2 Ekim 1995

Gönül İşi
Bundan tam 25 yıl önce 2 Ekim 1995’te çok sevdiğimiz 90’lar adına İngiltere’nin en çok satan albümü (What’s The Story) Morning Glory* piyasaya sürüldü.

Zaman mı çok hızlı geçiyor yoksa artık bizi bu kadar etkileyen albümler mi çıkmıyor? Belki de 90’larda büyüyen nesil olarak o döneme ayrı duygular beslediğimiz için daha romantik bakıyoruz. Ama ortada bir Oasis gerçeği de var. Grup olarak kalabildikleri dönemde İngiltere’de müzik piyasasını alt üst edip, çıkışları ile yeni bir dönem başlatan bir grup. Bir indie grubu olarak piyasaya çıkan ve başarısı ile de İngiltere’de indie müzik yapan gruplara umut veren bir grup. Hayallerinin ötesinde bir başarı ile zaten arkası çorap söküğü gibi geliyor ve Brit Pop’un öncülerinden oluyorlar…

Manchester’ın ghettolarından çıkıp, aslında kendi oldukları için bu kadar sevilmeleri ve hayran kitlesi oluşturmaları asıl güzel olan şey. Bunu sadece hal hareketleri olarak değil şarkıların sözleri ve ruhlarına da katmaları onları başarılı yapan unsurdu. Ve yine aynı unsurlar grubun dağılmasına sebep oldu. Aslında Oasis’i Oasis yapan her şey onların var olması, büyümesi ve yok olmasına yol açtı. Albümü kaydederken yumruk yumruğa birbirlerine girmesinden tutun da çıkardıkları ilk iki albümün başarısından sonra konserleri dönemin rekorlarını kırmasına kadar. Bu konserlerden en meşhuru 1996’da iki gece toplam 250 bin kişiye verdikleri Knebworth konseri. Bu konserin biletleri için 2.6 milyon kişi başvuruyor. Bu döneminde İngiltere nüfusunun %5’ine tekabül ediyor. Tabi ki günümüz şartlarını, olanaklarını ve davranışlarını düşünürsek böyle şeyler olamayacağı için bize – en azından bana çok acayip bir durum olarak geliyor. Artık müziği istediğimiz zaman istediğimiz yerde dinleyebilme şansından mı, yoksa gördüklerimize şaşırmamaya başlamamızdan mı bilemiyorum. Sonuçta başarılar ve rakamların muazzam olduğu gerçeği hiçbir şey değiştirmiyor.

(What’s The Story) Morning Glory, ilk albümleri Definitely Maybe’dan daha farklı bir sound içeriyor. Daha ayakları yere basan, ne yaptığını bilen bir albüm. Artık geldiği yerin farkında olan ve orada kamlak isteyen bir albüm. Aslında bu amacına da fazlasıyla ulaşmış bir albüm. Sadece ilk hafta 347 bin kopya satması dışında İngiltere marşı kıvamına gelen Wonderwall ve Don’t Look Back in Anger şu an hala sadece İngiltere’de değil dünyanın herhangi bir yerinde çalsa eşlik edebileceğiniz şarkıların başında geliyor.

(What’s The Story) Morning Glory’nin bir diğer özelliği de b-side’larının da albümdeki şarkılar kadar popüler ve başarılı olması. Oasis’in 1998’de piyasaya sürdüğü B-side albümü The Masterplan’ın yarısı (What’s The Story) Morning Glory’nin b-sidelarından oluşuyor. Ayrıca grup dağılana kadar konser setlistlerinde de bu b-sidelarından The Masterplan ve Acquiesce yer aldı.

Bugün özel paylaşmak istediğim başka bir şey daha var aslında. 2017’de resmen bir fan art olarak yapılmış bir başka Oasis albümü. Yeni Zelandalı dream-pop grubu Yumi Zouma (What’s The Story) Morning Glory?’nin tamamını kendilerine göre yorumlamışlar. İşin ilginci albüm hiçbir dijital platformda yok. O yüzden biraz araştırma ile Youtube üzerinden dinleyebilirsiniz.

(What’s The Story) Morning Glory’nin 25. yılı şerefine albümü tekrar dinlemek isteyenler için de Spotify listesini şuraya bırakalım:

* (What’s The Story) Morning Glory’nin İngiltere’de 90’ların en çok satan albümüne ek yine İngiltere’de tüm zamanların en çok satan 5. albümü. Tüm dünyada 20 milyondan fazla satıldı. Albüm ayrıca 2010 Brit Awards’da halk oylaması ile son 30 yılın en iyi albümü seçildi.

Tags: , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Gorillaz ve Elton John, Song Machine serisinde buluştu!
Yeni London Grammer albümünden ilk tekli bu akşam yayında

Yazar

Bize Katıl!