İsim annesi Frida Kahlo olan bir Sinematik Pop projesi: Joy Exit

Röportaj

Şirin Soysal ve Erdem Helvacıoğlu’ndan oluşan Sinematik Pop ikilisi Joy Exit’in ilk EP’si 15 Haziran’da yayınlandı. ABD menşeli Diffuse Records etiketiyle yayınlanan ve grupla aynı ismi taşıyan kısaçalar albümde İstanbul ve New York arasındaki mesafeyi hiçe sayarak üretilmiş beş parça yer alıyor. Nihayetinde metropolün ortasında kendisine kurtarılmış bir bölge yaratarak kayıtlarını tamamlayan Joy Exit, gerek müziğiyle gerekse de görselleriyle dinleyicisine bir film noir estetiği sunmayı başarıyor.

Bugüne kadar caz türündeki çalışmalarıyla tanıdığımız Şirin Soysal’ın sinema ve tiyatroya duyduğu ilgiyi, besteci Erdem Helvacıoğlu’nun film ve oyun müzikleri alanındaki tecrübesiyle birleştiren bu yeni projenin isim annesinin de Frida Kahlo olduğunu eklesem sizi meraklandırmak için yeterli bilgi vermiş olacağımı sanıyorum. Joy Exit’in karanlığın içindeki coşkulu çıkış arayışını Şirin Soysal ve Erdem Helvacıoğlu ile konuştuk.

Projenin ismi Frida Kahlo’nun ölüm döşeğinde yazdığı bir kupleden doğmuş: “I hope the exit is joyful, and I hope never to return.” Frida Kahlo’nun bu projeye ilham kaynağı olmasının sebebi nedir?

Şirin Soysal: Kayıtların başında kaydettiğimiz bir şarkı vardı, LP’de yer alacak. Dünyaya bir daha dönmek istememeyi veya acının son bulması dileğini ifade eden bu şarkı için Frida’nın bu sözlerinden esinlenmiştim. O cümleden doğan “Joy Exit” isminin, müziğimizin ve duruşumuzun aura’sını tam olarak yansıttığını fark ettik. Listemizdeki ilk isimlerden biriydi. Bir sürü isim düşündük, tarttık ettik. Dönüp dolaşıp Joy Exit’te karar kıldık.

Şirin, seneler önce sizin kendi blogunuzda şöyle yazıyordu: “İki sene önce şarkı yazmaya başladım. Önce melodi geliyor. Beğenirsem, ona söz yazıyorum.” Joy Exit’in şarkı sözleri Şirin Soysal’a ait, bu defa şarkı yazımında nasıl bir iş bölümü yaptınız?

Şirin Soysal: Erdem’in yaptığı müziğin üzerine ana melodi ve sözleri yazıyorum. Bu benim için yeni bir şey. Dediğin gibi, eskiden tek başıma yazardım, aklıma gelen bir melodiye sözler döşerdim, enstrüman dahi yoktu. Şimdi Erdem’in yarattığı o çok zengin ve sihirli ses dünyasına kendimi ekliyorum; bu sürecin akıcılığı ve doğallığı beni başlarda şaşırtmış olsa da, şimdi ‘olması gereken bu zaten’ diyorum. Müziğin içinde saklı olan hazineleri ortaya çıkarıyormuşum gibi bir duygu.

Erdem Helvacıoğlu: Çok rahat ve hızlı ilerleyen bir çalışma ortamı ve sistemi oturttuk. Benim yaratmaya başladığım ses dünyasına aynı anda Şirin de sözler ve melodiler bularak katılıyordu. Daha sonrasında beraber melodileri en rafine haline getirmeye çalışırken aynı anda aranje ve prodüksiyon üzerinde de beraber düşünüyor, çalışıyor ve tasarlıyorduk.

“Müzik dergilerinden hayran olduğumuz grupların nasıl medeniyetten uzak bir yerde stüdyoya kapanıp kayıt yaptıklarını gıpta ile okurduk eskiden. Benim New York’taki stüdyomda da buna benzer bir ortam yarattık.” -Erdem Helvacıoğlu-

Arif Mardin’in kendisi gibi prodüktör olan oğlu Joe Mardin’in sizi tanıştırması üzerine İstanbul’da şarkılar üzerinde çalışmaya başlamış, kayıtları ise New York’ta gerçekleştirmişsiniz. İki metropol arası bu üretim süreci tam olarak nasıl ilerledi?

