RÖPORTAJ | Lara Di Lara – “onca sesin, rengin, görüntünün, hikayenin içinden, Dilara…”

Röportaj
Uzun süredir yakından takip ettiğimiz isimlerden biri olan Dilara Sakpınar ile solo projesi olan Lara Di Lara hakkında konuştuk. Bencil’in yarattığı etkiyi, Hayal’in klibini ve 123’e dair bir sürü bilgi edindik. Samimi ve güzel cevapları için hem kendisine hem de Serkan Gündüzlü‘ye teşekkür ederiz.

***

1. Sizi 123 ile tanıdık. Bizim gibi bilmeyenler için Dilara Sakpınar’ın 123 öncesinden bahseder misiniz?

Müzik içinde büyümüş, keşfe açık, okula giden, aklında hayalleri olan ve hayatı boyunca müzik yapmaya karar vermiş bir Dilara var 123 öncesi. Müzik bölümünden mezun olduktan sonra, 123 ile beraber -klişe olacak ama- ‘daha profesyonel veya bilinçli müzik hayatıma’ başlamış oldum.

2. “Lara Di Lara”, tamamen sizden parçalar taşıyor. Bu projeden önce iç sesinizle konuşurken, “Bir gün hayalimdekileri yaparsam kesinlikle şöyle olacak” dediğiniz şeyleri Lara Di Lara ile hayata geçirebildiniz mi? “Oraya Doğru” hayalinizdekileri yansıtıyor mu?

Bir kısmını hayata geçirebildim evet, dolayısıyla hayalimdekilerin bir kısmını da yansıtıyor. Fakat, “Oraya Doğru” benim için yolumun güzel bir başlangıcı ve ne isteyip istemediğimi, nereye doğru gitmek istediğimi daha iyi anladığım “süreç”in bir parçası. Öğretici albüm. 🙂

3. Lara Di Lara’da size kimler eşlik ediyor? Fikrin oluşmasından, gözlerini açma anına kadar neler yaşadınız?

Oraya Doğru albüm kayıtlarında; Feryin Kaya, Berke Can Özcan, Burak Irmak, Arda Erboz, Selim Saraçoğlu, Barlas Tan Özemek, Barış Ertürk ve Tunç Çakır çalmıştı. Fakat canlı çalımda henüz ne formatta bir grup ile çalmak istediğimin hala arayışındaydım. Bundan sonra sadece şu şu kişiler çalmalı gibi bir düşüncem yoktu. Akışında oluşacaktı bu.

İlk konseri çalmadan önce Can Çankaya ile beraber kısa bir çalışma süresine girdik ve onun da değerli fikirleriyle provalara başladık. Klavyelerde Can Çankaya, davulda Mert Önal, gitarda Arda Erboz ve basta Feryin Kaya olarak ilk konseri verdik. Ikinci konserde daha geniş bir kadroyla, klavyelerde yine Can Çankaya, synthlerde Burak Irmak, elektrik gitarda Barlas Tan Özemek, akustik gitarda Selim Saraçoğlu, basta Feryin Kaya ve davulda Berke Can Özcan olarak çaldık. Sonrasında ise artık sabitleşen müzisyen arkadaşlarımla klavyede Alican Ipek, gitarda Ertuğrul Güney, basta Feryin Kaya ve davulda Berke Can Özcan olarak çalmaya başladık.

Lara Di Lara’nın özü aslında benim evde kendi başıma yaptığım şarkılardan oluşuyor. (Zaman zaman söylemeyi sevdiğim coverlar dışında) Kendi bestelerimi yapıyordum, ne zaman ki paylaşmaya karar verdim, o zaman Lara Di Lara doğmuş oldu.

4. “Hayal”e çekilen video klibi izlediğimde verdiğimiz ilk tepki, “Aa!… Tam bi’ Berkun Oya işi bu” dedik. Sonra yönetmen koltuğunda Berkun Oya ismini görünce dolayısıyla da şaşırmadık. CNN Türk’teki Defakto günlerinden bu yana çok severiz kendisini. Her aklımıza geldiğinde keşke hâlâ izleyebiliyor olsak diyoruz. Bu düşüncemizi iletebilirseniz çok seviniriz. 🙂 Konumuza dönersek, Berkun Oya yönetmenliğinde buluşan Lara Di Lara’nın “Hayal”ini biraz anlatabilir misiniz? Klip süreci, kurgusu hakkında neler söylemek istersiniz?

