Kimsenin ve kimsesizliğin müziği: ARABESK

İnceleme
Ne şehirlinin ne de köylünün, geldiği yere kendini ait hissedemeyen ama artık eski yerine de yabancı olanın müziği, arabesk üzerine bir yazı.

Arabesk, hepimizin bildiği gibi karamsarlığın, umutsuz aşkların, başarısızlığın ve günlük dertlerin ön plana çıktığı ülkemize özgü bir müzik türü. Aslında ne kadar ülkemize ait diyebileceğimiz tartışılır. Fransızcadan Türkçeye geçen arabesk kelimesi ‘Arap tarzı’ anlamına geliyor. Arap müziği değil de Arap ezgilerinden ilham alan bir Türk müziği türü demek daha doğru olabilir. Klasik Arap müziği, klasik Türk müziğinden geniş ölçüde ayrılmasından dolayı ilk başta pek benimsenmese de Türk sanat ve halk müziğiyle harmanlandıktan sonra ortaya arabesk çıkıyor. 60’lı yılların başında Adnan Şenses, Orhan Akdeniz ve Ahmet Sezgin gibi bazı şarkıcılar Araplardan aldıkları raks müziğini Türkçe şarkılar için kullanarak arabeski doğurdular.

70’li yıllara yaklaştıkça bazı yeniliklerle karşımıza çıkıyor arabesk. Orhan Gencebay gibi bazı sanatçılar arabeski rock ile birleştirmeye çalıştı, Hakkı Bulut ise Türk halk müziği formatındaki bazı enstrümanları ekleyerek günümüz arabeskinin temelini attı. Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur, Azer Bülbül, Bergen, Dilber Ay gibi isimler bu türün önde gelen icracılardan sadece birkaçı.

Peki bu Arap asıllı tarz, sadece bir müzik türümü yoksa bundan daha da fazlası mı?

Sosyolog Georg Simmel yabancıyı ‘bugün gelip, yarın kalan’ kişi olarak tanımlıyor. Nurdan Gürbilek ise Yabancıların Sesi isimli yazısında ‘Turist bugün gelip yarın giden kişiyse eğer, yabancı da bugün gelip yarın gidemeyen, geri dönme imkânı olmayan kişidir.’ Bu tanımlardan da yola çıkarak arabeskin şehirdeki yabancıya, şehre yabancı olana seslendiğini söyleyebiliriz. Şehre gelip köye dönme imkânı olmayan, ne köylü ne de şehirlinin, bir yabancının müziğidir arabesk. Hapse girip çıktığında bıraktığı ortama geri dönme imkânı olmayan, hem içeride ehem dışarıda kalmışlığın, Masumiyet filminin Yusuf’unun müziği.

‘Arabesk dediğimiz müzik 70’lerde de vardı ama toplumun bir nesnesi haline gelmesi 80’leri buldu. Yalnızca bir müzik tarzının değil, kültürsüzlüğün de adı oldu’ diyor Gürbilek. Orhan Gencebay’ın ilk plağı 1968, son kaseti ise 1991 yılında çıktı. Bu 20 yılı aşan süreçte kendisinin tarzının pek de değiştiği söylenemez. Her zaman mutlak, karşılıksız aşklardan söz ediyor, bunu aynı sesle yapıyordu. Ama artık müziği sokağın sesini yansıtmıyor, eski kitlesine uzak düşüyordu. 70’lerde bütün kaderciliğine rağmen ‘Bir gün mutlaka göreceğiz/ Biz de o güzel yarınları’ diyebildiği, sesinin mutlaklığı ve müziğinin dramatikliğiydi onu popüler kılan.

Ama zaman ilerledikçe toplumun, insanların istekleri ve beklentileri değişiyor, popüler olan da buna göre şekilleniyordu. ‘Gencebay, o zamanın adil olmayan babasına karşı ailenin haklarını savunan ‘Orhan Ağabey’di. 80’lerin sonuna gelindiğinde ise baba önemsizleşti, aile dağıldı, anne de kız kardeş de çoktan kaçmıştı’ diyor Gürbilek. Bu durumun en önemli sebeplerinden birisi şüphesiz darbe. İnsanlarla beraber sanatçıların da bakışları değişti. Herkes kendince bir özgürlük arayışına girdi. Sokağın kendisini temsil edecek bir yabancıdansa kendi suretini, adalet dağıtan bir sestense özgürce çığıran bir ses arayışıydı bu. 80’ler insana başkasının vicdanıyla var olmaktansa kendi sesiyle gözükmeyi, bu gözükmeyi de bir başkasına, ‘Orhan Ağabey’e ihtiyaç duymadan yapabilme isteği vermişti. 80’lerin yıldızı belki de ‘dom dom kurşunları’ ile Tatlıses’ti bu yüzden, Gencebay değil. Tatlıses’in sesi insanların arayışına cevap vermişti; yabancı topraklarda kendine güvenmeyi, yabancı bir dili bozmayı, yabancılara kafa tutmayı öğreten bir sesti.

Her müzik türü farklı duyguları, toplumları ve paylaşımları ifade ediyor, arabesk de öyle. Rakı masalarının, uzun yolculukların olmazsa olmazı, yabancının, kaybolmuşun ve yalnızın en yakın dostu. Günümüzde eskisi kadar popüler olmasa da 70’li ve 80’li yılların en önemli türlerindendi. Zaman ilerledikçe, toplum, insanlar ve biz değiştikçe türler de değişiyor. Geleceğin karşımıza ne çıkaracağını bilmek zor olsa da yalnızlığımız, karşılıksız aşklarımız ve başarısızlıklarımız karşısında bize eşlik edecek bir müzik türünün var olması rahatlatıcı olsa gerek.

Tags: , , , ,

İlginizi Çekebilir

KARDELEN’in ilk albümü “HABİBİ” yayında
Universal Music şarkı kataloğunu TikTok’tan kaldırdı!

Yazar

Bize Katıl!