parçalar dinleyicinin aklına kazınmayı başarıyor.

Ross From Friends – Family Portrait

Pürüzsüz seslerin kullanıldığı, rafine ve fazla dijital duyulan house’tan sıkıldıysanız Felix Clary Weatherall’un sahne ismi Ross From Friends imdadınıza koşacak albümü Family Portrait ile aramızda. Her bir şarkının girişinden sonucuna kadar detaylıca kurgulanarak kendi hikayesini oluşturduğu albüm house müziği klişelerden kurtararak yaratıcı bir müzikal  perspektif getiriyor. Şarkılarının temelinde kullanılan sesler çeşitli efektlerle bozularak  eski görünümler alıyor ve bu sayede albüm lo-fi kimliğini de elde ediyor.

Her bir şarkı tek başına disco-house ağırlıklı herhangi bir DJ setin önemli parçası olabilecek güce sahip; fakat aynı zamanda albüm baştan sona dinlendiğinde tek başına dinamik bir DJ set’e dönüşerek kendi içinde bütünlüklü bir yapı kurgulamayı da başarıyor. Deneysel hip-hop ustası Flying Lotus’un 2008’de kurduğu plakşirketi Brainfeeder etiketiyle basılan albüm küresel elektronik müzik çevrelerinde de oldukça ses getirmeyi başarmış durumda.

Forma – Semblance

Brooklyn’li üçlü Forma Ağustos ayında Kranky etiketiyle yayınladığı albümü Semblace’da “bir elektronik müzik topluluğu ne derece canlı duyulabilir?” sorusuna zihin açıcı cevaplarla karşılık veriyor. Semblance’ı müzikal tür olarak belirli bir noktaya konumlandırmak çok kolay değil; zira albümün beslendiği kaynaklar koca bir okyanus gibi. Analog klavyelerle oluşturulan uçsuz bucaksız sonik pasajların başrole geçtiği kayıtlarda hem canlı davul hem de drum machineler bir arada kullanılıyor ve ortaya çıkan hipnotik poliritimler dinleyiciye üç boyutlu bir ses deneyimi yaşatıyor. Zaman zaman vokal, gitar ve saksafon gibi elemanların da eklemlendiği parçalar genel olarak minimal yaklaşımını hiçbir zaman yitirmiyor.

 

The Myrrors – Borderlands

Son olarak, listenin meditasyon bölümünde Meksika sınırında bulunan Arizona’lı saykodelik rock ekibi The Myrrors bulunuyor. 50 saniyelik büyük bir kakofoni şeklinde ilerleyen serbest caz etkileşimli Awakening ile hiç beklenmedik bir açılış yapan albüm hemen ardından ikinci parça ile meditasyon ve yükselme seansına başlıyor. Amfiye bağlanarak icra edilen elektrik keman, ağaç oyması flüt, saksafon, elektrikli buzuki, Afgan rübabı ve menşei kim bilir hangi coğrafyada bulunan envai çeşit perküsyon enstrümanı… Dikkatle kulak kesildiğinizde tüm bunlar The Myrrors’ın parçalarında bulunan cevherler. Yeni dönemdeki en heyecan verici ve fantastik rock topluluklarını bünyesinde bulunduran Amerikalı plak şirketi Beyond Beyond is Beyond etiketiyle basılan albüm ülkemizde son zamanlarda telaffuz edilirken dahi kafa karışıklığına sebebiyet veren saykodelik rock müziğin gerçek anlamda ne olduğuna dair çok önemli ipuçları barındırıyor.

Tags: , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

The Last Jedi yönetmeninden LCD Soundsystem videosu!
Bir Baba Indie: “Menajere Ne Gerek Var?” paneli Sound Ports İstanbul’da!

Yazar

Bize Katıl!