Forest Swords – “Açelyalar Çiçek Açtı Sevim!”

Karanlık mı karanlık bir oda… Kalın beyaz duvarlar… Sevim’in yokluğunda çalan şarkı… Aydınlığa ulaşmak için parmak uçlarıyla yoklanan kalın beyaz duvarlar… Yine karanlık mı karanlık oda… Duvarın soğukluğunu soğurmak, boyanın dokusunu hissetmek… Müziğin tüm şartlara uyumluluğu… Bu anda “Ona nelerden bahsetmeyi istemezdim ki!” diye geçiriyorum içimden. Şu çalan şarkının sahibi adamı tanıyor muydu sahi? Birden durup, ona: “Sevim! İngiliz bir adam var. Adı Matthew Bornes ama sahne için kendine şekil bi isim seçmiş: ‘Forest Swords’. 2009’da kendi kayıtlarını internet üzerinden paylaşmaya falan başlıyor. Derken talihi dönüyor. Ani bir sıçrama işte. İlk EP “Fjree Feather” çıkıyor önce. Şu Down Steps şarkısı efsane bak. Kapaktaki görseli gördün mü? Hangimize daha çok benziyor dersin o kadın? Sabit gözler, kırılgan ifadesi suratının… Matthew Bornes’ın şarkılardan oluyor işte canım! Olmayan bir yeri var ediyor, saklanan birini buluyor insan. “Sahi aradığın, bu çocukta neden olmasın Sevim?” diyorum. Kendimle konuşmalarımın bir sonu yoktu!

Sevim de yoktu üstelik. Olsaydı neler söyleyeceğini tahmin etmek zor değildi fakat olmamasına alışamıyordum. Asıl zor olan buydu! Parmak uçlarım duvardaki düğmeyle buluşuyor sonunda. Karanlığın içindeki tek doğruylayım işte: Aydınlık! Sevim birden gelmişti aklıma. Karanlıkta yaklaşan görüntüler, aydınlıkta kendini infilak ediyordu. Bunu çözmenin bir yolu olmalıydı.

Sürekliliğini koruyan görüntüler, tıpkı Forest Swords şarkıları dinlerken olan gibi. Kendinizi şehrin göbeğinde hissediyor yada tamamıyla pastoral bi tablonun içine mıhlanıyorsunuz. İçinizi ısıtan, birden sonsuz uzak olabiliyor. Düğüm çözülüyor. Hipnotik loop’larla sayısız aydınlık…

Şimdi durup tüm bunlardan Sevim’in nasıl hoşlanacağını hayal ediyorum, heyecanlı heyecanlı kıpırtılarını. Bazen insanları gerçekten tanıyabiliyorsunuz. Yani işte neyi sevebileceğini, neyden hoşlanabileceğini öngörebiliyorsunuz. Hele hislerinin ve bilinçaltının peşinden koşan bir müzisyen, besteci ve prodüktörün işlerinin başarılı sonuçlar verdiği kanısındaysanız, bunu seveceğini düşündüğünüz biri yada birileri ile paylaşıyorsunuz. Paylaşmaya can atıyorsunuz! (Sevim’le hep yaptığımız gibi…) Bu Forest Swords afili bi adam. Yaptığı parçaları dinlerken görüntülerden beslendiğini hissettiriyor. Bazen gördüklerinin karışık olduğunu düşünüyorsunuz bazen de küçük bir derenin altındaki çakılları görmüş olabileceğini hissedecek kadar arılaşabiliyor sesler.

Ve ritim en olmazsa olmazlardan. Zaten kendisi de şöyle diyor: “Pek çok parçamın bir nevi tribal veya ilkel bir yanı var sanırım ama sebebini açıklayamam. Yalnızca hoşuma gidiyor. Bir şeyler hissetmemi sağlıyor çünkü.” Şair burada hissetmeden ortaya çıkarılan iş, iş midir? diyor yani. Yaptığı remake’lerden de anlaşılıyor dönüşümü ve değişimi bile hissederek yapan biri. Hissetmek demişken, Sevim şuan bu yazıyı bir yerlerde okuyorsa kesin oradan oraya parmaklarının üzerinden süzülüyordur. Siz de eşlik etmek istersiniz belki.

Tarzını belirlemek zor, Matthew Bornes’ın. Psychedelic ambient‘tan lo-fi‘a, drone‘dan dub‘a pek çok bileşenle karşı karşıyasınız çünkü. Trip Hop olabileceğini düşünürken deneysel yada dub olabileceği kanaatine de varıyorsunuz. Sanıyorum başlı başına sentez müzik. Kendi tarzını yaratacak, özel bir yetenek. Tri Angle müzik şirketi ile de çalışan Forest Swords diskografisi ise şöyle:

– Fjree Feather (EP, 2009)
– Rattling Cage (single, 2010)
– Dagger Paths (EP, 2010)
– Engravings (2013)
– Shrine (Original Dance Score) (2016)

Son albüm “Shrine” 2016 mayısında yayınlandı. Liverpool’da yapılan çağdaş dans gösterisi için bestelendi albüm şarkıları. Favorim olan albümü “Engravings” Pitchfork kardeşten de zamanında 8.5 almış. Hakkı mıydı? Kesinlikle hakkıydı! Albümde dinleyip de sevilmeyecek şarkı yok nazarımda. Thor’s Stone şarkısı çalarken bilmediğiniz bir sokağın ortasında buluyorsunuz kendinizi. İçinizde de bilmediklerinize dair bir heyecan buluyorsunuz. The Weight Of Gold‘ta geleceği düşünüyorsunuz. Baya rasyonel yaklaşıyorsunuz üstelik. Ljoss ile başkaldırıyor biri, diğerine…

Aydınlık mı aydınlık bir oda… Şeffaf duvarlardan geçen parmak uçları. Geleceğin uyandırdığı heyecan. Sonra yolla aranızda yeni varlıklar. Ve aklımın bir noktasında hep Sevim!  Herhangi bir bankta oturup bunları okuyorsa gözleri yola kilitlenmiş midir acaba? Ya da birden banktan fırlayıp kendine buzlu bir süt ısmarlamış mıdır, yaptığım gibi. İhtimaller dahilinde yapmış olabilir fakat imkanlar dahilinde yapmayacak, biliyorum…

Sözü fazlasıyla uzatmış olduğum fikrine kapılarak sizi hayallerinizle baş başa bırakıyorum. Ha bu arada Sevim’i oralarda bir yerlerde görürseniz selam söyleyin.

“Açelyalar çiçek açtı!” bunu da ekleyin…

Tags: , , , ,

İlginizi Çekebilir

The Radio Dept. “Running Out Of Love”la geri döndü!
Glasxs’ten Albüm Öncesi Yeni Single!

Yazar

BBI Yerli: Rana Türkyılmaz & Kırık Pena

Bize Katıl!