BBI YERLİ #23 | “Ahmet Beyler”

BBI Yerli

Grubunuzun Adı?
Ahmet Beyler

Grubunuz doğum tarihi ve doğum yeri?
2012 Başları Kadıköy

Grubunuzun tarzı?
Bizim tam olarak isimlendirilmiş bir tarzımız yok. Zaten bağımsız olmak da bu serbestliği veriyor olsa gerek bir gruba. Kendimizi ifade edebildiğimiz farklı türler olabiliyor, veya bu türlerin canımızın istediği oranda karıştırılmış halleri. Rock grubu olmamaya, bu şekilde algılanmamaya çaba gösteriyoruz. İçinde balkanlar da var, Beatles da var, Ege de var, aklımızda kaldığı kadarıyla klasik müzik de var. 🙂

Grup üyeleri kimlerden oluşuyor ve görevleri nelerdir?
Bizim klasik anlamda bir grup anlayışımız yok. Grubu daha geniş düşünüyoruz, birlikte müzik yapmaktan hoşlanan kişilerden oluşan müzik ailemize her gün yeni dostlarımızı katılabiliyor, veya o gün uygun olamayan dostlarımız bize katılamıyor, bundan 3 ay sonra yeniden birlikte çalabiliyoruz. Yine de isim vermemizi isterseniz şu an için ailemiz şu kişilerden oluşuyor:

Eren: Gitar, vokal
Ahmet: Bas
Gizem: Vokal
Cem: Klarnet, saksafon
Doğan: Trompet
Emre: Klavye
Neşet: Davul

Grup üyelerinin bireysel veya başka projeleri var mı?
Emre, kendi solo albümü için uğraşıyor. Cem, rembetiko gruplarında da çalıyor. Doğan’ın köşe yazıları, kitapları, karikatürleri ve başka grupları da var. Gizem dans koreografileri yapıyor, dans ediyor, şiir yazıyor, oyunculuk yapıyor. Eren, grup dışında da kayıtlar yapıyor, yazılar yazıyor.

https://www.youtube.com/watch?v=opjqhfMkZik

Grup bugüne kadar nerelerde konserler verdi? Bu mekanlara 5 üzerinden kaç puan verirsiniz?

50-60 mekanda çalmışızdır. En sevdiğimiz 3’ünü yazalım.

  • Gitar Cafe: 5 (Akustik müzik için mekanın akustiği mükemmel, samimi ortamı da cabası)
  • Karga: 5 (Seyircisi yeter, biz de müzik dinlemeye Karga’ya gidiyoruz)
  • Noxus/Ankara: 5 (Ankara seyircisi bir başkadır, her gidişimizde çok mutlu dönüyoruz)

Grubun sahne aldığı mekanlarda teknik olarak eksik bulduğu şeyler nelerdi?
Tonmaysterlerin bir kısmı kullandıkları ekipmana hakim değiller, bazı mekanlarda sürekli olarak bu işi yapan kişiler yok, konser gecesi gelen arkadaş da bir anda sistemi öğrenemiyor. İlgili arkadaşın akustik ve çok yüksek olmayan bir ses yaratmasını sağlamakta zorlanıyoruz. Monitör eksiği olabiliyor. Kendimizi duymakta zorlandığımız olabiliyor. Işık sistemi olmayan çok mekan var.

Grubun sahne aldığı mekanlarda mental olarak eksik bulduğu şeyler nelerdi?
Tüm mekanlar için söylemiyoruz tabi ama bir çoğunda işletmeci artık konserleri tanıtma ve konserlere insan çekme sorumluluğunu kendisinde görmüyor. Konser veren grup bir yandan müziğine, sahnesine, düzenlemelerine, ekipmanlarına hakim olmaya çalışırken bir yandan da konsere adam getirmek için uğraşıyor. Açıkçası yıpranıyoruz, yoruluyoruz. Enerjimizi sadece müziğe vermek istiyoruz. Ancak günümüzün gerçeği bu, istemesek de bu şekilde yaşıyoruz. Bir gün birşeylerin değişeceğine dair inancımız hep var.

