BBI YERLİ #77 | “Barış Güven”

BBI Yerli

Projenizin adı nedir?

Barış Güven

Projenizin başlangıç tarihi nedir?

28.10.2017

Hangi şehirde yaşıyorsunuz?

Antalya

Projenizde yer alan müzisyenler ve diğer katkı sağlayanlar kimler?

Mali Akpolat – Aranjör

Eren Haspolat – Saksafon

Grubunuzun tarzı nedir?

Alternative Rock

Projenize benzer müzik grupları/müzisyenler?

Spotify da mevcut albümüm, Can Güngör belki diyebilirim.

Bugüne kadar nerelerde sahne aldınız?

Profesyonel bir konser deneyimim yok, Antalya’da barlarda düzenli olarak geçimimi sağlıyorum.

Sahne aldığınız mekanlarda “mental” olarak eksik veya doğru bulduğunuz şeyler nelerdi?

Saat sorunları, tabi bunda belediyenin de etkin olması gerekiyor. Konser dönüşü eve gidemeyecekleri için konsere gidemeyen öğrenciler var. Herkes taksiyle dönebilecek kadar para kazanamıyor. Sahne aldığım mekanlardan çok genel gözlemim bu. Zar zor bilet parası denkleyen liseyi yeni bitirmiş ya da üniversiteli dinleyicilere bara girince zorla bir şey satın aldırma baskısı. Alkol kullanmıyorum diyor dinleyici zorla bira vermeye çalışanı görmüştüm bir keresinde. Konser fiyatları tek bir sanatçı için pahalı olmayabilir ama bir kaç sanatçının konserine gitmek isteyen dinleyiciyi pek fazla düşünen yok. Üstüne üstlük bir de mekanların kendi arasındaki rekabet. Diyelim ki x isminde bir müzisyen a tarihinde geliyor , o müzisyeni getiren mekanla rekabet halinde olan mekan da aynı tarihte o tarza yakın bir müzisyeni getiriyor. Dinleyici o gün içerisinde tek birini seçme hakkı kalıyor. Üzücü ,bu sanatçıları da küçük görme hali. Bar müzisyeni olarak da söylenecek şey ne yazık ki repertuar sorunu. En düzgün denilen mekanlar bile müşteri çekebilmek için müzisyenine baskı yapıyor Ankaranın bağlarını çalmalarını istiyor. Her farklı mekan bir anda tavernaya dönüşebiliyor. Halbuki müzisyenin bir tarzı var, artık müzisyende mekanların değişiminden dolayı her şeyi türlü repertuara sahip olmak zorunda kaldı. Söylenecek o kadar çok şey var ki. Albüm yapmış müzisyen tutulduysa kıymetli tutulmadıysa müzisyenin başarısızlığı olarak görülüyor. Çoğu mekan yeni bir isme yer vermiyor kim tutuyorsa ona yer veriyor. Bir isim yaratmaktan üretici olmaktan çok uzaklar. Hal böyle olunca kalite git gide düşüyor. Mekanlar neredeyse mafyavari bir tavırla yaklaşıyorlar. Parası olmayan dinleyici, ünlü olmayan müzisyen sürekli eziliyor. Yazık kimse bu muameleyi haketmiyor.

Sahne aldığınız mekanlarda “teknik” olarak eksik veya doğru bulduğunuz şeyler nelerdi?

Ses sistemleri çoğu mekanın rezalet durumda. Kolonlar,mikserler,monitörler çok kötü. Işıklandırma en rock and roll mekanda bile Ankara pavyonları gibi. Halbuki her sanatçının kendi konsepti var. Bu konseptin temel ihtiyaçlarını sağlayacak teknik ekipmanın hiç biri yok. Dolayısıyla farklı tarzda tabiki müzisyen çıkmaz.

Organizasyonlara ilişkin eksik veya doğru bulduğunuz şeyler nelerdir?

İlk soruda bahsetmiş oldum.

Daha önce festivallerde yer aldınız mı? Bu deneyimlerinizi kısaca anlatır mısınız?

Maalesef müzisyen olarak katılmadım.

Sahne aldığınız yerlerden bir ücret alıyor musunuz? Aldığınız ücrete ek olarak size sağlanan yan haklar nelerdir?

