BBI YERLİ #71 | “Nasıl Derler Bilirsin”

BBI Yerli

Projenizin adı nedir?

Nasıl Derler Bilirsin

Projenizin başlangıç tarihi nedir?

28.06.2014

Hangi şehirde yaşıyorsunuz?

İstanbul

Projenizde yer alan müzisyenler ve diğer katkı sağlayanlar kimler?

Alper Altıntaş: Akustik gitar-Vokal
Ergin Kandemir: Elektrik gitar-Geri vokal
Naci Erdem Berkan: Bas gitar
Cüneyt Cenkci: Davul

Projenizde yer alan müzisyenlerin geçmişte veya devam eden başka projeleri var mı?

Ergin Kandemir: Teneke Trampet, Fötr Blues Band
Cüneyt Cenkci: Nihaband

Grubunuzun tarzı nedir?

Singer & Songwriter, Indie

Projenize benzer müzik grupları/müzisyenler?

Villagers, The Last Shadow Puppets, The Lumineers

Bugüne kadar nerelerde sahne aldınız?

Nasıl Derler Bilirsin olarak sahne programımız yeni oluşturuldu. Grup lansmanını önümüzdeki ay yapacak. Beste grubu olduğumuz için öncelikle ürettiklerimizi paylaşmamız gerektiğini düşündük. İlk EP’miz 8 Mayıs 2018 tarihinde tüm dijital platformlarda yerini aldı. Fakat elbette ki gruptaki herkesin birçok sahne deneyimi var.

Sahne aldığınız mekanlarda “mental” olarak eksik veya doğru bulduğunuz şeyler nelerdi?

Eksiklikler: Özellikle giriş ücreti üzerinden anlaştığımız mekanlarda gerekli reklamın yapılmaması ya da çıkacak gruba/müzisyene göre bu reklamın büyük değişkenlik gösterebiliyor olması büyük bir sorun.

Artılar: … (Bu konu hakkında biraz düşünmemiz gerekecek)

Sahne aldığınız mekanlarda “teknik” olarak eksik veya doğru bulduğunuz şeyler nelerdi?

Türkiye’deki genel elektrik altyapısı sorunundan da kaynaklı elektrik sistemindeki arızalar ve doğurduğu risklere karşı yeterince önlem alınmaması, ses sisteminde olan eksikliklerin ya da sorunların ciddiye alınıp giderilmemesi de sık sık karşılaştığımız bir durum.

Organizasyonlara ilişkin eksik veya doğru bulduğunuz şeyler nelerdir?

Soundcheck ve sahne saati gibi konularda yaşanan tutarsızlıklar. Afiş, biyografi gibi sanatçı veya grubu tanıtan materyallerin hatalı olması, güncel olmaması.

Daha önce festivallerde yer aldınız mı? Bu deneyimlerinizi kısaca anlatır mısınız?

Festival ve benzeri organizasyonlarda sahne aldık. Genellikle gruplar için kulislerin yeteri kadar sağlanamaması, grupların arka arkaya hızlı bir şekilde sahnedeki changeover’ı gerçekleştirmesi sebebiyle kötü bir sound ile çalınması gibi sorunlarla karşılaştık.

Konserlerinize gelen dinleyici kitleniz “genel olarak” kimlerden oluşuyor? Kitlenizin konserlerden sonraki tepkilerini genellikle neler oluyor?

Açıkçası genellemek çok güç. Birçok yaştan ve birbirinden çok farklı sosyal alandan dinleyicilerimiz geliyor. Konserden sonraki tepkiler ise keyifli diyaloglar doğuruyor. Sanki bizi dinlemeye gelenler uzun yıllardır arkadaşımız gibi bizimle iletişim kurabiliyor. En keyif aldığımız durumlardan birisi de şüphesiz budur.

Sahne aldığınız yerlerden bir ücret alıyor musunuz? Aldığınız ücrete ek olarak size sağlanan yan haklar nelerdir?

Ücret alıyoruz, tabii bunlar ciddi paralar değil, kaldı ki birçok kez hiçbir ücret almadığımız konserler de oldu. Ek olarak bazı yerlerde sadece bir miktar alkollü, alkolsüz içecek gibi yan hak sağlanırken, bazı yerlerde ise yol ve yemek hakları da sağlanmakta.

Kayıtlarda veya sahnede kendi eserlerinizi mi yoksa uyarlama (cover) eserleri mi seslendiriyorsunuz?

Beste.

Yayınlanmış “albüm”, “kısa çalar”, “tekli”leriniz var mı?

8 Mayıs 2018 tarihi ile tüm dijital platformlarda yer alan 3 parçalık bir EP’miz bulunmakta. Ayrıca aynı tarihte EP’mizde yer alan “Ormanın Sesi” adlı parçamızın klibi de yayınlandı. Keyifli olduğu kadar yorucu bir süreçti. Bu süreçte başımıza gelen talihsizlikleri anlatmaya başlasak, okuyucuların da keyfini kaçırmış oluruz muhtemelen. Fakat geç olsa da sonuç olarak içimize sinen bir iş oldu, önemli olan da bu esasında.

