Shantel: “2006 senesinde İstanbul dünyanın en iyi yeriydi!”

Röportaj

Stefan Hantel ya da hepimizin bildiği ismiyle Shantel… Son on beş senedir bir ayağı Türkiye’de olan Shantel’i buralarda tanımayan kalmamıştır sanırım. Almanya menşeli DJ ve prodüktör, bugünlerde yeni heyecanlar peşinde. Kulaklarımızı yeni seslere açmamız gerektiğini düşünen Shantel, taptaze projesi Boogie Caravan ile 1 Mart Cuma akşamı Soweto İzmir’de, 2 Mart Cumartesi ise İstanbul’da Anahit Sahne’de olacak.

Common Ground‘ın sunduğu bu iki konser öncesinde Shantel’e Boogie Caravan projesini ve uzun yıllardır sık sık ziyaret ettiği İstanbul’u sorduk. 

Boogie Caravan’dan biraz bahseder misin? Ne zaman başladı bu proje?

Boogie Caravan benim 2019 ile birlikte başlattığım; kulüp kültürü, dans ve müzikte kültürel çeşitliliğe dair yepyeni bir konsept. Bu konsept kapsamında elektronik müziği electro cumbia, kuduro, afro beats, tropical bass’ten Balkan pop’a kadar uzanan yerel öğelerle harmanlıyorum. Uluslararası turnelere çıkan bir sanatçı olarak mütemadiyen dünyanın dört bir yanından her türden dans parçaları araştırıyor ve topluyorum. Ayrıca genel anlamda kulüp kültürüne yeni ve taze bir bakış açısı getirmenin de vaktidir diye düşüyorum. Bana kalırsa anaakım kulüp kültüründen anladığımız şey ile gece hayatındaki gerçekler arasında koca bir ayrım var. Angola ve Mozambik’ten çılgın kuduro öğeleri barındıran Lizbon’daki heyecan veren yeraltı partilerini veya Berlin’deki neşeli Balkan partilerini görünce bu ayrımı fark ediyorum.

Bildiğimiz kadarıyla yeni projen Boogie Caravan “uluslararası kulüp kültürü & Orta Doğu dans müziği ile Güney Amerika ve Afrika sound’larını” bir araya getiriyor. Bu janrlarda seni etkileyen isimler kimler?

Bir DJ ve prodüktör olarak daima eklektik bir tutumum olmuştur. Dünyanın dört bir yanından her tür dans müziği ihtiva eden devasa bir koleksiyonum var. Küresel ağ sayesinde artık Afrika, Güney Amerika ve Orta Doğu’dan en yeni ve en iyi işleri keşfetmek bir hayli kolay. Avrupa’daki yeraltı partileri de keşif açısından hazine vadediyor. İster direkt “four to the floor” olsun, isterse beklenen dans klasikleri seçkisi; klasik DJ eğlencesi bir tür karikatüre dönüşmeye başladı. Ben de bundan çok sıkıldım. Kendini tekrar eden ve dans pistinin ruhunu öldüren bir durum.

Bu projede seni heyecanlandıran, “yeni” bulduğun ve seyircilerin de yeni bulacağını düşündüğün şey nedir?

Bence hepimiz konfor alanımızdan biraz uzaklaşıp gözlerimizi ve kulaklarımızı yeni şeylere açmalıyız. Ayrıca şu anda Afrika ve Orta Doğu’nun batıdaki pop kültürü üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Bence Türkiye de Batı Avrupa ile doğunun tam ortasındaki konumu gereğiyle bu etkileşime daha çok katılım göstermeli. Aslında bu doğal bir süreç.

Boogie Caravan projesiyle yeni kayıtlar yayınlamayı düşünüyor musun?

Elbette. Sürekli olarak yeni şarkılar üretiyorum ve bir sanatçı olarak yeni ve taptaze etkileşimlerle kendimi geliştirmek için sabırsızlanıyorum.

Birkaç gün önce bir klip çekiminde olduğunu öğrendik. Hangi parçaya klip çekiyordunuz ve biz ne zaman izleyebileceğiz?

