New York’tan İstanbul’a Taşınma Kararıyla Sonuçlanan Joan As Police Woman Röportajı

Röportaj

Joan As Police Woman, 2021’in Kasım ayında Dave Okumu ve Tony Allen ile birlikte “The Solution Is Restless” albümünü dinleyiciyle buluşturdu. [PIAS] Recordings etiketiyle yayınlanan albüm, uzun yıllardır süren kariyerindeki solo işleriyle ve şahane iş birlikleriyle tanıdığımız Joan Wasser’in müzik yolculuğunda yeni ve daha deneysel bir durak. Joan ile yeni albümünü, 2022 dünya turnesini, Türkiye’de çok takip edilen indie playlist’lerinde de adını sık sık gördüğümüz Joan As Police Woman’ın ülkemizde neden bu kadar sevildiğini ve daha bir sürü şeyi konuştuk.

Selam Joan, röportaj teklifimi kabul ettiğin için tekrar çok teşekkürler. Nasılsın? Nasıl gidiyor?

Joan Wasser: Oldukça iyi gidiyor. Gerçekten sevdiğim bir albüm çıkardım ve görünüşe göre dinleyen insanlar da benim hissettiğim şeyleri hissediyor. Bundan dolayı gerçekten çok mutluyum. Şu an umursadığım tek şey bu. İyiyim yani.

Bunu duymak ne kadar güzel. Tekrar konserlere dönmek nasıl? 

Joan: Aslında yakın zamanda sadece iki konser oldu. Albümün yayınlandığı tarihte, Paris’te ARTE TV için solo olarak sahneye çıktım. Gerçekten güzeldi. Damon Albarn sahneye konuk oldu, birlikte yaptığımız şarkıyı söyledik. Gerçekten özel bir olaydı. Sonra Londra’da Royal Festival Hall’da çok keyifli bir Tony Allen Tribute konseri yaptık. Konser vermek harika bir şey! Biraz garip geliyor çünkü 20 yaşımdan beri sahnede olmadığım en uzun boşluk bu oldu. Yani, evet, geri dönmekten memnunum. Grubumla prova yapıyorum, Şubat ayının ortasında yaklaşık altı aylık bir turneye çıkıyoruz.

Ne kadar yoğun bir tur planınız olduğunu gördüm. Sahne almak için sabırsızlandığınız belirli şehirler veya yerler var mı?

Joan: Bunu söylemek zor, çünkü her gecenin farklı bir hissi oluyor, aynı mekanda birkaç kez çalmış olsam da tekrar sahneye çıkmayı dört gözle bekliyorum. Amsterdam Paradiso’da çalmak çok eğlenceli ama kesinlikle hangi konserin harika geçeceğini önden bilemiyorsun çünkü her şey o geceki insanlara, ortamdaki duyguya, hatta hava durumuna bile çok bağlı. Bu yüzden bütün konserler için sabırsızlanıyorum.

Kasım 2021de iki şahane isim Dave Okumu ve Tony Allen ile “The Solution Is Restless” albümünü yayınladınız. Elinize sağlık, gerçekten harikaydı. Albüm kayıt sürecinden bizimle paylaşmak istediğiniz özel bir anekdot var mı? Nasıl bir deneyimdi?

