Aytun & Can Menek: “Üretim sürecinde mağaramıza çekildik”

Röportaj

Çeşitli mekanlardaki DJ setleri, geçen yıl Süha ile birlikte yayınladığı “Stardust” single’ı ve ayrıca Radyo Babylon’daki çalışmalarıyla tanıdığımız Aytun, yepyeni bir proje için Can Menek ile bir araya geldi.Yol bellidir, müzikal gelişimlerimizi mağaraya resim çizer gibi dijital duvarlara işleyeceğiz” mottosuyla yola çıkan Aytun & Can Menek, projenin ilk single’ı olan “Dolana”yı 15 Haziran’da Ampirik Records etiketiyle yayınladı. “Dolana” türküsünün electronica bir yorumuyla başlayan bu yolculukta Aytun & Can Menek, yaz boyunca bizi yeni single’lar ile beslemeye devam edecekler. Eylül ayında bir uzunçalar albüm ile projenin taçlanmasının ardından da yeni sezonda canlı performansları ile sahnelerde seyirci karşısına çıkacaklar. Dinleyiciyle buluşmaya şimdiden her şeyiyle hazır olan bu projenin ortaya çıkışına ve bundan sonraki rotasına dair ayrıntılı bilgi almak için Aytun & Can Menek ile bir söyleşi gerçekleştirdik. “Kendi simgeleriyle, kendi kodlarını oluşturup tarihte söz sahibi olmak üzere ilerledikleri” bu yolun ilk durağında sorularımı yanıtladılar.

Aytun, seni önceki çalışmalarından tanıyoruz fakat öncelikle her ikinizin de müzikal geçmişini biraz daha yakından tanımak isterim.

Aytun: Ben sesin içine doğdum. Babam ben bildim bileli ses mühendisliği yapıyor, bu sebeple bedenim ve ruhum sese karşı hep duyarlı oldu. Bunun artıları kadar eksileriyle de uğraştım ve sonunda nötr noktasına ulaştım. Bilinmezlikte kendimi aramaya başladım, tüm o seslerden arındığında benim içim ne söylüyor ve ne söylemek istiyor, bunu araştırdım. Aslında sürekli kendimizle konuşur haldeyiz, bu sebeple müziğimde gerçekten kendimle konuşuyorum. İnsanın kendiyle konuşması, evrenle konuşması aynı zamanda. Can ile tam böyle bir noktada buluştuk. Henüz ilk buluşmamızda “We Must” parçasını ürettik. Sonuçta bir albüm yapma niyetimiz yoktu, ikimizin de yapmak istediği tek şey müzikti ve müziğimizle konuştuk, en önemlisi müziğimizle dinledik birbirimizi ve böylelikle birlikte keşifler alemine daldık.

Can Menek: Çocukluğumdan beri müziğin içindeydim, aslında ailemin de çok büyük etkisiyle klasik müzik temelli eğitimlere başlamıştım. Daha sonra müziğin her zaman bir gelişim gösterdiğini ve benim de bütün duyularımla müziğin özgürlüğüne daha çok dahil olmam gerektiğini düşündüğüm dönemde birden fazla enstrüman çalmaya merak salmıştım. Türkiye’de alışkın olduğumuz -başta Erkan Oğur’un müziği olmak üzere- perdesiz gitar tınılarına merak salarak, kendimi perdeli gitarla koma’lı notaları çıkarmaya çalışırken bulmuştum. Bunun yanında pentatonikten de vazgeçemiyordum. Aynı durum hala geçerli.

“Aytun & Can Menek projesi tamamen bir akış göstergesi.”                  – Aytun –

Aytun & Can Menek projesinin temelleri ne zaman ve nasıl atıldı? Projeye sizden başka müzisyenler dahil oldu mu?

Can: Yanılmıyorsam 2017’nin ekim ayında başladık. Daha sonra orkestrasyonla desteklenebilir canlı performanslar neden olmasın?

