Bir ülkenin halkı hem futbolu hem müziği severse…

Gönül İşi
Futbol dendiğinde akla ilk olarak malumunuz İngiltere geliyor. Haliyle Premier League’in de dünyanın en değerli ligi olması kimseyi şaşırtmıyor. Sadece değer olarak değil ayrıca oynanan oyun açısından şu an açık ara en iyi lig olması da cabası. Peki, futbolun beşiği İngiltere’de, futbol ile müziğin yolları nasıl kesişiyor?
Karizmanın ötesinde…

İlk olarak tuttuğum takımdan mevzuya girmek isterim. Kuzey Londra ekiplerinden Tottenham Hotspur’un stadı White Hart Lane’de* 2007’den beri oyuncular sahaya çıkarken beri Star Wars Bölüm 1’in en bilinen ve karizma şarkısı olan Duel of The Fates çalıyor. Hatırlamayanlar için Obi-Wan Kenobi ve Qui-Gon Jinn’in Darth Maul ile dövüş sahneleri esnasında çalan şarkı olarak da belirtebiliriz.

Spurs maçlarını izlerken bu şarkıyı duyunca insan gerçekten etkileniyor. Neden Duel of The Fates de başka bir Star Wars şarkısı değil diye Spurs başkanı Devy’ye sormuşlar ve “Darth Vader’ın tema şarkısı olan Imperial March tribündeki çocuklar için ürkütücü olabilir.” yanıtını almışlar.

Ayrıca her galibiyet sonrası maçın bitiş düdüğü ile statta Glory, Glory Tottenham Hotspur çalıyor.

Manchester’ın iki yüzü
Ian Brown United formasıyla

Manchester’da ise olay bu kadar sakin değil, resmen kan gövdeyi götürüyor. Şehrin kırmızı tarafında The Stone Roses çalarken, mavi tarafında ise malum bolca Oasis çalıyor.

2000’lerin başında United’ın “The Class of ‘92” olarak da adlandırılan altın jenerasyonu oyuncularından Gary Neville’ın istediği üzerine, oyuncular Old Trafford’da sahaya çıkarken The Stone Roses’tan This Is The One çalıyor. Ian Brown’un da bir United taraftarı olmasının da taraftarın bu şarkıyı sahiplenmesinde katkısı var. Ayrıca şarkının şeytan tarafından tüketilen bir kızı anlatması ile de “Kırmızı Şeytanlar**”a güzel bir gönderme var.

Manchester’ın mavi tarafında ise durum biraz daha farklı. City of Manchester’da oyuncular sahaya çıkarken Richard Rodgers ve Lorenz Hart’ın 1934 yılında yazıp bestelediği Blue Moon çalıyor. Şarkı ilk kez 1989-90 sezonunda statta söylenmiş. Ayrıca Blue Moon’un The Doves, Supra, The Marcels, ve Beady Eye tarafından yeniden yorumlanmış versiyonları da statta çalınmış. Ayrıca dönemsel olarak da Oasis’ten Some Might Say de çalabiliyor.

City’nin maç günü ritüellerinden biri de oyuncular maç öncesi soyunma odasına girerken odada Wonderwall çalıyor olması. Bunun ayarlaması da malzemeciler tarafından yapılıyor. Zaten konu City olunca illa bir yerinde Gallagher kardeşlerle kesişmemesi garip olurdu. 

Bir klasik…

Premier League ve müzik dendiğinde akla ilk gelen şarkılardan biri malum You’ll Never Walk Alone. Liverpool taraftarının klasik şarkısı olan You’ll Never Walk Alone 1945’te bir müzikal olan Carousel’den alınmış ve taraftarlar tarafından ilk kez 1963’te söylenmiş. Şarkı o dönem listelerden çıksa da taraftarlar şarkıya sahip çıkmış ve günümüze kadar gelmesini sağladı. O günden beri değişmeyen gelenek…

En eski gelenek…
Goal.com’dan alıntıdır.

En meşhur taraftarlık filmlerinden biri olan ve West Ham United ve Millwall arasındaki rekabeti anlatan Green Street Hooligans’ı izlemiş olanların aşina olacağı I’m Forever Blowing Bubbles ülkenin en eski taraftar şarkılarından biri. John Kellette, James Brockman, James Kendis, ve Nat Vincent tarafından yazılan şarkıyı kendilerine uyarlayan taraftarlar, ilk kez 1920’de o dönem teknik direktörlük yapacak Charlie Paynter’in tanıtımında söylemişler.

Ayrıca oyuncular sahaya çıkarken bu şarkıya baloncuklar eşlik ediyor ve çok güzel bir görüntü oluşuyor.

Chelsea, Arsenal, Leicester City ve diğerleri…

Leicester City’nin müzik dünyasından en büyük taraftarı Kasabian. Durum bu olunca da takımın iç saha maçlarında attığı gollerden sonra statta geçtiğimiz senelerde Premier League’in de tema müziği olan Fire çalıyor.

Londra ekibi Chelsea’nin stadında ise ülkenin genel müzik tarzından farklı olarak reggae müzik hakim. 1960’ların sonundan beri maç başlangıçlarında Harry J’den Liquidator çalıyor.

Kuzey Londra ekiplerinden Arsenal de ise işler biraz daha farklı. Çalacak şarkılara genelde taraftarlar karar veriyor. Son yıllarda favori Fatboy Slim’den Right Here, Right Now. Ayrıca Motörhead’den The Game çalmışlığı da var.

Liverpool şehrinin mavi tarafı Everton’ın stadında şampiyon oldukları 1962-63 sezonunda İngiliz polisiye dizisi olan Z Cars’ın tema müziği çalmaya başladı. Everton’ın şampiyon olması bu şarkıyı daha meşhur hale getirdi ve bir yıl sonra dizinin hayranı olan dönemin Watford teknik direktörü Bill McGarry oyuncuların tünelden çıkarken bu şarkının çalınmasını istemiş.

Müziğin ve futbolun beşiği olunca bu ikilinin uyumu ortak noktada buluşuyor ve ortaya çok güzel anlar çıkabiliyor. Bu iki başlıkta konu İngiltere ve İngilizler olunca ve müziğin ve futbolun yolları kesişince hep bir ağızdan büyük bir coşkuyla söylüyorlar. Bunun en son örneklerinden biri de İngiltere Milli Takım’ının 2018 Dünya Kupası’ndan elenmesine yol açan Hırvatistan mağlubiyeti sonrası statta Wonderwall çalarken taraftarların hep bir ağızdan eşlik etmesiydi. Bizde oyun havası çalınca nasıl bir göbek atma, kurt dökme durumu oluyorsa, İngilizlerde de hep birden şarkıya eşlik etme durumu oluyor…

* White Hard Lane geçtiğimiz yıllarda yıkıldı ve yerine yenisi yapıldı Aralık 2018’de açılması planlanıyor.

** Kırmızı Şeytanlar (Red Devils), Manchester United’ın lakabı.

Tags: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

10 Soru 1 Playlist | Gülce Duru
Nayah yeni sezonu açıyor

Yazar

Bize Katıl!