2020’den 50 Albüm!

Albüm İncelemeleri

Pandeminin hayatlara egemen olduğu 2020 yılında birbirinden güzel albümler peşi sıra geldi. Müzisyenlerin hayatlarını çoğu kesiminkinden daha kötü etkileyen pandeminin en azından müzisyenin üretimi noktasında etkisiz kalması sevindirici. O kadar fazla güzel albüm çıktı ki 20 albüm ile sınırlandırırım dediğim listeyi 50 albüme kadar genişletmek zorunda kaldım. Doğrusunu söylemek gerekirse son 10 yılda – yabancı sahne adına konuşacak olursam – bu kadar üretken bir yılın yaşandığını hatırlamıyorum.

Bu sene dinlediğim albümlere baktığımda birçok türden başarılı işler çıktığını görüyorum. Caz müzik özellikle 2010’lu yılların ortasından sonra başlayan yükselişini devam ettirirken; pop, hiphop, elektronik gibi türler de hakimiyetini sürdürüyor. Punk ve metal müziğin öldüğü klişeleriyle dalga geçen kalitede albümler ise bunların erken gençlik döneminde dinlenen türler olarak algılanmasının üzücülüğünü bir kez daha hatırlattı. Öte yandan, kanımca son altın çağını 2007-2012 döneminde yaşayan ve o dönemin bitişinden beri hafifçe ama kademeli şekilde düşüş yaşayan indie müziğin pastamdaki payının biraz daha azaldığını fark ettim.

Bu senenin en beğendiğim 50 albümünün içinde 5 tane de yerli çalışma yer almakta.

İyi okumalar ve dinlemeler!

1. NICOLAS  JAAR – CENIZAS

Ambient ve elektroakustik elementlerin bir araya getirildiği albümde sanatçı,spiritüel kara bir cümbüş demenin çok basit kalacağı derinlikte ve üretken yıllarının getirdiği müzikal olgunlukta bir başyapıta imza atıyor. Bu albümün hak ettiği ilgiyi görmemesi hayli şaşırtıcı. Nicolas Jaar’ın yaratıcılığını gökyüzünden dökülen dolarlar gibi halka saçtığı kariyerinin ve 2020 yılının (belki de 2020’lerin) doruk noktası.

 

2. CLIPPING. – VISIONS OF BODIES BEING BURNED

İsmiyle 80’ler ekstrem metal sahnesinden fırlama gibi duran Sub Pop çıkışlı albüm, esasen son yılların hiphop adına en zihin açıcı, IQ yükselten kayıtlarından. Horrorcore, deneysel hiphop ve endüstriyel hiphop gibi türlerin yıkım için ortaya toplandığı, flow’ların balyozla surata indirildiği, organik tınıdaki altyapının ve parlak prodüksiyonun büyülediği nefis bir çalışma.

 

3. YVES TUMOR – HEAVEN TO A TORTURED MIND

2018 model Safe in the Hands of Love’dan daha etkileyici albüm yapılabildiğini göstererek şaşırtan sanatçı; saykedelia, pop ve art rock soğukluğuyla dondurduğu kalpleri samuray kılıcıyla parçalara ayırarak, senenin en güzel parçalarına imza atıyor ve böyle devam ederse 2020’lerin GOAT’ı olmaya adaylığını koyuyor.

 

4. ICHIKO AOBA – WINDSWEPT ADAN (adan NO KAZE)

Kyoto’dan şarkıcı/söz yazarı Ichiko Aobo folk/ambient fevkalade işlere girişerek sizi, gözünüzü kapatıp okyanusun ışık girmeyen yerlerinde yüzdürürken gözünüzü açtığınızda ise kendinizi bulutların üzerinde uçarken bulduruyor. Ayrıca, en büyük zenginliğini 80’lerde yaşamış Japon ambient müzik kültürünü bir kere daha takdirle anmamızı sağlıyor.

