Sevdaliza’nın Ritim/Ezgi Dünyasında Aradığım Hisler Üzerine Söylemlerim

OradaydıkSanatçı İncelemeleri

Okulda, bir bankın etrafında toplaşıp muhabbet ederken birisi açtı konuyu. Ben de ortalarından bir yerlerden müdahil oldum. “Abi kadın İran’lıymış ya. Baksana nasıl pozlar veriyor bir de helal olsun” minvalinde bir cümle duyduktan sonra dikkatimi çekti ister istemez. “Kimmiş o ya, açsanıza bakayım” derken birisi The Other Girl parçasını açtı yanlış hatırlamıyorsam. İlk duyduğumda Oscar and the Wolf‘u andıran bir altyapı sezdim ama bu da güzeldi. Masadaki neredeyse herkesin de kendisini tanıdığını öğrendiğimde “Ooo bu da bayağı tutmuş, kesin her sene gelecek.” dedim.

Açıkçası o günden sonra tekrar açıp dinlemedim, ta ki etkinlik haberini görene kadar. SevdalizaGüneşin Kadınları kapsamında Babylon Bomonti‘de sahne alacaktı. E tabii bir dinlemek lazımdı o kadar muhabbetin, dedikodunun üzerine. Ben de bütün şarkılarını tek tek, başka hiç bir iş ile ilgilenmeden dinledim. Tamam, bu abla Oscar and the Wolf’ün tarzına benziyor ama gel gelelim ki onun Joaquim parçasında hissettiğim duygunun taş yarısını bile alamıyorum. İnatla pas geçmedim şarkıları, öyle de bir huyum vardır. Sanırım insan arkasında nasıl bir emek yattığını bildikten sonra kıyamıyor öyle kolay kolay, hemen yermek istemiyor. (Her zaman beceremesem de, bu konuda yapıcı eleştiri taraftarıyım.) Sirens of the Caspian parçasıyla tanıştıktan sonra konser için biraz heveslendim. Ayrıca listeme attığım tek şarkı unvanını da taşıdı bende.

Konser günü geldiğinde Facebook etkinliği üzerinden warm up kaçta başlar, Sevdaliza kaçta sahne alır, etkinlik kaçta biter gibi detaylara baktım. 20.30’da warm up, 21.30 Sevdaliza ve etkinlik bitişi 00.00 olarak gözüküyordu. (Burayı not alın önemli.) Biz de 21.45 gibi içeriye girdik ve konser 22.00’da başladı. Genellikle Türk gruplarından alışık olduğumuz saatinde çıkmama sendromuna Sevdaliza’da dahil olmuştu. Neyse, kendisiyle alakalı olmaması ihtimalini göz önünde bulundurarak hevesimi kaybetmedim ve konser başladı.

Konserin daha girişinde dikkatimi çeken en büyük detayı kısaca açıklamaya çalışayım. Son zamanlarda elektronik müziğin, müzikte bu kadar yer etmesiyle birlikte Drum Machine denen aletler de kullanılmaya başlandı. (Yanlış anlaşılmasın, yeni bir şey değil.) Bunlar, genelde davulcunun klasik zilleri, trampeti vs. yanında kullanılan ve bagetle vurulan, içerisine istediğiniz sesi atayıp çalabildiğiniz minik, elektronik davullar. Klavyeci, davulcu, prodüktör ve Sevdaliza’nın olduğu sahnenin ilk şarkısında da zil ve trampet sesleri için davulcumuz Drum Machine’i kullanıyordu. Neden bu şekilde yaptıklarına akıl erdirememekle birlikte, davulu da -yani kick’i- bilgisayar üzerinden hazır çaldıklarını farkettim.

