YENİ | Jehan Barbur – Sizler Hiç Yokken / “Dokunma, An, Serzeniş”

HaberİncelemeYerli Sahne

Bir aylık maaşımın tamamıyla benzin alıp, benzin bitene kadar Sizler Hiç Yokken‘i dinleyerek gidebilirim. Sizlerin hiç olmadığı bir yerde, yani benzinimin bittiği yerde yeteri kadar kelimelere boğulabilir miyim acaba? “Jehan Barbur çok iyi” demek bile bazen hâddimi aştığımı hissettiriyor. Öylesine çarpıştırıyor duygularımı.

Bir önceki albümdeki sarı sızıntılar hâlâ bedenime dokunup kaçarken, bu albümü sonsuz tekrarla dinlemeye devam ediyorum. Sahiden ne yazacağımı da bilmiyorum. Övüp övüp bitireceğim herhâlde.

Albüm kapağını ilk açtığımda bir not ile karşılaşıyorsunuz. Notta şöyle diyor:

yazmaya;

sükûnette, 

yoksunlukta

ve yoklukta

ihtiyaç

duyduğumdandır.

sözcükler,

sizler hiç yokken

yazılır.

sırf bu yüzden,

sizler

hiç

yokken …

Henüz CD dönmeye başlamadan aslında nasıl bir şey ile karşılaşacağınızı anlıyorsunuz. Sizler Hiç Yokken, sahiden yer yer derinlere dokunuyor, yer yer de insanın içindeki sonbaharda uykuya dalmış ilkbahar kıpırtılarını dürtüyor: “Kalk. Sen mevsime aldırma. Aklın da, kalbin de hep bahar; ilkbahar” diyor.

Bu notun devamında ise;

tüm

kaybettiklerimiz

ve tükenen

herkes için …

Bilmiyorum yeri mi… Tükenmek üzerine yoğun düşüncelerle kavgalar içindeyken albümün dışına çıkmak istemiyorum ama Jehan Barbur‘un sözlerinin üzerinden geçerken belki de bu tükenmişlikleri, kaybettiğimiz o güzellikleri, değerleri tekrar anlamak gerekebilir. Belki bize kaybettiğimiz salt sevgi meselesinde aydınlanma yaşatabilir.

Jehan Barbur bu albümde Çağrı Sertel (piyano), Cenk Erdoğan (gitar), Mert Önal (davul), Orhan Deniz (bas gitar), Barış Yazıcı (trompet), M. Cem Tuncer (gitar), Çağ Erçağ (çello), Volkan Hürsever (kontrbas), Engin Arslan (yaylı tanbur), Toygun Sözen (klarnet), Abbas Karacan (Perküsyon), Berkant Çelen (gitar), Kenan Evrim Aslan (gitar) ile çalışmış. Albüm kaydı için oldukça zengin bir kadro olduğunu söylemek lazım. Albüm kayıtlarındaki bu durum üzerinde ayrıca konuşmak isterim. Bu hakikatten bir solist için muazzam bir şey. Şarkının ahengine göre enstrümanistinizin olduğunu düşünsenize. Tabii yazmadığım isimler de var. Alp Ersönmez, Sinan Kaynakçı, Barış Çakmakçı, Batur Alp Özcan, Güneş Kortel gibi şarkların söz, müzik ve düzenlemelerine katkıda bulunanlar da var. Albümün kayıtlarında Erim Arkman, mikslerinde Nino Moschella, masteringinde Mike Wells, fotoğraflarında ise Ekrem Şerif Egeli‘nin isimlerinin yer aldığını da belirtelim. Yani albüm sahibi Jehan Barbur fakat albümün ardında gizli saklı duran 21 kişi daha var. Bu da apayrı bir konu tabi ama böyle bir albümü çıkartmak için 22 kişinin emeği var. Anmamak olmazdı.

Albüm, Ellerimde Kelimeler ile başlıyor. Çağrı Sertel‘in piyanolarının dominatlığı ile şarkıya doğrudan dalıyorsunuz. Şarkıda dokunma‘nın kutsallığının önemine değiniyor. Dokunmak diyince Ahmet Cemal‘in Dokunmak isimli kitabı geliyor aklıma. Okuduğum en iyi kitaplardan biridir. Bana da kendi projelerimde oldukça ilhâm kaynağı vermiştir.

Düşün, Claudia, tam on sekiz yıl geçmiş yanına uzanmamı istediğinden bu yana. Ve biliyorsun, insan bu kadar uzun süre aynı güçle kulaç atamaz. Ben, hâlâ yüzebildiğim iddiasındayım. Ama belki de bütün yaptığım, yalnızca suda, bulunduğum yerde debelenmek ve zamanlar gelip bana çarpmakta. / Ahmet Cemal – Dokunmak

İşte tam böyle bir durumda Jehan Barbur‘un şarkısı çıkageliyor ve diyor ki: “Olmadı olmadı, en kötü bırakalım. Olmadı olmadı, en güzeli dokunalım

Jehar Barburdokunma eylemine albümün ikinci şarkısı Kiminsin Be Adam ile devam ediyor. Şarkıdaki Cenk Erdoğan‘ı buram buram yaşamak ayrı bir keyif; her zamanki gibi. “Dokunsam konuşsam da ne vark eder”, “dokunsam konuşsam da ben” diyor bu sefer. Bir de bu şarkının “Kırılganmış hislerim…” ile başlayan kısımdaki şarkının akışına mest oldum. Orayı sarıp sarıp dinleyesim geliyor. O başta bahsettiğim bahar kıpırtılarını yaşadığım yerlerden biri burası. Söz konusu adam kimse ona selam ederim.

