2010’lardan Albümler #8

Albüm İncelemeleri

Modern Müzik Tarihinden 250 Albüm kitabıyla 19. yüzyıl sonundan günümüze kadar gelen süreçte modern müziğin öyküsünü, albümlerden örneklerle okuyucuya sunan müzisyen ve müzik yazarı Mustafa Şardan, 2010-2019 yılları arasında yayınlanmış hip-hop’tan punk’a, elektronikten indie’ye farklı türleri içinde barındıran, unutulmayan albümleri birbabaindie.com okuyucuları için derliyor.

Her çarşamba, 2010’lardan Albümler ismiyle yayınlanan seride ilk albüm incelemesi 2010-2015, ikinci inceleme ise 2015-2019 yılları arasında yayınlanmış albümler arasından seçiliyor.


MAC DEMARCO – SALAD DAYS (1 NİSAN 2014)

Albüm kapak çalışması: Fotoğraf Coley Brown’a, tipografi ise Stefan Marx’a aittir1. Mac DeMarco büyük hayranı olduğu – Japon grup Yellow Magic Orchestra’da da yer almış – müzisyen Haruomi Hosono’nun 1973 tarihli solo albümünden esinlenmiş.2

Asıl adı Vernor Winfield McBriare Smith IV olan Mac DeMarco şarkıcı/prodüktör kimliğiyle 2010’lara damgasını vurmuş bir isim. Her ne kadar kendisi müziğini tam anlaşılamayan jizz-jazz adını verdiği başlık altında creamy, milky and a little bit of attitude diye tarif etse de3, yaptığı müzik umursamaz ve ferah diye tanımlanabilecek, 90’ların ilk yarısı Pavement, Beck gibi isimlerin başını çektiği Amerikan alt-rock çatısındaki slack rock modunda bir tür revival atağı bana göre. Grunge, Guns ‘n’ Roses ve post-grunge etkisiyle 20 yıl boyunca sessizce köşesine çekilen ve yalnız bırakılan bu tür, 2010’larla birlikte Mac DeMarco önderliğinde bu sefer biraz da indie pop’a bulanarak gün yüzüne çıkıyor. Bu da yetmezmiş gibi Mac DeMarco elindeki malzemeyi Japon vintage gitar ve synth ekipmanlarıyla şekillendirerek pamuk hafifliğinde şarkılar yapıyor.

Salad Days sanatçının 2 albümünün ardından gelen ikinci uzunçaları. Albüm adından da anlaşılacağı üzere genç ve tecrübesiz olunan zamanlara ithafen serin bir hava vaad ediyor. Bu serinliğe yazılan sözler ise takdir edilesi. Keza Mac Demarco Pepperoni Playboy belgeselinde being a musician is half being poet diyor4. Bu cümleyi Bob Dylan Nobel Edebiyat ödülünü kazandıktan sonra kursaydı belki de half kelimesini aradan çıkartırdı.

Albümün öne çıkan parçalarından Chamber of Reflection’da Japon müzisyen Shigeo Sekito’nun The Word II parçasındaki synth melodisinin kullanıldığını hesaba katarsak, Mac DeMarco ekipmanıydı, şarkılarıydı, albüm kapağıydı derken Japonların etinden sütünden her türlü faydalanmış. Japonlar albüm için teşekkürü hak ediyor fakat haksızlık etmemek gerekir ki slack rock’ı alıp indie’ye bulayıp vintage Japon stiliyle birleştirme fikrinin yaratacağı güzelliği Mac DeMarco’dan başka kimse göreme(z)di.

Referanslar:

  1. https://www.discogs.com/Mac-DeMarco-Salad-Days/release/5552990
  2. https://www.thefader.com/2019/05/29/mac-demarco-haruomi-hosono-influence
  3. http://www.thrashermagazine.com/articles/music-interviews/mac-demarco-interview/
  4. https://www.youtube.com/watch?v=JStLz_vkEm8


THUNDERCAT – DRUNK (24 ŞUBAT 2017)

Albüm kapak çalışması: Fotoğraf Eddie Alcazar tarafından çekilmiş, kapağın tasarımı ise Thundercat’in Atlantalı illüstratör arkadaşı ve aynı zamanda komedyen olan Zack Fox tarafından yapılmıştır1. Thundercat’ın bu pozu hayranı olduğu Jaco Pastorius’ın benzer bir fotoğrafından kopya ettiği iddia edilir.  

Solo kariyerine başlamadan önce crossover thrash grubu Suicidal Tendencies’de 9 yıl bas gitar çalan, bunun dışında Kendrick Lamar, Flying Lotus, Kamasi Washington ve Erkyah Badu gibi isimlerle çalışan ve Lamar’ın These Walls parçasıyla 2016 yılında Grammy ödülü kazanan Stephen Burner, bilinen diğer adıyla Thundercat, üçüncü stüdyo albümü Drunk’ta birçok yıldız ismi de içeren müzisyen ordusu ortaklığı ile funk, soul ve caz müziğin şatafatlı karışımını sunuyor.

Öncelikle söylemeliyim ki albümün miksini yapan ve ortak yapımcı koltuğunda oturan Flying Lotus öyle enfes bir kayda imza atmış ki, bu kayıt bir şarap olsa Vedat Milor’dan senenin şarabı ödülünü alırdı. Thundercat’in basları ise kendisinin iyi basçı nasıl olur tanımını kanıtlar cinsten: Ability to jump between the roles2. Thundercat birlikte çalıştığı yıldız müzisyen kadrosu içinde ne zaman geri planda kalıp ne zaman öne çıkacağını o kadar güzel dengelemiş ki albümü dinlerken zihnimde aynı zamanda bir orkestra şefi olarak beliriyor.

Albüm sosyal meselelere değinen yapısıyla da son zamanlarda ABD’de yaşanan ırk karşıtı protestoları akla getiriyor. Thundercat’in üç yıl önce albüm için yapılan röportajındaki ifadesiyle if you’re talking about being black, every day is very diffucult. Aynı röportajda Black Lives Matter üzerine söyledikleri de çoğumuzun empati kuramayacağı cinsten. Ona göre kimse değerini kanıtlamak zorunda değil ama siyahlar buna mecbur bırakılıyor çünkü sürekli değersiz oldukları söyleniyor3.

Referanslar:

  1. https://thundercat.bandcamp.com/album/drunk-1
  2. https://daily.redbullmusicacademy.com/2017/01/thundercat-drunk-interview
  3. https://www.factmag.com/2017/02/23/thundercat-interview-drunk-yacht-rock

Tags: , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Gorillaz, Song Machine serisinin dördüncü bölümüyle karşımızda
Bosphoroots ve Deniz Tekin iş birliğiyle çıkan “Derdim Var” kliplendi