Bugüne kadar büyük bir festivalde sahne aldınız mı? Aldıysanız festivallere ilişkin olumlu/olumsuz eleştirileriniz?
Müzik festivallerde sahne almadık. İtü, Galatasaray, Odtü, Bilkent, Uludağ Üniversite şenliklerinde, AAAL ve Galatasaray Lise şenliklerinde ve Yeldeğirmeni Sokak Sanatları festivalinde sahne aldık. Şenlikler herkesi bir arada bulabildiğimiz çok güzel ortamlar. Ortada çok yüksek dozda enerji bulunduğundan biz de bundan nasibimizi alıyoruz. Konser sürelerinde yaşanan aksaklıklar ve çalma süremizin kısalmak zorunda kalması sorunlar olarak sayılabilir.

Bu festivale katılımınız için hangi yollardan geçtiniz? Hangi zorluklara göğüs gerdiniz? Yoksa her şey bir şans mıydı?
Büyük müzik festivallerinde henüz çalmadık. Albümsüz grupların sahne alamayacağına dair dönüşler almıştık. Bu sene ilk albümümüzü çıkardık, bundan sonrası için festival yorumlarını yapabilmeyi umuyoruz.

Konserinize gelen dinleyiciler genellikle kimlerden oluşuyor? Kitlenizin müziğinize kattığı bir şey var mı?
Müziğimiz her yaş grubuna hitap ediyor. 15 yaşında lise öğrencileri de şarkıları söyleyebiliyor, 60 üstü akrabalarımız veya dostlarımız da. Birlikte çaldığımız dostlarımız bize ne kadar olumlu duygu ve enerji verirlerse biz de daha fazlasını onlara veriyoruz. Kendimizi ne kadar evimizde hissedersek o kadar iyi çalıyoruz, o kadar çok eğleniyoruz ve tüm eğlencemizi gelen tüm dostlarımızla paylaşıyoruz. Gelen seyirciler – ki biz kimseye “seyirci” demek istemiyoruz, seyretmeye değil birlikte müzik yapmaya ve paylaşmaya gelen dostlarımız olduklarını düşünüyoruz- çok şeyi değiştiriyor, müziği, enerjileri ve samimiyetleri şekillendiriyor.

Grubun kaç adet bestesi var? Bu bestelerin kaç tanesi yarın konser olsa çalınabilir düzeyde?
100 civarında parçamız var. Geçmişte ve şu anda yaptığımız konserlerde, konser başına 13-14 tanesini çaldık / çalıyoruz.

Grubun müziği ve sözleri tasarımsal olarak neyi ifade ediyor?
Müziğimizi içgüdüsel olarak yapıyoruz. Sözler de yine içimizden kopup gelen laflar, eğer bunları bir şarkı vesilesiyle söyleyemezsek bir yere yazılacak veya birilerine söylenecek. Müzik bu sözleri daha geniş bir alana yayıyor, müziğin böyle bir gücü var, daha dinlenebilir/kabul edilebilir hale getiriyor. Kendiliğinden çıkan melodi ve sözlere ufak rötuşlar yapıyoruz, sıfırdan müzik veya söz tasarlamıyoruz.

https://www.youtube.com/watch?v=QVSfvMdIs74

Grubun cover çalmaya bakış açısı nedir? Cover hakkında çalıyorsa olsun ya da olmasın bakış açısı nedir?
Hepimiz birilerinden etkileniyoruz, Mozart da etkilendi, Beatles da. Tamamen özgün olmak gibi bir şey mümkün değil. Tüm müzisyenler başkalarının parçalarını da çaldı/çalmaya devam ediyor. Eski müzisyenler bir başka müzisyenin bir melodisini alıp bunun üzerine çeşitlemeler yapıp, kendi eserlerini bile oluşturmuş. Daha yakın zamanlarda Cem Karaca‘nın “rakibi” Barış Manço‘dan Dağlar Dağlar‘ı falan çaldığını hatırlarsınız. Mesele samimiyet olsa gerek, gerçekten severek ve kendiniz gibi çaldığınız sürece cover ile kendi parçanız arasında bir fark yok. Ancak bu samimiyet bugün, sadece müzikte değil, sadece diğer sanat dallarında değil, herhangi bir şeyde çok zor bulunabiliyor. Arıyoruz, bulmaya çabalıyoruz, hem kendi içimizde hem de dışarıda. Bulabildiğimiz de olmuyor değil.

