Moda Sahnesi Yaz Dönümü Konserleri – 2. Gün | Can Güngör – Yasemin Mori

OradaydıkYerli Sahne

Moda Sahnesi Yaz Dönümü Konserleri 2. günündeydik. Dünkü performanstan sonra ve yarınki Taranta Babu konserini düşününce bu konser için çıtam baya yükseklerdeydi. Yazıyı nereye bağlayacağımı baştan yazacağım. Can Güngör ve Yasemin Mori konserleri son zamanlarda izlediğim en iyi konserdi diyebilirim. Harika bir geceydi!

CAN GÜNGÖR

Sahneye ilk Can Güngör çıktı. Henüz sahnede kimse yokken sahnede klarnet, saksafon, akustik gitarlar, elektrik gitar, banjo, tuşlu çalgıları görünce, acaba Can Güngör‘ün arkasında Kara Orkestra mı çalacak diye düşündüm. Hatta klarnet Taranta Babu beklentisine kadar götürdü. Tabi beklediğim gibi olmadı. Başka bir kadro ile Can Güngör sahnede yerini aldı. Sahnedeki kadroyu iki kişi hariç daha önce görmedim ve dinlemedim ama en dikkatimi çeken bas gitardaki Tufan Büyükgüngör, sahiden iyi bir enstrümanist. Çok beğendim. Diğer yandan tuşlu çalgılardaki ismi ilk başta tanıyamadım ama daha sonradan hatırladım. Hatırlayamadığım için kendim de ayrıca utandım; onu da belirteyim. Kendisi hakkında Rock’n Coke 2013′e dair notlar: Festivalin Küçük Puntoları yazısında notlar düşmüştüm. Ozan Tekin‘i bugüne kadar Yora‘da dinlemiştik ve çok sevmiştik. 

Can Güngör, konsere başlarken bu ekip ile ilk defa çaldıklarını ve eğer yanlış anlamadıysam ilk defa da konsere çıktılarını söyledi. Sahnedeki isimler daha önce ne kadar sahne alırlarsa alsınlar grup tecrübesi bireysel tecrübenin önüne geçiyor olabilir mi diye beni düşündürdü. Konser boyunca iyi çaldılar, şarkıların ruhunu çok iyi yansıttılar ama sahnede çok az kıpırdadılar ve çok kontrollüydüler. Bunu kötü bir eleştiri olarak yazmıyorum. Bu ekibin bu ilk anlarına şahit olmak önemli bir şanstı. Konser esnasında aldığım notu da bu cümlenin devamına ekleyebilirim. Bu ekibin bundan sonraki 10. konserlerini tekrar izlemek gerek. Biraz daha rahatladıklarında sahiden unutulmaz bir performans sergileyeceklerine inancım tam.

Geçen hafta Açık Radyo‘da Can Güngör’e Silik Düşler parçasıyla yer vermiştik. Bu şarkı sanırım en bilindik şarkısı. İkinci olarak ve konser sonunda bu şarkıyı ikinci defa çalarak konseri noktaladılar.Silik Düşler‘in canlı konser videosunu bugün ya da yarın birbabaindie.com‘da ve sosyal medya hesaplarımızda paylaşacağız.

Can Güngör, henüz yayınlanmayan albümü hakkında da bilgi verdi. Silik Düşler ve ismini tam alamadığım ama trafik yapısını acayip sevdiğim bir şarkı ile Olmadı Kaçarız‘dan EP yayınlayacağını söyledi.

Can Güngör şarkılarında dikkatimi çeken bir şey var. Tüm şarkılar istikrarlı bir trans hali içeriyor. Hemen hemen tüm şarkıların bir patlama ve coşma noktası var ama asla şarkının esas dokusundan ödün vermiyorlar ve o trans halini şarkı bitene kadar koruyorlar. Arabalardaki hız sabitleyici gibi bir hissiyat. Uzun yolculukta orta şeritten, trafiğin akışını bozmadan gidilen gece yolculuğu hissiyatı uyandırdı bende.

Klarnet ve saksafon kullanımlarını merak ediyordum. Uzun ve karmaşık sololar olmadan, sadece şarkıya eşlik niteliğinde kullandılar. Bu tarz müzikte, bu enstrümanlar işin içine girince, kendi içlerindeki marjinallikten ötürü olsa gerek hep böyle koşturup giden sololar, dominant notalar falan olması gerekiyormuş gibi geliyor ama dün de gördük ki aslında çok da gerekmiyor. Naif bir şekilde bu enstrümanları bu tarz müziğin yerli halkı olarak niteleyebileceğimiz enstrümanları ile bir arada kullanabiliyorsunuz. Bir diğer yandan müzik formunu tarzlara sıkıştırmadan daha özgür kılabilmek adına çok sesli hale getirmek çok takdir edilecek bir şeydir ki buna cesaret ettiği için ya da düşünüp uyguladığı için Can Güngör ve ekibine teşekkürlerimi iletiyorum. Ek olarak bir şarkıda Can Güngör banjo da çaldı. Asla bir benzetme yapmıyorum yanlış anlaşılmasın; Balmorhea‘nın Remembrance performansı geldi aklıma birden. Ne güzel şarkıdır. Neyse konumuza dönelim.

