Hiç çekilmemiş bir filmi izler gibi: “Şey Şey Şey”

İncelemeYeni Çıkanlar

Fotoğraf: Yaren Avcı

Gevende‘nin şu sıralar çalışmalarına bir “ara” vermiş olduğunu geçen kış Ahmet K. Bilgiç ve Rebel Moves ile yaptığımız röportajda öğrenmiştim (Bknz. “Biz ne çalacağımızı, siz de ne dinleyeceğinizi bilmiyorsunuz!”) Eğer yakın gelecekte Gevende’den yeni sesler duyacağımızın müjdesini alsam ziyadesiyle heyecanlanacağım doğrudur; lakin her projenin doğal akışına saygı göstermek gerektiğini de seneler içinde iyi bir dinleyici olma yolundaki mesaimde öğrenmiş bulunuyorum. Hatta bazen sevdiğim projelerin bitmesinden, grupların dağılmasından falan da hastalıklı bir haz aldığımı itiraf etmem gerek. Güzel de olsa bir şeyler bitmeli ki yeni şeyler doğabilsin; suların yatağı değişebilsin, farklı denizlere açılabilsin. Süregiden şeylerin doğasında “yeni”nin yoluna taş koyan bir şeyler var ki bende tanımlayamadığım bir huzursuzluk doğuruyor.

Biliyorum, yukarıdaki paragrafta haddinden fazla “şey” dedim. Biliyorum, Gevende’nin yolculuğunda “yeni”ye her zaman yer vardı(r). Biliyorum, Ahmet Kenan Bilgiç öylesine üretken ve çok yönlü bir müzisyen ki kendisinden her daim yeni projeler duymak sürpriz sayılmaz. Fakat bilmediğim bir şey vardı; gecenin köründe sayfiye yerlerindeki konserlerin klişe başlıklı basın bültenlerine biraz da bezmiş bir biçimde göz gezdirirken bu cuma yayınlanacak olan yeni bir şarkıya rastlayıp sabaha kadar dinleyeceğimden bihaberdim.

Ne yalan söyleyeyim, bana yeniden yazılar yazdıracak şarkılara, albümlere nadiren rastlar oldum. Varlık içinde yokluk, bolluk içinde iştahsızlık çekiyorum bir süredir. Yeni albümler, şarkılar üzerine yazmak istiyorum ama adeta kelimelerim bir araya gelmeyi reddediyor. Yerli sahneyi takip etmek adına iz bırakmayacağını bildiğim şarkıları dinlerken günler, aylar geçiyor; bittabi arada tutulduklarım oluyor ama giderek daha az. Azalarak bitmesinden biraz da korkmuyor değilim hani. Şarkılar çoğunlukla bana bir şey söylemiyor. Bir defa bile dinlemeye tahammül edemiyorum çoğu zaman, ikinciye dinlemek kayda değer bir gelişme oluyor hayatımda. Halbuki ben bir şarkıya tutulup sabaha kadar onlarca defa dinlemek istiyorum, sesler kulağıma kazınsın istiyorum. Yatağa yatınca kafamda yankılansın istiyorum. Gecenin dördünde oturup üstüne sayfalarca yazacağım albümlerle karşılaşmak istiyorum. Bir şarkının peşinden üşenmeden kalkıp bir yerlere gitmek istiyorum. İlk defa dinlediğim bir şarkıyı dinlerken hiç izlemediğim bir filmin sahneleri gözümde canlansın istiyorum. Biliyorum, çok şey istiyorum. Yine biliyorum ki müzikten, müziğin yapmaya muktedir olmadığı hiçbir şey istemiyorum. Şey şey şey şey şey şey şey şey, daha neler neler

Reggae’ye düşkünlüğümü ve yerli sahnede iyi reggae tınılarına duyduğum özlemi bugüne kadar yeterince dile getirmişimdir. Ahmet Kenan Bilgiç’in kurucusu olduğu LU Records etiketiyle 23 Ağustos’ta yayınlanacak olan yeni parçası “Şey Şey Şey” reggae, folk, manouche ve swing öğelerini ustalıkla kullanarak hiçbir bileşenin sırıtmadığı bir bütün yaratıyor. Gevende’nin şarkı sözlerindeki şahsına münhasır dil yerine bu defa kendisini Türkçe ifade ediyor Bilgiç. Uzun zamandır film müzikleri ile iştigal eden prodüktör, besteci, gitarist Ahmet Kenan Bilgiç’in filmlere müzik tasarlamak üzerine harcadığı mesai “Şey Şey Şey”de kuvvetli biçimde hissediliyor. Şarkıyı birbiri ardına sayısız defa dinlerken gözümün önünden gitmeyen sahnelerin hangi filme ait olduğunu bulmak için bir hayli kafa patlatıyorum ama nafile. Öyle bir film yok. Ama ne şanslıyım ki benim için artık var.

2020 ilkbaharında çıkarmayı planladığı solo albümü öncesinde Ahmet Kenan Bilgiç’in yayınladığı ilk parçanın ana dokusunu oluşturan gitarlar Bilal Karaman imzası taşıyor. Basın bülteninde “ayağınızın altında ince taneli bir kumsalı hissettirdiği” söylenen “Şey Şey Şey”in söz, beste, aranjman ve prodüksiyonunun yanı sıra ukulele de Ahmet Kenan Bilgiç’e ait. Feryal Öney, Ekin Beril, Kutay Soyocak, Şebnem Hassanisoughi, Burak Ekinil, Güler Tuncer ve Caner Anar‘ın yer aldığı kalabalık koro ise şarkının imgelemimde yarattığı gücü perçinliyor. Parçanın sağlam iskeletini oluşturan davul Berke Can Özcan, perküsyon ise Memduh Akatay ile emin ellerde. Mix & mastering’te imzası bulunan Sinan Sakızlı ile yıldızlar geçidi tamamlanıyor.

Çoğu zaman aradığımı bulamasam ve hatta onca sesin arasında ne aradığımı bile unutsam da gecenin bir vakti karşıma çıkan bir şarkı neden hâlâ aramaya devam ettiğimi bana hatırlatıyor. Anlıyorum ki hatırlamak için bazen yalnızca tek bir şarkıya ihtiyacım var. İçime su serpiliyor.

Gözlerimi kapattığımda hiç çekilmemiş bir filmi izleyerek uykuya dalıyorum.

Tags: , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Thom Yorke’tan Edward Norton filmine yeni müzik!
Lindstrøm’un yeni albümünden ilk parça yayında!

Yazar

Bize Katıl!