BBI Yerli #86 | Hakan Gencol

BBI Yerli

Projenizin adı nedir?

Hakan Gencol

Projenizin başlangıç tarihi nedir?

30.06.2015

Hangi şehirde yaşıyorsunuz?

Bodrum (Muğla)

Projenizde yer alan müzisyenler ve diğer katkı sağlayanlar kimler?

Sözler ve Müzik: Hakan Gencol

Yapımcı: Tod A.

Müzisyenler:
Hakan Gencol: Vokaller, Akustik Gitar, Elektrik Gitar (‘Sensizlikle’, ’Palyaço’ ve ‘Saatli Bomba’)
Marco Pampaluna: Elektrik Gitar
William Nicastro: Bas Gitar
Cristiano Novello: Davul
Stefano Iascone: Trompet (‘Sensizlikle’)
Nimrod Talmon: Trombon, Akordiyon, Org, Elektrik Piyano, Oyuncak Piyano
Onur Nar: Çello (‘Bir Melektin Sen’, ‘Neysem Oyum’ ve ‘Yansımalar’)
Metehan Çiftçi: Santoor ( ‘Yansam Sana’ ve ‘Yansımalar’)
Tolga Ünaldı: Ney (‘Yansımalar’)
Sait Arat: Bendir (‘Neysem Oyum’)
Tod A.: Bongo, Shaker, Tambourine, Guiro, Cowbell, Loops

Kayıt & Mix: Marco Bonanomi (The Factory & The Hidden Bordello, Italy – Temmuz/Eylül 2014)
Mastering: Pieter Snapper (Babajim Istanbul Studios & Mastering, İstanbul – Aralık 2014)
Nefesli Düzenlemeleri: Nimrod Talmon, Hakan Gencol, Tod A.
Yaylı Düzenlemeleri: Tod A. (Bir Melektin Sen)

Ek Kayıtlar: Veli Erişim Meral (Stüdyo Mono, İstanbul)
Ek Vokal Kayıtları: Hakan Gencol (Ev Stüdyosu, Bodrum)
Ek Perküsyon Kayıtları: Tod A. (Elektrik Siti, İstanbul)

Etiket: SN Music⎪Publishing, İstanbul

Video Kolaj: Başar Kalıpçı (dahaNE Film Yapım)

Fotoğraf: Serdar Önal, Utku Atalay
Web Sitesindeki Diğer Fotoğraflar: Tod A., Mervy
Album Lansman Konseri Fotoğrafları: Ceyhan Borlak, Ali Gökhan

‘Çocuk Vol.1’ EP Kapak Tasarımı: Yavuz Gündüz, Hakan Gencol
‘Çocuk Vol.2’ ve ‘Çocuk Vol.3’ EP Kapak Tasarımı: Hakan Gencol

Web Sayfası: Beran Akdağ

Projenizde yer alan müzisyenlerin geçmişte veya devam eden başka projeleri var mı?

İtalya’daki kayıtlarda yer alan Marco Pampaluna, William Nicastro, Cristiano Novello ve Stefano Iascone, zaten İtalya’da oldukça tanınan ‘Figli di Madre Ignota’ grubunun elemanları. Şu anda çok aktif sayılmayabilirler, ancak geçmişte çeşitli albümler çıkartıp, birçok konser verdiler. Hatta bunlar arasında, İstanbul ve Eskişehir’de verdikleri konserler de var.
Yapımcım Tod A. ise zaten Amerikalı ‘Firewater’ grubunun kurucusu ve lideri. O da son zamanlarda fazla aktif sayılmaz ama geçmişte Amerika ve Avrupa’da birçok konser verdi.

Grubunuzun tarzı nedir?

Amerikalı bir yapımcı, Egeli bir şarkıcı/şarkı yazarı, İtalya’dan ‘Spagetti Balkan’ tarzında müzik yapan bir grubun müzisyenleri, bir de Berlin’de yaşayan İsrail kökenli müzisyen Milano yakınlarında eski bir tuğla fabrikasında yer alan stüdyoda bir araya geldi ve ortaya bu albüm çıktı. Benzer bir tadın bir başka oluşumda yakalanabileceğine çok da inanmıyorum. Ama mutlaka bilinen türler arasından mutlaka bir ya da birden fazla türü belirtmem gerekiyorsa aşağıdakileri işaretleyebilirim:

Alternative Rock, Singer & Songwriter, Indie.

