BBI Yerli #147 | Mali Akpolat

BBI Yerli

Projenizin adı nedir?

Mali Akpolat

Projenizin başlangıç tarihi nedir?

06.09.2019

Hangi şehirde yaşıyorsunuz?

21 yıldır Antalya’da yaşıyorum.

Projenizde yer alan müzisyenler ve diğer katkı sağlayanlar kimler?

Müziğime katkı sağlayanlar, demoları dinlettiğim arkadaşlarım oluyor genelde. Prodüksiyonlarımın tamamını kendi stüdyomda yapıyorum. Düzenleme, enstrümanların çalımı ve kaydı, miks, edit, mastering, yayınlama ve hatta klibine kadar her şeyi tek başıma yapıyorum.

Grubunuzun tarzı nedir?

Alternative Rock, Indie, Indie Pop

Projenize benzer müzik grupları/müzisyenler?

Müziğimi Daft Punk’ın Random Access Memories’i başta olmak üzere, akustik ve elektronik öğelerin buluştuğu hemen her müziğe benzetebilirim açıkçası. Bunun dışında Tame Impala, Childish Gambino, Kanye West, YYK, Evdeki Saat, Jakuzi, Soft Analog gibi müzikleri sayabilirim sanırım.

Bugüne kadar nerelerde sahne aldınız?

Şimdiye kadar 10 yıldır gitaristi ve şarkı yazarı olduğum Kafile ile; Dorock XL, iF Performance, 6:45 KK gibi önemli konser mekanları dışında, MilyonFest Fethiye’de ve adını sayamayacağım kadar çok irili ufaklı otel, bar ve festivalde çaldım. 10 yıldır haftada en az 4 gün olmak üzere sürekli sahnedeyim.

Sahne aldığınız mekanlarda “mental” olarak eksik veya doğru bulduğunuz şeyler nelerdi?

En büyük eksik; vizyon. Mekanı işleten ya da yürüten kişide biraz vizyon varsa eğer, anlaşmanız ya da anlaşamasanız dahi masadan el sıkışarak kalkmanız işten bile değil. Ama vizyonsuzluk beraberinde cehalet, saygısızlık, kültürsüzlük gibi şeyleri de koluna takıp getirdiği için, gerçekten zor oluyor böyle yerlerde iş yapmak. Sizin işiniz boş bir binanın içine giren insanları dışarı bırakmamak. Bunun için müzik yapmak, ter dökmek. Ama pek çok mekancı insanların mekanına, ses sistemine, ışığına, içkisine geldiğini, siz olmasanız da aynı işi yapacağını düşünür. Bu da beraberinde bir çok istenmeyen davranışı getiriyor. Hepsi böyle değil elbette. Asgari saygıyı gördüğünüz ve gösterdiğiniz, vizyon sahibi insanların olduğu yerlerde ters giden işler bile daha naif bir şekilde çözülüyor. Kapıdaki güvenlik görevlisine bile sirayet ediyor bu ılık rüzgar bazen inanır mısınız?

Sahne aldığınız mekanlarda “teknik” olarak eksik veya doğru bulduğunuz şeyler nelerdi?

Sahne aldığım mekanlar arasında, ülkede ismi zikredilen seviyede olanlardan hep memnun ayrıldım. Dorock XL, iF Performance, Milyonfest vs. gibi. Ama lokal yerlerde aynı şeyleri söylemek biraz güç. Teknik imkanların “gerekliliği” konusundaki ısrarımız, mekanların “bunlarla olmuyor mu yani” dayatmasını aşamıyor bazen. Ben kendi adıma böyle bir yerde gerekirse sahneye çıkmıyorum. Dilerim herkes bir gün böyle bir rahatlığa erişir ya da tüm mekanların teknik imkanları süratle yükselir.

https://www.youtube.com/watch?v=_ELXwqQSGts&list=OLAK5uy_kNTfHTOw-ybn5F0PCOQ79i7MdN1JBE68w

 

Organizasyonlara ilişkin eksik veya doğru bulduğunuz şeyler nelerdir?

Temel problem, konser süreleri. Eğer “noname” tabir edilen, ana akım gruplardan değilseniz, sahne süreniz 3-4 saat arası değişiyor. Alınan kaşeler bunu karşılamazken, alternatif bir mekanınız yoksa eğer, sizin yerinize hemen bir grup bulanacağından rest de çekemiyorsunuz. (Başka bir gelir kaynağınız yoksa) Bu sistemi yaratanlar biraz da bizleriz ama şartlar bizi buna zorluyor. Ama büyük markaların ya da firmaların sponsorluğunda, iyi organizatörlerle yapılıyorsa iş, o zaman da tadından yenmiyor. Gördüğünüz ilgi alakadan, sahne sürenizin insani oluşuna, sahne arkasındaki sosyal ortama kadar pek çok olumlu yanı oluyor.

Daha önce festivallerde yer aldınız mı? Bu deneyimlerinizi kısaca anlatır mısınız?