Şirin Soysal: Çok kolay ilerledi. Sadece iki kişi olmanın avantajı büyük. Erdem’in İstanbul stüdyosunda simultane çalışıyorduk, her şey o anda üretiliyordu. O parçayı yaparken ben de sözleri yazıyordum. Şarkıyı tam anlamıyla birlikte yazıyorduk aslında ve bunun büyüsü apayrı. Devamında Erdem hazırladığı track’leri bana gönderiyordu, ben de üzerlerine kaydediyordum. Şarkılar olgunluğa kavuşunca vokalleri kaydetmeye New York’taki stüdyosuna gittim.

Erdem Helvacıoğlu: Sürecin iki metropol arasında ilerlemesi grubun sound’una ve parçalara çok şey kattı. Müzik dergilerinden hayran olduğumuz grupların nasıl medeniyetten uzak bir yerde stüdyoya kapanıp kayıt yaptıklarını gıpta ile okurduk eskiden. Benim New York’taki stüdyomda da buna benzer bir ortam yarattık. Dünya metropolünün içinde sadece şarkılara konsantre olduğumuz sessiz, loş ışıklı bir ev stüdyosu ortamı oluşturduk. Kayıtlar sonrasında da şarkıların mikslerini aynı stüdyoda uzunca bir sürede tamamladım. Elektronik müzikte miks işlemi ve tüm müzik prodüksiyonu bir nevi bestenin parçası olduğu için çok titiz bir şekilde miksler üzerinde çalıştım.

Sizce Joy Exit’in müziği bir bakıma “coşkulu bir çıkış” mı vadediyor? Nereden çıkıp nereye doğru yol alıyoruz?

Şirin Soysal: Bu bir coşkulu çıkış arzusu, arayışı. Müziğin ve sözlerin mistik-melankolik doğası gizemli ve karanlık bir dünya yaratırken, tabii ki en yüksek arzu bu karanlığın ötesine geçmek. Mistik dememin sebebi, karanlığın ötesinde ne olduğunu bilememem, ama o bilinmezliğin içinde derin bir huzur ve güzellik bulmam.

“Ben şarkı yazarken genelde soyut yazmıyorum, sözlerde mutlaka bir anlatı, bir başlangıç, neden, sonuç oluyor. Çünkü bir duyguyu en iyi bu şekilde aktarabiliyorum.” -Şirin Soysal-

Şirin, sizin solo projenizde kabare öğeleri duymaya alışkınız, siz de müziğinizi “kara kabare” olarak tanımlıyordunuz. Ayrıca Dublin’de sinema ve tiyatro eğitimi aldınız, sinema sektöründe kısa soluklu deneyimleriniz de olmuş. Bu defa da içinde yer aldığınız bir proje sinemadan besleniyor. Erdem, siz de oyun ve film müzikleri üzerine epey mesai harcamış bir müzisyensiniz. Joy Exit için de Sinematik Pop tanımını uygun görmüşsünüz, müziğinizi neden bu janr ile nitelemeyi seçtiniz?

Şirin Soysal: Bildim bileli film müziklerine çok büyük merakım var. Eskiden aldığım CD’lerin büyük bir kısmı soundtrack albümleriydi. Bu yüzden Erdem’in yaptığı müzik beni çok etkiliyor. Sevdiğim film müzikleri gibi, büyük sound ve büyük duygular barındırıyor. Ben şarkı yazarken genelde soyut yazmıyorum, sözlerde mutlaka bir anlatı, bir başlangıç, neden, sonuç oluyor. Çünkü bir duyguyu en iyi bu şekilde aktarabiliyorum. Sinematik Pop çok bilinen veya kullanılan bir janr değil. Joy Exit de aynı anda birçok farklı janrın içinde sayılabilir fakat en iyi tanımlayan kalıp bu oldu.

İkiniz de sinema/tiyatro ve müzik ilişkisi üzerine kafa yormuşsunuz, bu konulardaki bireysel background’larınızı Joy Exit’te ortak bir paydada buluştururken nasıl bir yol izlediniz?

