Yeraltı Metrosu #3: MAX ON DUTY

Yeraltı Metrosu
Yeni röportaj serimiz “Yeraltı Metrosu” ile sözü sokak sanatçılarına bırakıyoruz! Serinin üçüncü konuğu: “MAX ON DUTY

Reach Geblo ile başlayıp mre ile devam ettiğimiz yeni röportaj serimizde, her gün dolaştığımız sokaklarda, caddelerde işleriyle karşımıza çıkan, çoğu zaman gizemli street artist’lere, graffiti sanatçılarına merak ettiklerimizi soruyoruz.

Serinin üçüncü konuğu olan MAX ON DUTYnin bizim için hazırladığı playlist’i dinleyerek sorularımıza verdiği yanıtları aşağıda bulabilirsiniz.


Sokakta olmak senin için ne ifade ediyor?

Nedense bir şekilde çok keyif aldığım, rahat hissettiğim ve üretim yaparken sorgulamadan devam ettirdiğimiz bir alan sokaklar. Canlı ve kendini yenileyen yapısı her zaman yeni bir meydan okuma daveti gibi. Bulmaca gibi bir oyun alanı.

Sokağa iş yapıyor olmanın sendeki en büyük motivasyon kaynağı nedir?

Her yeni duvar, cephe yada projede belli form kısıtları oluyor. Tüm tasarımı buna göre şekillendirmek zorunda kalma haline bayılıyorum açıkçası. Düşündüğüm gibi finalize edebilecek miyim? Hem güvenli alandan çıkmak zorunda kalma hali hem de taze fikirler üretebilme süreci en büyük motivasyonum.

Yarattığın eserle karşı tarafa bir mesaj iletme kaygın var mı? Varsa bugüne kadar yaptığın işlerde bunun gerçekleştiğini düşünüyor musun?

Genellikle ezber bozan renkler, biçimler ve konular bulmaya odaklanıyorum. Meselenin en başta deneyimleyen kişinin hisleri ile ilgili olduğunu düşünüyorum.

Toplumda meslek olarak görünmeyen bir iş yapıyorsun. Bunun bir iş olmadığı söylemi doğru mudur? Sen geçimini nasıl sağlıyorsun?

Güzel sanatlar kökenliyim ve Endüstri Ürünleri Tasarımı eğitimi aldım. Dergiler, kitaplar, ajandalar ve çeşitli dijital ortamlarda kullanılmak üzere tasarladığım, çizdiğim bir çok projem oldu. Sanatçı ve tasarımcıyım, geçimimi bu yönde yaptığım projeler ile sağlıyorum.

 

Üretim aşamasında ya da sonrasında yaşadığın pozitif veya negatif bir anını bizle paylaşır mısın?

İşim doğası gereği fiziksel ve zihinsel olarak zorlayıcı ve yorucu olabiliyor. Bunu fark eden insanlar bazen iş yaptığımız alanda bize bazı ikramlar verebiliyorlar.

Portekiz’de çalışırken duvardan uzaklaşıp süreci kontrol etmiştik. Alana geri döndüğümüzde bir çok meyvenin bulunduğu bir sepet bulmuştuk. Kim olduğunu bilmediğimiz birilerinin bize gizlice yardım etmesi çok hoş bir şeydi. Bazen de yaptığımızın kural dışı ve zarar verici olduğunu düşünen farklı zihniyette insanlara açıklama yapmak zorunda kalıyoruz. Bu verdiğimiz emeğin karşısında hakaretlerle dolu konuşmalarla karşılaşmak biraz tat kaçırabiliyor.

Tags: , , , ,

İlginizi Çekebilir

Selin Sümbültepe ikinci albümü “Ben Estim Sen Esme” ile karşımızda!
The National’ın Bryce Dessner’ından klasik müzik albümü geliyor

Yazar

Bize Katıl!