Projenize benzer müzik grupları/müzisyenler?

Doğrusu, Spotify’ın ‘benzer’ listesinde 4 grup/müzisyen vardı, hepsini dinledim, bir tanesi Elazığ türküleri icra ediyordu mesela, ben de içimden dedim ki “Bu sorunun muhattabı ben olamam, ancak dinleyici olabilir,”
Ben şarkılarımı yazarken, söylerken hiç kimseyi örnek almadım. Bugüne kadar çok fazla Türkiye’de üretilen işleri takip ettiğim de söylenemez, işin doğrusu. Ayrıca, bir ara albümün türü hakkında yapımcım Tod A.’ye bir soru sormaya kalkmıştım, “Bizim albümün türü nedir sence?” diye sormuştum. O da yüzüme çok anlamsız bir soru sormuşum gibi baktı ve şöyle dedi: “Biz bir tür yaratıyor olabiliriz.”

Bugüne kadar nerelerde sahne aldınız?

Daha önce, solo ve gruplarla farklı mekânlarda sahne almıştım. Bunları saymam gerekirse; İzmir’de Mavi Bar; (üniversite yıllarında) Ankara’da Arta Nova, Mimarlar Derneği, Eylül Bar, ODTÜ; İstanbul’da Zihni Bar, The James Joyce Irish Pub’ı; Bodrum’da Mavi’yi ve Köşe’yi sayabilirim. Milano’da yaşadığım 5 yıl boyunca (1988-1992), özellikle Naviglio Grande ve Brera civarında birçok pub ve barda tek başıma müzik yapmıştım.
Çocuk albümü lansman konseri ise 2015 yılında İzmir Bios Bar’da gerçekleşmişti.

Sahne aldığınız mekanlarda “mental” olarak eksik veya doğru bulduğunuz şeyler nelerdi?

Artılar/Eksiler:
+ İtalya’daki mekânlarda, çalınan parçaların isimlerinin kaydediliyor ve bunlara ait teliflerin ödeniyor olması
+ (Buna izin veren mekânlarda) konserin gerçekleşeceği sahnede, program öncesinde istenildiği kadar prova/soundcheck yapılmasına açık olunması
– Az dinleyici olan bir program gecesinde, mekândaki haftalık rutin programın iptal edilmesi, bu yolla bir tasarruf yapılabileceğinin sanılması (bkz. küçük hesaplar)

Sahne aldığınız mekanlarda “teknik” olarak eksik veya doğru bulduğunuz şeyler nelerdi?

Bios Bar, İzmir (artılar/eksiler):
+ Mekânın bilinirliği
+ Işık sistemi
+ Sahne büyüklüğü
– Sahne içi monitörlerin yetersizliği
– Tonmaysterin soundcheck’e gereken zamanı vermemiş olması

Daha önce festivallerde yer aldınız mı? Bu deneyimlerinizi kısaca anlatır mısınız?

Daha önce herhangi bir festivalde yer almadım. İster miyim? Neden olmasın…

Sahne aldığınız yerlerden bir ücret alıyor musunuz? Aldığınız ücrete ek olarak size sağlanan yan haklar nelerdir?

Bu projeyle ilgili, lansman konseri hariç herhangi bir konser vermedim. Ancak daha önceden gerçekleştirdiğim, gerek bireysel, gerekse grup halindeki performanslarda verilen ücretler gerçekten trajikomikti. Yanında birkaç içki (genellikle bira) içme hakkı da veriliyordu, herkesin bildiği gibi. Bunun dışında, nakliye, mekâna ulaşım, vs gibi masraflar hiçbir zaman karşılanmazdı.
Yine de, bu konunun, mekân sahiplerinin alıştıkları, “müzisyene minimize edilmiş haklar sunma” durumundan bağımsız olarak, biraz da müzisyenin ağırlığıyla, ikna yeteneği ve duruşuyla ilgili olduğunu düşünüyorum.

