ORADAYDIK | Gaye Su Akyol Utrecht konseri ve Turkish Psych’ın yabancılar üzerindeki etkileri

Oradaydık

Konuk Yazar: Halil Cengiz Karakuyu

Gaye Su Akyol küçük çaptaki Avrupa turnesinin ayaklarından biri olan “Le Guess Who?” festivali kapsamında Hollanda’nın Utrecht şehrinde bir konser verdi. 2 ay önce yapılan festival hakkında Türk kaynaklarında pek bir şey çıkmadı, çıksa da kendisine de pek yer verilmedi, bu yazı birazcık da bu yüzden gecikti.

Biranın cam görünümlü plastik bardakta satıldığı festivalde (günün ilk etkinliği olması sebebiyle) Gaye Su Akyol’a aşırı bir ilgi yoktu. Tonmayster ile olan anlaşmazlıkları ve Türkiye’deki konserlerinde göze çarpan “hakiki cam” rakı bardaklarının yokluğu grubun performansını gözle görülür derecede düşürmüş olsa da, o gün oraya sadece “Doğu Batı Sentezi Turkish Psychedelia” izlemeye gelmiş Hollandalılar hayranlıklarını gizleyemeyip, her şarkıya ritm tutup alkışladılar; ilginç danslarını sergilediler. “Cehennem Meyhanesi” isteğimi peçeteye yazıp Assolist Gaye’ye uzatmak yerine hayvan gibi bağırdığım ve isteğim sahneden doğrulandığı için beni bilirkişi addedip yanıma gelen Hollandalı Sarışın Uzun Adam da; sigara içerken tanıştığım, Ariel Pink’in 3 Klavyecisinden Biri Kaliforniyalı Genç Müzisyen Kardeşim de bu Doğu Batı Sentezi Turkish Psychedelia mevzusunu dillendirerek Gaye Su Akyol ve Bubituzak‘a olan hayranlıklarını belirttiler. Nitekim BBC ve çeşitli kaynaklarda da Türk, Psychedelic, Doğu ve Batı kelimeleri her seferinde tekrar tekrar kullanıldı, yurtiçinde ve yurtdışında durmadan yazılıp çizildi.

Batı taraflarında yaşayan bir müzik dinleyicisin Doğu’dan gelen müziğe tepkisi, genellikle etnik unsurları ayrıştırıp öne çıkarmak, olur da becerirse bunları kendi kültüründen yakaladığı kısımlar ile tartıp anlamlandırmak şeklinde ilerliyor. Bu yetersiz tanımlamaya Omar Souleyman’ın davullu, zurnalı ve orglu, bildiğin düğün müziğini, drum machine üzerine “garip” bir elektronik ses olarak duyup oynamaya başlamaları örnek verilebilir . Bu garip mikrotonalite nasıl ki dans müziği ile birleştiğinde “Ceephax Acid Crew” ya da geçen yazın hit parçası “Oriental Poison” gibi sonuçlar doğuruyorsa Rock evreninde 60’lardan beri drone ve doğu enstrümanlarının kullanımı ile çok daha köklü bir geçmiş yaratıyor.

Psychedelic Rock gibi sitar, tanpura türünden doğu enstrümanlarına sık sık yer veren, yer vermese bile bu aletlerin “kurallarını” adapte eden bir janr’ın dinleyicileri de bu sebeple “Oryantal” tabir edilen müziklere daha rahat teslim oluyorlar. İbo’nun uzun havaya girerken hissettiği drone ihtiyacı; rahmetli halamın mevlütünde atmosfer yaratmak için echo pedalından ton ayarlayan hocanın ya da phaser pedalı kullanan “ilçe önekli Ankaralı sazcısı”nın efekt ihtiyacı, aynı şekilde Psychedelic Rock’ta da bulunuyor. Son 20 yıldır büyüyen ve Selda Bağcan, Erkin Koray, Barış Manço tayfasından sanatçıların dünya çapında yeniden keşfetmelerini sağlayan “Turkish Psych” kavramını da yabancılar bu yüzden bu kadar seviyorlar, çünkü bu müzik hâlihazırda çılgın psychedelic öğeler taşıyan müziğimizi Batı’dan gelen bir yapı üzerine kuruyor. Psychedelic mevzusunun en baba dönemine, 60’ların sonlarına gidip The West Coast Pop Art Experimental Band’in A Child’s Guide to Good and Evil albümünün aynı isimli şarkısını lütfen dinleyiniz, şarkı İstanbul’da mı yoksa Los Angeles’da mı yazılmış belli değil.

Gaye Su Akyol’un müziğinde de o eski ve güzel zamanların klavyeleri, gitarı clean’e alıp “hani kuşlar ağaçlar” ekolünden şarkıları çalmanın verdiği nostaljik surf hissi, ve bahsedilen kaliteli Turkish Psych geleneğinin etkileri var. Bütün bunlara bir de maskeli ve gizemli müzisyenlere eşlik eden, ve pek alışık olmadıkları şekilde şarkı söyleyen bir “assolist” eklendiğinde müziği beğenmeleri kaçınılmaz oluyor. Gaye Su Akyol kesinlikle beğenilmeyi hakediyor. “Sahnede bir yıldız gibi parlıyor, grubu canavar gibi müzik yapıyor, Türk melodileri kullanıyor ama bir yandan batının sert gitarları ve Pscyhedelic etkileri var. Cool!  Sayılan şeylerin hepsi doğru ve Türkçe müzik yapıp, “obscure” tabir edilen sanatçıların çıktığı bir festivalde, böylesi bir müzikle yer almak çok büyük bir başarı. 10 numara konserdi, bravo.

Entelektüel görünmeye çalışmak için öküzün altında oryantalist bir karamsarlık aramak aptalca olur ama bütün mevzuyu yabancıların yüzeysel bakış açısından değil, kendimize dönüp bakarak tahlil etmemiz lazım. Ortada doğu ve batı sentezi ilginçliğinden(!?) fazlası var: evet, Gaye Su Akyol’u yurtdışında herkes çok beğendi, ama iç piyasadaki durum nedir? Neden insanlar sevip sevmeme konusunda ikiye bölündüler? Bir kısım neden nefret ediyor, öbür kısım neden “Gaye’yle rakı arkadaşı olmak istiyorum” diyor?

Yakın zamanda yayınladığı “Fantastiktir Bahtı Yarimin” anlamı nedir? Uzaya ne sebeple gidilecek?

Yakında…

Tags: , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Foton Kuşağı’ndan yeni EP: “Did It Really Fade”
Sonikraf’tan derleme albüm geldi: “A Day In The Park”

Yazar

Bize Katıl!