Boygenius: Indie’nin yükselen sesi

Albüm İncelemeleri
Boygenius ilk uzun çaları The Record ile bir araya gelişlerinin hiç de tesadüf olmadığını ve uzun soluklu bir müzik kariyerine çoktan adım attıklarını kanıtlıyor.  

Boygenius, 2016 yılında Julien Baker‘ın bir mekanda Henry James okuyan Lucy Dacus’u görüp kendine engel olamayarak hipnotik bir çekim ile yanına gitmesiyle temellerini atmış oldu. Konu her ne kadar Henry James olarak görünse de, sonraları sosyal medyalarında birbirlerine gönderdikleri gündelik yazılar, şiirler ile aralarındaki bağ gelişti ve yine aralarına spontane bir şekilde Phoebe Bridgers da eklenince “All Star” kadro kendiliğinden kurulmuş oldu. Kendi solo kariyerleri için yazdıkları sözleri birbirleriyle paylaşmalarının üstüne güçlü bağlar geliştiren bu üç kadın, deyim yerindeyse kendi fanuslarını oluşturdu. Ve bunu Julien Baker, “Hepimiz için aynı anda bir şeyler oluyordu ve sanırım birbirimize doğru çekildik” sözleriyle net bir şekilde ifade etmişti.

Bu üç arkadaş 2018 yılında birlikte bir şarkı yapma amacıyla stüdyoya girdiklerinde altı şarkı ortaya çıkınca artık tamamen solo kariyerlerinin yanında bir grup oluşturma fikrini benimseyip ilk -orta uzunlukta- olan kayıtlarını EP olarak yayınlamışlardı. Souvenir gibi bir hit barındıran bu EP gerek popülaritesi artan Phoebe Bridgers etmeni gerekse de grubun bu sene içinde yayınladığı ilk uzunçaları The Record sayesinde her sene yeni çıkan bir kayıtmış gibi daha fazla kitlelere ulaşarak tazeliğini geçtiğimiz beş sene içinde korudu.

Phoebe Bridgers’ın yükselen solo kariyerinde Grammy adaylıkları ve özel hayatının medyatikleşmesi, fanları arasında grubu sadece bir EP ile tozlu rafa kaldıracak endişesini oluştururken; bu sene üstünde uzun seneler konuşulacak ilk uzunçalarları olan The Record yayınlandı. Bu albümü üç şarkının iç içe geçtiği; ergenlik dönemlerinin coşkularını ve kırılganlıklarını anlatan kısa bir film ile sundular bizlere. The Film adını alan bu projenin yönetmenliğini Oscar adaylığı bulunan ünlü oyuncu Kristen Stewart yaptı. Bu projenin açılışını yapan ve aynı zamanda albümün ikinci sırasında yer alan $20 adlı çalışma kırsal bir evde ergenlik dönemindeki odasında uyanan ve hurda bir arabayı adam etmeye çalışan Julien Baker’ın hikayesine odaklanıyor. Ergenliğin verdiği sancılı dönemleri yine üç kız arkadaş olarak atlatmanın (diğer grup elemanları ile) tempolu coşkusunu izleyene hissettiriyor.

The Film projesi, albümün en büyük hiti olan Emily I’m Sorry,  Phoebe Bridgers’ın hikayesi ile devam ediyor. Bir savaş arenası ortasında yine tadilat bekleyen hurda bir kamyonun üstünden atlayan büyük araçların yer alması ve bunun ortasında duran Phoebe ile belki de hayatlarında yaşadıkları öfkelerin ve sonucuna etki edemedikleri savaşlara metaforik bir gönderme yapılıyor. Ve bu kargaşayı sona erdirmek adına kamyonu yakma sahnesinde yine grup arkadaşları Phoebe’ye destek oluyorlar. Kısa filmi kapatan ve benim için de albümün en özel parçası olan True Blue ise Lucy Dacus’un hikayesine odaklanıyor. Yeni başlangıçları ve umudu simgeleyen bu hikayede ana karakterimiz yine grup arkadaşlarının desteği ile gökyüzünden aldığı ilham sayesinde tüm evinin duvarlarını maviye boyuyor.

Albümde yer alan ve Sherly Crow’a tatlı sert göndermelerde bulundukları Not Strong Enough, sakin ve kendi halinde olan Cool About It ve öfkeli sözleri ile kafa sallatan Satanist parçası da gizliden öne çıkıyor.

Indie folk tarzında uzun seneler konuşulacak ve kült statüsünde yer alacak The Record albümü ile Boygenius elemanları birbirlerine olan bağı fazlasıyla güçlendirerek, bir bütün olmanın haklı gururunu yaşıyorlar. Yer yer erkek egolarını tiye alan duruşlarıyla sevgilerini, hislerini, düşüncelerini birbirlerine yönlendirmeyi tercih ederek sıkı dostluklarını başarılı çalışmalar ile taçlandırıyorlar. Bu üçlünün solo kariyerlerinde yayınladıkları albümleri de ihmal edilmeyecek ve her biri ayrı yazıya konu olacak kadar başarılı.

Tags: , , , ,

İlginizi Çekebilir

BBI Yerli #222 | Saint Kitten
Swans yeni albümü The Beggar’la bizlerle

Yazar

Bize Katıl!