Biraz Antics’ten, biraz Our Love to Admire’dan…

Albüm İncelemeleri
Dark indie’yi tanımak isteyen bir insana Interpol’ün ilk albümünü önermeyecek tek bir kişi bile düşünemeyiz, değil mi? Ya da Kadıköy’de çalan birçok grubun setlist’ini Antics’ten bir şarkıyla taçlandırdığını muhakkak biliriz. Bu liste de böyle gider. Titiz çalışmalarıyla göz dolduran bir grubun yine titiz bir işiyle karşı karşıyayız. Ama son iki albümdür bu ‘tarzını korumanın’ ekmeğini bol bol yemediler mi; rezervleri tükenmiyor mu sizce de? Daha ikinci şarkıdayken şunu diyorsunuz: Yine biraz Antics’ten, yine biraz Our Love to Admire’dan…

Interpol’ü yaptıkları müzik dolayısıyla bir Paramore gibi düşünemeyiz, elbette… Son albümlerinde çıkıp 80’ler synth’leri kullanmaları komik olabilirdi. Ancak Barricade ile All The Rage Back Home arasında kalan ama (onların aksine) hiç akla takılacak bir melodisi olmayan If You Really Love Nothing ile başladığımız albüm bize grubun zamanda donuk kaldığını hissettiriyor ve albümün geneli de maalesef bu havayı koruyor.

Birçok eleştirmen için Marauder, grubun geçmiş işlerine çakılan bir selam ve bu bir yere kadar da doğru: Şimdiye kadar albümün en sevileni olan ve bir nevi albümün adını da taşıyan The Rover, durmadan yankılanan gitarlarıyla ve sözleriyle gerçekten de özellikle ilk albüme verilmiş hoş bir selam: Open up and enlighten again / Enjoy the skyline, it’s an incremental end. Veya (şahsi olarak en sevdiğim şarkıları) Who Do You Think?’in içinde olduğu Our Love to Admire’dan fırlama bir havaya sahip NYSMAW da bu şarkılardan biri.

Tabii, Kasabian’ın da dediği gibi ‘Kim kaldı eski Rock’çılardan?’ döneminde olduğumuz için konu Interpol olunca ağır konuşmaya insanın içi elvermiyor. Enstrümanlarının sonuna kadar hakkını vermeleriyle, yine ruhumuza dokunan şarkı sözleriyle eski hayranlarını memnun edeceğini düşündüğüm tuhaf bir şekilde 2003 dönemi Yeah Yeah Yeahs’ine benzeyen ve müthiş gitar riff’lerine sahip, Joy Divisionvari Mountain Child’ın veya canlı performanslarda yürek yakacak kadar güzel Stay In Touch’ın grubun en sevilen parçalarından olacağına şüphe etmiyorum. Stay in Touch’ın sözlerinin C’mere’dan kalır yanı yok: See you in starlight / Heaven receives and so did you / Dimming the blue sky

Ama Survaillance’dan sonrası XV. Louis’nin ve Regina Spektor’un dediği gibi, le déluge… Marauder, bunca aynılığa, bunca tekrara ve bunca tekdüzeliğe rağmen hoş bir uzunçalar. Nasıl Nuri Bilge Ceylan filmleri Cannes için artık sözlü bir kanuna dönmüşse indie rock camiasından 3 yıldır beklediğimiz bu atak da bir nevi dinleyenlerin arasında konuşulmadan kabul edilmiş bir hareket. Ne yaparsa yapsın muhakkak iz bırakan, zeki, stil sahibi, işini bilen bir grubun, aynı niteliklere sahip güzel bir albümü Marauder. Ama bu ‘klasik rock çalgıları –bas / bariton vokaller– sonsuz gitar tekrarları’ formülünü bir kere daha uygularlarsa ben hastaneye yatacağım, onlarsa Sigur Ros’un uğradığı hezimeti yaşamak durumunda kalacaklar.

Yiğithan Keklik

Tags: , ,

İlginizi Çekebilir

Arkadaşlıkları, aşkları ve güzel müzikleri ile karşınızda… Lovesick!
3. Kadıköy Plak Günleri’nde Baba Zula ve Gözyaşı Çetesi sahnede!

Yazar

Bize Katıl!