 

5. FIONA APPLE FETCH THE BOLT CUTTERS

Sesinin verdiği saflık ile özgün yeteneklerini birleştirerek vokal varyasyonları sunan ve bunları piyano önderliğindeki çeşitli enstrümanlarla dans ettirerek kasaba kokulu perküsyon ve davul tonlarıyla birleştiren sanatçı; ortaya pop, caz ve piyano rock karışımı iham verici kompoziyonlar çıkarıyor. Bu, Fiona Apple’ın son 20 yıldaki üçüncü  albümü ama albüm kaydetti mi de tüyleri diken diken etmeden bırakmıyor.

 

6. TRICOT 真っ黒 (MAKKURO)

Kyoto’dan çıkma math rock grubu Tricot, math rock ile akılda kalıcılık arasındaki kusursuz dengenin formülünü bulmuşa benziyor. Kompleks labirentler içinden çıkmamızı sağlayacak uyarı işaretlerini şarkılara yerleştirmiş olsa da insan etrafındaki muazzam enstrümantal dokuya ve meleksi vokallere odaklanmayı tercih ediyor. İçinde post-hardcore ve alternative rock tatları da barındıran albümde Tricot tepelere tırmanıyor.

 

7. SQUAREPUSHER BE UP A HELLO

Elektronik müziğin kalburüstü isimlerinden Squarepusher, dinamik ve ultra hızlı ritim kümeleri ile dijital ataklardan yarattığı IDM ve drum ‘n’ bass ittirmeli kaosu keyifle dinlenebilir formda sunuyor. Aralara serpiştirdiği yavaş tempo şarkılara ise elektronik  balladlar denebilir. Bazen bir albümün güzelliğini anlatmanın en kolay yolu ikinci yarısını ilk yarısından daha çok beğendiğinizi söylemektir.

 

8.KING KRULE – MAN ALIVE!

Bu albüme dair tek memnuniyetsizliğim albüm kapağını pek beğenmemem. Onun dışında King Krule’un müziği 6 Feet Beneath the Moon’dan beri her albüm biraz daha görkemli hal alıyor ve artık “yetenekli velet” denmekten çok daha fazla ciddiyeti hakediyor. Geceyi ele geçiren büyülerini kendinden daha emin ve profesyonelce yapıyor.

 

9. CORIKYCORIKY

Amy Farina ve Minor Threat, Fugazi gibi gruplardan tanıyıp çok sevdiğimiz Ian MacKaye bir vakitler kurdukları grup The Evens ile üç tane çok şık indie rock albümü üretmişti. Bu sefer yanlarına aldıkları eski Fugazi basçısı Joe Lally ile Coriky’yi kurarak kendi adlarını taşıyan debut’yu kaydedip tek ihtiyaçlarının Lally olduğunu kanıtlayan ve bence tüm The Evens albümlerini aşan şahane bir indie rock çalışması üretiyorlar.   

 

10. AGAINST ALL LOGIC 2017 – 2019

Nicolas Jaar’ın gizem ve histeriden sıkılıp, aynı düzeyde başarılı olduğu ve elektronik müziğin daha hareketli bölgeleriyle oynadığı solo projesi Against All Logic, ikinci albümü ile deep house diyarlarından techno’ya geçiş yaparak bir nevi techno müziğin ritmik minimalizmini ve house’ın melodisini birleştiyor ve sadece kendisinin değil tüm dinleyenlerin konfor alanını bozuyor.

 

11. NECROT MORTAL

California çıkışlı Necrot, kimsenin gözünün yaşına bakmadan, old school death metal’in 30 yıl önceki şaşaalı günlerine yakışır gaddarlıkla alanında rakip tanımıyor. Tüm şarkılar karantina günlerinde kanepede uyuyakalınan anlarda uğursuz kabuslarınızı yaşatmaya hazır bekliyor. Albüm; bulantı ve şiddetin karşı konulamaz birlikteliği.

