Yeni Albüm | Peyk – Teslim Olma / “Cesur ve Bağımsız”

Peyk üçüncü albümü Teslim Olma ile raflarda yerini aldı. 20 Kasım’da da İKSV’de lansman konseri için hazırlık yapıyorlar. Biz de Bir Baba Indie olarak bu güzel albüme, güzel düşüncelere sahip müzik insanlarına yer verelim, güzel müziklerinin ve düşüncelerinin birkaç kişiye daha ulaşmasını sağlayalım istedik.

Çok uzun yıllardır bir arada olan Peyk‘in geçmişine bakınca çok düşünenlerden, düşünürken yıkılmamak için direnen ve bu düşünceler ile çarpışmanın neticesinde olgunlaşan, büyüyen günleri karşıladıklarını görüyorum. Karşıladıkları günler güneşli değil belki ama sadece güneşe “umut” anlamı yüklemedikleri, umut denen unsurun içlerinde büyüttüğü sevgide saklı olduğu aşikâr. Peyk‘in sevgi tanımı belki de biraz, Ortaçgil’in şarkısında dediği gibi; alabildiğine yaşama sevinci, verebildiğine kırılgan sevgi. 

Geçmişe yönelik, yazıyı yazan kişi olarak kabahatim var. Peyk‘i gürültülerimin arasına dâhi sokmamak gibi. İhmalkarlığımın cezasını kaybettiğim zaman dilimi ile fazlasıyla ödüyorum ve ödeyeceğim. Bu cümlelerimi kurmaya yönelten şeyler Peyk‘in düşünceleriyle buluşmuş olmamdır. İyi ki de buluşmuşuz.

Teslim Olma, sosyal medya paylaşımlarından gördüğümüz/sezinlediğimiz üzere epey zorlu yollardan geçerek bizlere ulaşmış. Grup Kalan Müzik‘e cesaret gösterdiği için teşekkürlerini sunuyorsa bunun altında çok derin ve büyük mesajlar vardır. Biz de gösterilen bu cesarete çok teşekkür ederiz. Umarız bu cesaret her zaman güçlü kalır ve biz de Peyk gibi bir çok değerli müzisyenlerden oluşan oluşumlara dokunma şansı buluruz. Grubun sosyal medya paylaşımlarında bu albümün 1 yıllık süreyi aldığı yazıyor ki bu sürecin muhtemelen daha öncesi de vardır. Onların tabiriyle büyük dayanışma ve emek nitelemesinin üzerinde özellikle durmak gerekiyor. Son zamanlarda sanıyorum bininci kez tekrar pahasına söylemek/yazmak isterim. Dinlediğiniz şarkıların dakikalarına aldanmayın. O şarkının süresinden çok daha fazla, devasal bir zaman var o şarkıların ardında. Her şeyden önce bir sanatçının iç dünyasının karmaşası, duygusal süreci var. Bazen sokakta gördüğünüz minik bir kediyi “ay ne şeker” diyerek geçip gidebilirsiniz. Fakat bu bazı insanlar için “ay ne şeker” cümlesinden ötede anlamlar içeriyor olabilir. John Fante‘nin portakala bakış açısı ve onda yarattığı his ile herhangi birinin algısı bir değil. Bazen portakal sadece yiyecek değildir. Tıpkı Peyk‘in  ya da herhangi bir sanatçının/müzisyenin eserinde anlattığı şeyler gibi. O yüzden Peyk‘in cümle içerisindeki mesajlarının derinliği, edilen bir teşekkürün ya da “paranız varsa edininiz, yoksa bir şekilde edininiz” ricasının ne denli mühim olduğunu, öylesine kurulmamış olduğunu bilmek, anlamak, görmek gerekiyor.

Grubun vokali İrfan Alış’ın yine sosyal medya aracılığı ile yaptığı “albüm çıktı” duyurusunda kullandığı bir tanımlama var. İrfan Alış şöyle yazmış: “Fikret Mualla pirimiz bizim.” Bu cümle üzerine çok fazla bilgim olmayan Fikret Mualla üzerine kısa bir araştırma yaptım ve neden Fikret Mualla‘nın pir kabul edildiğini Ntvmsnbc’nin arşivinden* bir yazıda, Fikret Mualla‘nın kurduğu bir cümleyi okudum. Diyor ki Fikret Mualla: “Başkalarıyla ilgili değilim. Bütün akımların dışındayım. Gerilemek istiyorum ama sivrilerek göze batıyorum. ‘Boyun eğ’ diyorlar, eğmiyorum.” Sanıyorum bu cümle albüm adının nereden geldiğine ışık tutuyordur. Bir önceki paragrafta da anlatmaya çalıştığım şey buydu aslında. Sadece albüm ismine bakıp, “klasik bir rock müzik kafası işte” diyip Peyk‘i es geçebilirsiniz; doğallıkla ama dünyaya sanatçının iç dünyasında doğup, ses olarak çevrilen bir düşünceyi deşince bazen kolayca, bazen hiç çözülemeyecek şekilde başka detaylara ulaşabiliyorsunuz. Bu yüzden belki de bir eserin görünen ölçüsü kadar ki değerini değil, onun ardında yatan zamanın ve duyguların öneminin üzerinde korkmadan dolaşmak, sorgulamak ve anlamak gerekiyor.

İrfan Alış, albüm yapma fikri için “onurlu bir sefalettir bu” diyor ve ekliyor: “dinleyenler bize bir şey borçlu değil ve biz de onlara.

Peyk‘in derin dünyasını gece gündüz yazabilirim, pek sıkılmam ama biraz albüme dönelim. Peyk‘in Teslim Olma albümü 12 adet şarkıdan oluşuyor. Albümün ilk şarkısı olan Bu Ben‘in aynı zamanda bir video klibi var. Buram buram samimiyet kokan bir klip üstelik.

 

Albümün içerisinde bir de Gezi Direnişi için yapılmış olan Yürüyor Sokak – Sobe II isimli bir şarkı da var. Ayrıca İstanbul adına bugüne kadar sayısız şarkı yapılmıştır ve artık gına gelmiştir ama Peyk‘in İstanbul‘u sanki bunlardan biraz farklı. 60’larda, 70’lerde çekilen Yeşilçam filmleri tadında adeta…

Albümü dijital ortamlardan satın alabildiğiniz gibi Spotify üzerinden de dinleyebiliyorsunuz. Ayrıca, dilerseniz müzik marketlerdeki raflardan da edinebilirsiniz. Albümü almanızı şiddetle önerebilirim. Bu işin kolay kısmı ama bu önerimin altında “kimse almazsa bu adamlar bir daha albüm yapmayabilirler” endişesi yarattığından olurdu. Peyk’e yakınlaşınca pek böyle bir endişem olmadığını anladım. Onlar bir yerlerde müzik yapmak için tüm meseleleri bertaraf edip çalmaya, söylemeye devam edecekler.

İrfan Alış‘ın yazdığı (düzeltmeden) gibi: “her gariban gibi.. ama kimseye boyun eymeyeceğiz …yaparken ve yazarken..Cesur ve bağımsız olacağız..Bu yeter.” 

Teşekkürler PEYK!

Peyk | İrfan Alış, Serdal Ersoy, Ertan Çalışkan, Özgür Ulusoy, Barış Tokgöz

peykweb.com
Peyk | Twitter
Peyk | Facebook

Albümü iTunes üzerinden indirmek için: İndir

 

*Fikret Mualla’yı Anarken | Ntvmsnbc

Tags: , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Eskilerden | “CAN”
Görkem Han Jr.’dan yeni single: “Shattered”

Yazar

Bize Katıl!