🙂 Berkun’a ben de söylüyorum çok, keşke yapsan bir daha Defakto gibi bir şey diye. Fikri çok ama ülkemizin bu günkü dengelerinde, alışılagelmişin dışındakilere pek yer verilmediği için olmayacak şey değil tabii ama yapılması zor veya zaman alıyor. Hayal’i Berkun da zaten evde dinliyordu, kafasında görüntüler canlanmıştı, klip çekmeye karar verdik. Oldukça hızlı gelişti. Berkun’a güvenim, inancım, kreatif bakış açısına hayranlığım beni yanıltmadı. 🙂

Klipte çok tatlı, çalışkan bir ekip ile çalıştık. Görüntü yönetmenliğini Ali Farkhonde üstlendi ve deniz dalgaları gibi içtenliğiyle Büşra Firidin dans etti.

5. “Hayal”in kaydıyla ilgili ayrı bir parantez açmak istiyorum. Bu şarkının kaydı, dinleyici için biraz alışılmışın dışında diyebilir miyiz? Vokal kayıtları diğer şarkılarda daha berrak ama Hayal’de değil. Öte yandan, tasarımsal olarak da biraz deneysellikler içeriyor. Mesela, 1:10’da arkadan gelen ikinci vokaller konuşma olarak eşlik ediyor ana vokalinize. Aralarında bir senkronize yok. 3:34’te daha da ilginç hâle gelmeye başlıyor. İki vokal birbirine “ayrıksı bir şekilde” iç içe girmeye başlıyor. Bu soruyu özellikle sormak istedim. Çünkü hem müzisyen hem dinleyici açısından aykırılık içeriyor bu kayıt. Uygulamada eser miktarda, mentalitede fazlasıyla İlhan Mimaroğlu hissettim bu kayıtta. Hem dinleyiciler hem müzisyenler bu tür aykırılıklara çok kapalılar. Bu kayıttaki uygulamaları albüme sokmakla ilgili eminim çokça düşünmüşsünüzdür. Dinleyici baskısının yarattığı kaygıya sahip misiniz? Klipteki tabir-i caizse “normal” hâlinin kullanılması da bu kaygılarla mı ilgili? Hayal’in kaydı üzerinden, genel hatlarıyla bu “yenilikçi” ama eleştiriye de oldukça açık düzenlemeler hakkında neler düşünüyorsunuz?

Müziğin, şarkıların tek bir hali olmadığına inanırım. Evet bir şarkıyı albümde bir duyguda ve havada hatta aranjmanda çalıp kaydetmiş olabilirsin ama bu şarkının her seferinde o şekilde çalınması gerektiği anlamına gelmez. Hayal’i klipteki gibi çalmayı söylemeyi de sevdiğim için bir versiyon olarak kaydedip video çektik. Dinleyici baskısı kaygıya itebiliyor evet fakat onun esiri olmamak lazım. Şarkılarımı yaparken hiç düşünmüyorum kim dinler ne der ne olur diye. Çıktıktan sonra yani paylaştıktan sonra ara ara tedirginleşebiliyorum fakat kendimden şaşmamanın kuvvetine tutundukça dış etkenlerin çok bir önemi kalmıyor. Fikir alışverişi, eleştiri tabii ki olmalı! Düzgün ifade biçimiyle, ne demek istediğini sebebiyle anlatanın cümlelerinin başımın üstünde yeri var ama sadece bir şey yazmış olmak için sebepsiz laf beyan etmeyi pek anlayamıyorum.

