BBI Yerli #214 | Ani

BBI Yerli
BBI Yerli serisinin yeni konuğu, ilk albümünden seri olarak yayınladığı teklileri ile dikkatleri çeken, alternatif sahnenin yeni ve genç isimlerinden Ani oluyor.

Grubunuzun / solo projenizin adı nedir?

Ani

Grubunuzun / solo projenizin başlangıç tarihi nedir?

Yıllardır bireysel olarak müzik yapıyorum ama tam bir tarih vermek gerekirse benim için net tarih ilk albümünün çıkış şarkısı olan Nehir’in yayımlandığı 22 Temmuz 2022’dir.

Hangi şehirde yaşıyorsunuz?

İstanbul

Projenizde yer alan müzisyenler ve diğer katkı sağlayanlar kimler?

Orkun Tunç, Osman Kürsad Tuncer, Mehmet Emin Sarıalioğlu, Erim Arkman, Mert Yüksel, Arda Civelek, Emre Ballı, Luca Fritz, Mustafa Maruf Can, Gonca Varol, Cengiz Onural, Kaan Metin ve Ege Cengiz.

Görsel alanda Aslı Serindağ, Tayfun Çetinkaya, Soner Tunca, Pınar Köse, Kerem Kaplan.

Projenizde yer alan müzisyenlerin geçmişte veya devam eden başka projeleri var mı?

Birlikte çalıştığımız müzisyenlerin neredeyse hepsinin devam eden birçok projesi var. Merak edenlerin sosyal medya hesaplarına göz atmalarını tavsiye ederim.

Grubunuzun tarzı nedir?

Bir tür söylemek benim için çok zor çünkü müziğin her dalından yemeyi seviyorum. Çoğunlukla soul tabanlar üzerinden ilerlemeyi seviyorum. Örnek vermek gerekirse: albüm içinde bulunan türler neo-soul, grunge, punk, experimental RnB ve folk.

Projenize benzer müzik grupları/müzisyenler?

Bunu söylemek benim için güç. Her genre’da müzik yaptığım için birçok sanatçıdan etkileniyorum.

Bugüne kadar nerelerde sahne aldınız?

Okullu olmamdan kaynaklı devlet orkestraları içinde bulundum. Bunun harici neo-soul çaldığımız bir band içerisindeydim, performans sahnelerinde bir süre çaldım.

Yayınlanmış “albüm”, “kısa çalar”, “tekli”leriniz var mı?

İlk teklim Araf; Nehir, AFY, Hepten Lanet Ettim ve Yerin Kulağı Var da şu ana kadar albümden yayımlanmış olan teklilerim.

Projenizde yer alan eserler “tasarım” olarak neyi ifade ediyor?

Şarkılardaki görsel dünya aslında benim içimde yaşadığım tüm sıkıntılarımın, arayışlarımın, çelişkilerimin elimizden geldiğince sembolize edilmiş tasarımları.

Şöyle ki, örnek vermek gerekirse;

Nehir‘de, öncelikle doğum (fetus) temsilen nehrin içindeyim sürekli akan bir hayat için büyüyorum ve tam merkezdeyim. Sonrasında hayatın akışına giren bir ruhu evrensel olarak temsil ediyorum. Tanrı bize dünyadan bir arsa bahşediyor. Üzerine düştüğümüz ilk andan şu ana ve sonrasına kadar süreklilik gösteren iki yol sunuyor; cennet ve cehennem. Birleşmeler ve parçalanmalar. Ama bize bu zoraki emri verirken yaşadığımızı ve hissettiğimizi umursamıyor. Şarkının sözlerine değinecek olursam en çok hissettiğim diğer şeyler de, yeryüzü dillerinden ve ilişkilerinden bıkmış olmam. Öyle ya da böyle hep yalnız yol alacağım bu baki. Sürekli olarak Tanrı’nın varlığını bilmem ve benimsemem onu yanımda istemem ama bir türlü yakınlığımın olmaması. Dünyanın yakıp kavurduğu ve yuttuğu o insanlardan olmam. Karanlıktan korkuyor olmam bu sadece karanlık bir odada olmak değil; ruhların karanlığı, dillerin karanlığı, dünyanın karanlığı vb bu yüzden hep soruyorum Tanrı’ya; “Gece nasıl hissettirir sana ışıklar söndüğünde?” Bana çöl gibi hissettiriyor, geceleri soğuktan yanıyorum, gündüzleri güneş doğuyor ve ben sıcaktan kavruluyorum ve tek isteğim bunu değiştirmek. Güzel bir dünyada değilsem kendi cennetimi yapmak istiyorum.

Görselin sonunda ise koza içindeyim. Büyüyor, kozanın içinden çıkıyorum, annemin karnından çıkıyorum, görüyorum, öğreniyorum, deneyim ediniyor ve uçuyorum ama ben hiç bu kanatları istemedim çünkü yıllar günler gibi kayboluyor ve benim 1 gün uçmak ve dünyayı görmek için bolca zaman kozada kalmam gerekiyor. Ben bunu istemiyorum.

