Ah! Kosmos ve Büşra Kayıkçı ile müzikal dostluk üzerine bir söyleşi

Röportaj
“0502” ve “1702” gibi loop’a aldığımız parçaların yaratıcıları Büşra Kayıkçı ve Başak Günak ile birlikte müzik üretmek üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Selam Başak ve Büşra, umarız her şey sizin için yolundadır! Bugünlerde günlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Büşra: Genelde evde piyano başındayım veya sahilde yürüyüş yapıyorum. Evde zamanım Başak’la olan projemiz, gelecek yıl çıkarmayı planladığım yeni albüm ve çeşitli iş birlikleri için kayıtlar yapmakla geçiyor.

Başak: Yeni şarkıların mixleri, prodüksiyonları üzerinde çalışıyorum. Bir yandan yeni ses enstelasyonu projemin çalışmasını sürdürüyorum.

İkinci iş birliğiniz olan 1702’yi bu aralar loop’a aldık. Birlikte çalışma fikri nasıl ortaya çıktı, projelerinizi geliştirme aşamalarınız nasıl ilerledi?

Başak: Çok teşekkürler! Biz pandeminin ortasında dijital olarak tanıştık, ortaklaşmayı denemeye birbirimize sesler atarak başladık. Çalışma dengemizin uyumlu olduğunu görünce de devam etmek istedik. Bir senedir hem İstanbul’da bir araya gelerek hem de uzaktan üretmeye devam ediyoruz.

Büşra: Başak Berlin’de, ben de İstanbul’da olduğum için ilk başta uzaktan birbirimize çalışmalarımızı göndererek başladık. Daha sonra Başak birkaç kez İstanbul’a geldi. Benim evdeki stüdyomda birlikte çalışarak da şarkılar yazdık.

Bize 1702’nin hissiyatından bahsedebilir misin Başak? Sence 1702 nasıl bir müzikal evrene ait?

Başak: 1702, benim için farklı mekanlardan ilişkilenme denemelerinin melankolisini temsil ediyor.

0502 ve 1702 parçalarında ikinizin birlikte çalışırken müzikal kimliklerinizden bir şey kaybetmediğinizi görüyoruz. Bu, bir müzisyen için çok kıymetli bir durum olmalı. Sizce bu uyum nasıl sağlandı?

Başak: Şarkının yansıtabildiğini duymak çok güzel. Şarkıların prodüksiyon ve aranjman aşamasında ikimizin de yeterince alana sahip olmasına, kendi karakteristiklerimizin çatışmadan nefes alabilme dengesine ulaşmayı diliyorum. Ve fark ediyorum ki Büşra’yla üretmeye, denemeye devam ettikçe yaklaşımlarımızın, enstrümanlarımızın birbirine geçişlerinde çok daha incelikli bir dinamik yakalamaya başladık.

Büşra: Bence aradığımız zaten birbirimizin müzikal kimliği olduğu için müdahale etmeye gerek yoktu. Böyle bir sentez isteği içimizde vardı. Dolayısıyla birbirimizin dilini değiştirmedik.

Büşra, geçtiğimiz sene “Bring The Light” isimli tekli albümünü Deutsche Grammophon etiketiyle çıkarmıştın. Bu çok büyük başarı bizce. Bring The Light’ı çıkardıktan sonra müzikal yolculuğunda değişen şeyler oldu mu?

Büşra: Çok tahmin edilebilir bir şekilde görünürlük bilinirlik arttı ama benim için daha da önemlisi yola çok daha cesur bir şekilde devam etmemi sağladı. Kendimi korkak biri olarak tanımlamam elbette ama bence cesaretin sınırı yok. Her zaman daha da geliştirilebilir.

Piyanist kimliğinin yanı sıra senin iç mimarlık okuduğunu da biliyoruz. İç mimarlık eğitiminde aldığın eğitim müziğini yaratırken sana hiç yol gösterdi mi, müzikal şema yaratma noktasında ne gibi katkıları oldu?

Büşra: Benim müziği algılama şeklimi tamamıyla mimarlık fakültesi değiştirdi. Sadece bir icracı ve dinleyici olarak değil aynı zamanda bir üretici olarak yaklaşmama vesile oldu. Çünkü mimarlık fakültesinden mezun olan birinin gündemi temelde üretimdir. Ve bu konuda farklı yaklaşımlara açık esnek bir ekolden geçersiniz. Dolayısıyla bu eğitim süreci beni sürekli klasik repertuar çalışan ve bununla yetinen romantik kız kimliğinden çıkarıp yeni şeyleri merak eden ve enstrümanına, kayıtlarına müdahele etmekten korkmayan, deneyselliğe ilgi duyan biri haline getirdi.

Başak, Instagram hesabında yaptığın son paylaşımlarda bir video oyunu müziği için çalıştığını belirtmiştin. Bu proje de dahil olmak üzere önümüzde bizi Ah! Kosmos etiketli heyecan verici projeler bekliyor diyebilir miyiz?

Başak: Şu anda Almanya’daki LWL Arkeoloji müzesi için video oyun müziği yapıyorum.

Bahar döneminde ise Berlin’de çalışmayı çok hayal ettiğim bir çağdaş sanat müzesinin projesinin müziklerini üreteceğim.

Son olarak da bu sıralar çıkanlar arasında dönüp dönüp dinlediğiniz özel parçalar var mı, Bir Baba Indie okurlarıyla paylaşmak ister misiniz?

Büşra: Ben bu sıra piyanoda farklı bir yöne gitme arzusu içerisindeyim. Nereden geldi bu fikir bilemiyorum ama neoklasik dünyanın içinde çok dolandığınızda kısır bir döngünün içinde sıkışıp kalma riski beni rahatsız ediyor açıkçası. Belki sebebi budur. Şu sıralar Vincent Delerm, Piers Faccini Anouar Brahem gibi isimleri çok sık dinliyorum. ECM albümlerini karıştırıyorum.

Başak: Şarkı olarak Gray- Fractal diyebilirim. Fakat prodüksiyon aşamalarında olduğum için dinleme alışkanlıklarım da etkileniyor. Daha çok albüm akışını ve Radyo Alhara gibi kolektif platformları dinliyorum.

 

Büşra Kayıkçı ve Ah! Kosmos’tan 0502 ve 1702 parçalarını kaçıran ve yeniden dinlemek isteyenleri aşağıya alalım.

 

Tags: , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Khruangbin ve Leon Bridges’tan en güzel iş birliği: Texas Moon
Nilüfer Yanya’nın yeni teklisi “anotherlife” video klibiyle birlikte yayında

Yazar

Bize Katıl!