Tamam bu ufak bir detay, haklısınız. Ama o benim çok sevdiğim, Sirens of the Caspian parçasının nakarat kısmında çektiğim videodan da görebileceğiniz üzere parça çalıyor ve biz dinliyoruz! Efektler var, ondan dolayıdır diye düşünecekler olabilir, ancak 2016 yılında stüdyoda yapılan efektlerin canlı olarak da yapılamayacağını sakın düşünmeyin. Bu konunun ayrıntısına inmem gerekirse çok fazla bilgi vermem gerekeceğinden kısa kesmek istiyorum.

https://instagram.com/p/BMUmjt2jUlL/

Sevdaliza’nın canlı vokaline değinmek gerekirse de, kayıtlarına “benzeyen” bir sesi olduğunu söyleyebilirim. Kayıtlarındaki o puslu halinden eser olmamakla birlikte aynı altyapıların üzerine Beyonce‘nin parça söylemesi gibi bir durumla karşı karşıya kaldım. Açıkçası benimle gelen iki arkadaşım da vokali beğendiklerini söylediler. O yüzden bunun biraz zevkle ilgili olma ihtimali olduğunu düşündüğümden dolayı güzeldi veya kötüydü demek istemiyorum. Sadece, kayıtları ile alakası olmayan bir vokal ile karşı karşıya kaldığımı belirtmeden geçemeyeceğim.

Kendisinin müziğinden ziyade basketbolculuğunun, fotoğraflarının ve kliplerinin konuşulmasından da tahmin edebileceğimiz üzere görsel olarak çok daha tatmin edici bir performansı vardı. O uzun boyuyla ve danslarıyla sahneye yakışıyordu yani.

Son olarak, saat 22.45’te Sevdaliza sahneden indi ve gidiyormuş gibi yaptı. Biz daha “Ne oluyor lan?!” etkisini üzerimizden atamadan, “Hadi hadi yine iyisiniz, bir tane de cover söyleyeyim.” deyip geri döndü. Tears of Fear‘dan Mad World parçasını söyledikten sonra konseri bitirdi. Yani -saymadım ama- bize 6-7 tane parça dinlettikten sonra sahneden indi ve gitti.

Kendisinden önce warm up yapan Shangri La bir saat sahne almıştı. Konser bittikten sonra eve gidip uyuduğum için after kaçta başladı, ne yaptılar bilmiyorum ancak Facebook sayfasında yazdığı gibi 00.00’da bittiğini düşünürsek o da 1 saat sürmüştür diye düşünüyorum. Sonuç olarak Sevdaliza‘nın sahnede geçirdiği süre hem warm up’tan, hem de after’dan daha kısa. Buna “Zaten kaç tane şarkısı var ki? Ne bekliyordunuz?” diye cevap verecekler varsa eğer, 2 sene önce az şarkıyla Volkswagen Arena gibi bir yerde sahne alan Chet Faker‘ın (Artık Nick Murphy) konserini hatırlasın. Gitmediyse de eşine dostuna sorsun, yapsın bir şeyler. Çok az şarkısı olan Chet Faker o gün bizi çok mu çok eğlendirmişti ve 1.5 saat kadar sürmüştü yanlış hatırlamıyorsam.

Süreyle ilgili verdiğim bilgiler sanatçıyla da alakalı olabilir, mekanla da. Bu kimin sorumluluğunda bilmiyorum ancak birilerinin bahsetmesi gerektiğini düşündüm. Çünkü kimsenin, 21.30-00.00 arası gösterilen etkinliğin 45 dakika süreceğini düşündüğünü sanmıyorum.

Bir de, hiç iyi bir şey söylemeden de yazıyı tamamlarsam kendimi kötü hissedeceğimi farkettiğim için belirtmek istedim; Babylon’un taş duvarları ile oluşturduğu akustiğinin doğru kontrol edildiğinde harikalar yaratabildiğini bu konserde de keşfetmiş oldum. İçerideki sound size oldukça tatlı bir müzik dinleme ortamı yaşatıyor.

Tekrardan yeni Babylon konserlerinde görüşmek üzere…

Tags: , , , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

Surfer Blood 2017’ye dalga gibi geliyor!
Nick Murphy’den Yeni Şarkı Geldi: “Stop Me (Stop You)”

Yazar

Bize Katıl!