Erdem Helvacıoğlu: İşin ilginci özel bir çaba sarf etmeden, doğal bir biçimde sinematik olarak adlandırabileceğimiz bir ses dünyası yaratmamız. Beraber çalışmamızın ilk ürünü EP’de yer almayan, LP’de yer alacak olan “Wasteland” parçası. Bu parçanın ilk demo’sunu İstanbul’da oluşturduğumuzda ikimiz de görsel çağrışımları bu denli yoğun bir müziği bu kadar doğal ve hızlı bir şekilde ürettiğimizi fark edince şaşırdık desem yalan olmaz. Benim film müziği dünyam Şirin’in tiyatro dünyası ile organik bir biçimde birleşti.

Albüm artwork’ü de bir film karesini andırıyor. Görseller için temayı nasıl belirlediniz, ilham aldığınız filmler oldu mu?

Şirin Soysal: Albüm kapağını bir film karesi gibi yapmak bilinçli bir seçimdi. İlk baştan beri ikimizin de aklında böyle bir estetik vardı. Bir sürü film karesi bulduk, biriktirdik. Sonra da biriktirdiğimiz kareleri, fotoğraflarımızı ve ilk videomuzu çeken Melisa Önel ile paylaştık. Melisa’nın görsel dünyası bizim estetiğimize çok yakın. Aynaya karşı sigaralı konsept onun fikriydi. Ortaya, içinde duygusal şiddet, ince bir erotizm ve çıkış arayışı (!) barındıran bir görsel çıktı.

Erdem Helvacıoğlu: Artwork’te ikimiz sinematik bir görsel içindeyken, klipte Şirin o dünyayı tek başına yaratıyor.

Joy Exit’in müziği bir filmde soundtrack olarak kullanılacak olsaydı hangi filme veya yönetmene yakışırdı?

Erdem Helvacıoğlu: Nicholas Winding Refn’in “Drive” filmine kesinlikle çok yakışırdı.

Joy Exit’in 12 parçalık LP’si için biraz beklememiz gerekecek, albüm 2019’da yayınlanacak. Diğer parçalar ve kayıtlar tamamlandı mı?

Erdem Helvacıoğlu: LP’deki parçaların vokal kayıtları tamamlandı. Birkaç ekstra bas gitar ve elektrik gitar kayıtları yapılacak. Daha sonrasında da ben miksleri New York’taki stüdyomda tamamlayacağım.

O zamana kadar canlı performanslarınızı izlemeye başlayabilecek miyiz? Projenin canlı performansları için nasıl bir set up düşünüyorsunuz?

Erdem Helvacıoğlu: LP yayınlanana kadar hem Türkiye’de hem de Avrupa’da konserler vermeyi planlıyoruz. İlk aşamada canlı performansımız duo şeklinde olacak. Şirin vokallerin yanı sıra minimal canlı vokal efektlerini de üstlenecek, ben de hem altyapıları kontrol edeceğim hem de elektrik gitar çalacağım. Bir sonraki aşamada ise albümdeki synth seslerini canlı çalacak, altyapıları canlı olarak miksleyecek bir klavyeci-DJ ile üçlü şeklinde çalışmayı planlıyoruz.

Bu aralar her ikinizin de gündeminde Joy Exit dışında hangi projeler var? Şirin Soysal’ın solo projesinden yeni sesler duyacak mıyız yakın zamanda?

Şirin Soysal: İlk üç solo albümümden şarkıların ve bazı cover’ların da olduğu konserler ve ayrıca klasik caz konserleri devam ediyor bir yandan. İki şarkılık bir Türkçe single projem var fakat bundan bahsetmek için henüz biraz erken.

Erdem Helvacıoğlu: Norrda ve Nada gruplarından tanıdığımız Selen Hünerli’nin solo albümünün prodüktörlüğünü üstlendim, bu aralar onun üzerinde çalışıyorum. New York’lu müzisyenler Nick Balaban ve Michael Schumacher’in 2019 yılı içerisinde yayınlanacak olan albümlerinin ilk demo’larını oluşturmaya başladım. Kıvılcım Akay’ın “Ben de Buradayım” adlı belgeselinin müzikleri üzerinde çalışıyorum. Ayrıca kendi solo elektronik pop albümümün de ana hatlarını oluşturmaya devam ediyorum.

Tags: , , ,

İlginizi Çekebilir

BBI YERLİ #75 | “Tunca”
Bir Florence Filmi: “High As Hope”

Yazar

Bize Katıl!