Komik rakamlar alıyoruz, ek olarak sağlanan hak yok. Ne de olsa daha ucuza çalacak, bol bol gürültü yapacak pop da çalan gitarcı buluruz, millet nasıl olsa geliyor mantığındalar. Buluyorlar da, hal böyle olunca kalite git gide düşüyor. Sigorta yapan işletmeci ben görmedim bile. İşletmecilere sorsan altında Mercedes araba ama gel gör ki hiç bir zaman mekan para kazanmıyor. Yaşa hürmet yok. Elli yaşında müzisyen arkadaşıma çok basit bir şey gibi yarın gelme maç var ya da millet sıkıldı senden seni istemiyoruz git gibi şeyleri rahat rahat söylüyorlar. Başka meslekte olsa utana sıkıla söylerler böyle şeyleri ama müzisyenlere çok hoyratlar.

Kayıtlarda veya sahnede kendi eserlerinizi mi yoksa uyarlama (cover) eserleri mi seslendiriyorsunuz?

Beste, Uyarlama (cover)

Yayınlanmış “albüm”, “kısa çalar”, “tekli”leriniz var mı?

Albümüm var. Genelde bir albüm baştan sona aynıdır. Ben farklı bir müzikalite denedim, hem söz hem de enstrüman notasal dizilimler olarak farklı bir iş oldu. Antalya’da kaydedilen ilk albüm de oldu. Çok zorlu zamanlar atlattı. Albümümün adı Eskisi Gibi. Yedi şarkıdan oluşuyor. İki şarkıma klip çektim. Birincisi Albüme ismini veren şarkım Eskisi Gibi. İkincisi de küçük bir kitle tarafından çokça sevildiği için Görkemli Kaybedenler şarkım. 2017 yılında ekim sonunda yayınladık.

Projenizde yer alan eserler “tasarım” olarak neyi ifade ediyor?

Sözlerde aile ilişkisini bile yazdım, hem umut veren hem de depresyon halini anlatan çaresizliğe de yer verdim. Her şarkımda ayrı ayrı bir karakteri anlattım. Albümün kendi içinde bir konsepti var. Mesela Murat şarkımdaki karakter, Affet beni çocuğum şarkımda terkedilen çocuk. Albümün konsepti uzun bir hikaye. Eğer ilgilisi olursa anlatırım. Eskisi Gibi’nin sözleri bazı dinleyiciler üzerinde çok güzel etkiler bıraktı. “İntihar etmekten vazgeçtim” gibi mesajlar çokça aldım. Görkemli Kaybedenler’de herkes bu beni anlatıyor diye tepki verdi. Çok şaşırdım. Şarkıyı yazarken aklımda olan insanlarla, beni anlatıyor bu şarkı diyenler değildi. Meğerse ne kadar çok yalnız insan varmış. Ben en çok hem müzikal hem de ilk şarkım olduğu için Murat şarkımı çok seviyorum. Affet Beni Çocuğum’sa hep hayalini kurduğum aile ilişkilerini anlatan bir şarkı oldu. Dinleyen olmadı ama keşke şu sözlerde iş olsa da dinlesek dediğim farklı şarkıyı yaptığım için kendi içimde mutluyum. Gel ve Yokluğun kalmış şarkım da farklı müzikal bir deneyim oldu. Hüzünlü Dönenceler ise ap ayrı bir düet tadı hikaye oldu. Düetin ne kadar önemli olduğunu hayatın içindeki o sese daha yaklaştırdığını anladım.

https://www.youtube.com/watch?v=o6sbBnXyeiI

Uyarlama (cover) eserler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Uyarlama şuanki gibi çıkış yapmak için kullanılan taktik değildir. Bu konuda çok şikayetçiyim. Uyarlama tek bir cümle ile şudur: Bir şarkıyı çok sevmişsinizdir onu kendi tarzınızca yorumlarsınız ya da şarkının kayıt imkanları dönemsel tarzından dolayı kötüdür onu canlandırırsınız şimdiki imkanlarla. Belki bir de kendi dünya görüşünüze yakın şarkıları bazı dönemlerde yorumlayarak bir tavır sergilersiniz. Her ne olursa olsun bu önünüze gelen her şarkıyı yorumlayacağınız anlamına gelmez. Uyarlama yapılacak eser çok azdır, elli atmış tane değildir ayrıca bir YouTube kanallık bir durum yok.

Yayınlanmış veya yayınlamaya hazır kayıtlarınızı nerelerde gerçekleştirdiniz?

Loop Records da kaydettik. Yeni açılmıştı o zamanlar. Antalya’da Sun Records etkisi yarattı. Kendi küçük dünyamızda bizim için harikaydı.

Kayıt öncesi ve kayıt deneyimlerinizden bahseder misiniz?

