Daha Karanlık, Daha Emprovize: Yeni No Clear Mind’la tanışmaya hazır mıyız?

Röportaj
Yunanistan çıkışlı deneysel rock’çı dostlarımız No Clear Mind’dan Vasilis Dokakis ile 11-12 Şubat 2022’de İstanbul’da gerçekleştirecekleri konserleri öncesi sohbet ettik. Defalarca ertelenen konserlerin bu sefer sağ salim yapılacağını umarak ve NCM’nin müthiş samimi hissini ne kadar özlediğimi hatırlayarak sorularımı sormaya başladım:

1) Selam Vasilis, biraz geniş kapsamlı bir soruyla başlayalım istiyorum. “Değişim” ve “yeniden tanımlanmak” No Clear Mind’dan ayrı düşünemeyeceğimiz iki kavram. 2016 yılında “Makena” albümünü yayınlamanızın üstüne en son 2017’de Ankara’da ODTÜ Rock Şenliği’ndeki konserde bir araya gelmiştik. Düşününce gerçekten uzun bir zaman geçmiş, o zamandan bugüne grup adına neler değişti?

Vasilis Dokakis: Türkiye’ye geri dönmemizin bu kadar uzun süreceğini hiç düşünmezdik. O yıllardan bugüne dünya oldukça değişti, hepimiz hayatın en basit yanlarının kıymetini daha çok bilmeye başladık. Grup için de çok fazla şey değişti. Pandemi başladığında müziğimizi yeniden tanımlamakla ilgili çok yaratıcı bir sürecin içindeydik, sonra durduk ve tekrar bu işe dönmek için uygun zaman ve alan bulana kadar çok uzun bir süre beklemek zorunda kaldık. Ekipte değişiklikler oldu. Davulda eski üyemiz Stephanos Chytiris ile yeniden bir araya geldik ve grup içindeki bazı rolleri, orkestrasyonları değiştirdik, bestelerimizde daha fazla alan ve farklı bir zaman duygusu ortaya çıkarmaya çalıştık. İsteğimiz daha karanlık ve daha emprovize yönümüzü keşfetmek, şarkıların ve özellikle de sözlerin nefes alabileceği boşluklar yaratabilmek. Bir yandan altı kişilik bir grupkenki enerjimizi de değerli buluyoruz tabii ki.

2) Geçmişteki Ankara ve İstanbul konserlerinin ne kadar harika geçtiğini biliyoruz. Dijital verilere göre de dinleyici kitlenizin büyük kısmı burada. NCM Türkiye’de neden bu kadar sahipleniliyor?

V.D.: Bunun cevabını biz de hep çok merak ettik. Kesinlikle tek bir sebebi yoktur. Öncelikle, müzik kültürümüz ve geleneklerimiz çok benziyor. Yüzlerce yıldır komşuyuz ve ister istemez birbirimizi etkiliyoruz. Müzik yaparken daha melankolik kalıpları, Doryan modlarını (Dorian Scales) çok fazla kullanıyoruz, bu sanırım Türkiye’deki insanların içine işliyor. Başka bir sebep müziğe yaklaşımımız olabilir. Pek çok Türkiyeli müzisyenle tanıştıktan sonra, buradaki müzik eğitiminin neredeyse dinsel, ritüelvari bir yönü olduğu hissine kapıldık, müzisyenler istedikleri uzmanlık seviyesine ulaşabilmek için sanatlarını çok çok ciddiye alarak icra ediyorlar. Biz de aynı şekilde işimizi oldukça ciddiye alarak ve samimi bir biçimde yapıyoruz, hatta bu durum yeni albüm kaydetmemizin her seferinde çok uzun zaman almasının da sebebi büyük ihtimalle.

3) Bildiğim kadarıyla bugüne kadarki bütün albümlerinizi kendiniz yayınladınız. Neden bağımsız olmayı tercih ediyorsunuz, bir plak şirketiyle, özellikle de majör bir plak şirketiyle çalışmamak sizin için ne ifade ediyor?

V.D.: Aslında “Dream is Destiny”den bir sonraki albümümüz “Mets” bağımsız plak şirketi “Inner Ear” etiketiyle yayınlanmıştı. Bunun ardından çeşitli nedenlerden dolayı “Makena”yı kendimiz yayınlamaya karar verdik. Bu nedenlerden en önemlisi, o sırada gerçekten kimsenin yardımına ihtiyacımız olmadığını hissetmemizdi. Haklarımızı paylaşmak konusunda fikirlerimiz biraz tuhaf çünkü şimdiye kadar yaptığımız her şeyi yardım almadan, büyük stüdyolar olmadan, özel ekipman ve maddi yardım olmadan yaptık, sadece çok çalışarak albüm yazmayı, kaydetmeyi ve üretmeyi öğrendik. Hayranlarımızın desteği çok önemli, bu destek albümleri tamamlamak için gereken enerjiyi ve kaynakları bulmamızı sağlıyor. Şimdi geriye dönüp baktığımızda, belki de doğru bir bağımsız plak şirketi fark yaratabilir ve bizi bir üst seviyeye taşıyabilirdi, ama sektör şu anda çok karışık. Bizim durumumuz zaten garip çünkü dünyanın her köşesinden çok sayıda insana hitap ettik, albümlerimiz çok farklı ülkeleri gezdi ama aynı zamanda hep yeraltındayız sanki. Hiç yaptığımız işle ilgilendiğini söyleyen bir majör şirket olmadı fakat bu bizim için hiç sorun değil çünkü başardıklarımızdan ve gerçekten bağımsız olmanın getirdiği özgürlükten dolayı mutlu hissediyoruz.

