2010’lardan Albümler #17

Albüm İncelemeleri

Modern Müzik Tarihinden 250 Albüm kitabıyla 19. yüzyıl sonundan günümüze kadar gelen süreçte modern müziğin öyküsünü, albümlerden örneklerle okuyucuya sunan müzisyen ve müzik yazarı Mustafa Şardan, 2010-2019 yılları arasında yayınlanmış hip-hop’tan punk’a, elektronikten indie’ye farklı türleri içinde barındıran, unutulmayan albümleri birbabaindie.com okuyucuları için derliyor.

Her çarşamba, 2010’lardan Albümler ismiyle yayınlanan seride ilk albüm incelemesi 2010-2015, ikinci inceleme ise 2015-2019 yılları arasında yayınlanmış albümler arasından seçiliyor.


D’ANGELO AND THE VANGUARD – BLACK MESSIAH (15 ARALIK 2014)

Albüm kapak çalışması: Kültür sanat platformu Afropunk’a1 aittir2.

D’Angelo, 2000 yılında yayınladığı kült albümü Voodoo’dan 14 yıl sonra bu sefer daha karanlık, daha katmanlı, daha deneysel, daha ağır ve daha politik bir albüm ile taklit edilemeyen formülünü sunmaya devam ediyor. Soul ve funk müziğin görkemli geçmişini alıp siyahi müziğin gelecekte nasıl olabileceğini idrak etmemizi sağlıyor. Voodoo albümünün getirdiği şöhretin neticesinde seks sembolü olarak görülmesi ve dini yetiştirilme tarzı arasındaki çatışmanın3 ardından gelen özel hayatındaki ciddi sorunların da etkisiyle müzisyenin kariyerinde 14 yıllık boşluk görünse de, esasen Black Messiah üzerinde çalışmaya 2000’lerde başlamış. Black Messiah için yılların uzamışlığına son veren ateşleyici faktör ise 2014 yılında ABD’de gerçekleşen Ferguson protestoları olmuş. 18 yaşındaki savunmasız siyahi genç Michael Brown’ı öldüren polis Darren Wilson’ın suçsuz bulunduğu gece D’Angelo menajerine şunu söylemiş: I want to speak out!4.

Questlove, Pino Palladino, Q-Tip gibi müzisyenlerin de katkılarıyla günümüzün siyahi müzik kültüründen çıkma en görkemli çalışmalarından Black Messiah’taki müziği veya türleri ayırırken ırka dayanan bir kültür ayrımı yapmak belki yanlış olsa da, albümdeki müzikal elementlerin geçmişine ve albümün lirikal temasına bakıldığında bu konseptle eşlememek zor. Özellikle solo olarak öne çıkmayan vokalin, yoğun enstrümantasyon ve koro formundaki diğer vokallerin etkisi altındaki kullanımı black gospel müziğin öne çıkarak kolektif siyahi hissiyatı görünür kılmasını sağlamış.

Prodüksiyonda yer yer lo-fi yer yer tertemiz funk kalitesi sunan farklı yaklaşımların yanında baskın bas, davul ve synth kullanımı dikkat çeken albüm, vücudunuzu hafifçe dans moduna sokan funky gitarları ve akılda kalıcı vokal düzenlemeleri ile D’Angelo’nun problemlere pozitif ruh haliyle çözüm bulmayı tercih ettiğini gösteriyor. Mücadele edebilecek gücü elde etmek için öncelikle bize motivasyon sağlayacak sağlıklı psikolojiye ihtiyacımız olduğunu hatırlatıyor.