Gelelim üçüncü parçaya. Bu şarkıda da yine bir “dokunma” meselesi ile karşı karşıyayız. Sevgili Jehan bu sefer diyor ki: “Bakma dokunma ona saklı sulardır koynunda.”

Albümdeki en vurucu, derinden sarsan şarkı Can. Bu vurucu olma hikâyesi kişiden kişiye değişir ama Bir Baba Indie için vurucudur. Korkuyorum bazen dinlemeye. İçimdeki bastırdığım hisler ayaklanmasın diye. Dinliyorum ama ısrarla. Her defasında daha çok severek. Daha çok dinleyerek. Yorum yapmak oldukça zor.

yine de söyle bakıp uzaktan duyar mıydın şarkımı   

sen söyle

seyre dalar mısın izleyip beni bırakmazsın can

kısa bir an çok uzun zaman can

Can‘daki o an vurgusunun bir başka şekliyle bu sefer Naz Barı‘nda karşımıza geliyor. “Gün bitmiyor bir an bile nasıl uzuyor”, “Kalp duymuyor o an bile nasıl çarpıyor” diyor Jehan. Aralarda da yaylı tanbur evimizi ziyaret ediyor. “Hoşgeldin” diye karşılıyor içimde eski bir kadın. Tahta kapıyı usulca ardımdan örterek.

21 Aralık Marduk efsanesini hatırlarsınız. O dönemin kafası güzel insanlarını da hatırlarsınız. Jehan Barbur‘un hayatlarını kötü bir Amerikan felaket senaryosu gibi yaşayanlara mesajı var. Daha doğrusu serzenişi diyelim. Yine, Cenk Erdoğan‘ın o nefis tınıları ile hareketli bir şarkı olduğunu ve dinleyeni içine aldığını söyleyelim. Bu tam bi neşelenerek serzenişte bulunalım şarkısı.

Ardışık, başka türden bir serzeniş şarkısı diyebiliriz. Bir süre önce Beşiktaş’taki heykekin orada çok sevdiğim bir arkadaşımı bekliyordum. Bankta tek başımaydım. Sonra üç kişi olduk; tanımadığım bir kadın ve adamla. İkisi de birbirine kendi inandığı şeyi dikte ediyordu. Ara ara sesleri yükseliyordu. Çocuk arada bir sigara yakıyordu. Bir yabancı “ben”e rağmen tartışıyorlardı. Benden rahatsızlardı ama aceleleri vardı tartışmak için. Kalmak ve gitmek arasındaki ince çizgidelerdi. Sevgilerini hiç sorgulamamışlardı. Gerçekten neden bir aradalardı? Sevgi diye tanımladıkları şey gerçek miydi? Arkamda başka bir kadın ve erkek vardı. Onlarda ayakta tartışıyorlardı. “N’oluyor yahu?”, “Nedir bu insanların derdi?” dedim içimden. Başka şeyler de düşündüm. İnsanların birbirine karşı bırakın sevgililik hadisesini, herhangi bir iletişimde dâhi samimiyetsizleştiğini fark ettim.

İki gün evvel çok yakınımdan biri, ölen birinin ardından onunla ilgili 14 sene sonra hatırladığı anılarını anlattı bana. Ona şunu dedim: “Sana onu hatırlatan geçmişteki güzel günler. Garip gelmiyor mu o güzel günlerin o öldükten sonra yok olması? Bizi bir arada tutan meğer o’ymuş. Aslında o’nu her her hatırladığımızda onu değil, kaybettiklerimizi hatırlıyoruz.” Albüm kapağındaki ikinci not işte bu şarkıda anlatılıyor. Çok şeyi kaybettik. Bizler o samimiyetin içinde birbirimize bir şekilde ilişirken bizi öyle bir değiştirdiler ki, biz buna itiraz etme şansına bile sahip olamadık ve galiba kaybettik. Artık bir başkasına dokunurken başka meseleler girdi araya. Pragmatist bir algı hâsıl oldu ve yitirdik aradaki o salt sevgiyi. Ardışık belki başka bir şeye yazılmıştır. Ben o kaybettiğim ama tekrar kazanmak için çabaladığım güzel hislere armağan ediyorum bu şarkıyı.

Bahar kıpırtısını hissettiğimiz şarkılardan biri de Bugün Yine Böyle. Tıpkı Ardışık‘ta olduğu gibi yine ufak ufak serzenişler var bu şarkıda. Bugünden ümidini kesenlerin, yarından beklentilerini anlatıyor. Jehan bir çocuk hayaliyle soruyor: “Gerçekten var mı melekler?”

Albümün sondan bir önceki şarkı Burada Yaralı Biri Var ise, bir Salvador Dali bıçağı ile vücuda sert darbeler hissiyatı uyandırıyor. (Yorumsuz)

Ve bonus track olarak geçen son şarkı Kendine Zaman Ver ile albüm sona eriyor. Pinhani‘den bildiğimiz, bayıldığımız Sinan Kaynakçı bu şarkıda Jehan Barbur‘a eşlik ediyor. Bu şarkıyı albümü edinmeden önce dinlemiştim. Güzel bir videosu vardı. Hatta paylaşalım ve nokta koyalım.

Video paylaşıma kapatılmış. Bu yüzden buraya ekleyemedim. Link verelim öyleyse: http://www.youtube.com/watch?v=DGf_p4O0AV4

Jehan Barbur‘un son albümünü muhakkak edinmenizi ve pür dikkat incelemenizi öneririm.

Dokunma, An ve Serzeniş!

Tags: , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

YENİ | Thom Yorke’dan “Tomorrow’s Modern Boxes” sürprizi!
Bir Baba Indie Kabinde! @ DUNIA Kadıköy / 27.09.2014

Yazar

Bize Katıl!