Kayıtlarda veya sahnede kendi eserlerinizi mi yoksa uyarlama (cover) eserleri mi seslendiriyorsunuz?

Beste, Uyarlama (cover)

Yayınlanmış “albüm”, “kısa çalar”, “tekli”leriniz var mı?

● Çocuk Vol. 1 (EP, 30.06.2015)
Bu ilk yayımlanan EP’m. 5 parça içeriyor. Sırasıyla: Sensizlikle, Tek Kıvılcım Yeter Bazen, Çocuk, Matruşka, Bir Melektin Sen.
● Çocuk Vol. 2 (EP, 25.09.2015)
Bu EP’de 5 parça yer alıyor. Sırasıyla: Anlama!, Saatli Bomba, On the Ground, Yansam Sana, Palyaço.
● Çocuk Vol. 3 (EP, 25.12.2015)
Bu EP’deki parça sayısı ise 4. Sırasıyla: Eskici and Hurdacı Song, Bulutlanma Bana, Yansımalar, Neysem Oyum.

(Yukarıdaki 3 EP, iTunes, Spotify, Deezer, vb gibi yalnız dijital platformlarda yayımlanmıştır.)

Çocuk albümünü, 3 ayrı kısa çalar olarak tasarladım. 3’er ay arayla, yani 6 ay içinde 14 parçadan oluşan kısa çalarların, yalnızca dijital platformlarda yayımlanmasını hedefledik. ‘Çocuk’ adı, bir parçanın aynı ismi taşıyor olması dışında, bunun ilk (debut) albüm olmasına bir gönderme niteliğini taşıyordu. Belki bu seçim, yapımın bir çocuk şarkıları albümü sanılmasına neden olmuş olabilir, ilk bakışta. Yine de, albümün ticari amaçları yoktu, bağımsız olarak üretilmişti ve tamamen kişisel çabalarla tanıtımı yapıldı.

Projenizde yer alan eserler “tasarım” olarak neyi ifade ediyor?

Sözler bazen gerçekten yaşadığım deneyimlerden doğuyor, bazen de kendi inanç ve felsefemi yansıtıyor. Farklı zaman dilimlerinde yazılmış sözler de var aslında çıkan kısa çalarlar içinde. Sanırım müzik dilindeki tutarlılık, onları bir arada tutuyor.
Bunun dışında, albümde sesleri mümkün olduğunca doğal biçimde, minimum dijital efektle kullanmaya çalıştık.

Uyarlama (cover) eserler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Cover/uyarlama eserlerin, özgün bir projeye değer katabileceğini düşünüyorum. Ancak, orijinalinden çok farklı bir yorumu olduğu müddetçe. Orijinaline çok yakın olarak icra edilen uyarlama eserleri çok değerli ve anlamlı bulmuyorum. Farklı bir yorum getirilmesi, cover’ı albümde ya da sahnede anlamlı kılacaktır, hiç kuşkusuz.

Yayınlanmış veya yayınlamaya hazır kayıtlarınızı nerelerde gerçekleştirdiniz?

Yayımlanmış üç kısa çalarımdaki kayıtlar kendi ev stüdyomda, yukarıda söz ettiğim Milano’daki stüdyolarda (The Factory & The Hidden Bordello) gerçekleştirilmişti. Ek kayıtların bir kısmı, yapımcım Tod A.’in kendi stüdyosunda, diğer bölümü de Veli Erişim Meral (Stüdyo Mono, İstanbul) tarafından yapıldı.

Kayıt öncesi ve kayıt deneyimlerinizden bahseder misiniz?

30 Haziran 2015’de dijital platformlarda piyasaya çıkan ilk kısa çalarım için yaptığım kayıtlardan yukarıda söz etmiştim. Müzisyenler, yapımcı, sıra dışı kayıt ortamı gibi özellikleriyle oldukça farklı koşullarda kayıtları yapılmış, daha sonra miksleri de yine aynı ortamda, kayıtları gerçekleştiren ses mühendisi tarafından oluşturulmuştu. Bu çalışmadan önceki stüdyo deneyimlerim, yalnız başıma ya da farklı müzisyen arkadaşlarla gerçekleşen, herhangi bir albüm amacı gütmeyen kayıtlar için yapılmıştı.