 

12. RUN THE JEWELS RTJ4

Albüm isimlerinde Led Zeppelin ekolünü benimseyen Run The Jewels; Zack de la Rocha, Josh Homme gibi isimleri misafir ettiği 4. albümüyle sizi eğlenmediğinizde işkence yapacak bir insanla aynı koğuşa koyuyor. Neyse ki eğlenme numarası yapmanıza gerek kalmıyor fakat koğuştaki kişi sürekli eğlendiğinizi görmek istiyor. Bu baskıyı üzerinizde hissediyorsunuz çünkü dünya boktan ve çocuklar eğlenmek istiyor. Bu albümün 12. sırada olması benim değil aşırı üretken 2020 yılının suçu.                                

13. THE STROKES THE NEW ABNORMAL

Şubat ayında çıkan ve ismiyle koronavirüse gönderme yapıldığı yanılgısına düşülmemesi gereken albümde grup aktif olmadığı yıllarda The Voidz ile teselli bulmamıza daha fazla dayananamamış olacak ki hem efsane zamanlarını hatırlatan tınıları duyuruyor hem de new wave, synthpop gibi farklı renklerle de çok iyi anlaştığını gösteriyor.

 

14. JYOTI – MAMA, YOU CAN BET!

15 yıl içinde 20. albümünü yayınlayan Los Angeles’tan şarkıcı, prodüktör, multi- enstrümantalist Georgia AnneMuldrow, Jyoti adıyla çıkardığı albümde (bu isim kendisine aile dostu, caz müziğin efsanelerinden Alice Coltrane tarafından verilmiş) avangard ve saykedelik estetiğe buladığı caz, enstrümantal hiphop ve soul türleri gösteriş yapmadan, sükunet ile ilham verici noktaya taşıyor.

 

15. JULIANNA BARWICK – HEALING IS A MIRACLE

Yankılı ve yoğun vokallerin egemenliğindeki synth ağırlıklı melodilerle şekil alan ambient çalışma sizi yıllar süren rüyadan uyanmış gibi hissettiriyor. Çok hızlı atan kalbin sakinleşerek yavaşlamasını andırıyor. Barwick’e Mary Lattimore, Jonsi ve Nosaj Thing gibi isimler de birer şarkıda ayrı ayrı eşlik ediyor.

 

 

16. LOPENSTRAAT LOPENSTRAAT II

Senenin en beğendiğim yerli çalışması Lopenstraat II, free caz’ın doğaçlama cümbüşü ile zeuhl, rock in opposition gibi akımların iç içe geçtiği, tekrara dayalı krautrock altyapılarının etrafa yaydığı hoş kokular ile hipnoz eden, takdir edilesi bir sentez içeriyor. Grup, yaptığı muazzam deneyleri basitçe anlatabilme becerisini göstererek müziğini idrak etmemizi sağlıyor.

 

17. BOB DYLAN ROUGH AND ROWDY WAYS

Son albümüyle, 65 yaş üstü müzisyenlerde nadiren bulunan ve hala gençliğindeki üretimlerine meydan okuyabilen albüm çıkarma yetisine karşılık gelen Bowie sendromuna sahip olduğu ortaya çıkan Nobel Edebiyat Ödülü sahibi müzisyen Bob Dylan, sadece kendi dinleyicilerini büyülemek istemiyor, genç kuşağa torunlarına kendisinden bahsetmeleri için fırsat veriyor.

 

18. QUELLE CHRIS & CHRIS KEYS INNOCENT COUNTRY II

2019’daki gereğinden fazla başarılı Guns albümünden sonra bu yılki albümü için bazı meraklı bakışlar üstünde olan Quelle Chris, prodüktör Chris Keys ile conscious hiphop, jazz rap sularında sessiz adımlarla koşmaya devam ediyor. Dingin caz motifleri, karanlık beatleri ve vurucu lirikleriyle sizi kelepçeyle kendine bağlıyor.

