Mashrou’ Leila – “Sevim koş koş, dünya kurtuluyor!”

Sanatçı İncelemeleri
2008’de Lübnan’da “tek gecelik proje” olarak müzik yapmaya başlayan bu aciiyip şahane grup müzik dünyasının alternatif penceresinden atlamış. Karşınızda: “arabic indie rock!

Üstelik isimleri kadar grup üyeleri de ilginç. Lübnanlı grubun vokalistliğini yapan abimiz Hamed Sinno, viyolonist Haig Papazian, bateride Carl Gerges, bas gitarcı İbrahim Badr ve gitarda Firas Abou Fakher. Hepsi birbirinden yetenekli beş bremen mızıkacıları… Elbette bitmedi, bir hayli de LGBTİ aktivistleri. Mashrou’ Leila (tek gecelik proje) şarkılarında Lübnan’da ki buhrandan, iç savaştan, aşktan, seks ve cinsellikten, dinden, tarikattan yani gün içinde yaşadıklarından bahsediyor. Şarkılar ne kadar imgelerle doluysa, klipleri ve konser kayıtları da bir o kadar eğlenceli, keyifli, zıplamalı, kıvırmalı hani. Zira vokal abimiz şarkıları söylerken geniş uzun elbisesini çekiştiriyor bazen, klavyedeki ablamız (gruptan ayrılmasaymış ya!) mimikleriyle tatlı tatlı eşlik ediyor arada. Grubun geri kalanı ise bir sağa bir sola sallanıyor. Baya senkronize bi halde.

İşte bizi bu manik haller inandırıyor ,yaşadığımız dünya ve zamanı düşündükçe, dünyanın kurtarılabileceğine! Elbette bi polara sığıyorlar! Zira melankolik şarkılarında depresifiniz uyanabiliyor. Fakat dünya denge işi azizim, birbirinden ayıramazsın ya gündüzle geceyi! Böyle güzel yakalayınca dengeyi 8 seneye 4 albüm sığıyor:

1. Mashrou’ Leila (2009)

2. El Hal Romancy (2011)

3. Raasük (2013)

4. İbn El Leil (2015)

Son albümlerini de inceleyince “işte ben buna kaliteli müzik derim!” diyor insan. 2013’te Babylon‘a ve 2014’te Bronx‘a olmak üzere 2 kere İstanbul’a gelen Mashrou’ Leila belki yine gelir.

Arapçanın naif bir dil olduğunu düşünmezdim mesela. Belki sevmeyi öğretememişte olabilirler. Oysa bir sevgiliye dünyayı kucaklayıp armağan etmek gibiymiş mesele. Tıpkı bu özel grubun yaptığı gibi. Kendilerini en iyi dillerinde ifade edebileceklerini söylemişler. Doğru da söylemişler. Hani bazı şarkıları dinlerken o dili bilmiyor olmanın önemi olmaz . Şu Gönül Yarası filmi, şu meşhur sahne gibi. Mashrou Leila’nın müziği sanki savaş, acı, iktidar düelloları, din çıkmazları ve körlükler dünyasında kazananı hatırlatıyor. Aşkı, aydınlığı, yaşamı… Yani yedi günde yaratılan dünyayı bir gece anlayabiliyor birden insan! Anlıyor ki “kurtuluş” sokak isminden fazlası. Bir kavağın dik duruşu, çarşafı dalgalandıran rüzgâr, yaşamı imkanlı kılan ivme, o filmdeki şuh kadın, kadının ağzından çıkan “kendi kısmına düşeni iyi yapıyorsun sen, gece!”, cümlelere olan inanç, kurtarılabilirliğine inandığımız bir dünya! Ben müziğin gücüne inanıyorum, nekroze ruhlardan öbek öbek fışkıracak yaşama!

Aydınlık yakın Sevim! Zira devran dönüyor baksana. zıplaya zıplaya, minik minik, püsküllerle, çatı oluklarında ilerleyen yağmurun dansıyla! İnanıyorsun değil mi Sevim?

Bu şarkıyla beraber kısa kesiyorum artık hikaye olsundu! Kitabın sonunda ahlar vahlar olmayacak, böyle güzelken şarkılar! Korkmadan, durmadan, sarıla sarıla, şilalay şilalay,irili ufaklı, elele, diz dize hemde. Dünya kurtulacak ve bi polarına sığabileceğiz seninle ey müzik!!!

Sevim! Yuvarlanarak sarılacağım bu adamlara, devamını sen yazsana?

Tags: , , , , , ,

İlginizi Çekebilir

BBI YERLİ #36 | “Koma Redakte”
Yüzyüzeyken Konuşuruz’dan yeni single: “Canavar”

Yazar

Bize Katıl!