Miks ve mastering için kimlerle çalışıyorsunuz?

Hayatımdaki ilk ve tek albümde, yapımcım Tod A.’in yönlendirmesiyle kendimi İtalya’da bulunca, kayıtları ve miksi yine Tod’un tanıdığı ses mühendisi Marco Bonanomi gerçekleştirmişti. Çok başarılı bir ses mühendisi olduğunu düşünüyorum Marco’nun. Mastering ise İstanbul’da Babajim Istanbul Studios & Mastering’de Pieter Snapper tarafından yapıldı. Dünya çapında bir ses mühendisi olduğunu düşünüyorum Pieter’ın. Kendisi artık Eskişehir’de yaşıyor olsa da, Babajim’la çalışmayı sürdürüyor, özetle bundan sonraki çalışmalarımda da kendisiyle çalışmayı isterim.

Provalarınız için kendinize ait bir çalışma ortamınız var mı? Çalışmalarınızı ne kadar sıklıkla sürdürüyorsunuz?

3 yıl önce kendime bir ev stüdyosu yaptım. İzolasyonu, akustik açıdan yapılması gerekenler kendi elimden çıktı. Çok büyük bir yer sayılmasa da burada albümün vokal, akustik gitar ve elektrik gitar kayıtlarını gerçekleştirdim. O günden bugüne cajon gibi birkaç perküsyon enstrümanını da ev stüdyoma kattım. Sanırım davul kaydı dışındaki kayıtların büyük kısmını burada yapmaya devam edeceğim.
2015 Kasım ayındaki lansman konserinden sonra, ailevi sağlık sorunlarıyla uğraştım. Bu süreçte, müzikten biraz uzak kaldım. Beste yapmak, söz yazmak, gitar çalıp şarkı söylemek gibi hep yapageldiğim uğraşlardan ayrı düştüm.

Eserlerinizi hangi platformlarda yayınlıyorsunuz? Bu platformların eksileri ve artıları nelerdir?

Çıkan albümler şu anda Spotify, iTunes, Deezer gibi dijital platformlarda yer alıyor. Spotify’ı severek kullanıyorum, düzgün bir platform olduğunu düşünüyorum. Deezer’ın çok fazla yaygın olmadığını düşünüyorum, en azından ülkemizde. Fazla ısındığımı söyleyemeyeceğim bir platform, her nedense…

Projenize ilişkin “olumlu” ve “olumsuz” bulduğunu şeyler nelerdir?

Artı ve eksilerini şu şekilde sıralayabilirim:
+ Türkiye’de piyasaya çıkan albümler arasında (çalan müzisyenlerin ve yapımcımın yabancı olması, kayıtların yurt dışında gerçekleşmiş olması, vs) farklı bir sound’a sahip olması.
+ Müzik eleştirmeni Naim Dilmener’in, ilk kısa çalarım olan Çocuk Vol.1’le ilgili olarak Hürriyet gazetesinde yazdığı tanıtım yazısında da belirttiği gibi “Vokal tarzında, günümüzün iş (ya da para) yapan hiçbir biçiminin yer almaması”. Yine Naim Dilmener’in sözleriyle: “O eski ve güzel günlerde söylendiği gibi söyleniyor şarkılar.” (08.08.2015, Hürriyet)
+ Hiçbir ticari kazanç arzusu olmadan, tamamen içten geldiği gibi gerçekleştirilmiş, akışta kalarak ortaya çıkmış bir albüm olması.
– En sona bırakıldığı için, vokal kayıtlarının üstlerinde yeterince çalışılma fırsatı kalmadan mikse girilmiş olması.
– Albümün adı olan ‘Çocuk’, albümde yer alan bir parçanın adından yola çıkılarak konulmuştu. Bir de, ilk albüm olmasını simgeliyordu biraz da. Ancak bu ismin, albümün bir çocuk şarkıları albümü olduğunun düşünülmesine yol açtığını da düşünüyorum.
– Tanıtımını tamamen kendi kişisel çabalarımla yapmış oluşumun, albümün fazla duyulmamasına neden olduğu düşüncesini taşıyorum.

