Hislerimizle sürüklendiğimiz bir gezegen: “M83”

Sanatçı İncelemeleri

M83 adını bir gezegenden alan daha çok elektro-pop, indie rock türünde müzik üreten bir grup.

Benim grupla tanışmam “Midnight City” ile oldu. Grubun bahsettiğim parçasından önce çeşitli projeleri ve albümleri mevcut. Elektro-pop altyapısı bulunan bu Fransız grubun Placebo, Depeche Mode gibi efsane grupların kült olmuş şarkılarına remix yapmışlığı da var. Bazı parçalarında nostajik tınılar kullanan, 80’ler etkisini vurgulamayı seven bir topluluk M83.

Grup, Sigur Ros, Suede ve birçok grupla olan çalışmalarıyla bilinen Ken Thomas ile 5. stüdyo albümleri olan “Saturdays = Youth”u kaydetti. Grup elemanı Gonzalez’in söylediğine göre 80’ler etkisini yansıtan bir albüm oldu ve bu etki kendisinin o senelerdeki zamanlarından geliyor.

Bütün bunların dışında asıl proje olarak tanımlandırabileceğimiz ve beni en çok etkileyen parçalarının da bulunduğu bir soundtrack albümleri mevcut. “Oblivion” isminde bir bilim kurgu filminde kullanılan müthiş dokunaklı olan ve ilk kez grupla tanışmamı sağlayan Midnight City’i de içeren bir projeden bahsediyorum. “Wait”, “I’m Sending You Away” gibi şahanelikler barındıran bir proje. “Wait” klip eşliğinde dinlenilebilir, etkisi öylesine içine alıyor ki… “I’m Sending You Away” için aynı şeyi söyleyemeyeceğim çünkü bambaşka bir dünyası olan bir yerde bambaşka duygular içine saran notaları var. Kalp atışlarını hızlandıran bir parça… O esnada gözleri kapayıp notalara ayak uydurmak en doğrusu. Kendi klibiniz canlanır zihninizde ve orada yaşarsınız bir süre.

Grubun kendi açımdan da aşırı takip ettiğim bir müzik türüne sahip olduğunu söyleyemem. Fakat bu bir gerçek ki hislerinizle ve anılarınızla başbaşa kalabileceğiniz, içinde kendinizi bulmak için herhangi bir şarkı sözüne ihtiyaç duymadan, özgünlükle yorumlayabileceğiniz bireysel dinletiler içeriyor. Sonra oturup biraz da müziği yapan grup elemanlarının iletmek istediği mesajı düşündüm tabii. O kadar da bireysel olmadığından değil onlarla bir empati içerisine girersem belki daha farklı bir uca ulaşabilirim diye. Öncelikle en yorum yapılası kısım olan şarkının isminden başladım: “I’m Sending You Away”. Düz bir mantıkla bakınca zaten ilk anda akla giden, yitirilen biri veya bir şeyler olduğunu sezebiliriz. Bir film müziği olduğu için aslında “Oblivion” adlı filmi izleyip onunla da bağdaştırabiliriz. Bana ulaşan kendimce harmanladığım hisler ise, uzaklaştığımız kişileri ya da durumları değişen durumlarında kabullenmemiz. Bu kabullenmenin aslında reddetmekten daha zor olduğunu düşünüyorum. Bu bastırılmış duygu gibi işte birikmiş olan çeşitli hislerle dışarı çıkıyor arada, biz farkında olmadan; devam ediyoruz ve yavaşlıyoruz, arada hızla patlarmışçasına artıyor, yakalayamıyoruz.

Çok bambaşka yerlerdeyken aklım birden bir parça aldı buralara getirdi işte beni. Benim “I’m Sending You Away” dediklerimi hatırlattı tesadüfen. Çok da iyi etti. Sonrasında da birçok anımda yanımda olabilecek bu güzel ses bütünlüğünün büyüsünü dünyama kazandırdı. Bir adet psikolojik durum çözümlemesi olarak dinleyiniz derim. Belki sizi de bir yerlere götürür, belki siz de onu bir yerlerde taşırsınız, neden olmasın?

Son olarak çok hoş da bir internet siteleri bulunmakta ilgilenenleri için: http://ilovem83.com

Büşra TÜRKMEN

Tags: , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Doves’un kurucularından yeni grup: “Black Rivers”
YENİ | Alt J – “Every Other Freckle”

Yazar

Bize Katıl!