Hey, genç yaşta tıraş olmuşlar! Siz de bizdensiniz!

OradaydıkSanatçı İncelemeleri

Yazı ve video: Onursal Yazman
Fotoğraflar: Dilek Ergül (giriş), Grégory Dziedzic (belirtilen), Elif Çiftçi (mavi kare)

Onları iki yıldır bu çok alternatifli megakentte düzenli aralıklarla izliyor ve belgeliyorum. Bu süre içinde bir kez İstanbul dışına çıktılar, ODTÜ’deki o rock şenliğinde yanlarında olamayışımı kendime sorun ettim. Üç hafta sonra da ilk yabancı sahne deneyimi için Bulgaristan’a seyahat edecekler, 21-22 Haziran’da Villa Yustina’daki Electric Orpheus Festivali’nde çalmak üzere. 

Geçen yıl Red Bull Music Warm Up’ta yer alan altı gruptan biri olmayı başardılar, İstanbul’un birbirine uzak noktalarında tek günde çekimi tamamlanan sıradışı bir video kliple adlarından daha sık söz ettirdiler. Ama asıl başarı, kimilerinin “2018 yılının en iyi konserleri” derlemesine de giren, Kaliforniyalı Oh Sees’in Zorlu PSM Studio’da sunduğu tek gecelik şovun açılışına ev sahibi grup tarafından seçilmeleriydi. 

Son olarak, uzun süredir üzerinde çalıştıkları ilk uzunçalarlarını takvim yaprakları 27 Nisan 2019’u gösterdiğinde yayınladılar. Gülşah Turgut, teklilerinin prömiyerini Radyo Eksen mikrofonlarından anons etti. Hakan Tamar, birçok kez şarkılarını programlarında çaldı. Haklarında doyurucu bir albüm/konser yazısına rastlayamadım diye düşünürken, “bu kadar yakından izlediğim bir grubu farklı bir pencereden nasıl yazabilirim, yoksa yazamaz mıyım?” diye iki hafta da endişelerimle geçti. Ve işte şimdi o yazı hazır!

Birbirine benzemeyen dört üyeden müteşekkil The Young Shaven, birbirini tamamlayan 10 şarkılık albüm “Hidden Hips”i GRGDN Müzik etiketiyle çıkardı. Eazycut Records üretimi plaklardan ve tabii ki dijital platformlardan albümü keşfetmeyi size bırakacağım, ayrıca 27 Nisan’da düzenlenen Kargart’taki albüm tanıtım gecesinden iki şarkılık video da olacak yazının sonunda. Peki, kim bu “genç yaşta tıraş olmuşlar”? “Gizli saklı ne var ne yok” diyerek grup üyelerini tek tek sayalım… Önce bir bilgi: “Genç yaşta tıraş olmuşlar”da sakalını kesmeyen eleman sayısı yazıyla üç! (ZZ Top’ın bir başka versiyonu bu The Young Shaven.) Bir tek vokalist sakal bırakmayı sevmiyor. Adı Archie Mckay. İrlanda asıllı ve melez aksanlı bir Avrupa göçmeni Amerikalısı, kimine göre de o tam bir San Fransiscolu. Bas gitarist Jake Kanelos, Midwest’in bağrından ABD’nin en büyük nüfusa sahip üçüncü kenti Chicago’dan geliyor. Gitarist Todd Gibson, “Buz hokeyi. Gitar. Aile.” diyor, yani katıksız bir Kanadalı. Baterist ise İstanbullu sanatçı bir aileden Orkun Bagatur.

