BBI Yerli #181 | yaren özhuy

BBI Yerli

Updated on 23 Kasım 2020

Projenizin adı nedir?

yaren özhuy

Projenizin başlangıç tarihi nedir?

14.11.2020

Hangi şehirde yaşıyorsunuz?

İstanbul

Projenizde yer alan müzisyenler ve diğer katkı sağlayanlar kimler?

Vokal, Söz, Müzik, Prodüksiyon: yaren özhuy

Düzenleme: yaren özhuy, Başar Yurtçu

İkinci Part Beat’ler: Gamze Yılmazel

Mix & Mastering: Başar Yurtçu

Kapak Tasarım: Ece Tugay

Teaser Video: Ege Uysal

Projenizde yer alan müzisyenlerin geçmişte veya devam eden başka projeleri var mı?

Ben daha çok yeniyim bu işte fakat mix & mastering’imi yapan Başar Yurtçu, Büyük Ev Ablukada ile çalışıyor.

Grubunuzun tarzı nedir?

Electronic, Singer & Songwriter, Indie, Pop, Soundtrack

Projenize benzer müzik grupları/müzisyenler?

Kendi sound’umu keşfetmeye yeni başladım, daha hangi tür müzik yaptığımı bile bilmiyorum fakat size sık sık dinlediğim ve keşke bu müziği ben yapsaydım dediğim isimleri sayayım hemen. Belki benzer noktalar çıkabilir, yani umarım çıkar ve bu da beni mutlu eder: Janus Rasmussen, James Blake, Jordan Rakei, Sevdaliza.

Bugüne kadar nerelerde sahne aldınız?

Lise arkadaşlarımla, Zorlu PSM’de düzenlenen PSM Caz Festivali’ne özel oluşturduğum aytenbando adlı caz grubu ile ilk konser deneyimimi yaşadım. Benim için çok önemlidir o an. Her ne kadar yaren özhuy olarak tekil bir şekilde sahne almamış olsam da arkadaşlarımla ilk konserimizi verdiğimiz anın ortak olması hafızamdaki en en en özel anıyı oluşturur.

Yayınlanmış “albüm”, “kısa çalar”, “tekli”leriniz var mı?

14 Kasım 2020’de “geç” adlı bir tekli çıkardım. Hayatımın ilk teklisi, dış dünya ile paylaştığım ilk hikayem bu oldu. Yapabildiklerimi, yapamadıklarımı, hayallerimi, hayal kırıklıklarımı, hevesimin kursağımda kalışını; başından sonuna müzik ile olan yolculuğumu anlattığım bir giriş de diyebiliriz kendisine. 🙂

Projenizde yer alan eserler “tasarım” olarak neyi ifade ediyor?

Tek düzelikten uzaklaşmaya çalışan, bir çıkış noktası bulduğunu sanarken yine aynı düzende kendini bulan bir melodi yaratma üzerine yoğunlaştım bu teklide. Bunu yaparken vokal düzenlemeler ve synth’ler benim yolumu çizmekte öne çıkan iki ana unsur oldu.

Yayınlanmış veya yayınlamaya hazır kayıtlarınızı nerelerde gerçekleştirdiniz?

Kendi evimde, İstanbul’da gerçekleştirdim.

Kayıt öncesi ve kayıt deneyimlerinizden bahseder misiniz?

Ben müzik yapmayı hep istedim. 3-4 sene önce bu işi ciddiye alıp kendi setup’ımı kurdum. Mikrofonuydu, midi klavyesiydi, ses kartıydı; hepsi hazır hazır beni bekledi evde. Derken 2019’da Güney Kore’ye gittim. Oraya da götürdüm bu setup’ı. Kendime verdiğim bir sözdü aslında müzik yapmak. Çünkü kendimi güvende hissederek ifade edebildiğimi düşündüğüm ilk alanımdı. Ama bu sözü hiç tutamadım. Erteleyip durdum, zorunda kaldım belki de. Güney Kore’de okuyordum, iş de bulmuştum. Bir hafta Türkiye’ye tatil yapmaya geldim derken pandemi koptu. Evim de, işim de, düzenim de, setup’ım da orada kaldı. Buna çok üzüldüm ama alışık olduğum bir şeydi ertelemek planlarımı. O sırada, karantinanın “karantina” olduğu zamanlarda, yakın arkadaşım Mine Özgüle beni gaza getirip müzik yapmak istediğini söyledi. Önce şakasına başladık, sonra da iş ciddiye bindi. Ona hep yapamam, her şeyim geride kaldı, hiçbir şey yok elimde dememe rağmen beni bilgisayarımın abc’siyle midi çalmaya gazladı. Sonuç olarak Gerin Bedenim’i yaptık. Üretmeye başladığım o dönemde kendim için adım atmam gerekti. Bir daha hiç yapamayacak olmaktansa yapmayı tercih ettim ve kendi şarkıma başladım. Çok uzun bir süreçti. Her şeyi yalnız yapmak her ne kadar havalı gözükse de bitmek bilmeyen bir çileymiş. Değdi tabii. Hem de fazlasıyla. Şimdi ise bir sonraki şarkımı, geride bıraktığım gözü yaşlı setup’ımla yapmaya can atıyorum.

