2010’lardan Albümler #43

Albüm İncelemeleri

Modern Müzik Tarihinden 250 Albüm kitabıyla 19. yüzyıl sonundan günümüze kadar gelen süreçte modern müziğin öyküsünü, albümlerden örneklerle okuyucuya sunan müzisyen ve müzik yazarı Mustafa Şardan, 2010-2019 yılları arasında yayınlanmış hip-hop’tan punk’a, elektronikten indie’ye farklı türleri içinde barındıran, unutulmayan albümleri birbabaindie.com okuyucuları için derliyor.

Her çarşamba, 2010’lardan Albümler ismiyle yayınlanan seride ilk albüm incelemesi 2010-2015, ikinci inceleme ise 2015-2019 yılları arasında yayınlanmış albümler arasından seçiliyor.


KENDRICK LAMAR – GOOD KID, M.A.A.D. CITY (22 Ekim 2012)

Albüm kapak çalışması: Kendrick Lamar’ın bebekliğinin yer aldığı bir fotoğraftır. Soldaki iki kişi Lamar’ın amcaları, sağdaki kişi ise dedesidir. Lamar, gözlerin çizili olmasını kişisel sebeplerden kaynaklandığını ve fotoğrafın onun yaşamı ve Campton’da büyümesine dair çok şey anlattığını belirtir. Çizili olmayan gözlerini masum gözler olarak tanımlar ve “fotoğrafa bakıldığında bir tek ben gözlerimi masum görürsünüz ve neler döndüğünü anlamaya çalışırsınız” diye söz eder1.

Kendrick Lamar’ın hayatıma devam edebilmek için bu albümü yapmalıydım dediği ikinci albümü Good Kid, M.A.A.D. City, bugünden bakıldığında bir hayatta tutunma mücadelesinin ürününden 2010’lara damga vuracak krallığın ilk zaferine evrilmiş gibi görünüyor. Bahsettiğim ilk 100 albüm içinde üç albümle yer alan tek isim olan Kendrick Lamar, kendi ülkesinden Türkiye’ye kadar bile yayılacak hiphop hareketlenmesini başlattığı ve Birleşik Krallık’ı vuracak caz saldırısının tohumlarını attığı yolculuğuna bu albümden başlıyor.

Lamar, büyüdüğü şehir Compton’ı ve kendisini ele alarak çeşitli sosyal ve ekonomik sorunlara kusursuz hiphop parçaları içinde değiniyor; bir nevi hikaye anlatıcısı rolünde. Bu açıdan sanatçı sadece hiphop’a yeni bir ivme kazandırmıyor bunu entelektüel bakış açısıyla yaparak 30 yıl öncesinde en verimli zamanlarını yaşanan golden age of hiphop dönemi karakteristiğini de tekrardan görünür kılmış oluyor. Albümün müzikalitesi üzerine söylenebilecek çok şey var ama cümle cümle teknik taraflarını övmek yerine şunu diyebilirim ki hiphop’a dair aklınıza ne geliyorsa, hiphop’tan beklentiniz neyse onun en mükemmel haliyle karşılaşacaksınız. Bu albüm Kendrick Lamar’ın son veya en başarılı albümü olsaydı belki şu anki kadar aşırı ünlü olamazdı ama hiphop severler içinde hala yüksek takdir gören ve fazlasıyla kült bir albüm çıkarmış bir insan olurdu. Ün konusunda zaten Lamar’ın 2014 yılındaki fikirleri bugün neden GOAT olacağının işaretlerinden. En iyi özelliklerimden biri ne kadar ünlü olduğumu bilmemem diyen sanatçı, vaktinde Lauryn Hill’in ona egosunu tamamen bir kenara atmaya çalışmasını tavsiye ettiğini belirtiyor ve egosu için bulunan büyük spotlarla, büyük etkinliklerle, ışıklarla savaş içinde olduğuna değinerek şunu söylüyor: “You’ve always been somebody. You don’t need the lights2.

