“Yeni Dönem Türkiye Karanlık Sahnesi”nde Milat Gecesi

Oradaydık

Yazı ve videolar: Onursal Yazman
Fotoğraflar: Merve Makaroni
Afiş: Big Baboli

Temmuz ayında bu adı ilk duyduğumda yapmak istedikleri işin ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Müzikle ilgili olduğunu tahmin etmek güç değildi sadece.

Kısa bir süre sonra önüme bir grafik tasarım harikası olduğunu düşündüğüm kurumsal kimlikleri geldi. Çağdaş tipografisini dinamik bir grafik ve göz alıcı renk tercihleriyle öne çıkaran amblem ve logolarını incelerken bana da hayal kurdurmayı başarmışlardı daha bu ilk tanışmamızda.

Peki; bir plak şirketi mi, etkinlik planlayıcısı mı, festival adı mı, yoksa konser organizatörü müydü bu oluşum? Audioban’da her şeyden biraz varmış meğer ama en çok da ilk ikisinden.

Kısa görev tanımında “Audioban yeniyi keşfeder. Sanatçıları ve müzik sahnesinin farklı alanlarında çalışan isimleri, çeşitli mekânlarda kurguladığı etkinliklerde dinleyiciyle ve birbirleriyle buluşturur” yazıyor.

Yeni sezon açılır açılmaz 8 Eylülden bu yana iki ay içine türlü konser, söyleşi, atölye çalışması ve benzeri tam 23 etkinlik sığdıran Audioban için 9 Kasım tarihinin anlamı ise çok farklıydı… “Dark Pulse – Audioban Selections: New Era of Turkish Dark Scene” adını taşıyan Türkiye’den dark pop, synthwave, darkwave ve ambient türlerini bir araya getirdikleri toplama albüm dijital platformlarda yerini alalı bir ay olmuştu ancak “compilation”ın plak formatında lansmanı işte o gece Salon İKSV’de yapılacaktı.

Yayımcılar editörler iyi bilir, “Sayı: 1”, tarifi güç, stresli ama bir o kadar da tatlı bir ilk doğum telaşıdır. İlk işine imza atmaya hazırlanan herkes gibi çok titizlenilir, eş dost hep birlikte kutlamanın en büyüğü yapılır. Audioban çalışanlarının “001” katalog numaralı plak heyecanlarını, haklı gurur ve mutluluklarını seçkide yer alan sanatçılarla birlikte paylaşmak üzere —konsere özel simsiyah giyinmeyi de unutmadan— Salon’un yolunu tuttum.

Fark ettiniz mi, son yıllarda kış, 10 Kasım sabahından önce uğramıyor artık İstanbul’a. Lansman için 9 Kasım akşamı Galata’dan Şişhane’ye doğru yürürken karanlık uzun gecelerin habercisi yaklaşan o soğuğu hissettim. Tohumları bir yaz günü atılan ancak sisli mi sisli puslu mu puslu, karanlık ve soğuk gecelere eşlik etmesi için tasarlanan bir albüm için daha güzel bir kutlama tarihi seçilemezdi herhalde.

İKSV binasının arkasına kıvrılıp Hoşcan Çıkmazı’na adımınızı atmanızdan itibaren, hele o cam dış kapıdan içeri her buyur edildiğinizde, orada son iki yıldır Laneth geceleri düzenleyen Çağlan Tekil’in de dediği gibi duyduğumuz sıcaklık ve soluduğumuz “butik mekân ambiyansı”, soğuğu da kışı da unutturuveriyor. Ancak kapkaranlık uzun bir geceyi kimse elimizden alamaz, “Dark Pulse”ta yer alan dokuz eserden üçünün canlı çalınacak olması heyecanımızı koruyor. Ayrıca, geceyi geç saatlerde noktalayacak özel konuk Hakan Tamar’ın DJ setinden başka, lansman partisini —plağın A1’inde yaptığı gibi— tekinsiz melodilerle açacak olan “Dormitory Bloodbath”in yaratıcısı Supereich’in seti var programın ilk sırasında.

Dark Pulse’taki tek Türkçe parçanın sahibi Kargalar’ın yanı sıra Bewitched As Dark, Kaosmos, Hayri Okçu ve Not There’i orada canlı dinleyemeyeceğimiz için üzülüyoruz ama eldekilerle yetinmemiz gerektiğine ve unutulmaz bir gece yaşatacaklarına dair ipuçları alıyorum kısa kulis ziyaretimden.

Urværk üçlüsü, RedRice ve arkadaşları, Elz and the Cult ekibi ve Supereich… Müthiş heyecanlılar, gözlerinden okunuyor. “New Era of Turkish Dark Scene” tanımına yaraşır bir şov için geriye sayımdalar… Geceye özel ışık ve görseller hazır. Kostümler, makyajlar, koreografiler hepsi düşünülmüş çalışılmış. Geriye bir tek çıkıp bu emeğin sergilenmesi kalmış.

Hafifçe karanlık loşa yakın aydınlatılmış ancak içerisi umut dolu “sahne arkası kulis aralığı”nda plağın izlerini paylaşmış sanatçıları bir arada kenetlemiş halde bulmak, Salon’un fuayesindeki sıcak atmosfer üzerine bir kat daha ısıtıyor içimi. Seçkide yer alan şarkıların bu geceki çalınma sıralarını öğrenmek üzere dikkatlerini dağıtıyorum ve başarılar dileyip yanlarından ayrılıyorum.