Projenizde yer alan eserler “tasarım” olarak neyi ifade ediyor?

Özünde “Singer-Songwriter” geleneği olan bir grup olduğumuz için, neyi anlatırsak anlatalım sözler bizim için önem sırasında ilk planda. Dinleyicilerimizi bir hikayenin/derdin parçası yapabilmek, onlara “Şu sahnede birileri bir şeyler anlatıyor” dedirtebilmek bizim için önemli bir başarı kriteri.

Uyarlama (cover) eserler hakkında ne düşünüyorsunuz?

İlk olarak Türkiye’de cover parça çalışmalarının çok yanlış anlaşıldığını düşünmekteyiz. Genel olarak cover çalışmalarına bakıldığında yeni bir yorum/hissiyat yaratılmadan yapıldığını görüyoruz. Ortaya çıkan yeni çalışma da parçanın replikası olmaktan öteye gidemiyor. O yüzden iyi/gerçek cover’larla karşılaştığımızda büyük bir ilgiyle dinliyoruz. Öte yandan elbette ki bir takım kaygılar yüzünden cover çalışmaları yapan müzisyenler/gruplar da var. Çoğu zaman bu kaygı seyirciye daha kolay ulaşmak için var oluyor. Fakat bu gibi kaygılarla yapılmış hiçbir eserin iyi bir niteliğe sahip olabileceğini düşünmüyoruz.

Yayınlanmış veya yayınlamaya hazır kayıtlarınızı nerelerde gerçekleştirdiniz?

Son yayınladığımız EP maNga’nın kendi stüdyosunda gerçekleşti. Kayıtlar ise Arda Ertem tarafından gerçekleştirildi. Bize çok yardımları dokundu, buradan da tekrar teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Kayıt öncesi ve kayıt deneyimlerinizden bahseder misiniz?

Haliyle en yoğun olduğumuz dönem, kayıt öncesinde geçirdiğimiz günler oluyor. Grup müziği yapmanın en iyi ve en zor yönlerinden biri de, bu dönemde herkesin bir fikrinin olması. Bu fikirleri ortak bir paydada, gruba en uygun olduğunu düşündüğümüz şekilde sentezlemeye çalışıyoruz. Bunu başaramayan gruplar da dağılan yada sürekli üye değiştiren gruplar oluyor zaten. Kayıt öncesi parçalara son dokunuşları genelde ev stüdyosunda yapıyoruz. Ardından soundu tam anlamıyla duyabilmek için stüdyoya giriyoruz. Ve artık kayıt için hazırız.

Miks ve mastering için kimlerle çalışıyorsunuz?

Son yayınladığımız EP’deki “Ormanın Sesi” adlı parçamızın mix’i Mehmet Uğur Memiş’e, onun dışındaki tüm mix ve mastering’ler İlker Yavaş’a ait.

Provalarınız için kendinize ait bir çalışma ortamınız var mı? Çalışmalarınızı ne kadar sıklıkla sürdürüyorsunuz?

Çalışmalarımızı genel olarak Ergin’in (Elektrik gitar) ev stüdyosunda gerçekleştiriyoruz. Çalışma sıklığımız çok değişken olsa da minimum haftada bir kere çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz.

Prova ve kayıt stüdyoları hakkında ne düşünüyorsunuz?

İstanbul’da teknik olarak çok kaliteli stüdyolar var, yok diyemeyiz. Fakat herkesin öyle stüdyolarda çalışma fırsatı bulacak bütçeyi yaratabilmesi imkansız. Bu durumda müzisyenler kısıtlı bütçeleriyle en iyi verimi alabilecekleri stüdyoyu bulmaya çalışıyorlar, bu da yeni kurulmuş bir gruba klavyeci bulmak kadar zor bir durum. 🙂

Eserlerinizi hangi platformlarda yayınlıyorsunuz? Bu platformların eksileri ve artıları nelerdir?

Şu anda şarkılarımız Spotify, Apple müzik gibi birçok dijital platformlarda mevcut. Platformların kolaylıkla yasal dinlenme sağlıyor olabilmesi sanatçılar ve yapımcılar açısında önemli bir artı. Fakat bu tarz platformlarda bile lobicilik faaliyeti olduğu da bir gerçek. Ticari bir projenin parçası olan müzisyenler bu gibi platformlarda bir şekilde karşınıza kolaylıkla çıkabiliyor.

Projenize ilişkin “olumlu” ve “olumsuz” bulduğunu şeyler nelerdir?

