Sırlı Aynalarda da Yazıyor: Sena Şener – “Sevmemeliyiz!”

Gönül İşiYerli Sahne
Geç kaldığımız bir yere tesadüf eseri düşemeyiz, düşemiyoruz çünkü. “Belki de biz -önce bunu- öğrenmeliyiz!”

Kalbimizin bir yerinde ummuş olduklarımızın aynadaki yansımasını göremeyiz. Bunu göremiyoruz çünkü. Nesneye dair olanların göründüğü, akla ve ruha dair olanların sırlanmış kutularda saklandığı bir hikaye bizimkisi. Bizim gibilerinkisi. Hepimizinkisi.

Sanırım dört gün oldu. Sena Şener’in Pasaj Müzik‘ten çıkan “Sevmemeliyiz” single’ını yayınlayalı. Dört gündür tanımadığım bir kadının aynasından bakıyorum kendime. Bazen biri çıksın ve aynasını tutsun size diye beklersiniz. Bazen hatırlamak isterseniz çünkü zaman, siz yaş aldıkça daha hızlı geçmeye başlar. Kaçtığım, uzaklaşmayı başardığım, hatırlayamadığım onca şeyi birinin aynasında görüyorum şimdi. Bu o kadar da can sıkıcı değil, hatta iyi. Yalnız değiliz, duyargılarımız kalbimizden uzanıyor birbirimize. Bu şarkı bunun kanıtı. Hırçın adında bir kadınla Duvar adında bir adamın yıkıcı aşk hikayesi olabilirdi bu şarkı. Ya da şatosunda yaşayan küt saçlı Rapunzel’in yarını… Pazartesi günleri sokakta kurulan pazar… Sabah yedide yükselen sesler… Çay bardağının içinde dans eden çay kaşığının öylesine varoluş hikayesi… Kim aksini iddia edebilir ki? Belki çaya şeker katmakta böyle bir şey. Bu şarkının binlerce belki milyonlarca hikayesi olsa da sadece biri anlatılacak şu an burada!

Orta çağın karanlık dönemlerinde yaşayan kızıl saçlı büyücü bir kadın varmış. Hazırladığı iksirlerle arzu ettiği her şeye sahip olabilen bir kadın. Kızıl saçı, beyaz teni, berrak sesi, iri gözleri, uzun ince parmakları… Hayal ettiği bir bedene sahip olabilirken, hazırladığı karışımlarla öngörüler elde edebildiği ve bu sayede sayısız hazinelerin yerini bulup, bilmem kaç hastalığa şifa olup, yaşadığı krallık sınırlarını iki kat genişletebilmiş. Yaptığı iksirleri kullanan her kimse dileğine kavuşur, bir kuş kurban edermiş yeryüzüne. Bedel niyetine. Mucizeler kadını, hayat büyüsü gibi adlar verilmiş kadına çok geçmeden. Çok geçmeden yapamadığı, yapamayacağı herhangi bir şeyin olmadığını fark etmiş kadın. Ta ki kuşlar ülkesinin prensi gelene kadar. Bahsi geçen prens ülkesinin simgesi haline gelen kuşların neslinin tükenmeye başladığını ve bunun için namı dört bir yana yayılan mucizeler kadınını bulmak adına gelmiştir krallığa. Çok geçmeden bulmuştur büyücü kadını. Parçalanmaya başlayan ülkesinin eski haline dönmesi için bir iksir yapmasını istemiştir. Kadın prensi gördüğü an aşık olmuştur ve onu reddedebileceğinin mümkün olmadığını anlamıştır. Ama kuşların kurban edilmemesi demek kadının kurban edilmesi demekti. Yine de neler yapılabileceğini araştırır, kadim dinlerin mutlak kitaplarını okur. efsunlu sözler öğrenip, binbir çeşit otlar toplatır dağ tepelerinden. Faydasız, imkansız… Üçüncü halin imkansızlığı o zamanlarda ortaya çıkıyor. Prens büyücünün söylediği gün ve saatte yanına gidiyor. Kadın bir çok şey denediğini ve olacakların aynasında gösterildiğini söylüyor prense. Sırlanmış aynasını çıkartıp prense gösteriyor. Prens kendi geleceğine karşılık kadının hayatının feda edildiğini görüp üzülse de kabul ediyor. Büyücü kadın sırlı aynasında gösterdiği geleceğe tekrar bakarak “Bence biz sevmemeliyiz!” diyerek prensi, sırlarla işlenmiş hançeriyle öldürüyor. Var olmak için yok etmek gerekiyor çoğu zaman, şarkının söylediği gibi.

***

(02:59-03:02, hırçın, samimi, gerçek, aidiyetlik, koş, neden, aşırı yoğun, aşırı yorgun)

***
Çok çok uzun zamandır beni bu denli etkileyen, bu kadar gerçek gelen bir şarkı dinlemediğimi hissettim Sevmemeliyiz’den sonra. Sena Şener’in bundan sonraki çalışmaları için beklentilerim tavan yaptı. Gencecik bir kadın çıkartıp aynasını tutuyor size ve bu “Belki de biz öğrenmeliyiz!” demek oluyor.

Tags: , , ,

İlginizi Çekebilir

BBI YERLİ #55 | “PADME”
Salon’da Yeni Sezon Başlıyor!

Yazar

Bize Katıl!