Joan: Tony ile kayıt yapmak inanılmazdı. Uzun bir solo turdaydım ve Paris konseri zamanı bir günümü boş tuttum. Tony Paris’te yaşıyordu, o gün sanırım Paris’e Kopenhag’dan uçtum, stüdyoya gittim, Dave’i Londra’dan Eurostar’la getirdik ve sonra her şeyi o akşam kaydettik. Bu kadar. Tamamen özgür, doğaçlama bir biçimde. İstediğim buydu, sadece birlikte çalmak. Sonra dosyaları aldım. Ne zaman dinleyip, kayıtları anlamlandırmaya çalışıp düzenlemeye başlayacağımı, üstüne çalışabileceğimi bilmiyordum. Karantina başladığında elimde bu kayıtlar olduğu için çok mutluydum. Bir şey yapmadan önce çok uzun süre dinledim ve sonra temel şarkı yapılarını oluşturmaya ve ne hissediyorsam yazmaya başladım, bir şarkı mı yoksa üç şarkı mı çıkacağını bilmiyordum. Ne çıkacağını bilmiyordum ama normalde asla olamayacağım kadar geniş zamana sahip olduğum için, kısıtlı bir malzemeden titiz bir uğraşla şarkılar yaratabildim. Sorarken istediğin bu muydu bilmiyorum ama böyle bir cevap çıktı işte heheh.

Rufus Wainwright, Damon Albarn, Gorillaz gibi isimlerle hem kayıtlarda hem de sahnede birlikte çalıştın ve ayrıca harika bir cover albümün de var. Diğer müzisyenlerden nasıl ilham alıyorsun? Tüm bu işbirlikleri arasında kişisel bir favorin var mı?

Joan: Damon ile şarkılar yazdım, Rufus’un grubunda çalıyordum, birlikte hiç şarkı yazmadık. Aslında birlikte söyleriz diye bir şarkı yazmıştım ama o şarkıyı ikinci albümüm için kaydettim. Gorillaz’ın albümündeki düet şarkıyı Damon Albarn’la beraber besteledik. Damon’la çalışmayı seviyorum. Şarkı yazmak için gereken iyi koşullar konusunda çok benzer bir fikrimiz var. Koltuğa yayılır, biraz takılırız, enstrümanlarla biraz haşır neşir oluruz ve sonra ortaya bir şey çıkar. 

Damon ve sen iyi bir ikilisiniz.

Joan: Evet, kesinlikle.

Bu soruyu biraz kişisel merakımdan soruyorum ama bir yandan da bu konu hakkında müzisyenlerle daha fazla konuşulması gerektiğine inanıyorum. Neden bağımsız olmayı tercih ediyorsun? Büyük bir plak şirketiyle çalışmamak senin için ne anlama geliyor? Sence bu karar kariyerini olumlu mu olumsuz nasıl etkiliyor?

Joan: Her ikisinin de artıları ve eksileri var. Bir majörün iyi diyebileceğimiz birçok özelliğine sahip büyük bir bağımsız şirketle çalışabildiğim için şanslıyım, bu yüzden çok fazla kötü yanı yok. Doksanlarda Dambuilders adlı grubumla majör bir plak şirketiyle anlaşma imzalamıştık. O zamanlar müziğe çok büyük paralar ayrılıyordu. Daha Napster vakası yaşanmamıştı. Müzik tamamen değersizleştirilmemişti, tam tersi çok kıymetliydi. Hem sektörde hem gruplarda çok para vardı. Pek çok grupla anlaşmalar imzalandı ve anlaşmayı imzaladığınızda, ciddi bir kayıt bütçeniz ve turneye çıktığınızda cebinizde yaşamanıza yetecek kadarından biraz daha fazlası para oluyordu. Bunlar çılgın bütçeler değildi ama herkes hayatını sürdürebiliyordu. Şimdi bu olmuyor çünkü öyle bir para yok. Bu kimsenin suçu değil. Majörlere para kazandıran çok dar bir pop star azınlığına mensup değilsen artık olmuyor. Ve bence, büyük plak şirketlerinin çoğu kayıt için para ödüyordu çünkü sonunda kayıt onlara ait oluyordu. Artık her şeyi yayınlamamayı tercih edebilirler, çünkü tanıtım yapmak çok pahalıya mal oluyor. Kendi müziğimi yazmaya başladığımda, çok minnettarım ki bu, müzik endüstrisi içinde çok fazla deneyim edindikten sonra oldu, çok da kötü şeyler yaşamadım. O dönem çalıştığımız majör şirket aslında bizi sevmişti ama bizimle tam olarak ne yapacaklarını, nasıl bağlantı kuracaklarını bilemiyorlardı. Bunun onların suçu olduğunu bile düşünmüyorum. Çok sert fikirlerim yok onlara karşı. Uyumlu değildik, o kadar. Kendi müziğimi yapmaya başladığımda, küçük bağımsız şirketlerle, daha büyük bağımsızlarla, majörlerle çalıştım. Benim için pazarlığa kapalı tek şey, müziğimi herhangi bir müdahale olmadan tam olarak istediğim şekilde yapabilmek. Radyo hiti olmayan bir şey çıkaracağım zaman sorun olmasın istedim. Benim için müzik yapmanın amacı radyoya çıkmak veya plak satmak değil. Eninde sonunda kendim için yapmam gerektiğini düşündüğüm müziği yapmak. Ve sonra müziğimin diğer insanlarla bağlantı kurmasını ummak. Bu gerçekten kendime söz verdiğim tek şeydi. Böyle olması gerekiyordu, istediğimi yapmama izin verecek bir plak şirketiyle anlaşmak zorundaydım. Bütün bağımsızlar da istediğini yapmana izin vermiyor. Sen de biliyorsun, sektörde yeterli paranın olmadığı, kaynakların çok kısıtlı olduğu bu koşullarda bence sadece istediğim şeyi yapabilme şansına sahip olmam gerekiyordu ve ben de öyle yaptım.