Kimsenin herhangi bir yaptırımı olmadan istediğimiz müziği yapabiliyoruz. Hissetmediğimiz hiçbir şeye parçalarımızda yer vermiyoruz. Konu müzik olduğu için bunu olumlu bir durummuş gibi söylemememiz gerekirdi. Zaten müzik doğası gereği herhangi bir yaptırımın değil, gerçek hissiyatın dışavurumu olmak zorunda. Fakat günümüzde birçok müzisyen sadece ticari kaygılarla müzik yapıyor yada bu duruma itiliyor.

Kısa ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?

Kısa vadedeki hedefimiz yeni çalışmalarımızı olabildiğince dinleyiciye buluşturmak. Uzun vadede ise gerçek ve sağlam bir dinleyici kitlesi oluşturmak istiyoruz. Kitleden kastımız büyük kalabalıklar değil; dinleyici ile müzisyenin arasında bir perde olmayan, birçok farklı sesin aynı sazın-sözün çevresinde, gerçek samimiyetle buluşabildiği bir topluluktan bahsediyoruz.

Müzik yarışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Katıldığınız bir müzik yarışması ve elde ettiğiniz bir derece var mı?

Daha önce herhangi bir müzik yarışmasını katılmadık. Ana akım medyada bulunan yarışmaların müzik adına bir değer taşıdığını düşünmüyoruz. Kaldı ki bu gibi yarışmaların yıllardır düzenleniyor olmasına rağmen, geride sadece birkaç müzisyenin hatırlanıyor olması da durumu özetliyor. Öte yandan ana akımda yer almayan alternatif yarışmaların birçok müzik grubunu bizlere kazandırdığını da görmek mümkün. Özetle eğer mesele müzik ise tek kaygısı müzik olan yarışmaların olmasında bir sakınca yok. Tabii tek derdi müzik olan “yarışmaların” dahi sanat etiği çerçevesinde tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. Fakat şimdi o topa girmeyelim.

Müzik basını (dijital ve basılı) hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bugün yeni bir şeyler yaptıysanız ve bunları insanlara duyurmak için aklınıza basın organları geldiyse, yapmanız gereken ilk şey sağlam bir tanıdık bulmak yada PR için en düşük faiz oranına sahip bir bankadan kredi çekmek olacaktır. Fakat bunların hiçbiri iyi müziğin dinleyicilerle buluşmasına engel olamıyor. Sizler gibi bu işi gönülden yapan, tek derdi müzik olan platformlar olduğu müddetçe onlar hiçbir zaman kazanamayacak.

Sırasıyla, dinleyici – mekanlar – organizatörler – müzisyenler ve diğer kişi/kişilerden beklentileriniz nelerdir?

Dinleyiciler: Şarkıları tüketerek dinlemesinler, onları anlamaya çalışsınlar, kendi anlamlarını yaratsınlar. Yani tabii yine onlar bilir.

Mekanlar: Biliyoruz elbette para kazanmaya çalışıyorsunuz fakat mekanlarınıza ticarethane çerçevesinden baktığınız kadar, o mekanlarda sanat icra edildiğinin de gerçekten farkında olmanızı umuyoruz.

Organizatörler: Daha fazla etkinlik, daha fazla konser, daha fazla “yeni müzik”.

Müzisyenler: Her zaman farklı farklı yerlerden, kısık cümlelerle bir şeylere tepki vermek yerine; rahatsız olunan konulara hep bir ağızdan daha güçlü karşı durmaya davet ediyorum. Gelin canlar, bir olalım!

Müzik dışında aktif olarak devam ettirdiğiniz mesleğiniz var mı? Devam eden rutin hayatınız ve müzik hayatınız arasındaki dengeyi kısaca anlatabilir misiniz?

Grubumuzdaki her üye sadece müzik yapıyor. O yüzden hayatımızı da müzik oluşturuyor.

Projenize ait sosyal medya hesapları nelerdir?

facebook.com/nasilderlerbilirsin

instagram.com/nasilderlerbilirsin

twitter.com/ndbilirsin

Dinleyiciler, mekanlar veya organizatörler size nerelerden ulaşabilir ve kiminle iletişime geçebilir?

nasilderlerbilirsin@gmail.com
alper-altintas@hotmail.com

Kendinize sormak istediğiniz bir soru var mı? Cevabıyla birlikte paylaşabilir misiniz?

“Yarın öbür gün profesyonelleşmek adı altında müziğinizden ödün verir misiniz?”

Her grup sesini daha fazla kişiye duyurmak ister fakat Nasıl Derler Bilirsin bunu yaparken sazından-sözünden ödün verecek bir oluşum değil. Hem biz Kesmeşeker dinleyerek ve örnek alarak büyüdük. Uçsuz bucaksız azınlıklara selam olsun. 🙂

Tags: , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

İçimizden bir ses diyor ki; Longaz’ın ismini çok duyacağız!
Emre Akbay’ın yeni albüm haberi akordeon sesleriyle geldi

Yazar

Bize Katıl!