Kısa ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?

En kısa zamanda, yeniden şarkı yazmaya, yeniden şarkı söyleyip bu parçaların demo’larını kaydetmeye başlamayı hedefliyorum.
Uzun vadeli hiçbir planım ve hedefim bulunmuyor. Akışın getirdiklerine uyarak yaşıyorum.

Müzik yarışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Katıldığınız bir müzik yarışması ve elde ettiğiniz bir derece var mı?

Lise yıllarında okul (BAL, İzmir) orkestrasıyla katıldığımız Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması, katıldığım tek yarışma sayılır müzik alanında. O zamanlar seçici jüride Zerrin Özer, MFÖ, Edip Akbayram gibi isimler yer alırdı. Daha sonraki yıllarda, bu tip yarışmaların müzik adına ne denli önemli olduğunun farkına vardım. Tabii günümüzde bazı firmaların düzenlediği yarışmalar var, bunları çok fazla takip edemediğim için genç müzik grupları adına ne gibi getirileri olduğu konusunda bir şey söyleyemiyorum. Yine de, her şekilde bu tip etkinliklerin müzik meraklıları adına yararlı olduğunu düşünüyorum.

Sırasıyla, dinleyici – mekanlar – organizatörler – müzisyenler ve diğer kişi/kişilerden beklentileriniz nelerdir?

“-meli, -malı”larla dolu bir yanıt vermek istemiyorum, işin gerçeği. Ben istediğimi bekleyebilirim, yalnız dinleyici, mekân, organizatörler ve müzisyenlerden değil, bütün dünyadan… Ama herkes, kendi hayat planındaki, onu oluşturan koşulların kaçınılmaz sonucunda olması gerektiği gibi yaşamaya, davranmayı sürdürecektir. Ayrıca beklentili olmak kişiyi üzebilir, kaygılandırabilir, gelecek endişesine sokabilir. Yine de “söz konusu bu ayrı birimlerin nasıl olduğu bir dünya hayal ederdin?” diye soruyu biraz rötuşlarsam, ağzımdan sırasıyla şu sözcükler dökülebilirdi: Benim dünyamda, “dinleyici”, müzisyen sahnedeyken gerçekten dinlemeyi bilip, cep telefonuyla daha az ilgilenerek, daha az konuşarak, gerçekten o anı hissediyor, yaşıyor; “mekân”, daha havadar, daha kişisel alanlara saygılı, dinleyicileri birer para aracı değil, gerçek birer insan olarak kabul ediyor; “organizatörler” -belki de- artık birer aracı olarak bu sistemde yer almıyor, yer alıyor olsa bile bunu yalnızca ticari olarak değil, sanatın yaygınlaştığı bir dünyada yaşamaya katkı olarak görüyor; “müzisyenler” ise, yalnızca kendi işlerini, keyif aldıklarını yapıyor, yeteneklerinin doğrultusunda üretiyor, üretiyor, üretiyorlar.

“Flanörün Seyir Defteri’ @Açık Radyo 94.9

Müzik dışında aktif olarak devam ettirdiğiniz mesleğiniz var mı? Devam eden rutin hayatınız ve müzik hayatınız arasındaki dengeyi kısaca anlatabilir misiniz?