Yaptığımı kendime haslıkta yaptığımı düşünüyorum. Yeniyi kişinin özgünlüğü olarak değerlendiriyorum. Çünkü etkileniyoruz, mutlaka ki benzerlikler içeriyor yaptıklarımız fakat ben kafama dolan onca sesin, rengin, görüntünün, hikayenin içinden Dilara olarak çıkıp yansıtabiliyorsam bir manası vardır yaptığımın. Alıştıklarımızı, kolay algıladıklarımızı, yapmayı/çalmayı/söylemeyi çok sevdiklerimizi esnetmeliyiz diye düşünüyorum. Esnettikçe keşfedeceğimiz yollara saparak, kendimizce keşfettiğimiz yerlere evriliriz.

Hayal, diğer parçalarıma nazaran form olarak da bildiğimiz formun dışına çıkan bir parça. Öyle gelişti, öyle bıraktım.

6. “Bencil” bugüne kadar ses verdiğiniz bütün şarkılardan ayrı bir yerde duruyor. Bilmediğimiz bir Dilara Sakpınar ile tanıştık. “Bencil”in dinleyici reaksiyonları da çok dikkat çekici. “Bencil”in hikayesiyle birlikte, bu şarkının dinleyici üzerindeki gözlemlerinizi, hissettiklerinizi paylaşabilir misiniz?

Açıkçası hiç düşünmemiştim bu denli sevileceğini. Çok memnun edici tabii! Bencil, bencillik duygusundan bahsediyor. Bencilliğin kafama daha çok takıldığı günlerde, Bencil’i yazmıştım. Özellikle günümüzde sanki daha ön plana çıkmış, çevremde de sıklıkla karşılaştığım bir hal. Hepimiz benciliz ve fakat dizginlememiz gerektiğini düşündüğüm bir duygu. Paylaşımcı olmak ve kendinden her seferinde bir karşılık beklemeden verebilmenin zor olabileceğini anlasam da, kırabildiğimizde pozitif doğumlar yaşattığını düşünüyorum. Aksi taktirde gittikçe sıkışıp tatsızlaşıyoruz ve pek bir faydası olduğunu da düşünmüyorum.

Parçadaki meselem bencillikti fakat belkide bir başkası için dinlerken bambaşka şeyler canlanıyordur. Bu da müziğin ve hatta sözlerin tek bir doğrusu olmadığının en güzel göstergesinden biridir bence!

7. Lara Di Lara projesi ve aldığı tepkiler ileriye dönük yeni fikirler doğurdu mu? Varsa gelecek planlarınızdan bahsedebilir misiniz?

Aldığı tepkileri ölçerek ilerlemiyorum. İçimden geldiği gibi, inandığım yolda yürümektir çabam. Bir noktada durmak üzere çıktığım bir yol değil. Katılanlar oldukça büyüyorum, öğreniyorum çocuk gibi. Tabii ki dinleyenler arttıkça tabii ki olumlu yorumlar aldıkça mutlu oluyorum ama nasıl ki taşlı bir patikanın sonunda muazzam bir şelaleye ulaşacağını bilip bunun için ayakların nasırlaşacak olsa da ilerliyorsan, zor sözler, tepkilerle karşılaşacak olacağımı bilsem de, şelaleye ulaşmak istiyorum. Bizler birer karınca, şelale ise ölüm.

Planlarım var olmaz mı… Yeni bir albüm kaydına girmek üzereyim. Sonrasında sürprizler bekliyor, biliyorum.

8. Canlı performanslarınızda 123’te de birlikte çalıştığınız Feryin Kaya ve Berke Can Özcan dışında, Alican İpek ve Ertuğrul Güney ile de çalışıyorsunuz. Biz sıkı bir Nekizm sever olarak, size eşlik etmelerine çok sevindik. Sizlerin de çokça şahit olduğunuz, müzik dünyasının sıkıntısını çokça yaşayan gruplardan biridir Nekizm. Hem onlarla buluşmanızı hem onların üzerinden yerli müzik gruplarımız hakkında neler söylemek istersiniz? Bu ülkede müzik yapmaktan, yerli müzik grupların -sanırım- bitmeyecek çilesinden vs. Ve tabii, yerli müzik dünyasında dikkatiniz çeken gruplar, projeler neler?

