Kendinin Dışına Bir Adım, Hadi!

Gönül İşi

“Kendinin dışına bir adım at!
Bütün yol o tek bir adım…”
Şeyh Nimetullah Veli

Herhangi bir yerde okuduğunuz herhangi bir cümle. İnsan bazen bir cümleyle toplayabilir tüm cesaretini. Koşmak, dokunmak, aslına ulaşmak, merakların ardındaki perdeyi aralayıp ordan Kaf Dağı’na bakmak, herhangi bir atomu parçalarına bile ayırmak…  İnsan bazen arzularının peşinden gidecek cesareti ekranda duran bir cümlede bulabiliyor. Bulduğunuz anda ilerliyorsanız her şey yolunda görünebilir fakat bazen müthiş bir dengesizlik vardır ortalıkta. Dünyanın bir ucundan çıkabilir bacağınız her şey fazladır o anda. Ya da aynaya baktığınızda hiçbir şeyi görürsünüz ve az gerçekten o ana çok fazladır. Böyle anlarda acilen atılması gereken bir adım vardır. Kendin için, kendi dışına… Sanırım benim için yol vakti. Dışıma bir adım atmalıyım artık ben de! Dışına bir adım atmalısın belki sende sevgili okur.

Ben Sevim. Kendime ulaşmak için atmam gereken bir adıma sahibim. Hepiniz gibi. Hatta hepinizin sahip olduğu bir çok şeye de sahibim. Gözlere, kulaklara, fikirlere, müziğe, anılara, anlara, anlamlara… Ne anlama geldiğini bilmeye ihtiyacım olan cümlelere… Hâlâ ve hâlâ insanlara, seslere. Hayallere sahibim bir de bazılarını kaybetmiş olsam dahi geri kalanına. Çocukken babamla beraber kurduğumuz bir hayale bile sahibim. Geçenlerde Ecem’in okuduğu “Beyrut Hayali” hikayesinin rüyasını görüyorum son günlerde. Beyrut’u, oraya ulaşmanın arzusuyla yanan Samir’i, “okumaktan başka bir şeye mecbur kalmamalı insan!”, “karanlığı da okuyabilmeli insan, karanlığın yüzünde yazılanları da!” deyişini. Birkaç sabahtır bu hikayenin içindeyim. Ya rüya bitmiyor ve uyanamıyorum ya da ben rüyanın peşinden gitmeyi fena halde istiyorum. Sonra babam… O yaşıyor olsaydı bizde bir gemiyle Akdeniz üzerinden Beyrut’a gidebilirdik, gitmeyi çok istemiştik. Bana anlattığı Lübnan masallarını anımsıyorum bazen güzelliği dillere destan kadınlarını, toprağın nefes alırken çıkardığı sesleri, bunların dışında ve aslında bunların hep içinde olan yıkımları, direnişi ama yeniden dirilmeyi. Sanırım küllerinden yeniden doğan bir kuş Beyrut ve böyle bir yer olarak kaldı hep onun düşünde. “Asla pes etmeyen bir ruh!”  Ve ben şu an kararımı verdim.

Siz bu şarkıyı dinlerken ben çok uzaklarda olacağım klişesiyleyim şimdi. Salonda arka arkaya atılan adımlar ve Beyrut’un beni çağırışı. Güneye inmeliyim daha güneye, dünyanın kalbine. Küçük bir bavul salonda, Ecem’e bir not -Kendi dışıma bir adım atmaktan başka şansım yok, Beyrut’a gidiyorum. Dünya belki bir gün kurtulabilir- bırakıyorum kapıya, bilet rezervasyonu ve tamam. Azzura ile aşacağız Akdeniz’i. Bir feribot için havalı bir ada sahip. Mavi masmavi… Akdeniz gibi Leila gibi olmalı.

Cümleler kendi sonuna yaklaşırken bende yazının sonuna yaklaşıyorum, farkındayım. Beyrut bir adım, bir hayal, iki kelam ve rüya. Bundan sonrası benim için bir yol. Size anlatacağım uzun bir yol…

Ben Sevim, uzak gözlerinizden öperim.

Görsel: Ali Yusuf Çakıl – Leila’ya Bir Yol

Tags: , ,

İlginizi Çekebilir

Tüketim toplumu olmanın verdiği müzikal yan etkiler
Milky Chance Sessizliğini Bozdu: “Cocoon”

Yazar

Bize Katıl!