AFY‘de ise benim çok sıkışık olduğum döneme ait bir parçaydı. Tüm negatifi üstümde hissediyordum. Saflığın içindeyim; beyazın içinde ama siyah olan benim ve bunu ben yaptım. Kötü yanımla beyazın tam ortasındayım ama bundan kurtulmak istemiyorum, bununla yaşamak ve anlamak istiyorum. Bu yüzden ne kadar siyah olursam olayım bir su beni temizleyebilir, tüm kirim akabilir.

Yayınlanmış veya yayınlamaya hazır kayıtlarınızı nerelerde gerçekleştirdiniz?

Şu an çıkardığım bir albümü oluşturacak olan teklilerin her birini stüdyoda, Haremsound’da gerçekleştirdim. Harici yayımlanmamış çoğu kayıtlarımı evde alıyorum.

Kayıt öncesi ve kayıt deneyimlerinizden bahseder misiniz?

Kayıt önce benim için heyecanlı ve merak uyandırıcı geçiyor çünkü her stüdyoya girdiğimde farklı şeyler dışa çıkıyor, her bir kayıt süreci bir öncekinden daha da verimli geçiyor.

Mix ve mastering için kimlerle çalışıyorsunuz?

Her projede farklılık gösteriyor aslında. Net bir kaç isim vermem gerekirse Erim Arkman, Osman Kürşad Tuncer ve Arda Civelek diyebilirim.

Provalarınız için kendinize ait bir çalışma ortamınız var mı? Çalışmalarınızı ne kadar sıklıkla sürdürüyorsunuz?

Kendime ait bir çalışma ortamım var. Tüm işim bu olduğu için hemen hemen her gün müzik başındayım desem yeridir.

Kısa ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?

En az herkes kadar hırslıyım ve ideallerim var fakat ilk başta belirmek isterim ki asla bir beklenti içinde değilim. Kısa vadede ilk hedefim albümü sağlıklı bir şekilde yayımlayıp dinleyicilerle buluşturmak. Sonrasında bunları sahnede dinleyicilerle beraber seslendirebilmek. Uzun vade için bir isteğim yok. Tohumları ekmek tek isteğim ve onları beslemek. Bir gün meyveleri yemek dileği ile.

Müzik dışında aktif olarak devam ettirdiğiniz mesleğiniz var mı? Devam eden rutin hayatınız ve müzik hayatınız arasındaki dengeyi kısaca anlatabilir misiniz?

Rutin hayatım hep müzikle geçiyor, müzisyenim.

Projenize ait sosyal medya hesapları nelerdir?

Instagram

Twitter

Tiktok

Facebook

Spotify

Youtube

Soundcloud

https://prensesani.com

Dinleyiciler, mekânlar veya organizatörler size nerelerden ulaşabilir ve kiminle iletişime geçebilir?

Sosyal medya hesaplarımda iletişim bilgileri bulunan menajerim Aslı Serindağ ile iletişime geçebilirler.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

19 yaşındayım. Çok küçük yaşlardan beri müzikle beraberim ailem sayesinde. 7-8 yaşlarında keman çalarak başladım. Şükürler olsun ailemin müzik zevklerine bayılıyorum. Çocukken evde hep reggae, RnB, blues yoğunluklu türler dinlerdik. Şu an harmanlandığım tüm sound’ların hep içindeydim. Kulağım ve kalbim hep hâkimdi. Sonrasında güzel sanatlar lisesinde okudum ve çello çalmaya başladım. Lise yılları içerisinde bir süre Türk Sanat Müziği dalında ilerledim. Aynı zamanda jazz müzik ile sıkça vakit geçirdim. Birçok enstrüman ile bağ kurdum ve herhangi bir enstrüman elimin altındayken kafam hep soul tabanlı yerlerde dolandı.

14 yaşlarımdan itibaren kendi müziklerimi çalmaya ve yazmaya başladım. Pozisyonum hep müzikteydi ama lirikal olarak anlattığım her şey negatif yansıdı. Sanırım tüm nefretimi liriklere dökmeyi seçtim. Bu sayede mental olarak rahatlamaya başladım ve dışa dönen tarafımın pozitif kalabilmesini sağladım.

Ani nasıl biri diye soracak olursanız:

Hep çelişkili, hep araftayım. Günüm bittiğinde her gece nihilist ruhum beni gebertiyor ama tekrar uyandığımda güneş benim için tekrar doğduğunda şükür ediyorum. Bazen hayatın spiritüel tarafındayım. Beni dinleyen insanların bunu hissedeceklerine eminim.

Umarım ortak dilde, bu mottoda yaşayan insanlarla hep bir ağızdan konuşabiliriz.

Şu aralar tek istediğim albümün tamamını yayımlamak ve dinleyicilerle sahnelerde bütünleşebilmek.

Tags: , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Kerala Dust’ın yeni teklisi ‘Pulse VI’ yayında
Emir Bermuda’nın “185 Dakika” adlı yeni şarkısı yayında

Yazar

Bize Katıl!