BBI YERLİ #76 | “SIRMA”

BBI Yerli

Projenizin adı nedir?

SIRMA

Projenizin başlangıç tarihi nedir?

16.11.2016

Hangi şehirde yaşıyorsunuz?

New York

Projenizde yer alan müzisyenler ve diğer katkı sağlayanlar kimler?

Tek başımayım şimdilik.

Grubunuzun tarzı nedir?

Ambient, Electronic, Singer & Songwriter, Indie, Pop

Projenize benzer müzik grupları/müzisyenler?

Bat for Lashes, HANA, Röyksopp, Grimes, ODESZA

Bugüne kadar nerelerde sahne aldınız?

New York, Istanbul, Boston, Orlando

Kayıtlarda veya sahnede kendi eserlerinizi mi yoksa uyarlama (cover) eserleri mi seslendiriyorsunuz?

Beste.

Yayınlanmış “albüm”, “kısa çalar”, “tekli”leriniz var mı?

“To Love” adlı EP’m ile çıkış yaptım, yayınlanma tarihi Temmuz 2017. Arkasından “To Love (Remixes)” EP ve “To Love (Live)” çıktı. İlk Türkçe şarkım “Belki Bir Gün” 29 Haziran 2018’de yayınlandı. Ben şu ana kadar tek başıma yazdığım şarkıları, kayıtlarını kendim aldığım, prodüksiyonun da en azından yarısıyla ilgilendiğim şarkılar çıkarmıştım aslında – “To Love” böyle bir sürecin meyvesi, biraz keşif dönemiydi… Ama “Belki Bir Gün” başka müzisyenlerden yardım almadan yarattığım ilk şarkı. Sözü, müziği, düzenlemesi, prodüksiyonu bana ait. Kendi evimde, mütevazı kayıt ve çalışma ortamımda yarattım.

Projenizde yer alan eserler “tasarım” olarak neyi ifade ediyor?

Yarattığım herşey benden bir parça, nasıl gönlümden geçiyorsa öyle yaratıyorum, bu konuda pek kendime hakim olamıyorum. Dolayısıyla sözlerde de lafı dolandırma huyum yoktur. Müziğe gelince… Elektronik müzik yaptığım için, kendi sesimden sonra en önemli enstrüman benim için bilgisayarım. Ses dizaynıyla uğraşmak benim besteleme sürecimin bir parçası.

Uyarlama (cover) eserler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bunu ilk defa duyuyorum. Amerika’da tam tersi, bazı mekanlar “cover çalacaksanız sahne alamazsınız” kuralı koyuyorlar. Şu ana kadar bir cover yayınlamadım, bir gün aklıma eser, heves ettiğim bir şarkı olur, ben de yapabilirim, yayınlayabilirim… Neden olmasın? Henüz kendi şarkılarımdan ona sıra gelmedi ama. Konserlerde daha önce cover’ladığım sanatçılar oldu, orası ayrı. Bazen setlist’e serpiştiriyorum 1-2 tane. Keyifli tarafı, cover’ı söylerken ruh halinin biraz daha gevşemesi bence. İnsan kendi yaratıcı kimliğinden uzaklaşıp da bir cover seslendirdiğinde, farklı bir rahatlıkla söyleyebiliyor bazen.

Yayınlanmış veya yayınlamaya hazır kayıtlarınızı nerelerde gerçekleştirdiniz?

Brooklyn, New York. Çoğu evimde, kutu gibi bir stüdyo dairede yaşıyorum ben orda… Tek başıma alıyorum bütün kayıtlarımı. Ama To Love EP’si için ekstra birkaç analog synth kayıtları almıştım, o kayıtları Greylock Records’ta gerçekleştirdim, evime 10 dakika mesafede, küçük bir stüdyo, Berklee’den bir arkadaşım işletiyor… To Love (Live) kayıtlarını da komşu stüdyo, Virtue & Vice Studios’ta gerçekleştirdik. “Belki Bir Gün” tamamen evimde, tek başıma… Ama “Belki Bir Gün”ün akustik bir versiyonunu kaydettim bu hafta, piyano ve vokal şeklinde, hem çaldım, hem söyledim… O kaydı da daha önce staj yaptığım Babajim Stüdyolarında gerçekleştirdim, İstanbul’da.

Kayıt öncesi ve kayıt deneyimlerinizden bahseder misiniz?