Endüstriyel tasarımcıyım. 20 yıl kadar da yarı zamanlı öğretim görevliliği yaptım. İzmir, İstanbul ve Eskişehir’de dersler veriyordum. Bodrum’a taşındıktan sonra, kısa bir süre daha ders vermeyi sürdürdüm. Sonra da zaten bu albüm projesini gerçekleştirme amacıyla o faaliyetlerime son verdim. Dolayısıyla, şu anda bir başka işim bulunmuyor diyebilirim.
Yalnız, bu yılın ortasına doğru hayatıma eskiden beri istediğim yeni bir şey girdi; bir radyo programı yapmaya başladım. 1 Mayıs 2018’den itibaren Açık Radyo 94.9’da her hafta salı geceleri ‘Flanörün Seyir Defteri’ adında bir program yaptım. Bu da 6 ay süren, gönüllülük esasıyla hayatıma giren bir uğraş oldu. O yüzden onu bir iş gibi görmedim. Keyifti, tamamen…
Bu 6 ay boyunca müzikle olan ilişkim yeni bir platforma taşındı diyebilirim: başka müzisyenleri dinlemek, parça seçmek, bilgi toplamak, seçtiklerimi programda çalmak gibi bir uğraşa dönüştü. Yayın dönemi sona erdi, ben de programda ‘pause’a basmaya karar verdim. Anlaşılan, yeniden şarkı yazmaya, kendi kayıtlarımı yapmaya geri döneceğim. Bu süreçte çok şey birikmiş oldu, bana yeniden müziğe dönme konusunda çok fazla içgörü ve heves getirdi, böyle hissediyorum. Bu yüzden bundan sonra, müzik üretme konusunda çok daha aktif olacağımı düşünüyorum.

Projenize ait sosyal medya hesapları nelerdir?

hakangencol.com
twitter.com/hgencolofficial
instagram.com/hakangencol_official
soundcloud.com/hakangencol_official
youtube.com/channel/UCu-BLAzVMVqvjvc1vuXg7Og
(Not: Facebook hesabım ise bir süredir kapalı.)

Dinleyiciler, mekanlar veya organizatörler size nerelerden ulaşabilir ve kiminle iletişime geçebilir?

Sosyal medya hesaplarımdan, hakangencol.com sitesinin iletişim bölümünden ya da mail yoluyla bana ulaşabilirler: hakangencolofficial@gmail.com

Kendinize sormak istediğiniz bir soru var mı? Cevabıyla birlikte paylaşabilir misiniz?

Şarkılarda anlattıklarınız, hayatınızdan hakiki öyküler mi, yani gerçeklik payları var mı, yoksa tamamen kurgusal diyebilir miyiz?
● Bu konu benim için bile net değil aslında. Bazen kendi hayatımızda bazı şeyleri yaşayıp sonradan unutmuşuz olabiliriz, hatta belki reenkarnasyon diye bir şey vardır ve anlattıklarımız geçmişte yaşanan bir hayat öyküsünün kırıntılarıdır, bunu tam olarak bilemeyiz. Daha doğrusu, ben bilemem. Şarkılarda çok fazla hikâye anlatmıyorum. Albümlerde yer alan İngilizce parçaların sözlerini birlikte yazdığım yapımcım Tod A., daha sıkı bir hikâye anlatıcısıdır mesela. Tabii ki kendi hayat deneyimlerimden yola çıkarak kaleme aldığım şarkı sözleri oluyor. Zaten her aktardığımız kendi süzgecimizden geçiyor, ister istemez. Şuna da inanıyorum: eğer hiç yaşamadığımız bir öyküyü aktarıyorsak, bunu bir gelecek projeksiyonu olarak yapsak bile, hayal ederek onu bir gün gerçekleştirme olasılığımız oldukça yüksek. Bu yüzden, eğer çok hissederek anlatılan ‘kurgusal’ bir hikâye varsa bile, onu geleceğin ‘gerçeği’ olarak yaşama ihtimali hiç de az sayılmaz. Yani sorunun içinde yer alan dikotomi, gerçekte bir arada da yaşanıyor olabilir. Ayrıca, ‘hakikat’ paradoksaldır. 🙂

Müzik projenizle BBI Yerli‘ye katılmak istiyorsanız, detaylı bilgilere linkin içerisinden ulaşabilirsiniz.

www.birbabaindie.com/?p=7491

Tags: , , , , , , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Pat Mahoney’li Museum of Love’dan yeni parça!
Can Kazaz’ın beklenen albümü “Sürsün Bahar” yayında!

Yazar

Bize Katıl!