Aytun: Aytun & Can Menek projesi tamamen bir akış göstergesi aslında. Bir araya geldiğimiz ilk andan bu yana kesinlikle bir şeylerin başladığının farkındaydık ama bunu bitirmek niyetinde olmadık hiç. İkimiz de içsel süreçlerimizi yargılardan uzak bir alanda araştırabilme imkanı bulduk; bunu kim bitirmek ister ki? Sonuç olarak bu süreci albümle bitirmedik; sadece yeni başlangıçlar için önümüzü açtık, yeni boyutta yeni bir arayışa daldık. Bu süreçte birbirimize karşı açık olabildiğimiz ve yetebildiğimiz için ve tabiri caizse arınmayı sağlamak üzere mağaramıza çekildiğimiz için bu yaratım sürecine bizden başka kimse dahil olmadı. Tüm bu yaratım süreci bittikten sonra, gerçekten sanatına ve sözüne güvendiğimiz kişilere dinlettik ve “evet, bu bir albüm oldu” diye düşündük. Mix ve mastering bizi duyabilecek ve bizi koruyabilecek bir sanatçıdan çıkmalıydı. O noktada Mustafa Sarıoğlu projeye dahil oldu.

“Dolana” yıllardır kafamın içinde alakasızca söylediğim bir türküydü. -Can Menek-

Aytun & Can Menek projesi olarak yayınladığınız ilk single Urfa yöresinden “Dolana” türküsünün elektronik altyapılı bir yorumu. Öncelikle bu seçimin sebebini öğrenebilir miyim?

Aytun: “Dolana” ikimizin hayatlarında da farklı noktalara işaret ediyor. Ve bunlar önemli kırılma noktalarını oluşturuyor.

Can: “Dolana” yıllardır kafamın içinde alakasızca söylediğim bir türküydü.

“Dolana”nın tanıtım metninde “doğup büyüdükleri coğrafyanın artılarıyla yeni bir iletişim dili arıyorlar.” ifadesine rastladım. Bu ifade yalnızca “Dolana” için mi geçerli yoksa eylül ayında yayınlayacağınız uzunçalar albümünüzün geneline yayılan bir arayış mı söz konusu? Albümde başka tanıdık parçalara, sample’lara rastlayacak mıyız?

Aytun: Zor bir coğrafyada yaşıyoruz ve maruz kaldığımız sesler, görüntüler bu coğrafyayı reddetmeye itiyor çoğumuzu. Birçok kişi kaçıp gitmenin peşinde, tabii ben de bu noktada kendimi çok fazla sorguluyorum. 2016 yılında !F İstanbul kapsamında Arap kökenli grup Kazamada sahne aldığında onlara DJ setle eşlik etmiştim. O performans gerçekten tılsımlıydı, bir ayin gibiydi. Tüm gerçekliğiyle, kökleriyle sahnede olan bir gruba eşlik etmek bende içsel bir büyüme yarattı. Doğup büyüdüğüm coğrafya benim ayaklarım, bu tıpkı bir merdiven gibi beni yerin dibine itip kök salmamı sağlıyor ve aynı merdiveni kullanıp bulutların üstüne de çıkabiliyorum. Diğer bütün uzuvlarım, ruhum bir gezgin; tıpkı uçuşan yapraklar gibi etkileniyor ve bir etki yaratıyor. Ben bu sentezi seviyor ve kabul ediyorum.

Can: Bildiğiniz gibi müzik bir evrimin içinde, aslına bakarsanız tüm dünyada uzun süredir böyle. Biz hem bu evrim ve gelişimi takip edip hem de doğduğumuz bu toprakların doğal seleksiyonu olarak Anadolu ezgilerini yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.

Aytun & Can Menek
Aytun

Daha önce Mustafa Özkent’in 1973 senesinde yayınlanan “Gençlik ile El Ele” albümünde de “Dolana”nın enstrümantal, funky bir yorumu bulunuyordu. Mevzubahis albüm ancak 2007 senesinde Finders Keepers Records tarafından plak formatında basıldıktan sonra epey gecikmeli de olsa hak ettiği ilgiyi görmüştü. Şimdi siz de electronica bir versiyonla türküye yepyeni bir yorum getiriyorsunuz. Bu tür yeniden yorumların dinleyici tarafından algılanması bakımından 1973 ile 2018 senelerini karşılaştırdığınızda nasıl farklar görüyorsunuz?

