Bir masaldan yükselen kadim sesler: OmA

Albüm İncelemeleri

Eylül ayının gelişiyle birlikte bütün yaz dinleyiciyle buluşmayı heyecanla bekleyen albümler sandıklardan çıktı, dijital platformlara birer birer düşmeye başladı. Hem de henüz eylül ayının ilk haftasındayız, onlarca albüm daha sonbaharda yayınlanmak için sırasını bekliyor.

Geçen hafta yeni kayıtların arasında en çok dikkatimi çeken OmA‘nın on parçadan oluşan “Tohum” albümü oldu. 6 Eylül’de People Make Music etiketiyle yayınlanan albümü dinlerken üçüncü parçada vokale ve sound’a dair bir şeyler tanıdık gelince şarkı listesine bir defa daha alıcı gözle baktım. Albümde yer alan “Zürafa” ve “Ordular” adlı parçaları fark edince OmA’nın sıfır kilometre bir proje olmadığını hatırladım. 2016 senesinde Youtube üzerinden yayınladığı bu iki parçayla Facebook haber kaynağımı kendi çapında meşgul eden OmA’dan uzun süre haber alamamıştık. Kaldı ki projenin aktörlerine dair herhangi bir fikrim olmadığı için zaman içerisinde peşini bırakmış, varlığını unutmuşum bile. Demet Çizenel‘in kendine has bir tavra sahip vokaline aşinalık hissedince gizem çözüldü, sır perdesi aralandı. Bundan iki yıl önce kendisini repeat’e aldıran ve “ah şu Bolşevikler” gibi bir sözü dilime dolamaya mazhar olmuş “Ordular” ile bu defa Spotify’da olmak üzere yeniden kavuştuk. İlk şoku atlatıp kendisiyle hasret giderdikten sonra albümü bir defa daha en başından dinlemeye koyuldum.

Kendi deyişleriyle “OmA’nın tohumu, Alman-Türk şarkıcı ve şarkı yazarı Demet Çizenel ile müzisyen ve müzik yapımcısı Burak Güngörmüş’ün 2014 yılında Büyükada’da yollarının kesişmesiyle” atılmış. -Adaların kerametine daima inandığım için böyle bir albümün temellerinin de bir adada atılmış olması benim için şaşırtıcı değil. Olağanın sınırlarının aşılmasına, olağanın üstüne çıkılmasına imkan tanır adalar.- 2014 yılında Büyükada’da başlayan kayıt süreci Babajim Stüdyoları’nda nihayete ermiş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. Çıkalım çıkmasına da, asıl masal biz kerevete çıktıktan sonra başlıyor.

Son dönemde şarkı sözlerinde günlük hayata dair sıradan mevzuları ifade etmenin niteliksiz söz yazmakla pekâlâ da karıştırıldığını düşünüyorum. “Sıradan” olanı ifade etmenin de hafife alınmaması gereken bir zorluğu, ustalık gerektiren bir inceliği var halbuki. Öylesine bir tuzak ki, yetkin değilsen birdenbire kendini “hiçbir şey” derken bulman an meselesi. “Sıradan olanı” anlatmaya düzülen methiyeler, çoğu zaman özünde sakil bir niteliksizliği örtmek için şahane bir kisve olmaktan öteye geçemiyor. OmA’ya dönersek, projenin ismi Almanca’da “nene” veya “büyükanne” anlamlarına gelmekle birlikte, “Om” ve “A” kadim ses ve sembollere de çağrışımda bulunuyormuş. Kadim ses ve semboller. “Tohum” albümünün büyülü atmosferini düşününce taşlar yerli yerine oturuyor. OmA şarkılarında başlangıcı belirsiz, ezeli birtakım meseleler, hisler mevcut. Hangi zamanda yazıldığı, söylendiği, hangi dönemin dertlerinden dem vurduğu yer yer kendisini daha açık belli etse de OmA’da hep ucu daha eskiye dayanan birtakım dertler olduğunu hissediyorsun. Söylediğinden de fazlası, duyduğundan da ötesi satır aralarında gizli. Şarkı sözlerinde özlediğimiz bir nitelik; sınırsız anlatımın gücünden faydalanmayı bilen, en azından buna bir nebze kafa yoran şarkı yazarlarının elinden çıkmış olmaları. Yazmış olmak için yazılmış, çalakalem sözleri dinleyecek vaktimiz var mı ki? Ezkaza bir defa dinlesek bile bunun ikinci seferi olur mu ki?

Nükleer santraller, temel hak ve özgürlükler gibi somut ifadelerin yanı sıra aynı ismi taşıyan şarkıda tekrar eden bir “Zürafa” sembolü var ki işte o sen ne istersen o demek. Çalıştır saksıyı, doldur boşlukları. Ne direktliğin getirdiği düzlük, ne sembollerin getirdiği bir şeyler demeye çalışırken hiçbir şey diyememe tuzağına av olmak. OmA sözcüklere av olmayan, bilakis onları ustalıkla eğip büken şarkı sözleriyle özlediğim dengeyi henüz ilk albümünde ustalıkla kuruyor. “Sen Harikalar Diyarı ol, ben de Alice” dese de kendi dolaştığı diyarları bize ancak ucundan gösteriyor. Oralara zahmetsizce ulaşmak öyle pek de mümkün sayılmaz. Önümüzdeki günlerde müziğiyle uykularınızı kaçırır mı bilmem ama OmA’nın “Şarkı sözü nasıl yazılır?” sorusunun yanıtına dair bir şeyleri anladığından şüphem yok.

“Anlayan anladı

Anlamayan kafasına takmadı

Kafasına takmayan, seni kurtarmadı

Anlayan gece uyutmadı”

(“Ne Diye”, Tohum, 5. şarkı)

Tags: , , , ,

İlginizi Çekebilir

Kurt Vile ile keyiflenmeye devam ediyoruz!
YERLİ MIX VIII

Yazar

Bize Katıl!