Nekizm, yerli müzik grupları içinde, kendine ait yeri olan ve yaptığını en başta kendi için yapan, bu yüzden de bence takdir edilesi bir grup. Sınırını pozitif anlamda zorlayan, dinlerken bir dünya yaratabilen güce sahip sevdiğim müzisyenler. Umuyorum ki devamlılık ve süreç kavramlarının yüzünü kara çıkarmazlar.

Alican ile bir radyo programında tanıştım, Ertuğrul ile telefonda. Müzikal bakış açılarını, kişi olarak var oluşlarını kendime yakın hissettiğim ve yaptığımı paylaşmaktan zevk alıp öğrenedebileceğim insanlar olduklarını düşündüğüm için onlar ile çalmayı istedim. Sanırım duygularımız karşılıklı çıktı! Berke ve Feryin ile zaten yıllardır tanışıyor ve çalışıyoruz. Onlar ile olan samimiyetimin yeri her zaman başkadır.

Yerli müzik grupları deyince çok büyük bir çatıdan bahsediyoruz. Genelleme yaparak konuşmak çok zor. Hepimiz için söyleyebileceğim şey belki şu olabilir; taklit ederek değil, taklidin içinden yeşerebilecek başka renk tomurcukları sulamaya bakmak lazım sanki..  Daha keşifçi ve cesur olmalıyız gibi geliyor..

Her ülkede muzik yapmanın zorlukları var diye düşünüyorum. Türkiye’nin maalesef negatif anlamda farkı, bu yönde daha az imkanlara sahip olması.

Yerli, sevdiğim çok müzisyen, grup veya projelerden bazıları; Hakan Kurşun, Gevende, Nekizm, Big Beats Big Times, Burak Irmak, Erkin Gören, Büyük Ev Ablukada (akustikken), Selim Saraçoğlu, Cihan Mürtezaoğlu, Your German Needs, The Ringo Jets, Eskiz, Barlas Tan Özemek, Sakin (keşke bitmeseydi), Can Güngör, Ceylan Ertem, Yasemin Mori, Efe Demiral, Cenk Erdoğan, Melike Şahin (daha kendi parçaları ortalara pek çıkmadı ama gelmekte), Ayyuka.

9. Grup olarak ve bireysel olarak bir projeye sahip olmanın avantajları ve dezavantajları neler?

Grupken grubunlasın. Tek tek değil de kaç kişi olursan ol bir kişisin gibi. Bir karar alırken/verirken genelde ortak bir noktada birleşsen iyi olacak hissini yaşadığın, birbirine güvendiğin oluşum. Kabaca “solo kariyer” denen durumda ise, seninle çalan müzisyenler olsa da ve onlarla bir “grup”ta olduğun gibi bütün olman gerekse de, senin seçimlerin doğrultusunda ilerleyen durum diyebilirim. Avantaj dezavantaj olarak ayıramıyorum sanırım. Sonuçta grup olmak da tek olmak da birer seçim.

10. Son olarak, 123’ün geleceğini merak eden çok fazla kişi var. 123 tamamen bitti mi? Yeni albüm gelecek mi?

123 bitmedi. Sakinlemiş olabilir fakat bu kaybolduğumuz anlamına gelmemekte. Hepimizin hayatlarında ayrı ayrı gelişmeler olduğu için biraz ara vermiş gibi görünüyoruz. Ama biz yine buluşup çalmaya devam ediyoruz. Aklımızda yeni şarkılar ve albüm var. Umuyorum ki çok geçmeden paylaşacağız.

***

28 Temmuz, Nena – Kabak

02 Ağustos, Tamirane on an Island – Bozcaada

25 Eylül, G-Shock City Festival – KüçükÇiftlik Park – İstanbul 

www.laradilara.com

facebook.com/LaraDiLara

twitter.com/LaraDiLaraMusic

Tags: , , , , , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Allah-Las Yeni Albümüyle Dönüyor: “Calico Review”
YENİ | Two Door Cinema Club’dan yeni single: “Are We Ready? (Wreck)”

Yazar

Bize Katıl!