 

19. MOOR JEWELRYTRUE OPERA

Vokallerde Moor Mother ortaklığıyla post-punk ve no-wave alanlarının bulanık gürültülere maruz bırakıldığı ve çiğ prodüksiyonu ile aşık eden albümde, momentumu yaratmada dominant enstrümanın illa davul olmak zorunda olmadığı, bas gitarın da kitleleri hareket geçirmede liderlik edebileceği anlatılmış. Senenin bas gitarı ödülünü açık ara alır.

 

20. JOHN LAW – CONFIGURATION

Birleşik Krallık’tan piyanist/besteci John Law, yanına yeni jenerasyondan James Mainwaring, Ashley John Long ve Billy Weir’ alarak, dinamik caz/funk ritimleri üzerine elektronik ve akustik seslerin eklendiği heyecan verici bir çalışma ortaya koyuyor. Caz müziğin buzdolabından çıkarılıp mikrodalgada ısıtılan bir müzik olmadığını bilmeyenlere gösteriyor.

 

21. FLUISTERAARS BLOEM

Black metalin izin verdiği ölçüde sakin ve yeşil tonlarda albüm, Hollandalı grubun yer yer hardcore punk’a kayan yer yer black metalin acımasızlığına yakışır çığlıkları ile Felemenkçe’nin atmosfere bir katman daha eklediği, tavizsiz olduğu kadar renkli bir çalışma. Grubun kariyerindeki en dikkat çekici çalışma olarak parlıyor.

 

22. ISLANDMAN  KAYBOLA

Islandman ikinci uzunçaları ile farklı türleri, disiplinleri ve kültürleri bir araya getirerek tropikal iklimlere karların düştüğü, çöllere muson yağmurlarının yağdığı seraplar gördürüyor. Tüm dünyayı düzenlediği etkinliğe davet eden grup dans etmek istemeyip kös kös oturmak isteyenlere de konsantre olup keyif alacakları bir müzikalite sunmayı ihmal etmiyor.

 

23. FREDDIE GIBBS & THE ALCHEMIST ALFREDO

Madlib ile yaptığı Pinata ve Bandana adlı gangsta rap güllelerinden sonra bu sefer The Alchemist ile gangsta destanlarını müziğiyle ifade etmeye devam eden Freddie Gibbs, Tyler the Creator, Benny the Butcher, Conway the Machine gibi isimleri bahçesinde mangala davet ederek ortamını kuruyor.

 

 

24. CAUSTIC WOUND DEATH POSTURE

Metal müziğin son yıllardaki bereketli topraklarından Seattle’dan çıkma deathgrind beşlisi Caustic Wound, 14 şarkıyı 26 dakikaya sığdırdığı debut albümü ile bünyede dünya savaşı gazisi etkisi yaratıyor. Tekinsiz gitarları ile şehirdeki grunge severleri Kanada’ya göçe zorlarken, nefessiz bırakan trafik değişimleri ve temposuyla gaddar bir profil çiziyor.

 

25. JEFF PARKER – SUITE FOR MAX BROWN

Caz müziğin avangart, fusion yaklaşımları ile elektronik ve funk müziğin huzurlu melodilerini birleştiren gitarist, okuldan veya işten döndüğünüzde arkanıza yaslanıp günün yorgunluğunu atmanız için daha ne yapsın! Minimalist yaklaşım ve deneye açık anlayışın oldukça görünür olduğu bir çalışma.

 

 

26.FLEET FOXES SHORE

Kendi adını taşıyan debut’su ile tarihin unutulmaz albümlerinden birine imza atan Fleet Foxes, dördüncü uzunçaları Shore ile hayranlarını her zaman ustalıkla huzura kavuşturacağını fakat eski günlerinin de geride kaldığını anlatıyor. Bu gerçeğe rağmen, Crack albümünden sonra çoğu yüzü güldürdüğü de bir gerçek. Gruptan bağımsız, eksisi olmayan kalburüstü bir indie folk/chamber pop işi.