Arnavut sanatçı Evi Reçi ile birlikte bir klip çekimindeydim. Benim için olağanüstü bir deneyimdi; bence Evi Reçi Balkanların Lady Gaga’sı sayılabilir. Oldukça yetenekli ve karizmatik birisi. Özellikle Doğu Avrupa’da onun gibi daha fazla kadın sanatçıya ihtiyacımız var.

 

Bu defa hem İzmir’de hem de İstanbul’da konser vereceksin; her iki şehirde de daha önce bulundun. Bize anlatabileceğin ilginç anıların var mı?

Açıkçası 2004’ten başlayarak Türkiye’de neredeyse her hafta farklı bir şehirde çalıyordum. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki 2006 senesinde İstanbul dünyanın en iyi yeriydi. O zamanlar İstanbul’da muazzam bir çeşitliliğin yanı sıra umut veren bir atmosfer vardı. Dünyanın her yerinden yaratıcı insanlar İstanbul’da takılıyordu. Kulüpler, yaratıcı etkinlikler… İstanbul’a bayılıyordum! Hatırladığım en güzel anılar bunlar. Sanırım bugünlerde İzmir daha hareketli, yaratıcı ve açık görüşlü bir şehir haline geldi. Yine de her iki şehirde de hala çok sayıda yaratıcı insanın yaşadığına eminim.

İstanbul’u pek çok defa ziyaret ettin ve burada hatırı sayılır bir dinleyici kitlen var. İstanbul’a geldiğinde uğramadan gitmediğin yerler var mı?

Bu sefer İstanbul ve İzmir’de bir klip çekeceğiz. Şu an Şirin Uz ve „the real fuck is back“ mahlaslı bir sanatçı olmak üzere Türkiye’den iki kişiyle ortak bir çalışma içerisindeyiz. Bu yüzden geldiğimde her iki şehirde de bazı yerlerde zaman geçireceğiz. Çılgın şeyler yaşanacağını umuyorum.

Pek çok turneye çıkıyorsun. Bu iş gezileri hayatında ne kadar yer tutuyor ve sence turnede olmanın en iyi ve en kötü yanları neler?

Bu hayatı seçme sebeplerimden birisi de bir sanatçı olarak tüm dünyayı gezme fırsatına sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissetmemdi. Bugün Shantel Meksika’dan Japonya’ya kadar tanınan bir marka. Bu da sıkı çalışmanın, kuvvetli tutku ve duyguların, yılın 365 günü aktif olmamın bir sonucu. Böyle bir hayat yaşamak için herkes çeşitli bedeller ödüyor. Mesela gerçek bir özel hayatın olamıyor ve iyi dostluklar kurmak zorlaşıyor. Ama bilemiyorum, canım ne zaman isterse bu hayattan vazgeçebilirim… Kendi kendimin patronuyum diyebiliriz. Yine de hala yaşam tarzımdan fazlasıyla keyif alıyorum!

Türkiye’deki seyirci için sürprizler hazırlıyor musun?

Bence Türkiye seyircisi zaten kendi başına bir sürpriz teşkil ediyor ama hadi orta noktada buluşalım, ben de bir şeyler hazırlıyorum elbette!

Son on yıldır İstanbul’da oldukça hareketli ve üretken bir müzik sahnesi var, senin de uzun senelerdir bir ayağın İstanbul’da sayılır. Son dönemde Türkiye’den hiç yeni müzik keşfettin mi?

Türkiye’de üretilen müziğe çok hakim değilim ama benim favorim Büyük Ev Ablukada. Bence en iyi grup onlar! Onun dışında Yüzyüzeyken Konuşuruz ve Jakuzi’yi sayabilirim. Barış K, DJ Tutan ve Cervus da gerçek anlamda iyi DJ’ler.

Boogie Caravan feat. Shantel projesini 1 Mart Cuma akşamı Soweto İzmir‘de izlemek isterseniz etkinlik bilgilerini buradan öğrenebilir, 2 Mart Cumartesi İstanbul’da Anahit Sahne‘de izlemek isterseniz ise biletinizi şuradan temin edebilirsiniz.

Tags: , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Türkçe punk’ın reşat altını Rashit
Morrissey’in cover albümünden ilk parça yayında

Yazar

Bize Katıl!