Aytun: Mustafa Özkent gerçekten sevdiğim bir müzisyen, bunun dışında ona ve müziğine baktığımda bir yakınlık hissediyorum. Konser sohbetleri beni cezbediyor, gerçekten yürekten yapılan sohbetler ruhun içini işaret ediyor. Konserinden aklıma kazıdığım iki cümle vardı. İlki Mustafa Özkent’in “bakın beni 40 yıl sonra keşfettiniz işte” cümlesiydi. Kesinlikle bana etki eden güçlü cümlelerden biri bu olmuştur. İkincisi de “bunu böyle yapmak istedik ve oldu”. Ben de aynen böyle düşünüyorum. Zaten orada olan şeylerin bizdeki anlamını görünür kılıyoruz, yapılan bu. 1973 yılıyla 2018’i karşılaştırdığımda daha şanslı olduğumuzu düşündüğümü söyleyebilirim. Toplumsal kodlardan sıyrılmaya çabalayan ve özgürlüğüne sahip çıkmaya çalışan bir jenerasyona ait hissediyorum kendimi. 1973’te müziği ilk duyduğunda dans eden insanlar Türk kökenli bir nakaratı duyduğunda dans etmeyi bırakırlarken, 2018’de tüm kalıpları altüst etmeyi seven kişilere müziğimizin ulaşacağını umuyorum.

Can: Bu tarz oluşumlara yeni yeni kulağımız alışırken, daha önce de söylediğim gibi müzik, evrimine devam ederken geçmiş kalıntıları tıpkı bir gen gibi taşıyarak bugünkü haline dönüşüyor. Mustafa Özkent’in funky yorumu çok başarılı. Artık herkes her şeyi sabredip, sindirip dinleyebiliyor. Bu da aslında gelişimin göstergesi ve gelişimin tam ortasında olduğumuzun kanıtıdır.

“Plak şirketlerinin kendi markalarını koruma ve sürdürebilme içgüdülerini elbette anlıyorum ama bunu yaparken bir yönüyle o plak şirketlerinin var olmasını sağlayan sanatçıların isteklerini önemsememelerini ciddi bir sorun olarak görüyorum.” -Aytun-

Yine albüme dair kullandığınız bir ifade dikkatimi çekti: “Özle bağlantının kesintiye uğramadığı bu dinletide evrenin bir parçası olarak akmayı mı, Tanrı’nın bir kulu olarak durmayı mı tercih edeceksiniz, kararı size bırakıyorlar.” Söz konusu sizin müziğiniz olduğunda ilk ve ikinci seçeneğin dinleyicinin deneyimini hangi yönde etkileyeceğini düşünüyorsunuz?

Aytun: Bu her şeyin mümkünlüğü noktası aslında. İnsan olarak muhteşem bir potansiyele sahipken minicik alanlar içerisinde sıkışıp kalıyoruz. Bir şey olma ve bir şey olmama çabası arasında yok oluyoruz. Ne özde olup akabiliyoruz, ne de özgür olup tamamen tanımlanan değerlere tutunabiliyoruz.

Can: Yani diyoruz ki etrafınıza bakın, güzellikleri görün, hem öz olun hem de özgür olun.

Eylül sonrasında bu proje live band ile performanslara başlayacak. Sizi sahnede nasıl bir set up ile izleyeceğiz?

Aytun: Biz aslında bu performanslara hep hazırız. Albüm dışında performansımıza eklediğimiz birçok çalışmamız var. Ancak içinde bulunduğumuz düzlemde bazı gerçekler var ve bu bizi beklemeye itiyor. Vokaller ve gitarlar albümde olduğu gibi Can ile akacak. Altyapılar ile Turntable Scratch kısmını ben üstleniyorum. Turntable Scratch nasıl bir performans akışı sağlayacağımız hakkında iyi bir referans aslında.

