2010’lardan Albümler #29

Albüm İncelemeleri

Modern Müzik Tarihinden 250 Albüm kitabıyla 19. yüzyıl sonundan günümüze kadar gelen süreçte modern müziğin öyküsünü, albümlerden örneklerle okuyucuya sunan müzisyen ve müzik yazarı Mustafa Şardan, 2010-2019 yılları arasında yayınlanmış hip-hop’tan punk’a, elektronikten indie’ye farklı türleri içinde barındıran, unutulmayan albümleri birbabaindie.com okuyucuları için derliyor.

Her çarşamba, 2010’lardan Albümler ismiyle yayınlanan seride ilk albüm incelemesi 2010-2015, ikinci inceleme ise 2015-2019 yılları arasında yayınlanmış albümler arasından seçiliyor.


THE DRUMS  –  PORTAMENTO (2 EYLÜL 2011)

Albüm kapak çalışması: 2016’da gruptan ayrılan Jacob Graham’a aittir1. Kapaktaki çocuk grubun söz yazarı ve vokali Jonathan Pierce’ın çocukluk halidir2. Jonathan Pierce kapakta duvarda asılı duran haçın, yanında duran gizemli kadının, karanlık atmosferin ve mavi süslerin çocukluğunun tipik ögeleri olduğunu söylemiştir. Hıristiyan müziği dışındaki müziklerin dinlenilmesinin yasaklandığı son derece dindar bir çevrede büyüyen Pirece, bundan etkilenmediği için <evil child> olarak görüldüğünden bahsetmiştir3. Kapakta Pierce’ın gözleri bu sebeple kırmızı yapıldı muhtemelen.

Brooklyn çıkışlı indie pop grubu The Drums ikinci albümü Portamento ile ilk albümdeki toyluğu hem kompozisyon hem de prodüksiyon anlamında üzerinden atarak –  ama bir kez daha aşırı moda sokan şarkılarla – bu sefer daha oturaklı dans ediyor. Jonathan Pierce ilk albüm sonrası verdiği bir röportajda4 biz sadece iki duygu hakkında yazıyoruz, bir tanesi yazın ilk günü arkadaşlarınızla güneşin batışını izlerken tüm umut ve hayallerinizin üstesinden geldiğinizdeki diğeri de yağmurda yalnız yürürken sonsuza kadar yalnız kalacağınızı fark ettiğinizdeki demişti. Portamento’da ise albüm kapağı açıklamalarından da anlaşılacağı üzere Jonathan Pierce’ın küçüklüğünde din ile olan çekişmesinden oldukça etkilenen karanlık ve onun kişisel yaşamından yola çıkan lirikal yapı mevcut. Indie müziğin üçüncü ve son altın çağı olduğunu düşündüğüm 2007-2012 döneminden (naçizane görüşüm ilk ikisinin 1985-1990 ve 1997-2002 dönemleri olduğu yönünde) fırlayıp gelen bu albüm, ne dinlemek istediğinizi bilmediğiniz zamanlar her zaman imdadınıza yetişen bir dost. Ritimleri ve gitar melodileri ile köklerini daha çok 80’ler Manchester’dan almış görünen fakat Amerikan kültürünü iliklerinize işleyerek gençlik enerjisini ve hüznünü aynı anda aşılayan bir çalışma. Bu zamanlarda hafiften düzelmeye başlayan ekonomimizin düşük enflasyon, düşük işsizlik oranı gibi uzun vadeli majör iyileşmelere vesile olarak gençlerimize albümün dördüncü parçası Money’de geçen şu sözleri söyletmemesi dileğiyle: “I want to buy you something, but I don’t have any money”.

Referanslar:

1. https://www.discogs.com/The-Drums-Portamento/release/3250663

2. https://thequietus.com/articles/06957-the-drums-portamento-review

3. https://www.timeout.com/chicago/music/the-drums-interview

4. http://news.bbc.co.uk/2/hi/entertainment/8438585.stm


PURPLE MOUNTAINS  –  PURPLE MOUNTAINS (12 TEMMUZ 2019)

Albüm kapak çalışması: Ortadaki fotoğraf Christian Patterson’a, köpek fotoğrafları ise Cassie Berman’a aittir1. Reddit’de sol başlangıçtan sağ alta doğru her resmin albümdeki şarkı numarasına karşılık geldiğine dair doğrulanmamış söylentiler var.

Pavement’ın kardeşi, kült indie rock grubu Silver Jews’dan David Berman’ın 2009’da grubun kepenklerini indirmesinden 10 yıl sonra kurduğu Purple Mountains ilk ve son albümüyle bünyede hafızalardan silinmesi zor yaralar bırakıyor. Bu albümü dinlediğimden beri bazı albümler için yoğun üzüntü içerir uyarısının eklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Albümün kalplere enjekte ettiği acı ve dram yetmiyormuş gibi daha taptazeyken, çıkalı henüz bir ay olmamışken, 7 Ağustos 2019’da David Berman intihar etti. Bu dünyada kimileri milleti üze üze ev yaparken, kimileri de üze üze sonunda intihar ediyor.

Bu albüm sizi Berman’ın bedenine sokarak neden intihar ettiğini hissettiriyor. Sanki ruhuyla bedeni arasındaki boşluğa sizin ruhunuz bir kalıp olarak giriyor ve ortadaki katmanı oluşturuyor. Albümün neşeli, eğlenceli tınlayan anlarını bile Berman’ın yaşamakta olduğu değil artık yaşayamayacağını düşündüğü hisler olarak sunduğunu fark ediyorsunuz. İtiraf etmeliyim ki bir müzisyenin korkusuzca, bu kadar doğrudan ve dürüst şekilde söz yazmasına daha önce şahit olmadım. Çok üzücü ki bu albümdeki şarkılar çok güzel. Sizi her defasında aynı acıyı yeniden çekmeye davet ediyor. Olağanüstü gitar melodileri, kendi yolunda akıp giden ve sizi de peşine takan şarkı kompozisyonları ile acaba indie rock ve alt-country birlikteliğinin daha etkileyici bir örneği var mı diye düşündürüyor.

Bir müzisyenin ölümü üzerinden romantizm yapmak en kolay ve alışılan şey ama belki de doğru olan kendi romantizmimize müzisyeni alet etmeden onu ürettikleri için takdir etmek olabilir. Bu açıdan, Berman’ın vedasını benim için kariyerindeki en başarılı üretimi Purple Mountains albümü ile noktaladığını söyleyebilirim (Not: Berman vefat etmeseydi de Purple Mountains’ı American Water’dan daha çok severdim).

İyileşmek için en doğru yöntemin virüse yakalanmamak olması gibi, bu albümü unutmak için de dinlememek gerekiyor.

Referanslar:

https://www.discogs.com/Purple-Mountains-Purple-Mountains/release/13842563

Tags: , , , ,

İlginizi Çekebilir

Quentin Tarantino’dan yeni projeler geliyor
Bandcamp, “Livestream” özelliğini aktif etti