Lokal festivallerde büyük gruplarla gitarist olarak aynı sahneleri paylaştım daha önce. Ama yurtçağında bilinirliği olan; MilyonFest Fethiye’de sahne aldım. Grubumuzla yapım firmasına mail attık ve kendileri çok nazik bir şekilde yanıtladı, bizi festivale davet ettiler. Kendi karavanımız, bizimle ilgilenen teknik arkadaşlar vardı. Ben her anından oldukça keyif aldım. Line check bile sandığımdan çok daha sancısız geçti. İki taraf da bir şeyleri oldurmaya çalıştığının bilincindeyse, o iş olumlu yönde akıyor. Ama taraflar ille de benim istediğim gibi olsuncuysa, tıkanıyor maalesef bir yerde.

Konserlerinize gelen dinleyici kitleniz “genel olarak” kimlerden oluşuyor? Kitlenizin konserlerden sonraki tepkilerini genellikle neler oluyor?

Genel olarak öğrenci/çalışan gibi karma bir kitle var. Genelde performanstan çok memnun kaldıklarını vs söylüyorlar. Gençlere ve beyaz yakalı kitleye aynı anda hitap edebilmek ilginç oluyor. Aynı şeylere gülüp, aynı şeylerle eğlenebiliyoruz, keyifli anlar bunlar.

Sahne aldığınız yerlerden bir ücret alıyor musunuz? Aldığınız ücrete ek olarak size sağlanan yan haklar nelerdir?

Ücretten çok, sağlanmayan haklar desek daha doğru olur. Mekanlar üstü bir konu olarak, müzisyenliğin memlekette bir meslek dalı olarak görülmemesi, okulu olan bir işin devlet gözünde sadece operalar, senfoni orkestraları ya da okullarda öğretmenlikle sınırlanan bir çalışma alanı var. Oysa bunun bir sosyal güvencesi, sendikası, örgütlenmesi olması gerekir ki, çalıştığımız yerlerin de bize olan bakışı değişsin. Mevsimlik işçi muamelesinin mekancıdan önce, mesleğin memleketteki algısıyla alakası var. Milli yas dönemlerinde futbol maçları, tv programları vs iptal edilmeyip, konserler, oyunlar, temsiller iptal edildiğinde, mevzulara bakış açımızı daha net görünüyor bence.

https://www.youtube.com/watch?v=qM14VZd4u5k

Kayıtlarda veya sahnede kendi eserlerinizi mi yoksa uyarlama (cover) eserleri mi seslendiriyorsunuz?

Beste, Uyarlama (cover)

Yayınlanmış “albüm”, “kısa çalar”, “tekli”leriniz var mı?

İlk teklim Endişe’yi Eylül, ikinci teklim Artık Olmuyor’u Kasım, üçüncü teklim Derin Uykuları ise Aralık 2019’da yayınladım.

Çaldığım grup Kafile ile de 2019’da Kadın ve Bırak adlı iki şarkı yayınladık.

Projenizde yer alan eserler “tasarım” olarak neyi ifade ediyor?

Kendimi şunu şöyle yapmalıyım diye şartlamıyorum. Genelde şarkılarım kendiliğinden synth ya da gitar etrafında şekilleniyor. 70’ler pop/disko/funk müziğinin davulunu, basını, gitarını, 80’lerin synthlerini, 90’ların vokallerini karıştırarak tasarlıyorum genelde. Çünkü kulağımda var bu müzikler. Ama şuna benzesin, şunun dışında çıkmayayım gibi bir sınırlamam asla yok. Müzik Çin’den, Antik Yunan’dan buralara geldi, bizimle burada kalmayacak ve ilerlemeye devam edecek. Bu süreçte ne kadar özgür ve özgün olabilirsek, bizden sonrakilere waveform olarak kalabiliriz bence.

Uyarlama (cover) eserler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bilmediği şarkıyı dinlemek istemeyen seyirci, çoğunluğu oluşturduğundan, cover bu işin çıkış yolu olarak görülüyor. Yeni müziği arayan, bundan keyif alan insan sayısının ülkemizde az olduğunu düşünüyorum. Bu sebepten cover yapanlara bir şey diyemiyorum, ben de bir cover grubunda çalıyorum. Zaman zaman sahneden insanlara “yeni bir şey dinlemek ister misiniz?” diyorum, yüzler ekşiyor, sigara içmek için dışarı çıkan oluyor. “Peki hep bildiğimiz şeyleri çalalım, ezbere söyleyip içip eğlenelim o zaman öyle mi?” dediğimde, çığlıklar kopuyor, keyifler yerine geliyor. O an her ne kadar hayal kırıklığına uğrasam da, sonuçta işim olduğu için “Bu Akşam” çalmaya başlıyorum 🙂

Yayınlanmış veya yayınlamaya hazır kayıtlarınızı nerelerde gerçekleştirdiniz?

Kayıtlarımın tamamını Antalya’da, kendi stüdyom Loop Records’ta yaptım.

Kayıt öncesi ve kayıt deneyimlerinizden bahseder misiniz?