Kayıt bir insanın deneyimleyeceği en uç noktalardan biri. Mükemmel olmak istiyorsunuz ,çünkü yapılan kayıt siz ölseniz dahi hayatta kalacak. Aşıkların tanışma ayrılma şarkıları olacak, hayal kırıklıkları ve sevinçler yaşanacak. Korkuyor insan. Aranjörün etkisi önemli. Mesela açık e kapalı e harfini söyleme durumu var. Bunu kişi anlamaz ama aranjör hemen uyarır. Yıllar süren alışkanlığı bir anda atamazsınız. Kayıtta şarkı söylemek canlı gibi söylemek değil. Nefesinizin sesi bile kaydedilirken söyleme biçiminiz değişiyor. Canlı söylediğinizden mutlusunuz ama kayıtta duyduğunuz şeyden memnun olmayabilirsiniz ya da tam tersi. Sabırlı olmak küçük hataları büyütmemek önemli.

Miks ve mastering için kimlerle çalışıyorsunuz?

Yine aranjörümle gayet de memnunum.

Provalarınız için kendinize ait bir çalışma ortamınız var mı? Çalışmalarınızı ne kadar sıklıkla sürdürüyorsunuz?

Artık alt yapı hazırlama gibi bir imkan var. Fl Stüdyo, Cubase vs gibi programlarla alt yapı üzerine çalışabilirsiniz. Bu bir artı ama ana olay yine bir prova stüdyosunda çalışmak. Haftada bir.

Prova ve kayıt stüdyoları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Şehirden şehire değişiyor. İstanbulda harika ama Antalya’da çok kötü. Bir tane iyi prova stüdyosu yok diyebilirim. Bakımsızlar, aletler çok kötü, çok kötü kokuyor odanın içinde ses akustiği rezalet. Prova yeri saatlerinizi geçirdiğiniz bir yer ev gibi olmalı çünkü prova sizin sahnedeki yeterliliğinizi oluşturduğunuz uyumu yarattığınız yer. Her şeyin doğduğu konuşulduğu yerin bu kadar izbe olması çok kötü.

Eserlerinizi hangi platformlarda yayınlıyorsunuz? Bu platformların eksileri ve artıları nelerdir?

Spotify, Deezer vb. YouTube’da da kendi kanalım var. Eskiden albüm yapmak zormuş, günümüzün zorluğu ise bu kadar müzisyenin arasından çıkmak. Mesela Netd’ye saat başı iki üç şarkı yükleniyor. YouTube vs gibi platformlar çok tıklanmadığınız sürece sosyal platformların mezarlığına gömülüyorsunuz. Bizi çıkarttığı gibi de dibe vurdurabiliyor da.

Projenize ilişkin “olumlu” ve “olumsuz” bulduğunu şeyler nelerdir?

Çok şey öğrendim. İnsanın kendi işini yapması bambaşka. Hayata nasıl baktığınızı yaptığınız iş belirliyor. O yüzden bence herkes bir şey üretmeli. Müziğe dair çok şey öğrendim. Bazen üç akor diyip dalga geçtiğimiz şarkıların bile ne kadar güçlü etkiler bırakabileceğini gördüm. Olumsuz olarak kendi vokallerim. Kayıt sırasında bahsettiğim gibi bambaşka insan olmak zorunda kalıyorsunuz o da bazen güzel bazen kötü oluyor. Bende benim beceriksizliğimden kaynaklı hatalar var. Kendimce açıklamam var ama olmasa daha iyiydi. Şarkı tonlarımı değiştirmeliydim. Çok şey öğrendim ikincisinde tekrarlamam.

Kısa ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?

Çok iyi bir söz yazarı olmak. İnsanlara dokunacak besteler ve hikayeler yapıp anlatmak. Kısa vadede yaşadığım yerde fark yaratmak. Bunu az çok yaptım. Uzun vadede Türkiye’de şehir yaşantısının her türlü halini yaşayan beyaz yakalı bir çalışından, çöpçüsüne kadar uzanıp hikayelerini anlatmak.

Müzik yarışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Katıldığınız bir müzik yarışması ve elde ettiğiniz bir derece var mı?

Müzik yarışmaları doğru yanı da var yanlış yanı da. Ben hiç katılmadım. Doğru yanı bir heyecan yaratıp insanlara ulaşabiliyorsunuz ama müzik bir yarış olamaz. Çünkü her şeyin sonu beğeni algısıyla alakalı. Estetik algı kişiden kişiye şehirden şehire o kadar değişiyor ki. Doğuda ve karadenizdeki müzisyenin yaptığı bestede kullandığı müzik alt yapısının karakteri ile akdeniz bölgesi aynı değil. Yarışma olacaksa çok iyi bir çözümlemesi yapılarak olmalı. Türkiye çapında liseler arası yarışma yaparsanız tabi kolejli çocuklar öne çıkacak. Altı yaşından beri piyano çalan çocuklar var o kadar iyi çalıyor ki juri ya da dinleyici mesela o yeteneği anlayamıyor en çok gürültü yapanı seçebiliyor.

