Prince’in ölümünün ardından…

Gönül İşi

Tam da Prince‘in hayatıyla ilgilenmeye başlayıp kendisiyle ilgili yazılı kaynak ararken, “Purple One”‘ın ölüm haberini almak ben de garip bir etki yarattı. Öncelikle erken gelmiş bir ayrılık gibi hissettim. Beş dakika sonra ise Pierre Boulez öldüğünde olduğu gibi “aha, işte şimdi kendisiyle ilgili herşeyi öğreneceğiz” diye düşünüp meraklı tarafımın kısa günün kârını saptamasına izin verdim. (Ki gerçekten son birkaç gündür istedemediğim kadar cok Prince`le ilgili anı, hayat öyküsü, düşünce yazısı vs. resmen ayağıma geliyor.) İnternetteki haber akışına göz gezdirirken ise, son bir buçuk yılda zihnimi en çok meşgul eden sanatçı ve kültürel figürle ilgili “80`lerin pop ikonu öldü” gibisinden haber başlıklarını okumak, kendisinin kültürel değeriyle ilgili kafamdaki soruların yanına bir de Prince’in kariyerinin 80`lerden sonraki akıbetiyle ilgili soruları kattı. Kuşkusuz kendisiyle yollarımızın geç kesişmesinde bu akıbetin rolü var. Tabii bir de Prince’i sadece şov yeteneği güçlü bir pop ikonu olarak görerek  hafife almanın.

Bu yanılgıya düşmek çok da zor değil gerçi. Genelde 80`lerin pop müziğini kabaca anlatan metinlerde karşımıza bir “Michael Jackson, Madonna ve Prince” üçlemesi çıkıyor. 2000’inlerin başında da aktif olan Madonna ve Michael Jackson’la bahsedilen bu zatı tanımayan çocuk bendeniz, o yaşta her çocuğun yapacağı gibi (ya da internetin şimdiki kadar yaygın kullanılmadığı günlerde yaşamış her çocuk gibi), 80`leri de bizzat yaşamış olan anneme sormuştum: Kim ki Prince? Cevabı: “Michael Jackson’a benzer, onunla aynı zamanda meşhur olmuş bir çocuk. Ama çok tutulmadı.” Bu cevabın ardından, tahmin edebileceğiniz gibi, Prince’e karşı merakım çok da kabarmamıştı. Sonrasında sıkça karşılaştığım “Get Off” klibindeki abartılı tavırlı, azgın adam da ilk bakışta çok ilginç gelmemişti. “Biz bu numaraları çok gördük, peh” diye düşünmüştüm, cahil/çokbilmiş çocuk halimle. Bir de ismini telaffuz edilemez bir sembole çevirmesi olayı var tabii. Olayın özünü bilmeden, bir eksantriklik örneği olarak görüp eğlendirici bulduğum bu olayda, Prince’e karşı ilk sempati duygum gelişmişti. Ama gelin görün ki 80`lerin New Wave müziğine sardırdığım birkaç yıl içerisinde, Prince ismi ben de pek iyi bir etki yaratmamış olsa gerek ki, eserlerini tamamem es geçmiştim.

İki yıl önce ise Prince’i Madonna ve Michael Jackson’dan ayıran noktanın popülerliliğin devamı değil müzikal beceri olduğunu öğrendim. Virtüöz bir gitarist ve albümlerinin tamamı tek başına kayıt edebilecek beceride bir multi-instrumentalistti Prince. Çoğu pop yıldızında rastlanamayacak bir durum. Prince’in sanatçı olarak avantajı olduğu gibi, müzik sektöründe yaşadığı zorlukların nedenlerinden biri de olmuş bir durum ayrıca. Prince becerisinde ve yeteneğinde bir insanı ordan oraya sürükleyip, kendi kazançlarılarınız doğrultusunda mal gibi pazarlayamazsınız.

Prince - Dirty Mind (Back):

Müzikal dehasının yanında bendeki Prince algısını değiştiren diğer şey ise “Dirty Mind” albümünün kapak resimleri oldu. Albümün kapağında kadın iç çamaşırı giymiş bir Prince var. Albümün kendisi ise heteroseksüel erkek olarak algılanan bir insanın cinselliğini baskıcı olmadan ve diğer cinsiyet ve cinsel kimlikleri de özgürleştirecek şekilde ifade edebilmesinin ender bulunan örneklerini sunuyor. Ama bu sadece “Dirty Mind” için geçerli değil. Prince’in her yaptığında kimlik sınırlarını tanımayan varoluşu kendini gösteriyor, hiçbir zaman görünürde kalmıyor. “Uptown” şarkısında anlattığı, gelecekte sevgilisi olacak kadınla diyaloğunda kadının sesini kendi sesinden daha kalın olacak sekilde taklit etmesi küçük ama Prince’in algısıyla ilgili çok şey söyleyen detaylardan biri.

Sanırım Prince’in ölümünden sonra beni  teselli edebilecek tek şey üzerine daha çok yazılması ve konuşulması. Kimlikler ötesi imajının yanında, sanatçıların sömürülmesiyle işini döndüren müzik sektörüne tepkisi ve sanatını özgür üretebilmek için verdiği mücadele üzerine düşünülmesi lazım. Bence Prince’in 90’lardan sonra ses getiren işler yayınlanmamış olmasında sektöre küskünlüğünün ciddi rolü var.

Bu online-yas yazımda Prince`in sevdiğim şarkılarını paylaşmak isterdim, ama kendisi son iki yılda üşenmeyip online olarak dinlenebilecek tüm eserlerini internetten toplamıştı. Önerim hem müzikal hem konusal olarak oldukça yoğun olan albümlerini edinmeniz.
Ölümün yaşayanlar üzerinde ateşleyen, harekete geçiren bir etkisi olduğuna daha önce tanık oldum. Prince gibi birinin ölümünün kalanlara bırakacağı enerjiyi hayal etmeye çalışmak teselli edici. Yaptığı devrimler ölümüyle son bulmayacak insanlardan Prince.
Tags: ,

İlginizi Çekebilir

BBI YERLİ #30 | “Kulp”
RÖPORTAJ | BALCONYTV ANKARA

Yazar

Bize Katıl!