YENİ | Bir “İyi Dinlemeler Dileği” olarak Saint Kitten

Bu yazının konusu, Saint Kitten.

Girizgâhta bir şeylerden bahsetmem gerek. Bir Baba Indie‘de yeni bir şeyler keşfedip yazarken bazı önemli kriterlerimiz var. O da aslında hiçbir kriterimizin olmadığı ve sadece beğenip üzerine duygusal bir kaç kelâm serpiştirdiğimizdir. Bunun dışında basın bülteninden kopyala yapıştır bir tanıtımımız hiç olmadı. Kuşkusuz kriterlerimiz doğrultusunda olacak ama Bir Baba Indie‘de bazen, bazı grupları ya da müzisyenleri yazmaktan vazgeçtiğimiz, yazıp sildiklerimiz olmuyor değil. Bunun sebebi ise bazen sadece dinlediğimiz şeyi beğenmemiz ama onun üzerine yorum yapabilecek kadar birikimimizin olmaması olabiliyor. Madem ki bir şeyler paylaşıyoruz, e biraz da ahkâm kesiyoruz o zaman yazının mürekkebi kaliteli olsun istiyoruz. Bu kendimize ve okuyana hassasiyetimizdendir.

Bu sefer bu kendiliğinden oluşmuş kuralı esneteceğim. Hem bilgi vereceğim hem de hissettiklerimi yazacağım. Saint Kitten‘ın müzik adına çalışmalarına yazıyla eşlik ederek başlayalım. Dinlediğim ama icra edilen tarz üzerine çok bilgimizin olmadığı bir yazı başlasın öyleyse. Sadece herhangi bir dinleyici üslubuyla yazılacağını ve bu yolla Saint Kitten‘ın herhangi bir dinleyici tarafından beğenilip beğenilmeyeceğini test etmiş olalım.

Saint Kitten‘in sesleri İzmir’den çevre illere; oradan da denizaşırı ülkelere doğru yayılıyor. Ezgi Köyağasıoğlu‘nun her bir parçasında vücut bulduğu bir proje. Biz yeni duyduk ama kendisi 7 yıldır bu müzikle birlikte hayatını sürdürüyor. Dolayısıyla biz aslında en olgun döneminde projeyi yakalamış olduk. Bazı projelerin başlangıç aşamalarına tanık olmak ayrı bir gurur kaynağıdır şüphesiz ama bazen tam olgunluk anını yakalamak bambaşka bir his uyandırıyor. Mesela şu ân kendini müzikal olarak ve sunum olarak en iyi şekilde ifade eden bir  proje ile baş başayız. Başlangıç projelerinde isimler, maalesef çoğu zaman umut vaad eder konumda oluyor. Beklentilerinizin ilerleyen yıllarda yok olma ihtimali şahsen çoğu zaman benim canımı acıtıyor. Bu yüzden seneler sonra arşivimde bulduğum bazı grupları açıp dinlediğimde “Ah be keşke ilerleyebilselerdi” diye serzenişte bulunuyorum. Böyle bakınca Saint Kitten büyük bir lüks gerçekten. Her yönüyle dinlediğim, izlediğim, bilgi sahibi olabildiğim bir proje var. O yüzden böyle rahat rahat yazabiliyorum mesela.

Saint Kitten, kendi tarzını Trip-Hop, Indie-Pop ve Sadcore olarak tanımlıyor. Trip-hop’a bayılan insan evlatlarının oluşturduğu bir blog olduğumuzu hatırlatarak bu topraklardan böyle şeyler çıkması hususunda desteğimizin sonsuz olduğunu bir ara yazılı olarak bildireceğiz. Indie-pop konusunda da burada ve radyoda yer vermişliğimiz oldu ona da girmiyorum hiç. Fakat sadcore dikkatimi çekti. Ailemizin diğer yazarlarının muhakkak bir fikri vardır ama dedim ya ahkâm kesmediğim, yazarken hem Saint Kitten, hem de icraatleri hakkında fikir sahibi olasım var bugün. Her dünya insanının yaptığı gibi Google’a yazdığımda Alternatif ve Indie Rock‘ın alt türevleri olduğu yazıyor. Ekşi Sözlük’teki ilk entry’deki tanım baya ilgimi çekti. Tam bununla ilgili bir şeyler yazacaktım ilerleyen paragraflarda. Görüyorsun işte sevgili okuyan. Bazen plan yaparsınız ama öyle olmaz. Konuyu dağıtayım. Geleceği düşünerek ne kadar çok yoruyoruz kendimizi. Gelecekte yazacağım şeyi şimdi yazacağım. Ah şu ân telaşları!