Kayıt öncesinde aklımda muhakkak bir melodi, riff, ya da bir akor döngüsü oluyor. Bunu ya telefondaki müzik uygulamasına kaydetmiş oluyorum ya da ses kaydedicisine mırıldanmış oluyorum. Sonra kafa olarak uygun olduğumda bilgisayar başına geçip şarkının iskeletini çıkartıyorum. Bunun dışında özel bir ritüelim yok.

Miks ve mastering için kimlerle çalışıyorsunuz?

Miks ve mastering’imi kendim yapıyorum. Ancak grubumun şarkılarının mastering’lerini sevgili Evren Arkman yapıyor. İlk şarkımız Kadın’ın miksini de sevgili Alp Turaç yapmıştı. Evren ve Alp çok iyi ve yapıcı insanlar. Sektörde böyle insanların olması çok mutlu ediyor beni.

Provalarınız için kendinize ait bir çalışma ortamınız var mı? Çalışmalarınızı ne kadar sıklıkla sürdürüyorsunuz?

Müziklerimin prodüksiyonunu kendim yaptığım için, kendi altyapılarımla sahne alıyorum. Bunun için de prova ihtiyacı olmuyor pek. Kendi şarkımın orijinal trafiğini unutmamam yeterli oluyor. 🙂

Prova ve kayıt stüdyoları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Prova stüdyolarının hali biraz kötü. Zira bir süre sonra iş ya volume savaşına ya da ezbere çalmaya dönüyor. Aksi işkence olabiliyor bazen. Kayıt stüdyolarıysa artık yavaş yavaş işlevlerini yitiriyorlar. Artık her telefon, tablet, laptop bir kayıt stüdyosu. Ve kötü işler de çıkmıyor. Sanırım geleneksel kayıt stüdyolarının son demlerini yaşıyoruz. Umarım tamamı piyasadan silinmeden bir SSL 4000’e dokunabilirim. 🙂

Eserlerinizi hangi platformlarda yayınlıyorsunuz? Bu platformların eksileri ve artıları nelerdir?

Eserlerimi Spotify, iTunes, Apple Music, Deezer, Tidal, YouTube ve YouTube Music gibi yerlerde yayınlıyorum. Spotify, Apple Music ve YouTube dışındakilerin pek geçerliliği yok memlekette. Mevcut olanlar da beni dinleyicimle buluşturuyor. Telif takipleri de çok sistemli. Ben çok memnunum bu platformlara bağımsız bir müzisyen olarak ulaşabildiğim için.

Projenize ilişkin “olumlu” ve “olumsuz” bulduğunu şeyler nelerdir?

Olumsuz bulduğum bir yan yok. Olumlu yanı da sanırım konuşmak dışında bir şeyler yaparak kendimi ifade edebiliyor olmam.

Kısa ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?

Kısa bir hayat yaşıyoruz ve her gününü yeni müzikler yazarak geçirmeye çalışıyorum. Müzik yazmak ve çalmak dışında bir hedef koymadım kendime.

Müzik yarışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Katıldığınız bir müzik yarışması ve elde ettiğiniz bir derece var mı?

Eskisi kadar revaçta olmadığını biliyorum sadece. Herhangi bir yarışmaya katılmadım.

Müzik basını (dijital ve basılı) hakkında ne düşünüyorsunuz?

Eskiden sıkı bir dergi takipçisiydim. Daha sonra belirli insanların göze sokulurken, bazılarından hiç bahsedilmediğini farkettim ve o gün bugündür basılı yayın takip etmiyorum. Ama elimden geldiğince dijital ya da görsel (YouTube vs) mecralarda müzik basınını takip ediyorum.

Sırasıyla, dinleyici – mekanlar – organizatörler – müzisyenler ve diğer kişi/kişilerden beklentileriniz nelerdir?

Şunlar şuna dikkat etsin, bunlar da bunu düzeltsin gibi kişisel problemleri dile getirmektense; herkes işini vicdanına rahat rahat sığdıracağı şekilde yapsın diyebilirim.Umarım buluşması gereken herkes doğru yer ve zamanda buluşacaktır.

Müzik dışında aktif olarak devam ettirdiğiniz mesleğiniz var mı? Devam eden rutin hayatınız ve müzik hayatınız arasındaki dengeyi kısaca anlatabilir misiniz?

Müzik dışında bir işim yok. Müzisyenim, kendi stüdyomda prodüktörlük ve ses teknisyenliği yapmanın yanı sıra gitar ve müzik dersleri veriyorum.

Projenize ait sosyal medya hesapları nelerdir?

Instagram: @maliakpolat, YouTube: https://bit.ly/39a4U5L, www.maliakpolat.com

Dinleyiciler, mekanlar veya organizatörler size nerelerden ulaşabilir ve kiminle iletişime geçebilir?

Herkes bana maliakpolat@gmail.com ya da Instagram hesabımdan ulaşabilir.


Müzik grubunuzla BBI Yerli projesine katılmak için linkteki yazıyı okuyup detaylı bilgi alabilirsiniz.

https://www.birbabaindie.com/?p=7491

Tags: , , , ,

İlginizi Çekebilir

Eurovision Şarkı Yarışması da Corona sebebiyle iptal
Bonnaroo Festival eylül ayına ertelendi

Yazar

Bize Katıl!