Ben öyle “kayıt var yakında, hadi ruhen hazırlayayayım kendimi” kafasında bir insan değilim. Benim her günümün içinde az ya da çok müzik var. Evimin rahatlığında alıyorum kayıtlarımı genelde ve dolayısıyla bütün iş bende bitiyor. Yalnızlık bu aşamada benim için önemli. Ama mekan değişikliği de arada iyi gelebiliyor tabii… Yarın Bodrum’a gidiyorum mesela, giderken yanıma klavyemi ve kayıt mikrofonumu da alıyorum… Belki ordayken birşeyler yaratırım, hiç belli olmaz. Oranın havasının bana yarayacağına dair bir his var içimde.

Miks ve mastering için kimlerle çalışıyorsunuz?

“To Love” EP’nin mix’ini Mike Tuccillo, mastering’ini Emily Lazar yaptı. Mike, Los Angeles’ta yaşıyor. Emily Lazar ise New York’ta… “Belki Bir Gün”ün mix’i derli topluydu benim elimden çıktığında, Mike daha da toparladı, bu sefer mastering’i de o yaptı.

Provalarınız için kendinize ait bir çalışma ortamınız var mı? Çalışmalarınızı ne kadar sıklıkla sürdürüyorsunuz?

Keşke olsa! Canlı performans trafiğim henüz başlamadı. En son geçtiğimiz yaz New York’ta Summer Streets adlı bir sokak festivalinde sahne aldım. Daha sık sahne alabilmem için biraz dinleyici kitlemin de genişlemesi lazım, daha fazla şarkı yapmam lazım… Dolayısıyla önceliğim hep yaratmak oldu şu ana kadar diyebilirim. Fakat yoğun bir konser programım olsun, sık sık provalar yapayım, ben de çok isterim! Yeter ki konserlere gelsin dinleyiciler.

Prova ve kayıt stüdyoları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Prova stüdyolarına mecburum, ses yalıtımlı bir mekan yaratma şansım olmadığı sürece kendi evimde… Kayıt stüdyolarına gelince- ben açıkçası çok muhtaç değilim kendilerine… Yine de arada kayıt stüdyolarında da çalışmak keyifli olabiliyor. Örneğin “Belki Bir Gün”ün akustik versiyonunu Babajim’de kaydetmek istedim, çünkü onların piyanosunu ben 30 yıl çalışsam alamam, alsam da onların kullandığı mikrofonlara gücüm yetmez- ki zaten evim o kadar küçük ki, tüm bunları koymaya yerim de yok! E gitmişken vokal kayıtlarını da orda aldım. Çok da keyifli geçti. Bence yine de ne olursa olsun her sanatçı hazırlığının büyük bir kısmını stüdyo ve prova öncesinde halledip, oralarda geçirdiği vakti, harcadığı bütçeyi iyi değerlendirmeli. Ben böyle yaklaşıyorum.

Eserlerinizi hangi platformlarda yayınlıyorsunuz? Bu platformların eksileri ve artıları nelerdir?

Spotify, en sevdiğim ve dünyada şu an en önemli platform. Formatını bir kullanıcı olarak seviyorum. Ve her ne kadar küratörlerinin seçim zevklerini bir sanatçı olarak bazen sorgulayıp anlamaya çalışsam da, endüstrinin içinde olduğum için çoğunlukla zevklerine göre hareket ettiklerini iyi biliyorum ve buna saygı duyuyorum. Artı, Spotify’ın sanatçılara özel bir app’i olması da büyük bir avantaj. Dinleyici trafiğini bizzat takip edebilmek, Spotify çalma listelerine girdiğinizde hemen haberinizin olması… Apple Music, Apple’a ait olduğu için bir kere gelecek vaadediyor… Fakat kullanıcı olarak adapte olmakta zorlandım, sanatçı olarak da dinlenme sayılarını ve dolayısıyla geliri, satışları takip edememek büyük bir sorun… Aynı sorun bu modelle işleyen her platform için geçerli. Spotify’da olduğu gibi, bu meseleler biraz daha şeffaf hale gelmeli. SoundCloud artık aramızdan yavaş yavaş ayrılıyor… Son bir gayretle batmaktan kurtulmuş olsa da böyle bir durum var. Keşfedilmek açısından önemli bir platformdu SoundCloud, şimdi çok popüler bir DJ olan Illenium ile iki şarkı yapmış olmamızın sebebidir SoundCloud’un varlığı… Illenium kariyerinin başında ordaki demolarımı dinleyip de benimle iletişime geçmişti, “Drop Our Hearts” ve “Drop Our Hearts (Part II)” böyle ortaya çıktı. O yüzden bende anısı var. Fakat her ne kadar “SoundCloud Go” modeli sonradan geldiyse de, SoundCloud genel olarak hala sanatçıya maddi anlamda hiçbir katkı sağlamayan bir platform. Artık eskisi kadar çok kullanılmadığı için de sanatçıların önünü açma, tanınmasını sağlama konusundaki rolü de azaldı. Ve YouTube… Hep önemliydi, hala önemli… Fakat çok dağınık ve karmaşık! Ve eğer yeterince takipçiniz yoksa YouTube’tan bir gelir elde etmeniz gibi birşey söz konusu değil. Türk platformları bu yeni şarkım sayesinde ilk defa deniyorum, tanıyorum… O yüzden burdaki platformlar konusunda henüz bir görüşüm yok.

