Mehmet Şenol Yazdı: “Riverside – Love, Fear and the Time Machine”

Sanatçı İncelemeleri

Konuk Yazar: Mehmet Şenol

Riverside‘ın 2015 albümü “Love, Fear and the Time Machine”, son dönemde dinlediğim en iyi prog-rock albümü. Çok emek vermiş Duda ve arkadaşları, belli. İkili albüm yapmışlar. Toplamda 15 parça var; tümü Mariusz Duda‘nın.

Riverside, Polonya Prog-Rock’unun dünya çapında tanınan en önemli temsilcisi.. Polonya Prog-Rock’u ilginç bir şekilde muhteşem albümler ve gruplar çıkarıyor. Ben mesela Collage’dan birçok parçayı kendi müzik listemde tutarım. İtalyan Prog-Rock’ıyla karşılaştırılmaz elbette ama 70’lerin geleneğini devam ettiriyorlar. (İtalya Prog-Rock üzerine yazdığım yazıyı hatırlatmanın tam yeri geldi.)

Riverside’ın yeri elbette bambaşka. İkinci albümlerinden beri bir arada olan 4 arkadaş (Bas gitar ve vokalde Mariusz Duda, gitarda Piotr Grudzinski, davulda bir başka Piotr Kozieradzki ve klavyenin başında Michal Lapaj) artık Prog-Rock sevenlerin ezbere bildiği isimler arasında. “Love, Fear and the Time Machine”, grubun 6. stüdyo albümü. Diğerlerine göre daha pozitif, daha iyimser bir albüm. Duda, Riverside’ın alametifarikası olan melankoliyi ve nostaljiyi yine koruyor ama bu albümde biraz daha felsefi konulara da girmiş.

Zurnanın zırt dediği yer de bu felsefi mevzu… Albüm’ün konusu dönüşüm… İnsanlar hayatlarının bir döneminde çok önemli bir karar anıyla baş başa kalırlar: Önemli bir değişime, hayatlarını değiştirmeye karar verme anı… Kendimiz bunu yapmak zorunda hissettiğimizde bize ne olur? Bir yanda değişimin cazip, çağıran heyecanlı büyüsü… Diğer yanda bir bilinmezliğe girmenin ürküntüsü, korkusu… Geriye bakış, ileriye bakış… Kafamız bu kritik dönemde bunlarla meşguldür hep. Ve kararı verdiğimiz anda işe kaybederek başlarız. Bir insanı, bir yaşamı, bir işi… Albüm de “Lost” şarkısıyla başlıyor “Found” şarkısıyla bitiyor. Kaybederiz, zorlu bir süreç başlar bizim için. Ama sonunda daha iyi ve daha değerli bir şeyi buluruz, yeniden doğarız.

Bilboard dergisi, Riverside’ın beyni Mariusz Duda ile bu ayki sayısında albüme ilişkin bir söyleşi yapmış. Duda, henüz 40 yaşında, bu nedenle kendisini bir orta yaş krizinde görmediğini söylüyor: “Gidip kendime bir Lomborghini almadım veya25 yaşındaki bir kızla çıkmaya başlamadım!” Ama kendi bilinçli kararıyla değişimi başlatmış. Bunalımlara girip, duygu selinde boğulmadan, insanları suçlamadan içine dönmüş; kendi kişisel gelişiminin bir parçası olarak görmüş bu “dönüşümü”

Çok uzatmayayım… Prog rock’un dibine vurmuşlar albümde. Kahramanımızın “dönüşümü” de daha umutlu, daha pozitif olmuş albüm boyunca. Albümü “Öz-Yardım Kitabı” olarak niteliyor Duda; Yaşamınızı nasıl değiştirirsiniz? Nasıl daha iyi bir insan olursunuz? Kabuğunda yaşayan kahramanımız, biraz da bu içe dönük yaşamdan bıkmış ve mutlu olmak istiyor.

Kimseyi suçlamayın, hatalarınızın sebebini başkalarında bulmayın. Kendinize, içinize dönün ve aradığınız şeyi orada bulun. “Mutlu musun?” diye sorduklarında, “Ne istiyorsun?” diye sorduklarında“Şunu yapmak istemiyorum, bunu yapmak istemiyorum” diye cevap vererek başlıyorsanız sorun var demektir. Hep neyi istemediğimizi söyleriz ama neyi istediğimizi söyleyemeyiz! Belki de çok basitçe bilmiyorum da diyebilirsiniz. Değişime oradan başlamak, mesela?

Değişim başladı, bir sonraki adımda ne olacak bakalım.

Tags: , , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

YENİ | Marble Sounds’tan yeni single: “The Ins and Outs”
BBI YERLİ #11 | “Alpha Minus”

Yazar

Bize Katıl!