Harika bir cevaptı. Senin plak şirketin PIAS’ın Türkiye lisansiyesi olan GRGDN Müzik’te de çalıştığım için dijital verilerini yakından takip ediyorum. İstanbul uzun zamandır en çok dinlediğin ilk beş şehirden biri. Sence bu ilginin nedeni ne?

Her şeyden önce, o şeylere asla bakmıyorum, asla.

 Ben bakmak zorundayım, işim bu.

Joan: Bir dakika ya, İstanbul beş numara mı??!

Evet evet. Hep ilk beşte.

Joan: Hep mi ilk beşte??!!

Evet tuhaf ama öyle. Benim de çok hoşuma gidiyor bu bilgi.

Joan: Bayıldım buna! İstanbul’da çalmayı çok seviyorum. Türkiye’de başka hiçbir yerde çalmadım. Sadece İstanbul’a geldim. Türkiye’de başka hiçbir yere gitmedim çünkü sadece orada konser verebiliyoruz galiba değil mi? Evet. Vay be. Tamam. Bunu bilmek çok güzel. Diğer dört şehir hangileri?

Emin değilim ama bakayım bir yandan, bir dakika… Bildiğim kadarıyla 2011, 2018 ve 2019 yıllarında defalarca İstanbul’da çaldın; Babylon ve Salon IKSV gibi önemli sahnelerde konserler verdin. İstanbul’daki bu konserlerle ilgili özel bir anın var mı?

Joan: Orada çalmayı seviyorum. İstanbul’da dolaşmayı da seviyorum. Çok yemek yediğimi hatırlıyorum. Sokaklarında dolaşmayı, boş boş yürümeyi, balığı orada tutan ve sonra boğazın kıyısında ekmek arasında size getiren balıkçıları seviyorum. Orada tutup pişiriyorlar. Neden bahsettiğimi anladın değil mi?

Evet, tabii…

Joan: Sadece turistik bir olay mıydı bilemedim. Evet, her halükarda çok iyi. Seviyorum işte. New York ya da Paris gibi, zaman geçirmeyi sevdiğim diğer herhangi bir şehir gibi.

Bu arada en çok dinlendiğin beş şehir listesini buldum. Hazır mısın? Berlin, Londra, Paris, Amsterdam ve İstanbul.

Joan: Bir dakika…. Birincisi hangisi?

Berlin. Berlin bir numara. 