Konuya yeni bir paragrafta dönersek; box car racer’ın entry’sinde diyor ki: “…down tempo,mutsuz çoğunlukla aşk acısı, kalp kırıklığı ender de olsa hayatın bütünü, zorlukları hakkında sözlere sahip, icra edenin iç dünyasını yansıtan müzik türü, hüzün sanatı.” Şayet Sadcore buysa alır koynumda saklarım. Gelecekteki paragrafımı öne çekeyim ama tarihi geriye alayım. Yıl 2007. Saint Kitten‘ın doğduğu sene. Ben de o zaman işlemcisi düşük bilgisayarımdaki, korsan yazılımlarla elektronik müziği keşfetmeye çalışıyorum. Alakasız davul sampleları falan yazıp üzerine milyon tane enstrüman deniyorum. Tabi ben hâlâ deniyorum ama işlemcisi daha iyi bir bilgisayarım var artık. Tam bu noktada dolaylı olarak Saint Kitten‘ı övdüm dikkat ederseniz. O zaman kafamda tam olarak Sadcore tanımındaki müziği yapma derdim vardı. Üzerine de vokal yapabilmesi için ironik bir mutluluk yaşayan kadın sesi arıyordum. Bunun için bilimum sitelere ilan da verdim. Bir iki kişi çıktı. Tabii hiçbir şey yapamadık. Minik bir – iki dakikalık çalışma var elimde ama bi’ Saint Kitten değil. Bazen işte böyle durumlar olabiliyor. Kim bilir ben Saint Kitten‘a, Saint Kitten bana bakıp, paralel evrenlerimizi gözlüyor olabiliriz. İcra edemediğim bu müzik türünü şu ân yazmak ayrı bir keyif. Bunu belirtmeden geçemeyeceğim. Ayrıca, şunu da belirtmek gerekir ki; Rock ve türevleri tarzlara kadın sesi ne kadar itici duruyorsa; Jazz, Indie, elektronik müzik türevlerinde de bir o kadar çekici ve olağanüstü duruyor.

Saint Kitten‘ın kendisi ve dinleyenleri için tek bir görüntüsü olabilir ama benim için iki görüntüsü var. Kendisine ait besteleri olan görüntüsü ve coverlarının olduğu ayrı bir görüntüsü. Covera bakış açımı bu blogu okuyan 70 milyon kişi biliyor. Bilmiyor da olabilir bunda üzülecek bir şey yok. O yüzden yeniden yazmak isterim: cover sevmiyorum! Nedenlerini Saint Kitten üzerinden tartışmak lüzumsuz olacaktır o yüzden bu konuyu es geçelim ama videosu olan Lady Gaga coverı Judas‘ı beğendiğimi söylemek isterim. Hatta buraya da ekleyelim. (Yazar embed kod almaya kadar gitti gelecek)

Saint Kitten‘ın kendine ait bir internet sitesi var: saintkitten.com. Bu site üzerinde kendisiyle ilgili hemen hemen bütün bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Judas dışında da bir çok çalışması var. Cover olayını ayrı tutuyorum ama video işinde yaratıcılığına hayran kaldığımı söyleyebilirim. Saint Kitten videolarına muhakkak bakmanızı öneririm.

