The Away Days ve Müzikte Doğru Zaman

Albüm İncelemeleriİnceleme

Geçen hafta İstanbullu dream pop grubu The Away Days‘in ilk albümü Dreamed at Dawn‘ı yayınlandı. Hemen dinlemeye koyuldum; ancak şarkılara pek fazla odaklanamayıp, bu grupla ilk karşılaştığım andan bugüne kadarki süreci düşünürken buldum kendimi.

2013 yazıydı ve Mehmet Tez’in bir yazısı, beni grubun birkaç parçasının bulunduğu Soundcloud hesabına yönlendirmişti. Müzikte 2010’dan sonra başlamış 90lar’a dönüş eğilimi hala gözlenmekteydi ve bu akımdan nasibini almış shoegaze ve dream pop; Tame Impala, The XX, Wild Nothing, Beach House, Chromatics gibi grupların neo saykodelik gitar müziklerinde ikinci baharını yaşıyordu. The Away Days’in müziğinde de bu izleri duymak sevindirici ve heyecan vericiydi. Böylece grubu takip etmeye başladım.

The Away Days ertesi yıl, yani 2014’te, iki harika parçası Paris ve Your Colour’ı yayınladı. Ben, ilk albüm yakındır diye düşünürken, 2016’da This kısaçaları yayınladı. Ve geldik 2017’ye. The Away Days’in müziğinde fazla bir yenilik yok, ancak 2013’ten beri çok şey değişti. Öncelikle, son yıllarda dream pop/shoegaze tarzında, efekti bol gitar müziğini yeterince dinledik. Yukarıda bahsettiğim gruplar 2013’ten beri irili ufaklı kariyer krizleri yaşadılar bile ve nasıl devam edecekleri hayranları tarafından kaygıyla bekleniyor: sadece Kevin Parker ve Lady Gaga işbirliğini hatırlatmak dahi açıklayıcı olur sanırım. Sadece shoegaze ve dream pop yayını yapan radyo istasyonu Decayfm’in, 2016 yılının en iyi dream pop/shoegaze albümleri listesi de, bu türlerin artık kendini tekrar etme sürecine girdiğini hissettirmişti.

Shoegaze ve Dreampop’ta doygunluk yaşanmış olduğu gibi, 2013 yazının “chill” havası da şimdilerde yok. Aşırı sağın ve faşizmin güç kazanmasıyla, müzik de son yıllarda gitgide politikleşti. Hatta, pop müzik akımlarının hep başına geldiği gibi, ırk/cinsiyet konularında politik farkındalığa sahip olmanın,  underground/alternatif sahnelerden mainstream’e sıçradığı noktaya dahi gelindi. (bkz. yine bir Mehmet Tez yazısı: “Yeni nesil politik pop”). Geçen yaz çıkan Beyonce‘nin Lemonade‘i bunun iyi örneklerindenken, kendini aktivist olarak tanımlamaya başlayan Katy Perry’nin ve son günlerde verdiği bir söyleşide şarkı sözlerinin daha “sosyal farkında” olmaya başladığını müjdeleyen(!) Lana Del Rey‘in söyleyeceklerinin ne kadar orijinal olacağını merakla bekliyoruz.

Söylemek istediğim, The Away Days bu süreçte politikleşmeliydi, zamana ayak uydurmalıydı değil. Söyleyeceğiniz gerçekten önemli şeyler yoksa böyle bir yola girmek zaten yapılacak en büyük hata olur. Amacım, The Away Days üzerinden pop müzikte her şeyin ne kadar kısa sürede değiştiğini vurgulamak. Gerçi sadece pop müzikte mi? Son yıllarda her alanda görülen hızlı değişimi düşününce, hayatımızın günün ruhuna göre belirlenen pop kültürden fazlası olmadığını düşünmeden edemiyorum.

Albüm yapım sürecine birinci elden tanık olmamış olsam da, ne kadar meziyetli bir süreç olduğunu tahmin ediyorum. Kısa zamanda dinleyiciye istediğini vermeye çalışmak, kuşkusuz birçok müzisyen için ciddi bir stres faktörü. Ancak, ister lanet okuyun, ister bu işin bir cilvesi deyin, bu kadar dinamik bir sektörde bir şeylerin zamanında olması önemli gibi duruyor.

Tabii bütün bu saptamalarım(!), kendi konumumun değişiminden kaynaklanıyor olabilir. Artık, aylak bir ergen değil, ergen olmayan bir aylağım. Kim bilir, belki The Away Days’in müziğinin heyecanlandırdığı ve gündüz düşleri sağladığı ergenler hala vardır. Belki huzursuz zamanlar problemleri dile getiren eserler ortaya çıkardığı kadar, bu problemlerden kaçışı sağlayan müziklere de ihtiyaç duyuyordur. Sonuçta “Dreamed at Dawn” renkli, hoş melodilere sahip bir albüm. Yine de,  The Away Days bana bu albümle, isimleri gibi sadece uzak günleri hatırlatıyor.

Bu arada grup, 3 Mart Cuma akşamı ‘Dreamed at Dawn Lansman Konseri’ için Salon sahnesinde..

facebook.com/events/1039310552842237

Tags: , , ,

İlginizi Çekebilir

TRIO TEFRİKASI III | Guy Levy Trio – Murat Aydemir Trio – Tigran Hamasyan Trio
Bir Baba Indie #5 – “Bubituzak” @ Radyo Kanyon

Yazar

Bize Katıl!