Joan: Berlin, Londra, Paris…

Amsterdam ve İstanbul. Avrupa seni seviyor.

Joan: Bu şehirler bütün dünyada mı ilk beş sırada?

Evet, global veriler.

Joan: Vay be, bu harika bir haber. Çok onur duydum. Ne yapacağımı bilemedim. Bir türlü kendimi tutamıyorum çok heyecanlıyım şu an.

https://www.youtube.com/watch?v=0-e-1V6knFs&t=1451s&ab_channel=ARTEConcert

İstanbul seni neden seviyor peki sence? 

Joan: Yani, belki de az önce söylediğim sebepten dolayıdır. Bütün bu yerler Berlin, Londra, Paris, Amsterdam, İstanbul, hepsi New York’a benziyor, çünkü çok fazla çeşitlilik var ve şehir çok enerjik. Yani, bilmiyorum, belki de bu yüzden beni o şehrin bir parçasıymışım gibi hissediyor olabilirler. Ne zaman bu şehirlere gitsem kendimi çok rahat hissediyorum gerçekten.

Yakında senden yeni bir haber bekleyelim mi? Yeni planlar var mı?

Joan: Hala bu albüm için basın çalışması yapıyorum, çok fazla röportaj veriyorum. Daha önce hiç yapmadığım birçok yerde, Güney Amerika’da falan mesela. Gerçekten heyecanlı ve çok eğlenceli. Ayrıca grubu tura çıkmaya hazırlamam lazım. Bu albümü kendi kendime yaptığım için grup olarak nasıl çalacağımızı en baştan öğrenmemiz gerekiyor. Evet, zor iş ama eğlenceli. Belki de en eğlenceli işlerden biri çünkü hangi enstrümanı çalacağımı, hangi kısımların neye ihtiyacı olduğunu olduğunu anlamaya başlıyorum.

Hayranlarına bir mesajın var mı?

Joan: Peki, şunu söylemek istiyorum, Istanbul’u zaten seviyordum ve şimdi onun du beni sevdiğini öğrenince çok onur duydum. Ve aniden bir şimşek çaktı: Sanırım oraya taşınmam gerekiyor. Yaşamak için iyi bir yer mi?

Kaostan rahatsız oluyorsan zor ama New York’tan aşinasındır kaosa.

Joan: Nasıl bir kaos, nasıl insanlar var?

Her anlamda kaos. İnsanlar da yavaş yavaş delirdikleri için… Türkiye’de son zamanlarda ekonominin çok kötü olduğunu ve herkesin büyük geçim için mücadele ettiğini belki duymuşsundur, bunun da etkisi büyük. Burada hayat çok zor, ama aslında bazen de eğlenceli.

Evet, güzel. Biraz gevşeklik gibi bir şey, değil mi? Özgürlük gibi. Evet evet. Bir şekilde, insanlar gelenekleri ya da bu tip şeyleri daha az umursuyorlar. “Belki yarın öleceğiz, o yüzden bugünü yaşamak zorundayız.” gibi bir his var sanki insanlarda.

Olabilir, belki böyle bir histir. Garip bir duygu. Bence taşınabilirsin.

Joan: Tamam, öğrendiğim iyi oldu. Bu şehirlerin beşinde de bir evim olsun istiyorum.

Çok teşekkürler Joan. Seninle tanışmak çok güzeldi.

Joan: Ben de tanıştığıma çok memnun oldum, seninle konuşmak harikaydı. Umarım, seni yakında görürüm. Yan dairene taşınacağım, kanepemi taşımama yardım eder misin?

Geldiğinde ara, çağırırsan gelirim. 

Joan: Hahaha

Tags: , , ,

İlginizi Çekebilir

Evdeki Saat yeni teklisi “Sarmaşık” ile karşımızda!
Melis Yelman’ın ilk albümünden üçüncü tekli: “Ateş Çemberi”

Yazar

Bize Katıl!