Şimdi izninizle biraz Erik’ten bahsedelim. Bu şarkının söz, müzik ve prodüksiyonu Saint Kitten‘a ait. Eleştirmekten çekindiğim cover meselesinin belki de müzikal anlatımı olabilir bu şarkı. Ben Saint Kitten olsam, Erik gibi bir şarkım olsa başkalarının müziklerini yorumlamakla uğraşmaz, kendi şarkılarımla hayatımı sürdürürdüm. Bu işi bu kadar iyi, istikrarlı ve hakkıyla yapabilmek başlı başına özel bir durumdur. Ben, belki kimilerine göre ütopyadan bahsediyor gibi gözükebilirim ama Saint Kitten‘dan övgü ile bahseden Jens Lekman‘ın, Erik‘i coverlaması gerektiğini düşünüyorum. Sanatçıya saygı bâbında bu konuyu uzatmadan noktalayalım ve sevgili Saint Kitten‘ın bu konuda bir bildiği vardır elbette diyerek ahkâm kesmediğimiz yazımıza devam edelim.

Saint Kitten’ın ailesini magazinsel olmayan hislerle tabii ki merak ediyoruz. Merakımızı arttıran şey ise büyük kardeşi La Dee Eda ile ortak çalışmaları olması. La Dee Eda‘yı da geçtiğimiz aylarda tanımıştık ama burada hiç bahsetmemiştik. Bir Baba Indie’nin, gizli yerlerde saklı tutulan, ortak bir beğeni sandığı var. Oraya, yüksek dozajda beğeni ile kaplayıp sakladığımız bir isim var. Cihan Yılmaz. Kendisiyle ilgili bir yazı yazmıştık. La Dee Eda, sevgili Cihan’ın çalışmalarından Joyridea eşlik etmişti. Biz de bu şarkı vesilesiyle tanışmıştık ve tekrar belirtelim Joyride inanılmaz iyi bir parça ve La Dee Eda bu şarkıyı inanılmaz iyi yorumlamış.

Unutmadan, Saint Kitten‘ı bu genre konusunda bilgisine, zevkine güvendiğim bir arkadaşıma dinlettim. Kendisi, nu-disko konusunda setler hazırlayan ve belli dönemlerde oturup ders çalıştırır gibi “Bak bu şu tarzın temel öğesi” diye anlatan güzel bir insan. Şunları söyledi: “Indie-Pop konusunda bir şey diyemem ama tam da aradığım ses bu kadında var. Nu-disko çalışmalarında vokaller oldukça iyi; keşke müzikal olarak onu yakalayabilseymiş. Bu işle uğraşsaydım hani anlamasam da indie pop kültürünü komple ezberleyip, yiyip yutup, karşısına dikilir canlı röportaj alırdım. Hem de bir yandan yaptığım parçalara vokal olmasını teklif ederdim.”

Saint Kitten ile ilgili yazımı ufak ufak toparlarken, aldığımız bilgilere göre (mit ile çalışıyoruz) kendisinin yurt içi ve yurt dışından birçok kişiyle güzel çalışmalar yaptığını söyleyelim. İlerleyen zamanlarda bunları da takip ederseniz mutlaka tanıklık edeceksinizdir. Etmezseniz de biz edeceğiz, sizi bilgilendiririz. Bir Baba Indie ailesi olarak çok sevdiğimiz Saint Kitten‘ı bundan sonra daha yakından takip edeceğimizi samimiyetle dile getirmek isteriz. Saint Kitten ile ilgili çalışmalara aşağıdaki sosyal mecralardan 7 gün 24 saat ulaşabilirsiniz.

Resmi Web Sayfası: http://www.saintkitten.com

Facebook: https://www.facebook.com/thesaintkitten

Soundcloud: https://soundcloud.com/thesaintkitten

Bandcamp: http://saintkitten.bandcamp.com

 

Serbest Çağrışım: (bknz.Soul Kitchen) (bknz.Saint-Étienne) (Acaba bir yerde yanlışlıkla bunlardan birini yazdım mı? Olmadı editleriz)

Esenlikler,

İyi dinlemeler.

Tags: , , , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

adidas all Originals İstanbul (20 Eylül 2014)
BİR BABA INDIE #21 (19.09.2014 @ AÇIK RADYO)

Yazar

Bize Katıl!