Miks ve mastering için kimlerle çalışıyorsunuz?

Başar Yurtçu ile çalıştım. Zaten kendisi ile Gerin Bedenim için çalıştığımız için birbirimize alışkındık. Başar, şarkıya bitmek bilmeyen revizelerimi beni sabrına hayran bırakarak ilmek ilmek işledi. Bu tekliyi yaparken önceliğim her zaman “his” oldu. Başar’a da sound’umu anlatırken, şarkıyı dinleyen birinin ne hissetmesi gerektiğini vurguladım hep. Sonuçtan tabii ki çok mutluyum. Fakat anlatmak istediklerimi melodiler ile oluşturduğum bir dünyada, hislerimin nasıl duyulması gerektiğini kelimeler ile anlatmak beni çok zorladı. Dolayısıyla kendimi prodüksiyon alanında geliştirmem gerektiği gibi mix & mastering öğrenmem konusunda da ikna ettim. Belki de ifade yöntemlerimi geliştirmem gerekiyordur tabii, orasını bilemem 🙂

Sırasıyla, dinleyici – mekanlar – organizatörler – müzisyenler, müzik basını ve diğer kişi/kişilerden beklentileriniz nelerdir?

Bazen bu sektörde koşullar gereği çok bireyselleştiğimizi ve birbirimizi anlamak için çok çaba sarf etmediğimizi düşünüyorum. Halbuki biz hep beraber bir anlam ifade edebiliyoruz. Bu zincirde birbirimizi tanımak, destek olmak, eleştiri yapmak, duygularımızı dile getirmek çok önemliyken en basit iletişim problemlerinden dolayı kurumlar/kişiler birbirileri ile iletişimi koparabiliyor. Müziğin birleştirici gücünü inkar edemeyeceğimiz bir çağda yaşarken birbirimize destek olmamayı seçmeyi aklım almıyor. Benimkisi bir sistem eleştirisi gibi oldu aslında fakat düşününce bu problem ile her gün karşılaştığımızı fark ediyorum. Dolayısıyla tek beklentim organizatöründen müzisyenlerine kadar herkesin bilgiyi paylaşmaktan çekinmeden verici olması, empati kurması ve kendinden ufacık da olsa ödün vererek yeniliğe önyargısız bir şekilde imkan tanıması diyebilirim.

Müzik dışında aktif olarak devam ettirdiğiniz mesleğiniz var mı? Devam eden rutin hayatınız ve müzik hayatınız arasındaki dengeyi kısaca anlatabilir misiniz?

Aslında müzik dışında değil, müziğin hep etrafında dönüp dolaştığım bir çalışma düzeni yarattım ben kendime. Ne olursa olsun, müzik yapamadığım zaman kendimi kötü hissetmeyecektim böylelikle. Tiyatro da diğer tutkularımdan biri olduğu için ikisini bir arada tutacağım her işin peşinden koştum. Bu Güney Kore macerasından önce neredeyse iki seneye yakın bir staj deneyimim oldu. Türkiye’de eğlence sektörüne dair işleyişi gördüğüm, her şeyi okulum yerine sahada öğrendiğim bir alan yarattım kendime. En güzel anılarım, en güzel dostluklarımı biriktirdim. Daha sonra Güney Kore’ye değişim yapmaya gittim. Orada bir müzikalde sahne amirliği yapma fırsatım oldu, böylelikle hem müziği hem tiyatroyu bir arada deneyimledim. Müzikal bitince birkaç şovda daha çalıştım. Şu an İstanbul Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölümü son sınıf öğrencisiyim. Pandemi dolayısıyla Türkiye’ye geri döndüğüm bu dönemi özel bir tiyatroda tiyatro ve prodüksiyon asistanlığı yaparak keyifli bir şekilde geçirmeye çalışıyorum. Planım Şubat’ta Güney Kore’ye geri dönüp çalışmadığım akşamlar müziğime kaldığım yerden devam etmek şimdilik. 🙂