Grubun kaydettiği tekli, kısa çalar veya uzun çalar albümü var mı? Varsa bu kayıt aşamalarında yaşadıklarından kısaca bahsedebilir misiniz?
Ekim 2015’da ilk albümümüzü çıkardık. Adı “Hayat Nerde”. Spotify üzerinden dinlenebilir. Albüm süreci zorlu bir süreçti. Kayıtlar 1 yıldan uzun sürdü. Farklı stüdyolarda farklı davullarla, ses sistemleri ile farklı teknik arkadaşlarla çalıştık. Kayıt sonrası albümü yayınlayacak şirket bulmak da kolay olmadı. Sonunda Pasaj Müzik ile anlaştık. Albüm sonrası da zorlu süreç devam ediyor. Tanıtım için destek göremiyoruz, biz ne yaparsak, ne kadar yaparsak o kadar grup bilinir hale geliyor.

Grubun prova ve kayıt stüdyolarında genel olarak karşılaştığı olumsuz şeyler nelerdir? Prova ve kayıt stüdyolarından beklentileri nelerdir?
Beklentimiz yaptığı işi seven, müziği seven, insanları seven birilerinin stüdyolarda çalışıyor ve grubun gerek prova gerek kayıt için sesini, kendini gruptan biri olarak hissederek, isteyerek ayarlıyor olması. İçine sevgi katılmamış işten hayır gelmiyor.

Grubunuzla daha önce müzik yarışmalarına katıldınız mı? Genel hatlarıyla müzik yarışmalarına bakış açınız nedir?
Müziğin yarıştırılması fikrine sıcak bakmıyoruz. Samimi olan her müzik kendine özgüdür, çalgıcılık karşılaştırılabilir ancak iki parça karşılaştırılamaz. Yine de geçmiş projelerimizle ve Ahmet Beyler ile Roxy, Jack Daniel’s gibi beste yarışmalarına katıldık. Jack Daniel’s‘den birincilik ödülü bile kazandık ancak mühim olan sizin yaptığınız müziğe olan inancınız ve sevginiz.

Grubun (sırasıyla Dinleyici – Mekanlar – Organizatörler – Müzisyenler – Diğer) kişi/kişilerden beklentileri nelerdir?

  • Dinleyici: Biz hayran olunacak kişiler değiliz, müziğimizi sizinle paylaşmak istiyoruz. Birlikte çalıp söylemek, birlikte eğlenmek istiyoruz. Dinleyici, çalıcı ayrımını yıkmaya çalışıyoruz. İkinci olarak sadece müzik dinlemek de çok eğlenceli bir şey, “eğlence” deyince akla daha hareketli şeyler geliyor, dans etmek de çok eğlenceli, sadece dinlemek ya da mırıldanmak ya da şarkı söylemek de. Bizi dinleyip sevenlere düşüncelerimizi bu şekilde ifade etmek isteriz.
  • Mekanlar: Arkadaşlar siz de bizi destekleyin, biz de sizi destekleyelim. Konserin tüm sorumluluğunu bize yüklemeyin, bir aile olalım. Birlikte hareket edelim, birbirimizin üstünden geçinmeye çalışmayalım.
  • Organizatörler: Daha fazla bağımsız festival olmalı. İsimsiz onlarca grup bu festivallerde kendine yer bulabilmeli. Müzik için, paylaşım için de bir şeyler yapılmalı ki, bunların eminiz parasal dönüşü de yine olacaktır.
  • Müzisyenler: Arkadaşlar biz dostuz, rakip değiliz. Birlikte daha çok takılalım, beraber sahneye çıkalım, birlikte çalalım. “Grup” olmamıza gerek yok. Birbirimizin parçalarını çalalım, konserlerde birbirimize selam gönderelim.
  • Diğer: Herkese sevgiler, saygılar 🙂 Müzik kendimizi ifade ediş şekillerimizden biridir, iyi/kötü diye kaygılanmadan herkes müzik yapsın. Müziğe ilgisi veya kulağı olmayanlar resim yapsın, hikaye yazsın, film çeksin. Kendini ifade edebilen insandan zarar gelmez. Bu şekilde insanlar boşalır, kavga etmelerine, savaş çıkarmalarına gerek kalmaz.