 

27. FARAZİ & SORGU – ANTİ-KAHRAMAN 90 NESLİ

Son 30 yılın en iyisi olmayan fakat bu yılın en iyi 30 albümü arasında yer alan çalışmada, Farazi kullandığı sample’lar ve beat’leri ile oturulan yerden değil ayağa kalkıp tutulan alkışı hak ediyor. Hiphop tarihini hatmetmiş beyinlerden çıktığı belli olan albümde, Sorgu ise flow’ları ve sözleri ile bu başarının önemli bir faktörü. Enstrümantal versiyon kesinlikle gelmeli.

 

28. LIANNE LA HAVAS LIANNE LA HAVAS

Londra’dan şarkıcı/söz yazarı, şehrin gri havasından ve albümün siyah beyaz kapağından tamamen zıt şekilde kapaktaki neşesini ve enerjisini yansıtan huzur dolu sesiyle kulaklara ziyafet veriyor. Şiirsel sözleri ve rahatlatıcı enstrümantal altyapısı ile es geçilmemesi gereken bir neo-soul çalışması. 

 

29. SAULTUNTITLED (BLACK IS)

Sosyal medyadan uzak yaşayan, röportajı, fotoğrafı vb. pek olmayan, konser vermeyen Sault 2020 yılı içerisinde çıkardığı iki albümden ilkiyle hayatlarımıza yükselen yumruk kadar keskin giriyor. Elektronik, soul, funk, disko karışımı bu karanlığın prodüktörlüğünde – geçen yıl Grey Area’nın da prodüktörlüğünü yapmış – grup üyelerinden de olan Inflo var.

 

30. HELAK HERITOR

2018 yılında kurulan İstanbullu Helak, çeyreğinden biraz fazlasını enstrümantal şarkıların kapladığı ikinci albümü ile akustik pasajlardan delirme anlarına kusursuz bir sludge/post metal örneği sunuyor. Ayağınız yanlışlıkla bulamaca battığında ayakkabı tabanından bir türlü çıkmayan çamur katmanı gibi yaratılan sludgy yapılar, yürümenizi zorlaştırıyor.

 

31. IDRIS ACKAMOOR AND THE PYRAMIDS-SHAMAN!

70’ine merdiven dayayan Idris Ackamoor, 70’lerden beri üyesi olduğu ve 1977’de dağılıp 2011’de tekrar bir araya gelen The Pyramids ile bir kez daha spiritual caz müziğin derinliklerine kazdıkları afro caz yollardan iniyor. 50 yıl önce gruba ilham veren ve 2018’de 89 yaşında hayatını kaybeden efsane piyanist Cecil Taylor’ı ise anmadan geçmiyor.

 

32. GORILLAZ – SONG MACHINE, SEASON ONE: STRANGE TIMEZ

Gorillaz, 2005 ve 2010 tarihli favorim albümlerinden sonra, benim için 5 ve katları düzenini koruyarak bu sefer 2020’deki albümüyle bronz madalyayı alıyor. Yıl içinde hayata gözlerini yuman efsane isim Tony Allen, Robert Smith, Beck, JPEGMAFIA ve daha birçok isimden oluşan kalabalık kadroyu düzenledikleri festivalin parçası haline getiriyor.

 

33. AESOP ROCK – SPIRIT WORLD FIELD GUIDE

Sanatçı hiphop sahnesinde farklılığı ve kaliteyi aynı potada eritmede en iyilerden olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Lirikal olarak bilim kurgu ve fantezinin iç içe geçtiği bu abstract hiphop işi, görkemli sample’ları ve geniş alanda dolanan flow’ları ile hayli keyif verici.

 

 

34. HAIMWOMEN IN MUSIC PT. III

İlk iki albümüyle pek dikkatimi çekmeyen üçlü, farklı sound ve prodüksiyon arayışlarına gittikleri üçüncü albümleri ile turnayı gözünden vurmuşa benziyor. Ayrıca, daha güzel yazılmış şarkılar bu albümü öncekilerden ayrı tutup övmemi kolaylaştırıyor.