Müzik basını (dijital ve basılı) hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kesinlikle rezalet. Şarkılarımı dağıtacak alternatif kanallar aradım. Bir kaç aracı var o da yetersiz. Mesela yeni müzisyenler ile ilgili inceleme yapan bir blog adam akıllı yok. Yazan bir kaç kişi varsa da özenti. Türkiye’de çok başarılı çok yetenekli müzisyenler var ama yanı başındaki o yeteneği görmemek için resmen kendini zorluyor.

Sırasıyla, dinleyici – mekanlar – organizatörler – müzisyenler ve diğer kişi/kişilerden beklentileriniz nelerdir?

Çağımızın en büyük problemi iyiye nasıl ulaşacağını nasıl araştırma yapacağını bilememesi. İletişim fakültesi mezunuyum. Tezimde Türk Pop müziği üzerine araştırma yaptım. Müziğin en tarihsel kökenine kadar indim. Ne yetenekler ne müzisyenler reklam stratejileri yüzünden harcanmış. Dinleyici müzik kalitesini arttırsın. Mesela bir Erkan Oğur’u, Fazıl Say’ı bilsin. Sevsin sevmesin önemi yok. Yep yeni iş yapan sazının üstadı olmuş müzisyeni bilsin. İkincisi gittiği yerlerde kötü müziklere dur desin. Biz bunları dinlemek istemiyoruz desin. Mekanlarda böylece yavaş yavaş değişir. Algı da değişir. Mekanlar iyi müzisyen ünlü olsun olmasın sahne versin iyi bir yeteneği keşfedip ona yatırım yapsın müzisyen zaten ilerleyen dönemde bunun karşılığını verir. Organizetörler araştırmacı olsun. Reklam yüzleri dışındaki müzisyenleri iyi seçsin. Diğer ünlü müzisyenlerle tanıştıracak ortamı yaratsın. Müzisyenler bir başka müzisyene insani olarak destek olmak zorunda. Yaptığımız iş yeterince zor bizler de birbirimize çamur atarak dedikodu yaparak zorlaştırmamalıyız. Beğeniriz beğenmeyiz iyi olana destek olmak boynumuzun borcu. İkincisi bir müzisyene bir kesim tarafından linç girişimi başladığında aman ne derler diye çekinmemek lazım destek olmak gerek. Müzisyenlerin bir başka yapması gereken konu da iş arkadaşlarının haklarını dile getirmek. Sigortasız, imkansız çalışan müzisyen arkadaşına destek olmak, mafyavari mekanlara karşı ortak duruş sergilemek.

Müzik dışında aktif olarak devam ettirdiğiniz mesleğiniz var mı? Devam eden rutin hayatınız ve müzik hayatınız arasındaki dengeyi kısaca anlatabilir misiniz?

Sadece müzik var. Günümün çoğu pratik yapmakla geçiyor. Vokal ve gitar egzersizleri. İyi müzisyenleri dinlemek kulak alıştırmaları.

Projenize ait sosyal medya hesapları nelerdir?

https://www.instagram.com/barisguvenofficial/

https://www.youtube.com/channel/UCAA7LnodHN8iqUPxnrJVAyg

Dinleyiciler, mekanlar veya organizatörler size nerelerden ulaşabilir ve kiminle iletişime geçebilir?

Mail hesabımdan, instagram hesabımdan da belki olabilir.

Kendinize sormak istediğiniz bir soru var mı? Cevabıyla birlikte paylaşabilir misiniz?

Kendime iyi bir sanatçı müzisyen nasıl olmalıdır diye sık sık soruyorum. Sürekli pratik yapmalı ,çalışmalı ,kendini geliştirmeli. Daha iyi söylemeli daha iyi enstrüman çalmalı. İyi bir sanatçı olacaksan hissetmediğin şeyleri yazmayı öğrenmelisin demiştim kendime. Albümün tamamı hiç görmediğim tanımadığım insanları, yaşamadığım şeyleri yazarak yaptım. Bunu devam ettirmeliyim.

– – –

Müzik projenizle BBI Yerli‘ye katılmak istiyorsanız, detaylı bilgilere linkin içerisinden ulaşabilirsiniz.

www.birbabaindie.com/?p=7491

Tags: , , , ,

İlginizi Çekebilir

Cat Power, altı yıl sonra “Wanderer” isimli yeni albümüyle geri dönüyor!
2018’de Şu Ana Kadar İz Bırakan 10 Yabancı Albüm!

Yazar

Bize Katıl!