Kelimeler Kusurludur: “The Talking Bugs – Random”

Gönül İşi

Bazen amma cimriyiz diyorum ne çok korkuyoruz bide. Potansiyel enerji birden kinetiğe dönüşüyor sonra. Düşünce eyleme. Dışa kapalı içe açık eyleme. Mesela şimdi bakıyorum da amma temkinli davranmışım bu şarkıya diyorum. Çünkü o benim “giz şarkım! (-idi)”

Hikaye şöyle başlıyordu: “Sarhoşken bulup, kendime geldiğimde kaybetmiştim.” Aslında şarkının tek hikayesi buydu. Bir gece gayet “random” bir şekilde hayatıma giren şarkıyı sabahta o derece “random” bi halde kaybettim. Ilk görüşte aşka inanmasam da şiddetli çarpışmalardan haberim vardı. Onlara inanırdım. Çarpışmanın şiddetinden olsa gerek uyandığımda hatırlayacak bi şey yoktu. Ya da çarpışmayı dahi unutmak ve o an ağzımdan çıkan bir kaç kelime: “Kazanmadan kaybetmek tam bana göre!” Bir kaç sene sonra nerede ve nasıl olduğunu şu an anımsamıyorum fakat işte tam da bu şarkıyı dinliyordum yine. Ama gizli gizli. Bir kaç tanıdıktan fazlası bilse zarar. Oysa genelde güzel dediğim ne varsa paylaşırdım. Bir şarkı, film, bir kitap, kitapta okuduğum tokat gibi cümle. Ama olmadı. Sanki şarkının üzerine bir kelime söylense kaçacaktım. Şarkı durmadan aynı şeyi söylüyordu çünkü: “kelimeler kusurludur.” Ben de buna inanıyordum. Üzerine yazarken zorlanıyorum mesela. Senin kendini yolda bulduğun şarkıda ben anksiyeteler ediniyorum diyemiyordum. Çünkü kelimeler eksik. Anlatılanlar kusurluydu. (Fakat zaman ilerlerken seni de ilerletiyor işte bi şekilde.)

Bu noktada şarkıya dönüyorum. Klibin en yorucu ve vurucu bölümüne: “durmadan arılar.” En kuvvetli metafor. En doğru yerlerde hatırlatılan gerçekler gibi. Hınca hınç dolu yer küre, olması gereken mücadeleler. Ya kazanmak ya kaybetmek. Endişe, bi hayli korku. Acaba frengi mi? Yoksa entelektüel sayrılık mı? Doğuştan kötü olabilirdi, doğuştan iyi olmalı… Çok çok korkuya bürünüyor zihnimde arılar. Bir an Tarkovsky olmadan önce uyanmalıyım diyorum. Bana kalırsa yolda olmanın tadını alanlar için, tadı damakta bir yol şarkısı. Duyguları net, ifadesi minimal şarkı.

Etrafı dağıttığı gibi toplamasını bilenlerdenim. O yüzden şarkının giz noktasına değinip, sizinle iş birliği yapma niyetindeyim. Şimdi bu kendi silahımla kendimi vurmak biliyorum. Tavşan kadının duruşu, dururken boynunun öyle bükülmesi ve sanki hüzünlü gibi hep gözleri, tıpkı benim gibi. Yani ölen ben, öldüren benden.Tek bir negatif an, sepya bir dünyanın içinde. Filmin sonunda ahlar vahlar… Şarkılarda dinlediğimiz hikayelerimiz olabiliyor bazen. Fakat kaçırdığımız bi nokta olabilir bu. Hikayelerimiz bilinmediği sürece taşıdığımız isimlerden ibaretiz. Bunu yazma nedenim imkanlar dahilinde hikayemi “anlatmak” ve ben varım demek olabilirdi. fakat imkanlar dahilinde duymak istemek bu daha çok. Farklı bir algı yaratılabilir belki diyorum. şeffaf olmanın komik bulunduğu, samimiyetten uzak bir dünya için çok kısa değil mi zaten yaşam? (Neden paylaşmayasın ki!) Tüm bunları söylerken rahatladığımı fark ediyorum. Belki oturup sevgilinize dinletirsiniz, biri ucundan tutarsa filminiz en nihayetinde sarılıp yatacağınız yastığınız olur. Ama herhangi birinin dokunamayacağı şarkıya sahip olmak onu eşsiz yaptığı ölçüde onu hiçbir şey de yapmıyor mu?

Hem haberlerde öznesiz cümlelerle dolu, gökyüzü de her yerde aynı büyüklükte! Cümleler devrilirken kapanması gibi kitabın yada başka hikayelere açılması…Samimiyetinize güvenip, filmi oynatıyorum. Filmin sonunda ölen kadının yaşadığını bilmek gibi zaten gerçek hayatta. Hem hayallerimdeki -atlas okyanusunun ötesindeki- evimin kapısını açtım şimdi size…

Yağmur ormanları kokan şarkılarınızla gelsenize!

Ecem CÖMERT

Tags: ,

İlginizi Çekebilir

SilverLiners’tan İlk EP: “H I G H F L Y”
Green Day’den Yeni Single: “Bang Bang”

Yazar

BBI Yerli: Rana Türkyılmaz & Kırık Pena

Bize Katıl!