 

35. TURIADEGEN VAN LICHT

Black metal sahnesi son dönemde gelişmekte olan Hollanda’dan Turia üçüncü albümü ile herkesi yarattığı karanlık girdabın içine hapsediyor. Soğuk ve huzursuz edici melodilerle bezeli albüm güçlü haykırışları ile sonsuz bir acı vadediyor. İçinde bulunduğumuz kış mevsiminin ürküten taraflarını daha derinden hissedebilmek için doğru adres.

 

36. DEHD FLOWER OF DEVOTION

Grup üçüncü albümü ile 80’ler post-punk atmosferi, titrek indie gitarları ve düşsel vokalleri ile kuytularda etrafa melankoli yayıyor. Çiğ ve lo-fi kaydı ile kirin ve pasın görünmediği yüzeylere ışık tutuyor.

 

 

  37. GREG FOAT – SYMPHONIE PACIFIQUE

Herhangi bir yılın ilk 20’sine girecek fakat bu senenin ultra üretkenliğinin mağdurlarından albümde, Foat’ın sürükleyici piyano ve klavyesine eşlik eden titizlikle işlenmiş perküsyonlar, kibar davullar, geride fakat oldukça etkili baslar ve daha saymakla bitmeyecek enstrümanlar zamanın su gibi aktığı müzikal bir şölen yaratıyor. 

 

38. PANTHA DU PRINCE – CONFERENCE OF TREES

Alman elektronik müzik sanatçısı ve prodüktörü Hendrik Weber, bilinen ismiyle Pantha Du Prince, minimal techno, glitch gibi türleri bir araya getirerek enstrümantal çeşitliliğe dayalı tribal ve organik yeni sesler oluşturuyor.

 

 

39. EZHEL & MURDA – ANADOLU FLEX

Her ana akımlaşan türün kendi çöplüğünü yarattığı gibi Türkiye’de de trap ve hiphop çöplüğü giderek büyüyor ve bu yığının tepesinde durup dikkate değer müzik üretenlerden Ezhel yanına Murda’yı alarak Anadolu’nun sert bozkırında tatlı Karayip rüzgarları estiriyor.

 

 

40. JEFF ROSENSTOCK – NO DREAM

Bir grup, normalde pek dinlemeyi tercih etmediğim türler etrafında müzik yapıyor ve ben faktörüne rağmen müziğini beğeniyorsam bu demektir ki ortada fevkalade bir iş var. Bu yüzden power pop, pop punk gibi tarzlarda dolanan sanatçının son albümü 2016’da yaptığı Worry kadar olmasa da, bu yılın eğlence, enerji ve hareketliliğin sembolü tadında.

 

41. MATMOS THE CONSUMING FLAME: OPEN EXERCISES IN GROUP FORM

Müzik üzerinde riskli deneylere girişen Matmos’un çamaşır makinesinden çeşitlediği sesleri veya plastiği ele alıp yarattığı kolajları sevenlerdenseniz Yo La Tengo, clipping., Oneohtrix Point Never gibi misafirlerin ağırlandığı bu albümü seveceksiniz. İtiraf etmeliyim ki 3 saat süren albümü baştan sona aralıksız hiç dinlemedim.

 

42. ROISIN MURPHY – ROISIN MACHINE

Moloko ile insanların çocukluk ve gençlik anılarına nüfus etmiş Roisin Murphy, aynı kişilerin yetişkinlik zamanlarını da kendiyle eşlemek istiyor gibi. Grupla ürettiği müzikler referans alındığında solo albümlerinin de belli bir eşiğin ve müzikalitenin üzerinde olacağını tahmin etmek zor değil. Tanımayanlar için ise kutusundan yeni çıkmış yepyeni bir funky house/disco işi.