Türkiye’de yaşamayı seçerek İstanbul’un bağımsız ve alternatif rock sahnesine yıllardır renk katan, asıl değerlerinin bir gün onlara ulaşamadığımızda anlaşılacağına inandığım üç “yabancı” müzisyenle, insanlığa yakıştıramadığı her türlü düzensizliğe, kartopu gibi büyüyen hukuksal ve sosyal adaletsizliklere karşın doğup büyüdüğü toprakları terk etmeyip arenada kalarak savaşmayı tercih etmiş “bizden biri”nin bileşkesi işte The Young Shaven! Bu pencereden bakınca, davulcu Orkun’un ara sıra dile getirdiği başka bir ülkeye gidip yaşama istemini The Young Shaven sınırları içerisinde kısmen bastırdığını; Archie, Jake ve Todd’un da Orkunsuz, yani aralarında “bizden biri” olmadan sahne ışıklarından bugünkü kadar keyif alamayacaklarını tahmin etmek güç değil. 

Gizlisi saklısı aşağı yukarı bu kadar The Young Shaven’ın. Gerisini tüm çıplaklığıyla sahneye her çıktıklarında ortaya döküyorlar zaten. Klasikleşen setlist açılışı “How Many Listeners?”dan sonra ikinci şarkıdan itibaren herkes dans etmeye başlıyor bir anda. Archie, mikrofon ayaklığından o sırada tamamen kurtuluyor ve olaylar art arda hızla gelişiyor… Sahneden izleyicinin yanına kaşla göz arasında iniveriyor ve birlikte dans edip söylüyorlar. Gözüne kestirdiği, sağlam gördüğü her yere uzanıyor, tırmanıyor. Bazen de elden ele en arkalara kadar gönderilip sahneye uzun bir “crowdsurfing” sonunda dönüveriyor. Bu arada, Todd katmanlı gitar sound’u ve zarif sololarıyla sonik bir sörfe çıkarmayı ihmal etmiyor tüm salonu avcunun içine alarak… Jake ve Orkun’un ritm uyumu ve atak birlikteliği ise tam bir lokomotife çeviriyor grubu; kürek kürek kömür attıkça makine dairesine hızlanarak tek bir istikamette yol alıyor bu şov. Biraz proto-punk çokça post-punk, biraz alternative rock yer yer indie rock, biraz dans ve tam bir trans haliyle belli başlı durakları olan ekspres bir yolculuk. Varış noktası ise genellikle sonlarda çalınan “Trinidad/Tobago”, büyük bir aile arasındaki kır düğünü sonundaki “wedding band” moduna dönüyorlar tam orada tropikal nağmelerle. Ve setlist’e yeni ekledikleri “Hadi Hadi Akşamlar” ile kapanış, The Young Shaven’ın Türkçe ada sahip ilk meyvesi.

Hidden Hips’i henüz dinlememiş ya da bir kez olsun Shaven konserinde bulunmamış olanlar için kaleme aldım bu yazıyı. Benim göremediğimi duyamadığımı, videoya alıp da yansıtamadığımı kendi kulaklarınızla duyun, gözlerinizle görün siz yine de. Bunun için önce haziran sonunda çıkacakları Bulgaristan’daki festivalden dönmelerini bekleyeceğiz. Belli mi olur, gitmeden önce ısınmak için bir konser duyurabilirler her an. Eminim, rock’n’roll gecelerinizin en canlılarından birinin ortasında bulacaksınız kendinizi.

Bu yazıda girersem pek çıkamayacağımı düşündüğüm tüm öteki merak edilenler için (örneğin kurulduğu günden bugüne tüm TYS konserlerinin özel tasarım afişleri mutlaka sözünü etmem gereken bir unsur), çağımızın hafızasının sperm yarışına dönüştüğü Instagram’da sabun köpüğü kadar ömür biçilen arşivlere günümüzde şöyle harika bir web sitesi [theyoungshaven.com] yapıp sürekli güncelleyen kaç grup sayabilirsiniz lokalinizde?

Those who die young well the gods love them/ Alexander and lot, yeah the gods love them/ But those with us they are young shaven/ Yeah, those with us they are young shaven

Tags: , , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Blondie vokalisti Debbie Harry’den otobiyografi geliyor!
Bir Baba Indie Lokal #4 | Güneş Özgeç

Yazar

Bize Katıl!