4) Müziğin içinde olmanın en çekici yanı ne? Prodüksiyon süreci mi, sahnede olmak mı, hayranlarınızın sevgisini hissetmek mi, yoksa bunlardan başka bir şey mi?

V.D.: Bu konuda gruptaki herkes adına konuşamam ama kişisel olarak en heyecan verici an, stüdyoda doğan bir fikir hayata geçtikten sonra hiç tanımadığınız birinin size gelip, hayatının zor bir zamanında ona müziğiniz aracılığıyla yardım etmeyi başardığınızı söylediği zaman.

5) Son zamanlarda hangi şarkılar ilham veriyor. Bizim için önerileriniz var mı?

V.D.: Hepimiz Floating Points, Pharoah Sanders and The London Symphony Orchestra’nın “Promises” albümünü çok sevdik. Karantina sırasında sırf bu albümü dinlemek ve daha iyi hissetmek için bir araya geliyorduk.

6) Bir yıl kadar önce Makena Studio Atina’da kaydedilmiş “Makena Sessions” adında iki video yayınladınız. Pandemide sık sık bir araya gelip çalıyor muydunuz yoksa bu özel bir proje miydi? Bunun gibi kayıtlar paylaşmaya devam edecek misiniz?

V.D.: Karantinaya birbirine uzak yerlerde yakalandığımız için buluşmamız çok zor oluyordu. Herkesin pandemiyi Atina’da geçirecek durumu yoktu, bazıları Atina’da olmak istemeyip bütün bu süreç bitene kadar daha kırsal bölgelere taşınmayı tercih etti. Bu süre zarfında uzun yıllar süren uğraşın ardından stüdyomu kurmayı başardım ve canlı çalmayı çok özlediğimiz için Lefteris Volanis ve “Mets”in kayıtlarından önce birlikte çaldığımız sevgili grup arkadaşımız Dimitris Kourtis ile şarkılarımızın bu iki alternatif versiyonunu oluşturmaya karar verdik. Neticede artık stüdyonun adı “Lotus” olarak değişti, bunun dışında yeni mentalitemiz ve yeni kadromuzla şarkılarımızın canlı versiyonlarını tekrar kaydetme planlarımız var.

7) Arka arkaya ertelenmelerden sonra, sonunda sizi İstanbul’da tekrar izleyebileceğiz gibi görünüyor. Bu konserler nasıl bir havada geçecek? Şimdiye kadar başka ülke için de bir duyuru görmedik, 2022’de tur olacak mı?

V.D.: Hala işlerin nereye gittiğini ve yakın gelecekte hayatımızın nasıl olacağını anlamaya çalışıyoruz, bu yüzden kesin bir şey söylemek zor. Türk hayranların sıcaklıkları ve desteklerine saygı duyuyoruz, Türkiye her zaman geri dönmek istediğimiz bir yer.

8) Yakın gelecek için planlarınız neler? Sizden herhangi bir sürpriz bekleyelim mi?

V.D.: Bildiğin gibi, son albümümüzden beri uzun zaman geçti. Lefteris ve ben son 3 yıldır ayrı ayrı tek başımıza yeni şarkılar üzerinde çalışmaya başladık ve bu çalışmalardan iki çok farklı proje doğdu. Önümüzdeki birkaç ay içinde farklı isimlerle ama No Clear Mind çatısı altında bunları yayınlamayı planlıyoruz. Lefteris, en başından beri grup arkadaşımız olan ve aynı zamanda bu yeni albümün prodüktörlüğünü yapan Dimitris Pagidas’la iş birliği yaptı. Benim projem daha kişisel bir albüm oldu, kayıtlarda Yunanistan’ın şu anda en yetenekli davulcularından biri olan Chris Vigos’tan yardım aldım. Bu iki albümün de bir an önce yayınlanmasını istiyoruz, böylece insanlar bireysel müzik anlayışlarımızı da görebilecekler. Ancak bu albümleri şu anki grup kadrosuyla sahnede çalmak neredeyse imkansız olacağı için, projelerde sadece NCM adını kullanmak yerine farklı isimler vermek bize daha doğru göründü. Bu albümleri yayınladıktan hemen sonra da İstanbul konserlerinde ilk defa şahit olacağınız yeni kadromuz ve yeni mentalitemizle yeni kayıtlara başlamak için heyecanlıyız!

9) Türkiye’de sizle kavuşmayı bekleyen dinleyici için son bir söz alalım…

V.D.: Gelin kısa bir süreliğine de olsa hep birlikte çok yoğun bir müzik deneyimi yaratmaya ve etrafımızı saran koşulları unutmaya çalışalım.


EDİTÖR NOTU: Bundan tam 10 yıl önce No Clear Mind ile yaptığımız röportaja göz atıp nostalji yapmak isteyenleri şuradaki link’e bekliyoruz.

EDİTÖR NOTU 2: 2015 yılında No Clear Mind Türkiye Turnesi‘nin ilk ayağı olarak Bir Baba Indie’nin katkılarıyla gerçekleşem No Peyote konserinden de arşivden görüntülere aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Tags: , ,

İlginizi Çekebilir

The Dirty Duo’dan gözümüzü açtıran tekli: “Blindfold”
Neil Young şarkılarını Spotify’dan kaldırıyor mu?

Yazar

Bize Katıl!