 

43. ROB MAZUREK & EXPLODING STAR ORCHESTRA  DIMENSIONAL STARDUST

Chicagolu trompetçi ve besteci Rob Muzarek – aralarında Jamie Branch, Jeff Parker, Tomeka Reid, Chad Taylor gibi isimlerin de olduğu – 2005 yılında kurduğu topluluk ile orkestral fütürizm denilebilecek epik işlere girişiyor.

 

 

44. ANNA VON HAUSSWOLFF – ALL THOUGHTS FLY

Kilise orguna karşı zaafı olanlar Bach gibi barok sanatçıları da Messiaen gibi modernistleri de bağrına basar. Bu durumda, barok dönem kilise orgu replikası ile ruhani ambient işlere girişen ve albümü memleketi Göteborg’taki bir kilisede kaydeden Anna Von Hausswolff ise alnından öpülür.

 

 

45. ULCERATE  STARE INTO DEATH AND BE STILL

Yeni Zelanda’dan teknik/brutal death metal üçlüsü dinleyiciyi kurdukları çetin labirentlerin içinde dolaştırmaya devam ediyor. Davul çeşitlemelerinin itici güç olarak öne çıktığı ağır, stabil ve steril yapıları kullanarak duygu yüklemesi yapıyorlar. Sert müziklerde duyguyu vurgulama zorluğunun üstesinden ustalıkla geliyorlar.

 

46. R.A.P. FERREIRA PURPLE MOONLIGHT PAGES

2014-2018 arası Milo ismi dört adet stüdyo albüme imza atan Rory Allen Philip Ferreira, yeni ve kendi ismi ile hepsinden daha çok beğendiğim, zayıf noktam jazz rap’e ağırlık veren ve abstract hiphop denen hiphop’ın en verimli topraklarından birinde gezinen akıcı ve soğukkanlı bir çalışmayla çıkageliyor.

 

 

47. PROTOMARTYR – ULTIMATE SUCCESS TODAY

Bir önceki albümü Relatives in Descent ile direkt radarıma giren, müzikal imajıyla uzun süre İngiliz zannettiğim Detroitli post-punk atağı, baskıcı prodüksiyonu ve saldırgan tutumuyla bir kez daha bol tereyağlı post-punk tabağını ekmekle sıyırmamıza sebep oluyor.

 

 

48. JEFF TWEEDY – LOVE IS THE KING

Jeff Tweedy ne yaparsa yapsın her zaman belli başlı bir eşiğin üstünde iş çıkartanlardan (Paul Simon gibi). Hem Wilco ile yaptıkları hem solo albümleri bunu gösteriyor. Kendisi için ortalama diyebileceğim bir albüm bile bir şekilde senenin öne çıkanlarından oluyor. Kendisi yine hüzünle karışık huzur filtrelemiş.

 

 

49. JESSIE WARE WHAT’S YOUR PLEASURE

Bu albüm disco müziğinin zirvede olduğu dönemde çıksaydı bambaşka olurdu diyenler ne kadar haklı bilmiyorum ama 70’ler sonu 80’ler başı New York disco klasikleriyle yarışacak bu aşırı eğlenceli ve akılda kalıcı banger parçaların enerjisi çok yüksek.

 

 

50. GIL SCOTT HERON, MAKAYA MCCRAVEN WE’RE NEW AGAIN: A REIMAGINING BY MAKAYA MCCRAVEN

Gil Scott Heron’ın 2010 tarihli son albümü Jamie xx dokunuşlarıyla 2011 yılında yayınlamıştı. Bu sefer benzer ve daha beğendiğim işe, In the Moment başta olmak üzere her çalışması övülesi caz davulcusu Makaya McCraven girişmiş. Albümde McCraven’ın Heron’ın mirasına yakışır zengin müzikal dünyasına tanıklık ediliyor.

Tags: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Adakanbo’nun “Zaman Geri Dön” adlı yeni teklisi yayında
Kaan Boşnak, bu yılı “Barbar ile kapatıyor!