Dâm-Funk’ın Modern-Funk İdeali

Sanatçı İncelemeleri

Geçtiğimiz yaz Nite Jewel‘le ortak projeleri Nite Funk ile yayınladıkları EP’den beri Dâm-Funk‘ın yaptığı her işi takip ediyordum. Buna solo ve başka müzisyenlerle ortak parçaları haricinde, büyük özenle oluşturulmuş ve Dâm-Funk’ın kendine has funk anlayışını yansıtan Dj Setleri de dahildi. Dâm-Funk’ın Berlin’de olduğum süre zarfında Chalet’in Club Night programı dahilinde müzik çalacağını öğrendiğimde, YouTube’dan videolarını izleyip, club ortamında yaşama hayalini kurduğum bu deneyimi asla kaçırmamam gerektiğini biliyordum.


Tanımayanlar için Dâm-Funk’tan biraz bahsetmek lazım. Kimlik adı Damon Garrett Riddick olan Kaliforniyalı Dâm-Funk, günümüzde funk müziği ileri götüren sayılı isimlerden. Bu janrın sadece James Brown’dan ve hızlı-sert tonlardan ibaret olmadığını herkesle paylaşmayı kendine görev edinmiş müzisyenin esas ilham kaynağı 70’lerin sonundan 80’lerin ilk yarısına kadar olan dönem. Bu dönemin synthesizer’lı ve drum machine’li soundunun etkisi, Dâm-Funk’ın kendi eserlerinde bariz bir şekilde duyuluyor. Dâm-Funk’ı bir dönem kopyacısından ayıran ise müziğindeki ince melodiler ve ambient akorlar. Oldukça hafif müziği hem dans edilebilir hem de rahatlatıcı olmayı başarıyor ve yaratılan uçma hissi çoğu zaman galaktik parça isimleriyle de vurgulanıyor.


Evinde müzik yaparak ve çabalayarak geçen uzun yılların ardından solo kariyeriyle başarıya ulaşmasının sebebi de funk müziğe olan inancı ve bu türün ifade gücünü zenginleştiren yaklaşımı. Dâm-Funk 2009 yılında yayınlanan ilk albümü Toeachizown’dan beri kahramanı Steve Arrington ile Higher, hemşehrisi Snoop Dogg ile 7 Days of Funk albümlerini yaptı ve son albümü Invite the Light‘ta Ariel Pink ve Flea gibi isimlerle çalıştı. Başka projelerle de gerçekleştirdiği yoğun üretiminin yanında DJ setlerinde koleksiyonundan seçtiği az bilinen funk plaklarını dinleyicilere aktarmaya devam ediyor.

Chalet’deki gecede de Dâm-Funk bizi farklı renklerde funk grooveları arasında gezdirdi. Müzik yapmaya başlamasına neden olan Prince’in Lady Cab Driver‘ıyla başladığı setine bir Funkadelic klasiği Knee Deep‘in de içinde bulunduğu 1975-1985 dönemine ait funk ve boogie parçalarıyla devam etti. Snoop Dogg’la ortak parçaları Faden Away, takip eden G-funk parçaları kısmına girişi yaptı.


Sonlara doğru house tınılarının da yer bulduğu sette, Dâm-Funk kendi parçalarını seslendirmeyi de ihmal etmedi. Bunu yaparken dans edenlerin arasına karışması ve dans edenleri de şarkıya eşlik etmeye teşvik etmesi, Chalet’in çok da dostça olmayan iç mekânını daha samimi bir ortama çevirdi. Dâm-Funk umduğumun aksine omuzda taşınan synthesizer (Vallahi spesifik ismini bilmiyorum) soloları çalmasa da, tam da hayallerimdeki gibi bir gece sundu. Hayallerimde tahmin etmediğim şey ise gecenin sonunda kendi ağırlığımı hissedemez ve zaman kavramımı kaybetmiş olacağımdı. Ve hayır, madde etkisi altında da değildim. Hala “O neydi ya?” diye soruyorum kendime…

Dâm-Funk “omuz synthesizerı” çalmasını izlemek için buyrun:


Dâm-Funk’ın Garett adıyla yazın ortasında yayınladığı Private Life albümünü dinlemek için:

Tags: , , , , ,

İlginizi Çekebilir

DKTT, Canozan ve Deniz Tekin x 3’lü Yeni Şarkıya Klip Geldi: “Belki”
“Kim, Kiminle, Nerede, Ne Yapıyor?” Etkinlik Rehberi: 8 – 10 Eylül

Yazar

BBI Yerli: Rana Türkyılmaz & Kırık Pena

Bize Katıl!