https://www.youtube.com/watch?v=wONc_SdmZR8

Grubun müzik blogları ve yazarları üzerindeki izlenimleri nelerdir? Müzik blogları ve yazarlarına olumlu/olumsuz eleştirileri nelerdir?
Ne kadar çok müzik kanalı olursa o kadar iyi. Müzik konuşalım, müzik yazalım, müzik dinleyelim. Bloglar ne kadar artarsa o kadar iyi. Kalıcı müzik bloglarının varlığından dolayı çok mutluyuz. Bir Baba Indie ve özgür müziği destekleyen platformların olduğunu bilmek bizi umutlandırıyor.

Grubunuzun olumsuz bulduğunuz yanları nelerdir? Bu olumsuzlukları içeriden/dışarıdan ise çözüm önerileriniz nelerdir?
Grubu devam ettirebilmek bu devirde daha da zor. Maddi olarak bir beklentiniz varsa grup işi daha da zora giriyor. Zaten birbirinden ayrı karakter ve müzik zevkine sahip insanlarsınız, bir de İstanbul’da buluşmak gibi ekstra bir sorununuz var 🙂 Herşeye rağmen birbirini ve ortaya çıkardığınız müziği sevince sorunları aşabiliyorsunuz.

Grubunuzun olumlu bulduğunu yanları nelerdir? Grubunuzun müzik dünyasındaki yeri ilerleyen yıllarda ne olmalı?
Biz tarz kaygılarından bağımsız, sevdiğimiz ve hissettiğimiz müziği yapmaya çalışıyoruz. Kendi yolumuzu çizmeye çalışıyoruz. İkinci konu ise daha önce de bahsettiğimiz bizi dinlemeye gelenlerle kurmaya çalıştığımız “Ahmet Beyler’e misafirliğe gelmişlik” hissi. Daha çok kişiye ulaşıp, çok çok kişiyi ailemize katmak istiyoruz.

Grubunuzla konser, albüm veya herhangi bir şey ile ilgili kiminle, nasıl bağlantıya geçilmeli?
beylerahmet@gmail.com veya Facebook üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.

Grubunuzun sosyal medya hesapları ve e-posta hesabı nedir?

Son olarak hangi sorunun size sorulmasını isterdiniz?
“Neden Ahmet Beyler” sorusunu sormayan çıkmamıştı 🙂 Kendimiz sorup kendimiz yanıtlayalım. Ahmet Bey, Türkiye’de yaşayan herhangi birisidir ve isimsizdir, anonimdir, aynı bizim gibi. İkinci olarak ise “Ahmet Beyler” aile ve birliktelik hissini uyandırır, ki konserlerde oluşturmaya çalıştığımız ortam aile-arkadaş, ev ortamıdır. Sorular için çok teşekkürler, yanıtlaması yorucu ama zevkli idi 🙂

– – –

Müzik grubunuzla Bir Baba Indie – Yerli projesine katılmak için linkteki yazıyı okumanız yeterli. 

https://www.birbabaindie.com/?p=7491

Tags: , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

MEHMET ŞENOL YAZDI | Bob Dylan’ın Küçük Hediyesi: All Along the Watchtower’ın İstanbul Sırrı
Günümüzde Müzik Sektörü (2. Bölüm)

Yazar

Bize Katıl!