Cihangir Aslan’ın solo albümü Roots, varoluşçuluğun müzikal yansıması gibi

Albüm İncelemeleri

Bu yazıya “Herkesin çok yakından tanıdığı Cihangir Aslan…” diye başlamayı ben de çok isterdim, lakin bu kez işler biraz daha farklı. Aslında kendisini çok yakından tanıyoruz, sadece o kadar yakından tanıdığımızın farkında değiliz. Cihangir Aslan, birbirinden başarılı birçok isminin gitaristliğinin yanında aranjörlüğünü yapıyor, hem de öyle böyle isimler değil çalıştıkları. Aralarında Hüsnü Arkan, Pamela, Gülay, Bora Duran, Gülden Mutlu ve daha niceleri var. Biz ise kendisini geçtiğimiz sene 10-13 Ağustos’ta gerçekleştirilen Nilüfer Festivali‘nde, Akın Sevgör‘ün gitaristi olarak tanıdık. Zaten Akın Sevgör’ün müziğini ne kadar seviyorsak, Cihangir Aslan’ın ilk solo çalışması olan Roots‘u da bir o kadar sevdik, beğendik.

Deneyselin elektronikle, minimalin teknoyla buluştuğu bir noktada yer alan Roots, 7 güzel parçadan oluşuyor. İlk şarkı Ritüel, dinlediğiniz âna göre gerçekten ruhani bir müziğe dönüşebiliyor, sizi zihninizde hiç keşfetmediğiniz noktalara savuruyor. İkinci şarkı Summit K başlarken tekno kendini derinden derinden hissettiriyor, şarkı hızlandıkça kulaklığınızın gürültüyü kesme oranına göre kalp atışınız da hızlanıyor. Tam sakinleşeceğinizi düşündüğünüz 40. saniyede ise yeniden heyecanlanmaya başlıyorsunuz ve bu heyecan şarkı boyunca devam ediyor. Üçüncü şarkı Nar‘da sizi çok ama çok güzel bir sürpriz bekliyor. Çocukluğunuzun en sevdiğiniz seslerinden birini, Hüsnü Arkan‘ı duyuyorsunuz. Eğer cennetin yedi katı gerçekten varsa ve Roots’taki her şarkı bir katı temsil ediyorsa, Nar da hiç şüphesiz yedinci kat oluyor; dinlediğiniz her saniye buna daha da emin oluyorsunuz. Internal başladığında arka planda duyduğunuz sesler ile tüm günün rutinini dinliyormuş gibi hissediyorsunuz, şarkıya sığınarak gün içinde sizi sıkan her şeyden kaçabileceğinizi hissediyor ve her melodiye ayrı bir minnet duyuyorsunuz. Obscured Council çalmaya başladığında yeniden bir sorgulama başlıyor. “Varoluşçuluk edebi akımdan daha fazlası olsaydı, bu şarkıda kendini gösterirdi” diye düşünüyorsunuz. Sudden Decisions ise bu zamanki kadar dinlediklerinizden daha farklı hissettiriyor. Heyecanlısınız ama aynı zamanda kızgınsınız da! Tıpkı çok içip o anda deli gibi eğlenip komple yanlış kararlar verdiğiniz bir akşamdaymışsınız gibi hissettiriyor ve bu rahatsızlık hissi kendinizi garip bir şekilde daha güçlü hissetmenize neden oluyor. Jump room ile bir önceki güçlülük kendini umursamazlığa bırakıyor. Her melodi öyle bir bütün içinde akıyor ki artık dünya yansa umrunuzda olmayacak!

Cihangir Aslan’ın kendi plak şirketi Subroomer Records‘tan çıkan albümü Roots’u muhakkak dinleyin. Yaşadığınız en sıradan anların bile soundtrack’ini bu albümde bulacağınızdan eminim. Yazmak için neden bu kadar geç kaldığımızı soracak olursanız da tıpkı Cihangir Aslan’ın yaptığı gibi bir yerlerde kendi köklerimizi arıyorduk.

O halde lafı çok da uzatmadan sizi Roots’u dinlemeye davet ediyorum!

Tags: , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

BBI YERLİ #73 | “Sopa”
İpek İpekçioğlu ve Hakan Vreskala’dan “Bir Çift Turna” yorumu

Yazar

Bize Katıl!