Bu albüm bakış açısına göre herkes için farklı bir şekle bürünebilir: Funk hedonizmi, gospel terapisi, soul deneyi veya sadece bir tür protest müzik…

Referanslar:

1. https://afropunk.com

2. https://consequenceofsound.net/2014/12/new-york-times-reveals-story-behind-dangelos-surprise-release-of-black-messiah

3. https://www.vice.com/en_us/article/n7jzgb/dangelos-voodoo-redefined-what-an-randb-album-could-be

4. https://consequenceofsound.net/2014/12/new-york-times-reveals-story-behind-dangelos-surprise-release-of-black-messiah


MGMT – LITTLE DARK AGE (9 ŞUBAT 2018)

Albüm kapak tasarımı: 1988 tarihli Witness to the Bizarre adlı fanzinin ön kapak resminden alınarak tekrardan düzenlenmiştir. Kapak tasarımı Jim Taber’a aittir1.

MGMT konusunda en üzüldüğüm nokta ilk albümleri Oracular Spectacular ile ana akım endüstride patlama yaptıktan sonraki albümlerinde farklı denemelere girişerek 2010’ların indie ekmeğini yiyememiş ve bunun üstüne bir de uzun yıllar ilk albümü ne güzeldi, ah nerde o 2000’ler muhabbetine meze olmalarıdır. Little Dark Age gibi bir albümü 2010’ların sonunda değil de indie’nin altın çağı ilk yarısında çıkarsalardı kendileri için hayli bereketli olacak fırsatları ve yılları kaçırmayacaklardı. Geç olsun güç olmasın diyerek bu şerbetiyle içimizi baymayan, biberiyle dilimizi yakmayan, İkiz Kuleler arasında yürüyen Philippe Petit ayarında denge tutturmuş albüme geçelim.

Neo saykedelia’dan synthpop’a genişleyen bir çemberi kucaklayan Little Dark Age’i grubun yeni bir denemesi diye beklentisiz dinlemeye başlamam ile büyülenmem arasında geçen süre çok kısaydı. MGMT hit şarkı yapabildiğini debut’sunda kanıtlamış, kafasının da deneysel forma girebildiğini sonraki albümlerinde göstermişti. Little Dark Age, tüm bu tarafların 15 yılı aşkın tecrübenin verdiği olgunluk ile harmanlandığı ayakları yere basan ve çok yükseğe sıçrayabilen bir albüm. Bu albüm başarısız bir girişim olsaydı grup bir Interpol olarak yoluna devam edecekti veya belki bir daha belini doğrultamayacaktı ama uzun soluklu grup olma yolunda büyük bir adım atarak kariyerini kurtardığı söylenebilir. Konuk sanatçı olarak bazı parçalarda Ariel Pink, Connan Mockasin gibi isimlerle birlikte çalışılan albümün ismi Trump dönemine atıf içermekte. Albüm kayıt ve yazım süreci ABD başkanlık seçimlerine denk geldiği için, Trump’ın seçilmesinin grubun üzerinde birçok Amerikan vatandaşı gibi etkisi olmuş. Grup Trump’ı görüp Little Dark Age dediyse koronayı görüp çoktan dağılmıştır diye düşünüyorum. Albümdeki 80’ler pop etkisi ise göz ardı edilemez düzeyde. Grubun Talking Heads, Depeche Mode gibi gruplardan etkilendiği, 80’ler pop sevgisi bilinmekle birlikte bu sefer özellikle retro pop tertemiz öne çıkmakta. Bu noktada Vanwnygarden 80’ler Sovyet pop denen küçük bir dünya keşfettiğinden ve Rusya, Litvanya gibi ülkelerde yapılan 80’ler erken dönem synthpop’tan  etkilendiğini belirterek albüm hakkında ilginç bilgiler veriyor2.

Bu yeniden doğmuş MGMT, sarkastik kara synthpop işi Little Dark Age’i müzik tarihine altın harflerle kazıyor ve kendine aşık ediyor. Sanki yeni muhteşem bir grup keşfetmişim gibi geleceğe dair aşırı heyecan verici.

Referanslar:

1. http://seensounds.com/blog-posts/little-dark-age-by-mgmt

2. https://www.newsweek.com/mgmt-album-little-dark-age-andrew-vanwyngarden-803446

Tags: , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Bir Baba Indie Lokal #67 | Yerli Mix Özel Programı
BBI Yerli #167 | Çok Düşündük