Lamar’ın ilk paragrafta bahsettiğim yolculuğu hala devam etmekte ve belki de en heyecanlı zamanlara henüz gelinmedi. Onu bu kadar büyük kılan da zaten ulaşabileceği son noktanın bilinemez oluşunun insanlarda yarattığı merak duygusu. O hep kendine hastı ve öyle olmayı amaçladı. Bu albümü kaydederken bile kimseden etkilenmemek için radyoyu hiç açmamış2.

Referanslar:

1. https://www.youtube.com/watch?v=3jq81F8VRpY

2. https://www.xxlmag.com/writer-war-kendrick-lamar-own-words/


HILÐUR GUDNADÓTTİR – CHERNOBY (31 Mayıs 2019)

Albüm kapak çalışması: Sven Grot’a aittir1.

Film ve dizi müzikleriyle tanınan İzlandalı multi-enstrümantalist besteci Hildur Guðnadóttir, Chernobyl dizisine yaptığı müzikler ile o kadar büyüleyici bir atmosfer yaratıyor ki tüm çalışmalarını dinlememiş olsam da gönül rahatlığıyla en etkileyici solo çalışması diyebileceğim bir işe imza atıyor. Bir sonraki işi Joker film müziğiyle daha fazla ilgi ve ödüle boğulsa da ben Chernobyl’de yaptığını daha etkileyici ve dark ambient türünde klas bir çalışma olarak görüyorum.

Umutsuzluk, keder ve kasvetin yoğunluk derecesinin, Chernobyl felaketini deneyimleyen insanlarla empati yapmaktan öteye giderek bunu yaşatacak düzeyde tutulduğu albümde sanatçı, dizinin çekimleri sırasında müzikler üzerinde çalıştığını belirtmiş. Dizi Litvanya’da yapım için hizmet dışı bırakılmış bir nükleer enerji santralinde çekilmeden önce, Guðnadóttir ve – David Attenborough gibi isimlerin de filmlerini kaydetmiş – usta saha kayıt mühendisi Chris Watson, tehlikeli madde kıyafeti giyerek santralden çeşitli sesler kaydetmişler. Sanatçı, dizi müziğindeki her bir sesin santralde alınan kayıtlardan yapıldığını ve o alana giderek bir nükleer enerji santralinde olmanın nasıl bir his olduğunu deneyimlemek istediğini belirtmekte. Ona göre bir hikayeden müzik yaratabilmenin büyük kısmı dinlemekten geçiyor ve o alana gidip her bir sesi dinlemeyi altın kazmak diye tanımlıyor2. Guðnadóttir o kadar güzel altın kazıyor ki gürültü bulutlarını uzun soluklu ve katmanlı melodiler haline getiriyor.

Kısaca, sanatçı bir felaket içinde olma hissini müziğiyle aktarabilmek için öncelikle onu mümkün olduğunca yaşamaya çalışmış. Bu aslında bazen oyuncuların, yazarların veya ressamların yaptığı bir şey fakat müzisyenler için benim çok karşılaştığım bir durum değil (stüdyo kaydı için farklı mekan seçmeyi ayrı kulvarda tutuyorum). Bu deneyimleme isteği sanatçının ürününe duyduğu saygının bir yansıması. Bu tarz ayrıntıları öğrenmek şüphesiz dinleyiciyi ürüne daha da fazla bağlıyor. Sanatçının işine verdiği değer otomatik olarak dinleyicinin de o işe bakış açısını şekillendiriyor.

Bu albümü pandemi döneminde dinlemenin müziği daha anlaşılabilir kılma noktasında faydalı olacağı açık fakat pandeminin yaşattığı olumsuzlukların farklı felaketler ile empatiye güç bıraktığını söylemek pek mümkün değil.

Referanslar:

1. https://www.discogs.com/Hildur-Gu%C3%B0nad%C3%B3ttir-Chernobyl-Music-From-The-HBO-Miniseries/release/14095594

2. https://www.youtube.com/watch?v=bTw1-nw5S4A

 

 

Tags: , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Şahıs, çocuk yaşta evliliklere dikkat çektiği yeni teklisini yayınladı
Bağımsız müzisyenlerin bir araya gelerek oluşturduğu Olta’dan yeni albüm geldi