2010’lardan Albümler #50

Albüm İncelemeleri

Modern Müzik Tarihinden 250 Albüm kitabıyla 19. yüzyıl sonundan günümüze kadar gelen süreçte modern müziğin öyküsünü, albümlerden örneklerle okuyucuya sunan müzisyen ve müzik yazarı Mustafa Şardan, 2010-2019 yılları arasında yayınlanmış hip-hop’tan punk’a, elektronikten indie’ye farklı türleri içinde barındıran, unutulmayan albümleri birbabaindie.com okuyucuları için derliyor.

Her çarşamba, 2010’lardan Albümler ismiyle yayınlanan seride ilk albüm incelemesi 2010-2015, ikinci inceleme ise 2015-2019 yılları arasında yayınlanmış albümler arasından seçiliyor.


JON HOPKINS – IMMUNITY (3 Haziran 2013)

Albüm kapak çalışması: Hopkins’in biyokimyager sanatçı Linden Gledhill ve sanat yönetmeni Craig Ward ile iş birliğinin sonucudur1. Kapak için mikroskopik kimyasal reaksiyonlar kullanılarak yaratılan çeşitli görseller daha sonra The Creators Project ortaklığıyla video halini almış2. Üretim için gıda boyaları ve renklendiriciler üzerinde deneyler yapan Gledhill bu süreci,  görüntü ölçekleri açısından mikroskobik organizmalara ve çevremdeki dünyaya hayran kaldım diye ifade etmekte.

Londra’dan müzisyen Jon Hopkins beşinci stüdyo albümü Immunity ile hem kariyerinin hem de elektronik müzik sahnesinin en özgün işlerinden birine imza atıyor. Hatta genelde bir müzisyenin kendi albümleri arasında ayrım yapmadığı düşünüldüğünde, Hopkins’in Immunity’i favori albümü olarak adletmesi bendeki sempatisini arttırıyor. Albümde fiziksel dünyadan doğal sesleri kendi yarattığı evrenine dahil eden Hopkins, albümü 8 ayda kaydetmiş ve bu süreci öforik olarak tanımlıyor. Kısaca, bu harika müziğin yaratım süreci aşırı bir mutluluk, haz vermiş ve bu duygular da oluşmakta olan müziğin güzelliğini arttırmış.

Uzun senelerdir meditasyona benzer bir teknik olan otohipnoz yapan Hopkins, bu durumda müziğin çok daha net algılanabildiğini belirtmekte. Müziğiyle amacının hızlı tüketilen, tek dinlemelik şey yaratmak olmadığından, tam tersine belli bir dönem boyunca var olabilecek bir yer ya da hikaye oluşturmak olduğundan söz ediyor. İlginçtir ki daha önceden birlikte çalıştığı ve hayranlık duyduğu sanatçılardan Brian Eno hastanede çalışan bir psikolog ile albüm hakkında konuşmuş ve Hopkins’e, psikoloğun bu müziği hastalarına dinlettiğini ve albümün tedavi edici etkilerinden bahsettiğini söylemiş4. Birçok albümü kolaylıkla sakinleştirici, huzur verici veya meditatif diye nitelendirebiliriz fakat Immunity, bunun uygulamada desteklendiği muhtemelen nadir örneklerdendir.

Aynı anda hem dinamik, hem dokusal, hem de dinlendirici bir müzik nasıl olurun cevabını veren Jon Hopkins, beyninin içine yerleştirdiği dinleyiciyi kontrolün tamamen kendinde olduğu microhouse ve IDM karışımı bir yolculuğa çıkarıyor.

Referanslar:

1. https://www.vice.com/en/article/nzd8gg/the-microscopic-art-of-jon-hopkins-iimmunityi

2. https://www.youtube.com/watch?v=QWam1HlKGkI&t=41s

3. https://www.nme.com/blogs/nme-blogs/jon-hopkins-qa-on-mind-altering-new-album-immunity-768369

4. https://www.electronicbeats.net/brian-eno-liked-immunity-a-lot-jon-hopkins-interviewed/


KING KRULE – THE OOZ (13 Ekim 2017)

Albüm kapak çalışması: Gün batımında yol alan uçağın izinin yer aldığı fotoğrafı1 kimin çektiğine dair net bir bilgi bulunmamakla birlikte, Reddit’te King Krule’un babasının çektiği konusunda yorumlar vardır2.

Benim nedense çoğu kez gerçekliği unutarak inatla Güney Afrikalı bir beyaz olarak farz ettiğim fakat işin doğrusu doğma büyüme bir İngiliz olan Londra’dan Archy Marshall, bilinen adıyla King Krule, aşırı başarılı ilk albümü, ergen zamanlarından 6 Feet Beneath the Moon’un ardından büyümesinin verdiği etkiyle ikinci albüm The Ooz ile artan beklentileri fazlasıyla karşılıyor. Esasen bu albümü de diğer Krule albümleri gibi aslında sanatçının babasına borçluyuz çünkü Krule’a göre müziğin içine girmesinin sebebi babasının çoğu zaman birlikte çalacak birilerini istemesi3.

İlk albümdeki toyluğun ve hamlığın verdiği samimiyetin ve agresifliğin yerini bu albümde ayakları yere basan bir prodüksiyon, daha oturaklı bir duruş, daha hacimli bir müzikalite ve daha bilinçli ve hesaplı yaratıldığı izlenimini veren bir karanlık alıyor. Dalgalı gitarlar ile kendine has koyu vokallerin üstüne binen üflemeliler ve çeşitli efektlerle bir nevi rock ve caz müzik arasındaki alanlarda gezinen sanatçı, şiirsel ve içine kapanık bir atmosfer yaratıyor. Aslında The Ooz için ilk albümü de denebilir çünkü sanatçı, bu sefer gerçekten benim albümüm oldu, her şey benim tarafından inşa edildi4 diye belirtmekte.

Evinde Fela Kuti tablosu asılı dub-caz kaydı bulunan bir annenin, ska gruplarında çalan bir dayının, klasik rock seven sanat yönetmeni bir babanın ve karikatürist bir dedenin olduğu aileden5 King Krule’dan daha orijinal kim çıkabilirdi hiçbir fikrim yok. The Ooz gibi karanlık bir albüm ile bile, çoğu optimist müziğin barındırdığı renkten çok daha fazlasını bir arada gösteriyor.

Referanslar:

1. https://www.dazeddigital.com/music/article/38826/1/king-krule-the-ooz-sky-instagram

2. https://www.reddit.com/r/KingKrule/comments/e0drxl/the_ooz_album_artwork/

3. https://wepresent.wetransfer.com/story/king-krule-jack-marshall-logos/

4. https://www.spin.com/featured/king-krule-the-ooz-interview/

5. https://www.npr.org/sections/allsongs/2017/10/13/557437715/the-secret-of-the-ooz-king-krule-explains-his-new-albums-strange-title

“2010’lardan Albümler” serisinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Tags: , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Duran Duran’ın yeni albümünden ilk teklisi yayında
R.E.M.’in ilk teklisi ”Radio Free Europe” 40. yılına özel yeniden yayınlanıyor