SUPEREICH

Dakikalar ilerledikçe sokaktan salonun ortasına doğru toplaşmaya başlayan seyiriciyi DJ setiyle Supereich karşılıyor: Geçen yıl bu aralar çıkardığı “Horrorshow” ve 2018 yazında gelen “Grimoire” albümlerinden sıraladığı parçalardaki tedirgin edici sonik dalgalar, canlı sahne performanslarının başlaması için duyduğumuz sabırsızlığı bastıracak kadar kuvvetli. Dev ekrana yansıtılan klostrofobik video oyunu sekansları eşlik ediyor bu ruh halimize.


URVÆRK

Sahneye ilk olarak müzikleri kadar adları da sıra dışı olan Ankaralı Urværk çıkıyor. Öncelikle bu bir ritim grubu. Yola koyulurken önce “Clockwork” adını düşünmüşler bu nedenle. Ne var ki, electronic müziğin mucitlerinden ve krautrock kulvarının en bilinen gruplarından Kraftwerk ile Kubrick başyapıtlarından “A Clockwork Orange”ı çağrıştıracağından isim arayışını sürdürmüşler. Kuzey müziğine ve İskandinav kültürüne duydukları ilginin sonucu olarak Danca’da “saat mekanizması” anlamına gelen “urværk”i (okunuşu: urverk) uygun görmüşler.

Urværk’i bir süredir takip etmeme karşın Dark Pulse gecesine kadar canlı izleme şansı bulamamıştım. Nisan ayında yayımladıkları “Plastic Neverland” adlı mini EP’deki iki şarkının yanı sıra ilk kez dinlediğim besteleriyle benim için gecenin en keşifli sahnesini sundular. Müziklerinde çözümlenmesi kolay olmayan ama içine girince de bağımlısı olunan bir matematik var. Zamanı koşturmadan, telaşsız ve eşit aralıklara bölerek tutturdukları ritmin ülkemizde bir benzeri yok.


REDRICE

RedRice’ın bu dünyadan olmadığına inandığım büyüleyici sesiyle Soundcloud hesabından paylaştığı Pink Floyd yorumu “Julia Dream” ile tanışmış ve hatırı sayılır bir süre kendime gelememiştim. Psychedelic etkileşimli electronica yapan RedRice’ın Dark Pulse sahnesi de hiç farklı olmadı. Seyirciyi her şarkıda daha da avcunun içine aldı. RedRice gösterisini bitirdiğinde boşlukta salınan bir uzay kapsülüne dönüşmüştü Salon.

Electronica altyapısı üzerine “experimental”, “ethereal” ve “progressive” elementler de içeren RedRice’ın müziğini tek bir türe oturtmak bu nedenle doğru olmaz. Gitarlar biraz geride de olsa bana İsveçli Paatos’un yer yer hüzünlü, zaman zaman neşeli duygudurum ikilemini anımsattılar. Özellikle melankolik vokal armonileri ve mikrofona bir miktar mesafeli ve açılı duruşuyla Patronella Nettermalm’e benzettiğim RedRice’ın sonraki canlı performanslarını kaçırmamak için aşağıdaki video yeterli bir deneyim olacaktır şüphesiz.


ELZ AND THE CULT

Onları İndi-Bindi #2’de ağırladığımız şubat ayından bu yana çok şey oldu Elz and the Cult cephesinde. “Pendor’daki o sahnemizi unutamam, İndi-Bindi’den sonra ilgi arttı konserlerimize” demişti geçenlerde bir sohbetimiz sırasında Elz bana. Ne de alçakgönüllü bir değerlendirme. Çünkü Elz ve kültü, ilk albüm “Polycephally”nin ardından verdikleri her konser sonrasında kulaktan kulağa yayılan aktarımlarla gelişip büyüdü.

1 Kasımda Salon’da Luis Vasquez liderliğindeki Amerikalı darkwave ve industrial rock oluşumu The Soft Moon’un ön grubu olarak sahne alan Elz and the Cult, sekiz gün sonra aynı sahnede bu kez Dark Pulse lansmanında, 14 Aralıkta çıkacak ikinci albüm “Psychodrama”’nın öncesinde geride bırakmaya hazırlandığı bu çok verimli yılı daha iyi taçlandıramazdı. İlk albümün hitlerinden “Monochrome” ile New Era of Turkish Dark Scene’e katılan Elz’in üç perdelik gösterisinin (Gods Against Machines / Immortal Baptism / Nuclear Winter) ikinci bölümünü “Android” adını verdiği giriş dansıyla Basic Disarm açtı.


Hakan Tamar
’ın “Mod” adını verdiği gecenin kapanış seti sürerken kısa bir süreliğine kafamı kulisten içeriye uzatıyorum yine. Tebrikleşmeler, şakalaşmalar… Audioban’daki çalışanlar da çok mutlu! Artemis Günebakanlı bir etkinliği daha sorunsuz organize etmiş olmanın rahatlığı içinde. Hakan Okkır benim gibi videocu ve biraz yorgun. Tüm gece oradan oraya koşturan ekibin en yeni üyesi Müge Çığ’ı bulmak ne mümkün. Hatice Arıcı’yı ve Eray Düzgünsoy’u yakalayıveriyorum Salon’dan çıkıp gecenin karanlığına karışmadan hemen önce ve bu hatıra karesini çektiriyoruz Merve Dağlıoğlu‘nun da katılımıyla birlikte.

Tags: , , , , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Hedonutopia’nın yeni albümü “Yakamoz Sandalı” yayında!
A Perfect Circle’dan AC/DC “Dog Eat Dog” cover’ını dinlediniz mi?

Yazar

Bize Katıl!