Son birkaç şarkı kala davul ve bas sahneden ayrıldı. Şarkıların etkisi, grubun da iyiden iyiye rahatlamasıyla tüm dinleyenler yere oturdu ve konseri bu şekilde takip etti. Ortamın samimiyeti son derece saf ve hoştu diyebiliirim.

Nacizane tek bir eleştirim olabilir. Sıradan biri olarak beklentim elektrik gitarın biraz daha dominant hâle gelmesi ve belirgin melodilerin bir tık daha artması yönünde. Şarkılardaki bu tip ufak dokunuşların daha akılda kalıcı izler bıraktığı inancındayım.

Can Güngör‘ü ilk defa izleyen biri olarak karakter olarak sahne önüne yansıyan adamın inanılmaz samimi, mütevazı ve güzel bir karakter olduğu izlenimini uyandırdı. Umarım böyle güzel müzik yapmaya devam eder. Biz de hep güzel şeyler yazarız.

YASEMİN MORİ

Gecenin ikinci performansına yönelik merakım daha fazlaydı. Kapının önünde biraz durduktan sonra sahne kurulumuna bakmak için tekrar sahne önüne geldik. Açıkçası gözlerim trompeti ile Can Ömer Uygan‘ı aradı. Yoktu. Gökhan Şahinkaya‘nın amfisinin önünde de akustik bas gitarı duruyordu. Bir ânda eyvah akustik bir şeyler mi çalacaklar diye endişe ettirdi. Akustik performansları severiz ayrı ama nedense içimden o ân hiç öyle bir şey dinlemek gelmedi.

Görkem Karabudak, daha önce Kara Orkestra’dan ayrıldığını duyurmuştu. Bu diğer projelerde de bir ayrılık sebebimi tam bilmiyorum ama dün onun ekipmanları da sahnede yoktu. Açıkçası merak ediyordum. Acaba Burak Irmak mı çalacak diye aklımdan geçiriyordum ama Rhodes denen o efsane çalgının başına Can Çankaya geçti. İyi de yaptı. Orkestrayı inanılmaz iyi bir şekilde tamamladı, çok şey kattı. Elektrik gitarlarda Barlas Tan Özemek, bas gitarda Gökhan Şahinkaya ve davulda artık övecek kelime bulamadığım Ediz Hafızoğlu vardı.

İlk giriş parçası Arjantin‘di. Bu şarkıya inanılmaz iyi bir deneysel intro ile giriş yaptılar. Sonra Yasemin Mori tüm tiyatrallığı ile sahneye geldi. Yasemin Mori‘yi ne zaman izlesem bir konserden daha fazla müzikal izliyor gibi oluyorum. Sahne performansı ya da sahnede delilik açısından kadın vokallerde kendini 3’e, 5’e katlayan iki kişi gördüm bugüne kadar. Biri Softa‘dan tanıdığımz Ece Özey, diğeri ise Yasemin Mori‘dir.

Beklediğim gibi akustik bir performans olmadı. Şarkıların orjinal hâlleri ile caz formunun harmanlanmış bir sunumu vardı.

Bu konsere dair ne yazsam sonunu mükemmeldi diye bağlayasım geliyor. O yüzden yazıyı çok uzatmadan noktalayacağım. Ediz Hafızoğlu‘nun Muşta performansını hiç unutmayacağım; ek olarak bunu belirtmek isterim.
Dün geceki performans sahiden unutulmazdı ve harikaydı. İzlediğim en iyi konserlerde ilk üçe çok rahat sokabilirim.

Noktayı şöyle koyalım:

Konser boyunca sahnede birbirine bakıp sürekli gülümseyen, eğlenen enstrümanistler; yerinde duramayan bir solist ve tüm bu enerjiyi içine çekip onlara eşlik eden, sürekli birbirine dönüp “abi/kızım çok iyi değil mi?” diyen seyirci ortadayken daha fazla ne yazabilirim ki?

Güzel hisler ile…

Can Güngör – Silik Düşler from Bir Baba Indie on Vimeo.

Tags: , , , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

BİR BABA INDIE #8 (20.06.2014 @ Açık Radyo)
One Love Festival 13 – 2. Gün / 15.06.2014

Yazar

Bize Katıl!