Projenize ilişkin “olumlu” ve “olumsuz” bulduğunu şeyler nelerdir?

Olumlu: İçimdeki yaratma kabiliyetine güveniyorum ve istediğim zaman tek başıma müzik yapabilmek bana kendimi özgür ve güçlü hissettiriyor.

Olumsuz: Bütçem yetersiz, yapmak istediğim çok iş var. Fakat yolun başındayım, herşeyi cebimden ödüyorum, ve sabırla küçük küçük adımlar atıyorum her kuruşu dert etmeyeceğim bir hayale doğru…

Kısa ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?

En genel hedefimi söyleyeyim size: solo projemden geçinebilmek. Sadece SIRMA olarak, kendi müziğimi yaparak geçinebilmek. Hayatım boyunca bunu başarabilirsem, hedeflerimden en büyüğüne ulaşmışım demektir.

Müzik yarışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Katıldığınız bir müzik yarışması ve elde ettiğiniz bir derece var mı?

Var. Berklee’de yaz programı için verilen Arif Mardin Bursunu kazandım 17 yaşımda. Sonra üniversite eğitimini orda almak istedim, mülakata girdim, yetenek bursu aldım. Bunların arasında lisedeyken bir de Nardis Caz Vokal yarışmasına katıldım, o zaman 18 yaşımdaydım ve en genç yarışmacıydım, 3. oldum… Bence müzik yarışmaları yıpratıcı olabilir ama sanatçı kendini her türlü sonuca hazırlamışsa ve kendinden şüphe etmeyecekse, önemli fırsat kapıları da açabilir.

Müzik basını (dijital ve basılı) hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’deki basından gördüğüm ilgiden memnunum, fakat keşke daha da fazla sanatla ilgili yayın yapan dergiler, bloglar olsa, bu yayınlar daha fazla okunsa… Ama dünyanın genelinde müzik basınında bir zayıflama var. Bunun en büyük sebebi bence, dijital platformların artık müşterilerine özel çalma listeleri düzenlemeleri, ve dinleyicilerin müzik yayınlarından yeni sanatçılar keşfetmek yerine, Spotify’dan, Apple Music’ten direkt faydalanmaları… Hype Machine eskiden çok önemliydi, tüm blog trafiği ordan takip edilirdi… Fakat Hype Machine’in eski hareketliliğinden de eser kalmadı. Bu da müzik basınının dijital dinleme servislerinden aldığı yaranın en büyük kanıtı aslında.

Müzik dışında aktif olarak devam ettirdiğiniz mesleğiniz var mı? Devam eden rutin hayatınız ve müzik hayatınız arasındaki dengeyi kısaca anlatabilir misiniz?

Şu anda New York merkezli bir okulda eğitim veriyorum, şarkı yazımı, aranje ve müzik prodüksiyonu üzerine. İş geldikçe reklam müziklerine vokal kaydı alıyorum. Geri kalan zamanlarımda da varsa yoksa kendi müziğim, kendi projelerim…

Projenize ait sosyal medya hesapları nelerdir?

Instagram: https://www.instagram.com/sirma

Twitter: https://twitter.com/_SIRMA_

Facebook: https://www.facebook.com/sirmamusic

YouTube: https://www.youtube.com/sirmamusic

Dinleyiciler, mekanlar veya organizatörler size nerelerden ulaşabilir ve kiminle iletişime geçebilir?

Bana yazabilirler! sirma@sirmamusic.com

– – –

Müzik projenizle BBI Yerli‘ye katılmak istiyorsanız, detaylı bilgilere linkin içerisinden ulaşabilirsiniz.

www.birbabaindie.com/?p=7491

Tags: , , ,

İlginizi Çekebilir

Nick Cave, kayıplar, katharsis ve dedem
BBI Haftanın TOP 5 Etkinliği (9-15 Temmuz)

Yazar

Bize Katıl!