Aytun & Can Menek
Can Menek

Çalışmalarınızı Aytun’un label’ı olan Ampirik Records etiketiyle yayınlayacaksınız. Ampirik Records’tan biraz bahsedebilir misin Aytun? Ne zaman kuruldu, kataloğunda kimler yer alıyor?

Aytun: Ampirik Records tamamen bir ihtiyaçtan doğdu. 2016 temelli bir oluşum, bu süreç aslında benim ne söylemek istediğime karar verdiğim sürece işaret ediyor. Ne söylemek istediğimi biliyordum ama bu söylemek istediğimi sunabileceğim alan arayışında kendimi yalnız hissediyordum. Sanatçıyı hiçe sayan sözleşmeleri bir sanatçı olarak kabul etmiyorum. Plak şirketlerinin kendi markalarını koruma ve sürdürebilme içgüdülerini elbette anlıyorum ama bunu yaparken bir yönüyle o plak şirketlerinin var olmasını sağlayan sanatçıların isteklerini önemsememelerini ciddi bir sorun olarak görüyorum. Hem kendim hem de benim gibi içgüdülere sahip sanatçılar için özgür bir alan yaratmak istedim. Bu yüzden adı Ampirik Records oldu. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni bu sebeple boş bir levha (tabula rasa) olarak ele alınır. Her ne kadar müziğin akılcılığa dayanan bir yolda matematik ile sonuç bulduğunu kabul etsem de müziğin özünü oluşturanın akılcılıktan ziyade “deneycilik” olduğuna inanıyorum. Bazen ne yapacağınızı bilmeden üretim alanına oturduğunuzda orada bulunmanın bir şey yarattığına şahidim. Ampirik Records olarak yapmayı amaçladığımız Dünya’ya bizimle ilgili bilgi vermek ve asıl niyetimiz yolumuzda ilerlerken kendimiz hakkında bilgi sahibi olmaktır.

“Bazen ne yapacağınızı bilmeden üretim alanına oturduğunuzda orada bulunmanın bir şey yarattığına şahidim.” -Aytun-

Ampirik Records kataloğuna yeni çalışmalar eklerken hangi kriterleri gözetiyorsun? Sanatçılardan gelen başvuruları değerlendiriyor musun?

Aytun: Başvuruları değerlendiriyoruz, elimizden geldiğince en kısa sürede dönüş yapmaya ve projeleri beslemeye gayret ediyoruz. Kataloğumuzda daha şimdiden bambaşka tınılardan oluşan ses örgüleri var. Gerçekten ne yapmak istediğini bilen, gelişime ve geliştirmeye açık herkese değmeye çalışıyoruz. Detaylı kataloğumuza buradan ulaşabilirsiniz.

Son senelerde dünyada Türkçe psychedelic müziğe ve türkülere duyulan ilgi giderek artıyor. Bu projeyi yurt dışına da taşıma planlarınız var mı?

Aytun: Bu proje kendi içimizdeki sınırlara müdahale etti ve sınırsızlığın lezzetini tatmış biri olarak diyebilirim ki bu proje, kendini gerçekleştirebileceği her yerde var olmaya hazır.

Can: Diğer müzik türlerine nazaran psychedelic müzikte seçilen efektler, parça süreleri, elektronik veya organik sesler kullanılsa dahi doğaçlamaya kapı açması beni hep etkilemiştir. Yenilikçi ve emek gösterilmiş bütün üretimlerin; resim, müzik, heykel gibi bütün sanat dallarının dünyada ulaşması gereken herkese ulaşmasını diliyorum.

Apple Müzik: https://music.apple.com/tr/album/dolana-feat-can-menek-single/1386180594?l

Tags: , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

BBI Haftanın TOP 5 Etkinliği (18-24 Haziran)
The Vaccines ve Imagine Dragons, 2 Eylül’de İstanbul’da!

Yazar

Bize Katıl!