2010’lardan Albümler #24

Albüm İncelemeleri

Modern Müzik Tarihinden 250 Albüm kitabıyla 19. yüzyıl sonundan günümüze kadar gelen süreçte modern müziğin öyküsünü, albümlerden örneklerle okuyucuya sunan müzisyen ve müzik yazarı Mustafa Şardan, 2010-2019 yılları arasında yayınlanmış hip-hop’tan punk’a, elektronikten indie’ye farklı türleri içinde barındıran, unutulmayan albümleri birbabaindie.com okuyucuları için derliyor.

Her çarşamba, 2010’lardan Albümler ismiyle yayınlanan seride ilk albüm incelemesi 2010-2015, ikinci inceleme ise 2015-2019 yılları arasında yayınlanmış albümler arasından seçiliyor.


ANDY STOTT    FAITH IN STRANGERS (18 KASIM 2014)

Albüm kapak çalışması: İçindeki heykelin İtalyan sanatçı Amedeo Modigliani’nin çalışması olduğu1 fotoğraf 1984’te vefat eden İsviçreli fotoğrafçı ve tasarımcı Herbert Matter’e aittir2.

Manchester’ın gri havası arzuladığı kasveti doyuramadığı için mi yoksa bu havanın üzerinde yarattığı etki sebebiyle mi Andy Stott ruhundaki karanlığa yönelme dürtüsüne engel olamıyor bilemiyorum ama üçüncü albümü Faith in Strangers ile bir kez daha karanlığın içinden lüks ve estetiği ayıklayabilme ustalığını göstermiş. Bir önceki albümü Luxury Problems’da vokallerde eşlik etmiş sanatçının eski piyano hocası Alison Skidmore bir kez daha işinin başında.

Esasen sanatçının en beğenilen albümü Luxury Problems’dır fakat bu albümde kendisinin elektronik müzikteki yaratıcı yaklaşımlarını daha akılda kalıcı melodiler ve şarkı yapıları içine yedirerek, bir önceki çalışmasının üst modelini sunduğunu düşünüyorum. Skidmore’un vokal nakaratlarının da etkisiyle yer yer pop dinliyor algısı yaratan fakat buram buram UK bass, dub, ambient, post-industrial kokan albüm bana göre tam bir Manchester yansıması. Erken dönem endüstriyel gruplardan Throbbing Gristle’in duygusuz ve mekanik tarafını alarak bir nevi sanayi devriminin dinamo kentlerinden Manchester’ın o dönemki halkının berbat çalışma şartları altındaki psikolojisi ile çalıştıkları üretim hatlarının ruhsuzluğunu yansıtan ve Manchester post-punk biraz da erken dönem The Cure etkili beat-bass yürüyüşlerini akıllara getiren albüm üstün körü dinlemeye maruz kaldığında sıkıcı olacaktır. Çünkü Brian Eno’nun ambient işlerinde olduğu gibi müziğin güzelliği, melodilerin vuruculuğu alt katmanlarda sadece dikkatli dinleyenler için saklanmış.

Hata yapmak yapabileceğin en heyecanlı şey diyerek3 albümde gözlemlenen yoğun deney ortamına ışık tutan Andy Scott, 2010’ların en Mancunian albümüne imza atmış görünüyor.

Referanslar:

1. https://www.artsy.net/artwork/amedeo-modigliani-head-of-a-woman

2. https://www.discogs.com/Andy-Stott-Faith-In-Strangers/release/6312863

3. https://www.factmag.com/2015/01/12/making-mistakes-is-the-most-exciting-thing-you-can-do-andy-stott-tears-up-the-rulebook-once-more/


YUSSEF KAMAAL    BLACK FOCUS (4 KASIM 2016)

Albüm kapak çalışması: Londra’da bulunan tasarım stüdyosu Matt&Dan’e aittir1.

Asıl adı Henry Wu olan multi-enstrümantalist ve prodüktör Kamaal Williams 2018 ve 2020 tarihlerinde solo albümlerini; davulcu Yussef Dayes ise Tom Misch ile 2020 model What Kinda Music’i yayınlamadan yıllar önce, ikili bir araya gelerek Yussef Kamaal adı altında ilk ve son albümleri Black Focus’u ortama saldı.

To Pimp a Butterfly’da Kendrick Lamar ile birlikte çalışan Kamasi Washington’ın caz müziğe kazandırdığı ivmeden faydalanarak 2010’lu yılların ortasından sonra ortaya çıkmış British Invasion denen hareketlenmenin ürünlerinden ve en başarılı örneklerinden olan albüm, davul ve klavye ağırlıklı yapısıyla caz müziği funk ve fusion ögelerle dinamikleştiriyor. Esasen caz müzikte British Invasion denen akım bu albüm çıktığında yeni yeni filizleniyordu ve çok da görünür değildi fakat 2020’de daha net çizilebilen bir çerçeve haline geldi çünkü 2016 ile 2020 yılları arasında çıkan – benim de önümüzdeki aylarda bahsedeceğim – dikkat çekici caz albümlerinin önemli kısmı bu akımın örnekleri. Hatta o dönem akımın en bilinen isimlerinden Shabaka Hutchings, adanın genç ve taze caz müzisyenlerine ABD’deki isimler gibi ilgi gösterilmediğinden yakınmıştı2 (Günümüze geldiğimizde ise Hutchings’in isteğinin gerçekleştiğini söyleyebiliriz).

İkilinin bandcamp adreslerindeki3 ifadelerinden yola çıkarak albümün caz müzik geleneklerinden spontane çalım mantığı üzerine kurulduğundan ve Herbie Hancock gibi 70’lerdeki caz-funk karışımının en mükemmel halini sunan isimlerden etkilendiklerinden bahsedilebilir.

Dayes albümü caz etkilenimli siyahi müziği diye tanımlamakta ve – sundukları müziğin de içinde olduğu – bu yeni caz ile ilgili güzel noktalara değiniyor. İnsanların konserlerinde dans ettiklerinden ve oturarak değil ayakta caz müziği dinlediklerinden bahsediyor. Caz müziğin hissinin değiştiğini, cazın şu an çok daha güçlü olduğunu ve yapmaya çalıştıklarının 50 yıl önce yapılmak istenen şeyle aynı olduğunu söylüyor. Ona göre caz zamanı temsil etmekte, şu anda da o enerjiye sahip ve insanlar bunu yakalıyor4.

Referanslar:

1. http://mattanddan.co.uk/work/yussef-kamaal/

2. https://www.clashmusic.com/reviews/yussef-kamaal-black-focus

3. https://yussefkamaal.bandcamp.com/album/black-focus

4. https://www.passionweiss.com/2016/11/03/yussef-kamaal-interview-brownswood/

Tags: , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

The White Stripes, “Greatest Hits” koleksiyonu yayınlayacağını açıkladı
AC/DC’nin yeni albümünden ilk teklisi Shot In The Dark yayında!